• herhangi bir dalgayı yayan hareketli kaynağın algılanan frekans ile gerçek frekansının arasındaki sapma. bunun ölçümü ile kaynağın alıcı ile olan görece hızı hesaplanabilir. geçen bir ambulansın sesinin değişmesi buna bir örnektir. bazı ultrason cihazları da doppler etkisinden yararlanır.
  • bizden uzaklaşan ses kaynağının (örneğin ambulans) yaydığı ses dalgalarının dalga boyu sabit olmasına rağmen bizden uzaklaştığı için, her bir dalganın bize ulaşma süresi gecikir ve dalga boyu artmış gibi olur. bu da sesin "peslesmesine" neden olur. (halk arasindaki yanlış anlatımıyla "kalınlaşmasına" neden olur.)
  • (bkz: red shift) (bkz: blue shift)
  • doppler bu etkiyi kanıtlamak için şöyle bi deney yapmıştır:
    bir trene muzisyenleri doldurup surekli aynı notayı calmaları soylemiş ve makinistte olanca hızıyla ilerlemektedir. gözlemci de bi istansyonda oturmuştur. yaklaşan trenden gelen ses ile uzaklaşan (istasyonu geçtikten sonra) trenden gelen ses arasında bariz fark vardır.
    bunu günlük hayatta en çok arabalar geçerken farkederiz. önümüzden gelen ve geçen araba "iiiiiiiiiiiiiiiiiiiyyyuuuuuuuuuuuu" gibi bi ses çıkartır. demekki, yaklaşan ses ile uzaklaşan ses arasında fark varmış.

    aynı prensip ışık için de kullanılmış, güneşten gelen ışınlar spektrumdan geçirilip, aldığı renge göre maddesi öğrenilmiştir. ya da daha önemlisi, diğer yıldızlardan gelen ışınlar, spektrumdaki mavi veya kırmızı oluşlarına göre yaklaşıp uzaklaştıklarına kanaat getirilmiş, böylelikle de genişleme kuramı ortaya çıkmıştır.
  • lisede ogretilen bi olaydir. bizim zamanimizda oys oldugu icin hepimiz manyaklar gibi kasip formullerini ezberlemeye neyin ne oldugunu ogrenmeye calisirdik. simdiki nesil cok sansli...
  • (bkz: doping etkisi)
  • evrenin sürekli genişlemesi teorisi de bu yolla ispatlanmıştır. görünen yıldızların dalga boyları*, aynı seste olduğu gibi bir tepki vermektedir. yani görünen her yıldız dünyadan uzaklaşmaktadır. bu durumda "acaba dünya merkezde mi lan?" sorusu akla gelsede cevap şöyledir: hayır merkezde değildir.
    olay şöyle örneklenebilir; az şişik bi balona bir yığın nokta çizin*, sonra da merkez olmayan bir bölgeye başka bir nokta çizin*. şimdi şişirin. bakınız, dünya dahil tüm noktalar birbirlerinden uzaklaşmaktadırlar.
  • dünyanın evrenin merkezinde olması ihtimalini "niye öyle olsun ki?" gibi abuk bir argümanla çürütmenin olanağı yoktur elbette. ancak şöyle de bir durum vardır: her yıldız dünyadan uzaklaşırken, daha uzak olanlar (genel olarak) daha hızlı uzaklaşmaktadır. dolayısıyla, dünyadan bakıldığında aynı hat üzerinde bulunan (örneğin) dört yıldızın dördü de aynı zamanda birbirlerinden de uzaklaşmaktadır. yani ki, sadece "bütün yıldızlar dünyadan uzaklaşmaktadır" demek yeterli değildir, bütün yıldızlar (genel olarak bakıldığında) birbirlerinden de uzaklaşmaktadır. [genel olarak diyorum çünkü yıldızların kendi hareketleri ve kütleçekim nedeniyle elbette bazı yıldızlar birbirlerine yakınlaşmaktadır]
  • evrenin geni$ledigini soylemek icin elimizde olan en kuvvetli kanit. yalniz soylendiginin aksine yildizlar birbirinden uzakla$mak zorunda degildir. bir gokada* icinde yildizlar kutle cekimle uzakla$abilir, yakinla$abilir. birbirinden surekli uzakla$an cisimler gokadalardir.
  • ses duvarı denen şey bu etkinin ürünüdür*.
hesabın var mı? giriş yap