hesabın var mı? giriş yap

  • "fake olduğunu anlamazlar değil mi?" sorusuna "yok canım, fake olduğunu anlamazlar" cevabı verilen fake sesler.

    ak troller, bu kadar mı çaresizsiniz lan?

  • mültecilerin sınırdışı edilmediği taktirde yakında ölümüzü dirimizi her gün birimizi silkeceğini gösteren olay.

  • türk tipi işletmecilik anlayışının sonucu ortaya çıkan durum.
    çalışma saatleri uzadıkça verimlilik düşer. milletçe bunu anlamıyoruz hiç bir zaman da anlamayacağız. iş veren ''ben bu parayı bu personele veriyorsam bir şekilde bu parayı çıkartmalıyım'' zihniyetiyle saat olarak personelini fazla çalıştırmaya çalışıyor. işte vizyonsuzluk nedir en net örneği bu. bu hiç bir zaman düzelmeyecek bir sorun. herkes yaptığı işten, iş yerinden ve iş vereninden nefret ediyor. kimse uzun mesai saatlerinden dolayı kendini geliştiremiyor, dinlenemiyor, yaptığı işe saygı duymuyor ve daha bir sürü sıkıntı.

    edit: evet ben de biliyorum tek sorunun sadece uzun mesai saatleri olmadigini ama ücret, idealizm artık her ne ile motive olduğunuzun tükenmişlik sendromu içine düştüğünüzde bir anlamı kalmayacak. bu çözülmesi gereken ilk ve en temel sorun. kimse harici bir hayat yaşamasına izin vermeyen, eşiyle evlatlarının arasına giren bir işi mecburiyetten yapsa bile sevemez sahiplenemez doğal olarak başarılı ve verimli olamaz.

    edit: format geregi tanim eklendi.

  • babamla aramızda şu diyalogun gectigi mac.. ki ben o sırada sozlukte spiker hakkında yapılan yorumların etkisinde kalmısım

    pipicik: spiker macı ne kadar kötü anlatıyor de mi baba
    baba: ...
    pipicik: ne kaddar da kötü de mi baba.... de mi baba, hae de mi..
    baba: spikerden bize ne mna koduum

  • ilkokul 3. sınıfta okuyan yeğenimin bugün bana yönelttiği soru.

    diyalog aynen şöyle;
    - dayı, öğretmen ödev verdi. sana soru sorabilir miyim?
    + tamam sor bakalım.
    - 15 temmuz gecesi neredeydin?
    + bu nasıl soru lan? bunu mu merak ettin?
    - hayır. öğretmen istedi.
    + öğretmen sizden 15 temmuz gecesi nerede olduğumuzu mu öğrenmenizi istedi?
    - evet ama zaten kitapta yazıyor. o soruları cevaplamamızı istedi.

    görsel
    görsel

    bence milli eğitim bakanlığı, tarih dersini müfredattan kaldırsın. "15 temmuz" adında bir ders koysun. ya da türkiye tarihini 15 temmuz'dan başlatıp anlatsınlar.

    edit: lazor'un dikkati sayesinde kitap kapağındaki okulun adının da 15 temmuz şehitleri ilkokulu olduğunu öğrendim.

  • dünya sineması üzerine yaptığım liste.

    - az kişi tarafından bilinme kriteri olarak, imdb'de an itibariyle elli bin civarı oylanmayı aldım. hiç biri bu başlıkta bir kaç kereden fazla paylaşılmamış.
    - şaheser kriteri olarak da, belki kanaat notunu fazla kaçırmışımdır diye puanı 7 üzeri olanları seçtim. zaten 8 üzeri olanlar ilk 250 adayı oluyor.
    - listede hiç bir amerikan filmi yer almıyor.

    mommy - kanada :
    aşırı bir anne. aşırı bir çocuk. aralarındaki aşırı ilişki.
    xavier dolan, sadece yirmi yaşındayken, j'ai tue ma mere'i yazıp, yönetip üstüne başrol oynadığında, orson welles ile kıyaslanıyordu. yirmili yaşında birisinden beklenmeyecek yeteneğiyle dikkat çektiği kesin. bana göre başyapıtı olan mommy de, nispeten deneysel sayılabilecek bir sinematografiye sahip olduğu için spoiler yemeden izlemenizi öneririm.

    dead man's shoes - ingiltere :
    intikam denince akla gelen ilk film olan oldboy'un çıtayı çok yükseğe koyması sebebiyle gölgede kalmış filmlerin belki de en iyisi. bir askerin, yokluğunda, zihinsel engelli kardeşiyle eğlenen, onu ezenlerden* intikam almak için semtine geri dönüşünü anlatıyor. dead man's shoes, sadece psikolojik yansımaları ve geçmiş yüzleşmeleriyle bile, eline silah alanın intikam aldığı filmlerin çok ötesindedir.

    victoria - almanya :
    yarısında uyurum nasılsa diye izlemeye başlayıp, ağzıma sıçan filmlerin son halkası. çok karmaşık veya özel bir konusu yok. victoria berlin'e yeni taşınmış, bir süredir burada yaşayan ve hiç arkadaşı olmayan bir madrid'lidir. yine tek başına eğlenmeye gittiği bir gece kulübünden sabaha karşı çıkarken, kendisini, ilgi gösteren dört erkeğin arasında bulur ve her muhteşem filmde olduğu gibi işler boka sarar. spoiler sayılmadığı, izleyen herkesin ilk on beş dakikada farkedebileceği üzere film tek çekim. yüz kırk dakika hilesiz, eklemesiz tek sahne!

    jubei ninpucho - japonya :
    kendi halinde takılan, kiralık kılıç ustası jubei'nin yolu, daha önce öldürdüğü(!) bir adamın liderlik ettiği sekiz kişilik bir klanla ve bu klanı araştıran bir kadın ve bir casusla kesişir.
    çok iyi işlenmiş hero ve skill kavramları, müthiş kurgusu ile şu filme yapılacak en büyük haksızlık, senesine bakıp es geçmek olacaktır. aşırı şiddet ve kanlı içeriği ve daha ilk dakikalardaki tecavüz sahnesinden dolayı da çocuklarla izlenmemelidir. anime nedir? animasyondan farkı nedir? bilmeyenler veya iyi bir anime izleyicisi olup da izlememiş olanlar için mükemmel bir film. özellikle bugüne kadar sadece marvel ve dc comics filmleri izlemiş olanlar mutlaka bu 'paralel evren'i görmeli.

    4 luni 3 saptamani si 2 zile - romanya :
    her ne kadar üstteki kriterlere uysa da, sözlükte fazlaca bilinen bir film. ilişkiler ve psikolojik boyutuna girmeden en basit haliyle, bir kadının yasa dışı yollardan kürtaj yaptırmasını ve bu süreci anlatıyor. ayrıca hazır fırsat bulmuşken anketception yapayım; sinema tarihinin en iyi yemek sahnesi oyumu bu filme kullanıyorum.

    touching the void - ingiltere :
    bir zamanların fenomeni qamberdesouza'nın bir tweetinde önermesi üzerine ağustos sıcağında tir tir titreyerek izlediğim, iki dağcının 85 yılında peru' daki siula grande dağına yaptıkları tırmanışı ve olayların ters gitmesi sonrasında yaşananları anlattıkları belgesel.

    perfetti sconosciuti - italya :
    ispanyol ve fransız yapımı iki yeniden çevirimi vardır fakat orijinali italyan olanıdır. diğerlerini izlemeye gerek duymadım. türk versiyonu da çekilmiş. yedi eski dost yıllar sonra bir akşam yemeğinde bir araya gelir. bir süre sonra bir kural koyarlar; herkes telefonunu masaya koyacak ve gelen her türlü arama veya mesajı diğerleriyle paylaşacaktır.
    istisnasız hepimizin yaşadığı, samimi dediğin insanlarla samimiyetsiz konuşmaları, "kimseye söyleme" diye güvenerek anlattıklarının sana başkası tarafından geri dönmesini, eş dost farketmeden söylenen yalanları, dedikoduları, arkanızdan çevirilen oyunları yüzünüze vuran bir filmdir. örnek olarak filmde, diğerleri, bir arkadaşlarından gizli 12-1 maç ayarlayıp adamı halı sahaya çağırmıyorlar. en yakın arkadaşlarla izlenmelidir.

    los cronocrimenes - ispanya :
    zaman döngüsü üzerine kötü çekilmiş ancak çok güzel kurgulanmış bir film. muadillerinden çok daha kalitelidir. hakkındaki en açıklayıcı bilgi için tık. .

    höstsonaten - isveç :
    baskın bir anne ve sinmiş bir kız. eva, dünyaca ünlü piyanist annesini evinde kalmaya davet eder. ikisinin de uykusuz kaldıkları bir gece başladıkları konuşma, geçmişin yüzleşmesine dönüşür.
    ingmar bergman'ın, persona'dan sonra yarattığı, bir ev ve iki kadın üzerine bir başka başyapıt. sinema tarihinin en sert filmlerinden biridir.

    winter on fire - ukrayna : 2013'ü 2014'e bağlayan kış, doksan iki gün süren ukrayna devrimini anlatan belgesel. dönemin lideri viktor yanukoviç, insanlara
    avrupa birliği sözü verip, rusya'ya yanlamasının ardından halk protesto ve eylemlere başlar. tek bir istekleri vardır o da avrupa birliği'ne dahil olmak. barışçıl başlayan gösteriler, aşırı polis müdahalesi, sonrasında gerçek mermilerin kullanıldığı yüzlerce sivilin hayatını kaybettiği devrime dönüşür.

    under sandet - danimarka :
    ikinci dünya savaşında tek kötü almanya'ydı değil mi? hitler ve naziler kötü, diğer tüm ülkeler bu kötülüğe dur diyen süper kahramanlardı değil mi?
    savaş sonunda danimarkalıların, esir aldıkları, tamamına yakını çocuk sayılacak almanlara, sınırdaki milyonlarca mayını tek tek elleriyle temizletmelerini anlatan, gerçek olaylardan esinlenilmiş film.

    vozvraşçeniye - rusya :
    bir anne ve iki oğlunun hayatına birden baba dahil olur. çocuklar da, sadece resimlerde gördükleri babalarını ilk defa karşılarında bulurlar.
    bu listede olup, bu başlıkta en fazla paylaşılan film. hakkındaki çok güzel bir yorumda geçen cümleyi buraya bırakıyorum;
    "başı ve sonu olmayan kendini bir yerlere bir sonuca bağlamayan bir film, tıpkı hayat gibi."

    nueve reinas - arjantin :
    şans eseri bir markette karşılaşan iki dolandırıcı, yeteneklerini birbirine ispat ettikten sonra son bir vurgun yapmak için ortak olurlar. keyifli, bol twistli arjantin sinemasının en bilinen filmlerinden biri. arjantin'den daha farklı filmler yazmak istedim ancak kriterler çok katıymış şimdi farkettim. yine de sürpriz son severler için güzel bir film. yırtık para olayı da çok etkileyici.

    karanlıktakiler - türkiye :
    türk filmi paylaşmadan olmaz.
    egemen, otuz yaşında hala annesiyle yaşayan, sıradan, sıkıcı bir hayatı olan ofis çalışanıdır. annesi ise delilik ile şizofreni arasında gidip gelen, evden dışarı çıkmayan, dış dünya ile ilişkisini egemen üstünden sürdüren ve hayatına oğlu dışında kimseyi sokmayan biridir.
    çağan ırmak'ın, ağlatmadan da kaliteli dram yapabileceğini gösterdiği en sevdiğim filmi. seyircimiz tarafından hakettiği değeri görmediğini düşünüyorum.

  • alakası yoktur. kasacı kızın yakasında isim soyisminden hemen elindeki telefondan facebooka girip bakıp kızın manitası olduğunu gören suser, bir kac hafta sonra ayyyy kız benim önerilenler listemde kartıma bakmış bla bla.. sie.