hesabın var mı? giriş yap

  • başlığın "cins kedi almak yerine sokak kedisi sahiplenmek" olarak değişmesi gerekiyor bence.

    neden mi hemen açıklayayım. tekir dediğimiz şey aslında bir tüy rengi. "tabby" diye geçen. tıpkı sarman ya da smoke gibi. boz rengi üzerine siyah desenlerden oluşur. evet çoğu melez ırkların karışımından oluştuğu için toplum içinde bu tüy rengine ait gördüğümüz tüm kedileri tekir sanıyoruz. dünyadaki tüm kedi ırkları ile ilgili kocaman bi ansiklopedi okuyana kadar ben de öyle sanıyordum.

    şimdi sokakta görsek tekir diyip geçeceğimiz ama aslında cins olan bazı tekir tüy desenine sahip kedileri paylaşacağım.

    (bkz: amerikan shorthair)örnek
    (bkz: british shorthair) hani o çok bayıldığınız
    (bkz: sibirya kedisi) örnek
    (bkz: maine coon)örnek
    (bkz: scottish fold)gene çok bayıldığınız tonla paralar döktüğünüz kedy
    (bkz: exotic shorthair)örnek
    (bkz: persian)örnek
    (bkz: american curl)örnek
    (bkz: egyptian mau)örnek
    gibi gibi örnekler daha arttırılabilir. yanisi ya ben tekir sevmiyorum çok yaramaz oluyorlaar kuduruyorlaaar diye ağzınızı yaya yaya boş konuşmak yerine az araştırma yapalım öğrenelim.

    istanbul için konuşacak olursam sokaklar cins-mix tabby dolu rengine aldanarak "ya tekir buu" diye yüz çevirdiğiniz hani. ya da "aa ne güzel tekir cins gibi" dediğimiz.
    bir çok sahipli cins kedilerin evden kaçarak sokaktaki kedileri hamile bırakması ile bu popülasyon artıyor haliyle.

    nasıl her beyaz kedi ankara kedisi değilse her simsiyah kedi bombay değilse her tekir de "cinssiz" değildir. en kötü mix tir. bazı spesifik ırklar harici bir çok ırkın çok sayıda farklı tüy desenleri -renkleri var. ama ne oluyor tipi güzel bazı ırklarda bazı renkler daha fazla estetik geldiği için tek tip tüy yapısına sahip kediler ön plana çıkarılıyor üretilip satılıyor. hiç bi petshopta tabby british shorthair görmemissinizdir değil mi? hepsi ya gri ya lilac dediğimiz renklerde oluyor.

    şimdi gelelim "huy" meselesine. her bir kedinin çok ama çok farklı huyları var. elime doğan aynı anadan çıkan aynı ortamda büyüyen birbirinin aynısı 2 kedinin alakasız karakterleri var. biri kendisini çok sinirli özel harekat üyesi sanarken birisi de aşırı minnoş ingiltere prensesi sanıyor. hadi buna ne diyeceksiniz. *

    evet bazı ırklar diğer ırklara göre daha sakin-hareket sevmiyor olabilir. bunun bir çok sebebi oluyor. özellikle cins kedilerde kemik-kas yapısı sıkıntılı olabiliyor. aynı şekilde gözü akan nefes almakta inanılmaz zorlanan cins kediler de var iran kedisi gibi. şimdi bu hayvanlar isteseler de hareketli aktif olamıyorlar. sağlıkları buna el vermiyor.

    aman olsun ben şekilciyim en güzel kedi benimki olsun en cinsi benim kedim. çok hareket etmesin kudurmasın tüy dökmesin herkes hayran olsun sağlık sıkıntıları için veterinerlere bir araba parası bayılmak benim için hiiiç sıkıntı değil diyorsanız o sizin bileceğiniz iş. ama "tüm tekirler çok yaramaz eve alışmıyorlar saldırganlar" demek "tüm kahverengi saçlılar agresif nalet pislik insanlardır "demekle aynı şey bunu da bilelim.

    ansiklopediyi merak edenler olursa yeşillendirebilirler.

  • roma imparatorluğu'nun defalarca dağılmanın eşiğine geldiği üçüncü yüzyıl krizi döneminden günümüze gerçek boyutlu heykeli ulaşabilmiş yegâne imparator.

    m.s. 251 ilâ 253 seneleri arasında ve oldukça çalkantılı bir dönemde taç giymiş olan gallus, savaş meydanında hayatını kaybeden ilk imparator olarak kayıtlara geçen decius'un gotlar karşısında girişilen abritus muharebesi'nde hayatını kaybetmesinin ardından gotlar ile bir ateşkes imzalayıp moesia valiliğinden istifa etmiş ve apar topar roma'ya giderek senato'nun artık iyiden iyiye onursal bir hal almış onayını almak suretiyle imparatorluk makamına yükselmiştir.

    bu süreçte gotlar'ın tuna'nın berisine çekilme süreci oldukça sıkıntılı olmuş ve nehrin güney yakasında kalan imparatorluk kent ve kasabaları yoğun bir yağmaya maruz kalmıştır.

    doğuda da m.s. 252 senesinin başlarında mareades isimli antakyalı bir soylu, imparatorluğa baş kaldırmış ve antakya'dan fırat nehri'nde kadar olan bölgede kısa süreli olarak bağımsızlığını ilân etmiştir. fırsat bu fırsat diyen sasani şahanşahı birinci şapur da mareades'i sarayına davet etmiş ve ardından kendisinin emrine güçlü bir ordu vererek roma'nın suriye ve ermenistan vilayetlerini ele geçirmesini istemiştir. bu amaçla yola koyulan sasani ordusu, halep yakınlarında bir kasaba olan barbalisus'ta sasani kayıtlarına göre 60 bin kişilik bir roma ordusuyla karşı karşıya gelmiş ve bu muharebede roma ordusunu kelimenin tam anlamıyla yıkıma uğratmıştır. sasani kayıtlarına göre roma ordusu tamamen yok olmuştur ki muhtemelen anadolu ve doğu'da konuşlu tüm lejyonlardan bir araya getirilerek tertip edilmiş olması çok olası olan bu ordunun bu ağır mağlubiyetinden birkaç sene sonra dura-europos ve antakya gibi bölgenin tüm kıymetli kentleri birer birer sasani idaresi altına girmiştir. gallus'un hayatını kaybetmesinin ardından valerianus döneminde de süren savaşlarda sadece antakya'da tahminen yüz bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir.

    bu sırada galya'da bulunan imparatora karşı aemilianus adlı bir soylu isyan bayrağı açmış ve italya'ya doğru yola koyulup tahtı gasp etmek istemiştir. ordunun da trebonianus gallus'tan pek memnun olmadığı bilindiğinden senato da büyük ölçüde aemilianus'a destek vermiştir. ne var ki dönemin en meşhur generali valerianus, gallus'a desteğini sürdürmüştür ve aemilian'ı roma'ya varmadan mağlup etmek için ren lejyonlarını emri altına almaya başlamıştır. ancak bu sırada italya'ya gelen gaspçıyı karşılamakta geç kalacağını anlayan imparator gallus, büyük kısmı süvarilerden oluşan bir orduyla terni yakınlarında aemilianus'a yetişmiştir. kaynakların epey yetersiz olduğu bu çatışmaya dair bilinenler pek az olmakla birlikte aemilian'ın galip geldiği ve gallus'un bir şekilde ya kendi askerleri ya da aemilian'ın askerleri tarafından yakalanarak infaz edildiği anlaşılmaktadır. tarihçi alan bowman'a göre askerlerine ödeme yapmakta güçlük çekmekte olduğu bilinen trebonianus gallus, belki de aemilianus ile hiç savaşamadan kendi askerleri tarafından da katledilmiş olabilir.

    tahtı ele geçiren aemilianus ise yalnızca 26 gün sonra kaderin bir cilvesi sonucunda kendi askerleri tarafından infaz edilmiştir ve taht, dönemin nüfuzlu generali valerianus ve oğlu gallienus'a kalmıştır.

  • bir kere korkmadım onda da gözümü ambulansta açtım. yıllar önce trafikte biriyle tartışmıştım, artık kavga edecek kıvama geldik ben tam yumruğumu sıktım tiger uppercut yapacağım sırada elektrikler gitti ama sadece bende gitmiş. gözümü ambulansta açtım. sonra hastanede babama n'oldu dedim, ilk rauntta nakavt oldun dedi, herif tek yumrukla beni asfalta yapıştırmış. ben tabi umursamıyormuş gibi işi şakaya vurdum, ağzımı yamultup "adrian adrian" diye bağırdım hastanede.

    ilkokul birinci sınıftan sonra ilk kavgam bu olacaktı ve ben kendimi çok hazır hissediyordum. ama beni tek yumrukla harikalar diyarına gönderen bir boks hocasıymış. bir insan boks yapabilir, hobi olarak yapar profesyonel olarak yapar hiç sorun değil ama boks hocası nedir arkadaş. türkiye'de kaç tane boks hocası var bunların kaçı trafikte seyir halinde? zaten herif boks hocası gibi de değildi. senin benim gibi biri işte. insanda şans olsa arabadan fadıl fıdıllıoğlu gibi biri inerdi. neyse şikayetçi olmadım, o da özür diledi zaten. konu kapandı ama kafamdaki şişlik baki.

  • sormuşlar, "neden televizyonlarda yoksunuz?" diye. adam da yanıtlamış;

    --- spoiler ---

    “türk toplumunun değerleri değişti. türk toplumuna sunulan işlerin içerikleri değişti. yani ben şu andaki içeriklerle hiçbir dizinin içinde olamam. eleştiri olarak kabul etsinler, biraz da yaşlılığıma versinler… bütün yapılan işlerde tabanca, tüfek, millet birbirini öldürüyor. bütün erkekler sakallı. bizim zamanımızda sakal rol gerekirse bırakılırdı. bu ortamda ben olamam. çünkü biz yaptığımız işlerde topluma sevgiyi, hoşgörüyü, toleransı, birlikte yaşamayı, dayanışmayı öğretmeye çalıştık.böyle bir senaryo ile karşılaşırsam yaşıma rağmen hâlâ oynayabilirim. ama karşılaşacağımı da pek zannetmiyorum”

    --- spoiler ---

    kaynak

    benim gözümde gerçek bir sanatçıdır.
    seviyoruz seni fiko.

  • amerigo bonasera - ekşi sözlüğe güveniyorum. karmamı ekşi sözlük sayesinde yaptım. ve entrylerimi de bir ekşi sözlük yazarı gibi girdim. aramaya inandım. forum yapmadım. anket başlıklara entry girmedim. gerektiğinde ayar verdim ama diğer yazarların onurunu zedeleyecek bir şey yazmadım. iki serseri iki gün önce bir entrimi kötülemişler. altına ayar bakınızları verip, mealini yazmışlar. sözlüğe girdiğimde gördüm ki entrim geçen haftanın en kötü entrileri listesinde. ben iyi bir ekşi sözlük yazarı gibi moderatörlere gittim. bana illegal hiç bir şeyin olmadığını söylediler. monitörün başında aptal gibi kalakaldım. ve o iki serseri bana smileyli mesaj gönderdi. o zaman dedim ki "adalet için don corleone'ye gitmeliyiz".

    vito corleone - neden moderatörlere gittiniz? neden daha önce bana gelmediniz?

    ab - benden ne istiyorsunuz? herşeye razıyım. ama sizden istediğim şeyi yapın.

    vc - neymiş o?

    ab - o iki serserinin sözlükten uçurulmasını istiyorum don corleone.

    vc- ben bunu yapamam.

    ab - size istediğiniz her şeyi veririm.

    vc - sen uzun zamandır badilistimdesin. ama sen ilk kez bana bir şey danışmak ya da yardım istemek için geliyorsun. başlığıma en son ne zaman entry girdiğini hatırlamıyorum bile. çaylakken sana kefil olmama rağmen. bence artık dürüst olalım. sen badiliğimi asla istemedin. ve bana borçlanmaktan korktun.

    ab - başımın derde girmesini istemiyordum.

    vc - seni anlıyorum. sen ekşi sözlük'te cenneti buldun. karman iyiydi. çok şükela alıyordun. moderatörler seni koruyordu ve sözlüğün kuralları vardı. benim gibi bir dosta ihtiyacın yoktu. ama şimdi yanıma gelip bana "corleone; adaleti sağla" diyorsun. ama bunu saygıyla yapmıyorsun. dostluğunu önermiyorsun. bana "baba" demek bile aklına gelmiyor. onun yerine bana geliyor ve benden sözlükten yazar uçurmamı istiyorsun. değil mi?

    ab - senden adalet istiyorum.

    vc - bu adalet değil ki. sen hala sözlükte yazarsın.

    ab - o halde entryleri kötülensin. benim gibi. bunun için ne ödeyeceğim?

    vc - bonasera; bonasera... bu kadar saygısızca davranman için sana ne yapmış olabilirim? eğer bana dostça gelseydin entrylerini mahveden o serserilerin entrileri kötülenmiş olurdu. eğer senin gibi dürüst bir adam tesadüfen düşman kazansa bile onlar da benim düşmanım olurdu. o zaman senden korkarlardı.

    ab - dostum olur musun? baba...

    vc - güzel... bir gün -tabi o gün hiç gelmeyebilir- senden benim için bişey yapmanı isteyeceğim. ama o güne kadar bu adalet meselesini bir armağan olarak kabul et.

    ab - grazie grazie baba!

    vc - prego

  • içeriği okumadım ama çok da iyi olan olay. bu konudan çok çektim.

    türkiyenin en güzel tatil beldelerinden birinde büyüdüm. biz yaz kış ordayız. ama annemin babamin akrabalarının ve arkadaşlarının aklına gelmemiz ve ziyaretimize gelmek istemeleri nedense hep haziran ağustos arası oluyor.

    bi kere evde belki 17 kişi filandik. herkes bedava tatil yapmaya gelmis. senelerdir görmediğimiz babamın kuzeni ve is ortağı, ve adamın kızları filan bile bizde. balkonda yatıyoruz biz kendi evimizde filan. hadi o zaman çocuğum da. simdi olsa ne yaparım bilmiyorum. aslında biliyorum, kovalarım hepsini. zavallı annemin yaz tatilleri millete hizmetle gecti ya.

    dahası var, babam kaza geçirmiş hastanede yatarken "telâşlanıp " gelen kardeşleri gelirken mayo ve havlularını unutmamışlardı. ben de össye hazırlanıyorum, eve uğramıyorum doğru düzgün. bi de giderlerken laf yemiştim yeterince hizmet etmediğim için.

    geçen senelerden birinde biseyleri bahane edip yine bedava tatil yapmaya çalışan baska bir kuzenimi, çok yorgun oldugumuzu ve ailecek olmak istedigimizi söyleyerek reddettim. en son orası benim dayımın evi diye bagriniyordu. (dayısı babam oluyor).

    büyüdükçe hepsinin ayağını kestim böyle böyle. babam da beni bahane edip önlerini kesmeye başladı sağ olsun.

    kahrolsun misafirlik. daha doğrusu gelenekler adı altına beles tatilcilik.

  • mezuniyetten sonraki levellere geçemedim.
    kod vercek olan yeşillendirebilir.

    edit: ilk 3 leveli tamamladım, kod için teşekkürler.

    edit 2: bütün levelleri tamamladım. en zoru da son leveldi.

  • yazıklar yazığı bir yasadır, ulan şaraba vurdum kendimi amk, eşim 7 aylık hamile ona yardımcı olup ev işlerine falan koşturmam lazım ama kafamda hep aynı soru!

    oğluma dolu dolu luke i am your father diyemeyeceksem yaşamanın ne anlamı var lan??!!!