• özellikle finaliyle, diğer intikam hikayelerinden ayrılıyor. belki daha önce de yapılmıştır, kapıyı yine de açık tutayım. ingilizlerin kendilerine özgü mizah anlayışı da alttan altta sızıyor yine. bir de, günün birinde bir ingilizle karşılaşırsanız, mutlaka "tuff" demesini isteyiniz.
  • racer x isimli insanlardan kurulu olmadığını düşündüğüm (örneğin (bkz: paul gilbert)) grubun superheros isimli albümünden güçlü progressive öğelerle bezeli gaz parça.
  • her seferinde sifirdan baslarcasina küçük hatirlatmalarla, toplumsal etoburlugun insanin dogasina en yakin baskalasima izin vermeyisini sert bir dille elestiriyor. kanadiginda yara olmaktan cikan, dogustan gelen 'ben de boyleyim iste' ozgurlugunu hadim edenlerin ayaklarini koparan bir basyapit. kesinlikle bir yara dokusu bu film. will oldham ve bill callahan'in * müzikleriyle iyice kanattiklari bir yara.
  • racer x in 2001 çıkışlı superheroes albümünün 4. şarkısı

    dead man's shoes

    hard whiskey and rum
    feels like i'm living
    under god's thumb
    poeple say it all the time
    that my life
    it ain't worth a dime

    now i cry
    and i try moving to
    a land that is new
    i been walking the mile
    in a dead man's shoes
    i dead man's shoes

    got this planet on my back
    one foot forward
    fifty steps back
    my body holds an empty heart
    looks like an ending
    i know it's no start

    will i die
    when i try travelin' through
    pass the light that is true
    feel i'm walking god's mile
    in a dead man's shoes
    in a dead man's shoes

    it's not that my soul's fallen down
    encased in a rust growing round
    the preacher he won't pray for me
    am i trapped in this life eternally

    now i cry
    when i try
    passing through
    the light of a new
    going mile after mile
    in a dead man's shoes
    in a dead man's shoes
    in a dead man's shoes
    in a dead man's shoes
  • --- spoiler ---
    küçük bir kasabanın küçük yaramaz adamlarının öyküsünü anlatır. birkaç adamın eğlence babında içip çekip satıp sapıtmasının öyküsü. spastik bir çocukla uğraşıp her nasıl oluyorsa mutlu olabilen bu birkaç gerizekalı adamın hikayesi de asıl bu eğlence(!)den sonra başlıyor zaten. küçücük olduklarını, yetersizliklerini pekiştirircesine tek bir adam karşısında üç buçuk atmaları, pişmanlıkları, çaresizlikleri bizim onlara acımıyor olmamızı engelleyemiyor. abi richard'ın intikam orijinli işkencevari sapkınlıklarını gayet soğuk kanlı bir şekilde izliyoruz. anthony'nin yaşadıklarından sonra tüm bunları hak ettiklerini düşünüyoruz ve bununla acıma duygumuzun sınırlarını daraltıyor yönetmen. hepimiz, richard'ın kısasa kısas sapkınlıklarını izleyip intikam çığlıkları atarak adeta birer canavar oluyoruz.
    --- spoiler ---

    leziz bir film dead man's shoes... ve büyük oranda da bu lezzetini richard rolünü müthiş bir şekilde kotaran paddy considine'e borçlu elbette.
  • ... bu filmin "taxi driver" ile anilmisligi vardir.
    ozellikle, finale dogru oyle bir bomba patlatir ki, biter bitmez ilk sahneye dogru cilginca kosmak ister insan.
    spoiler falan bir yana dursun, sessizlik gelsin yamacimiza; seyredilsin ve tadilsin bu tuhaf lezzet.
    sonsoz: calisilmis ve olmus.
  • filmdeki bazı sert abi sahnelerinin o sakin müzik ile birleşmesi yok mu? huzur veririyor adama, hele ki richard'ın patika patika yürümesi...
  • deprem olursa; duvarlarin da titredigini, saglam bir deprem olursa; saglam duvarlarin da yikildigini hatirlatan bir film.

    " aci çekerken aglamis. aglarken o'na seslenmis ve çagirmis. sanilmis ki gelmez. geç kaldigi dile sakiz... mirim! geldi. geldi.. geldi... bir de agladi."
  • kendisinin açtığı yaraya müzikleri ile iyice bir tuz basmış film. gravenhurst diye bir grup varmış, bilmezdik, the diver diye bir şarkısı varmış, doğal olarak onu da bilmezdik. böyle bir sürü grup, şarkı, nasıl da bulunmuş, birbiri ardına eklenmiş. yapandan edenden seyrettirenden allah razı olsun. hepsini seviyoruz. paddy considine ise sadece başrol oyuncusu değil, senaryoyu da kendisine borçluyuz.
hesabın var mı? giriş yap