• bugünlere gelineceğini taa 1,5-2 yıl önceden görmüştüm. bugünkü sonuç aslında taa 2015 sonbaharında tayin edilmişti kendileri için, o açıdan sürpriz olmadı.

    bundan sonra da öyle kolay kolay gitmeyeceklerdir, bunu düşünen varsa büyük yanılgı içerisinde.

    benim derdim değil, almanlar ve alamancılar düşünsün.

    yalnız bir konuyu net anlamış oldum ki, türkiye hakikaten bir orta doğu ülkesiymiş. bu konu ile ne alakası var diyeceksiniz, hemen söyleyeyim, bu son 2 yıldır avrupa'ya hafif de olsa sirayet eden mülteci sorunu tüm avrupa'da aşırı sağcı, milliyetçi partilerin güçlenmesine neden oldu. oysa aslında şu anda avrupa'nın yaşadığının belki 10, belki 100 katını türkiye yaşıyor ama tam aksine ortadoğu'dan gelen göçmenleri/mültecileri destekleyen parti her geçen gün daha de güçleniyor. avrupa'da ortadoğulu göçmenlerle ilgili yaşanan ters mıknatıslanma, siyasi açıdan türkiye'de gözlenmiyor. demek ki, bu insanlar bizim toplumumuza kolayca entegre olabiliyorlar , ki bu da bizim de ortadoğulu olmamızdan kaynaklanıyor. beğenin ya da beğenmeyin, net bir sosyolojik gerçeklik bu.
  • sözlükte her konuda olduğu gibi cahillerin araştırmadan, sorgulamadan, oradan buradan duyduğu birkaç slogan üzerinden tartışmaya çalıştığı parti. burada entry yazanların yüzde doksanının konu hakkındaki bilgisi "bunlar naziymiş yeaa" seviyesinde. kimse okumayacak ama konuyu biraz aydınlatmak için afd'nin 2017 seçim programının önemli maddelerini açacağım, en azından ne vaat ettiklerini öğrenip kim olduklarına kendiniz karar verirsiniz.

    dış siyaset:
    öncelikle afd temelde göçmen karşıtından ziyade ab karşıtı milliyetçi bir parti. seçim kampanyasında ilk gündeme getirdiği başlık; "avrupa birleşik devletlerine hayır", yani avrupa ülkelerinin ab adı altında göbekten bağlı olması yerine daha az kısıtlayıcı bir "işbirliği" çerçevesinde kendi bağımsız para birimlerine ve yasalarına sahip olması gerektiğini savunuyor. bunun haricinde:
    -islami terörü uluslarası düzeni tehdit eden en önemli unsurlardan biri olarak görüyor ve seçim programı, teröre karşı "tüm yasal imkanlar dahilinde mücadele edilmesi"ni içeriyor.
    -abd ve nato'nun önemli müttefikler olduğu vurgulanıyor, fakat avrupa devletlerinin savunma anlamında daha bağımsız olmaları gerektiği belirtiliyor. alman silahlı kuvvetlerinin dış ülke çıkarlarına hizmet için kullanılması reddediliyor.
    -rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımlara karşı çıkılıyor, rusya ile ilişkilerin iyileştirilmesi gerektiği savunuluyor.
    -kültürel olarak avrupa'dan uzaklaşan otoriter türkiye'nin ab müzakerelerinin durdurulması ve hatta nato üyeliğinin sonlandırılması çağrısı yapılıyor.
    -ab sınırları yeterince kontrol edilemediği için schengen anlaşmasının başarısız olduğu, almanya'nın kendi sınırlarını korumak için bir güvenlik stratejisi belirlemesi gerektiği iddia ediliyor.

    demokrasi:
    afd'nin "popülist" olarak nitelendirilmesine sebep olan vaatlerinden biri isviçre'deki doğrudan demokrasi sistemine geçiş, yani çıkarılması planlanan yasaların halk oylamasına sunulması ve ek olarak cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi. afd karşıtları, halk oylamasının göçmen ve azınlık karşıtı yasaları meşrulaştırmak için kullanılacağından endişe duyuyor. afd, kendisini statükoyu ve bürokrasiyi karşısına almış bir hareket olarak ön plana çıkarıyor. mesela vergilerin hükümet tarafından israf edilmesini suç olarak ceza kanununa sokmayı vaat ediyor. diğer önemli başlıklar ise:
    -milletvekillerinin emeklilik maaşlarını kendi ceplerinden karşılamaları.
    -başbakanlığa ve milletvekillerine sırasıyla iki ve dört dönem seçilebilme sınırı getirilmesi.

    iç güvenlik ve uyum:
    almanya'ya göç etmenin bir hak değil ayrıcalık olduğunu belirten afd'nin prensipleri kısaca şunlar:
    -suça karışan yabancıların sınırdışı edilmesinin kolaylaştırılması, vatandaşlık kazanma haklarının ellerinden alınması, ağır suçlarda vatandaşlıktan çıkarılmaları.
    -daha fazla yetkiye sahip, daha kalabalık ve daha ağır silahlı polisler. "nazi partisi" tartışmalarını alevlendiren bir konu.
    -vatandaşların ateşli silah ruhsatı almalarının kolaylaştırılması.
    -ülkeye izinsiz yoldan girişlere ve insan kaçakçılığına karşı mücadele edilmesi.
    -mültecilerin ailelerini almanya'ya getirmelerinin engellenmesi.
    -mülteci ve göçmenlerin sosyal yardım kanunlarını istismar etmesinin engellenmesi.
    -çift vatandaşlığın sınırlandırılması, vatandaşlık verilmede kriter olarak doğum yerinin değil, soyağacının değerlendirilmesi. (hmm)
    -almanya'da görev yapacak imamların alman anayasasını tanıdıklarına dair yemin etmesi, vaazlarda almanca zorunluluğu. ditib gibi dış ülkelere ait oluşumların müslümanlar üzerindeki etkisinin azaltılması amaçlanıyor.
    -halka açık alanlarda burka yasağı, resmi kurumlarda çalışanlara başörtüsü yasağı. (duh)

    ekonomi-finans:
    temel politika, almanya'nın euro'dan mark'a dönmesi yönünde. çeşitli kuzey avrupa ülkelerinde nakit paranın yavaş yavaş dijitalleşerek tedavülden kalkmaya başladığı dönemde afd, nakit para kullanımının temel bir hak olduğunu ve kaldırılamayacağını savunuyor. bunun haricinde, olası bir krizde ab ülkelerinin iflas riski taşıyan bankalarına verilecek maddi yardımların üye ülkeler tarafından ortaklaşa karşılanmasını zorunlu kılan brüksel dayatmasına itiraz ediliyor. ab'nin "masraflı" enerji politikalarına karşı çıkılıyor, yenilenebilir enerjiye ve elektrikli taşıtlara geçişi öngören yasaların geri çekilmesi isteniyor. (trump stayla)
    -ek olarak, alman teknoloji firmalarının dış ülkelere satılmasının engellenmesi vaat ediliyor. bunun özellikle çin'i hedef alan bir politika olduğu bariz.

    eğitim:
    -çocuk okutan ailelere daha fazla maddi destek.
    -üniversitelerdeki islam ilahiyatı bölümlerinin tarafsız "islam bilimleri"ne çevrilmesi.
    -islam din dersinin müfredattan kaldırılması.
    -okullarda ailenin öneminin vurgulanması, feminizm vb. ideolojilerin okullardan uzaklaştırılması, "gender studies" bölümlerinin üniversitelerden kaldırılması. parti ayrıca kürtaj konusunda pro-life bir yaklaşıma sahip. almanlardaki doğum oranlarının azlığına bakılırsa bunun sebebinin dini değil sosyolojik olması daha muhtemel.

    afd ile ilgili tartışmanın çoğunlukla yabancılar hukuku ağırlıklı olması normal, çünkü parti bu seçimlerdeki en temel üç politikasını "sınırların kontrol edilmesi, göç kurallarının yeniden düzenlenmesi ve sığınmacı statüsünde olmayan illegal göçmenlerin sınırdışı edilmesi" olarak açıklamış. mülteci sorunu tüm dünyanın gündeminde olan bir mesele ve 2013'ten beri önemini yitirmedi.

    kaynak

    edit: solcu olduğunu tahmin ettiğimiz biri, tarafsız şekilde partinin seçim kampanyasını paylaştığımız için bize "saçmalamayı kesin" demiş. siyasi tahlilden bahsedilmiş ama entryde hiç bir tahlil yok. yine de argümanlar kullanarak tartışmayı yavaş yavaş öğreniyorsunuz, güzel.

    1. madem almanya'nın kendi şirketlerini korumayla ilgili halihazırda sıkı önlemleri var, o halde çinliler son üç yılda başta kuka olmak üzere yüzden fazla alman endüstri şirketini nasıl satın aldı?

    2. afd göçmen karşıtı politika izlediği için popülist imiş. kusura bakmayın ama bir partiyi oy toplamaya çalıştığı için "popülist" diyerek eleştirmek nasıl bir mantıktır? bu mantığa göre popülist olmayan bir parti nasıl olmalıdır? mesela "kiralar ödenebilir düzeyde olmalı" veya "sağcı fitneye karşı kararlılık" gibi boş beleş sloganlar kullanan die linke gibi mi?

    3. eğer afd tek olayı göçmen ve islam karşıtlığı olan hitler yanlısı bir partiyse, o zaman nazilerin ağababası olan npd neden her seçimde babayı alıyor? "doğu almanya çok ırkçı yeaa" gibi sığ tespitler yapmadan önce bir düşünün: bu zamana kadar yabancı düşmanlığı yapmak tek afd'nin mi aklına geldi? demek ki seçmeni çeken başka faktörler var.

    burada yana yakıla afd'yi kötüleyen adamlar, hillary seçimi kaybettiğinde ağlayarak trump'un ispanyolca konuşan herkesi denize dökeceğini, mekke'yi bombalayacağını falan iddia eden tiplerle aynı sanırsam. biraz sakin ya.
  • şunun, onun, bunun hatasıdır da biraz da zamanın eseridir.

    insan toplulukları sıklıkla kendisini oluşturan üylerinin ortalamasından daha aptal davranıyor. insanı insan yapan şeylerin %99'unun öğrenilen şeyler olması ve haliyle öğrenilmeleri gerekmesine rağmen, özel bir sebep olmadıkça öğrenmeye karşı şaşırtıcı seviyede ilgisiz ve kayıtsız olabiliyorlar. bu durum, aydınlanmanın beşiği, dünyada ilköğretimin zorunlu hale geldiği ilk yer olan almanya'da bile böyle olabiliyor.

    bugün dünyayı arşınlayan kuşakların ekserisi için ikinci dünya savaşı çok uzak bir geçmişte kaldı. harry potter hikayeleriyle yarışabilecek fantastiklikte bir masal gibi kulaklarda. hele almanya'da farklı bakış açılarından değerlendirilmesi, eleştirilmesi cezalandırılabilen bir mefhum olarak tabulaştırılmış olması da gerçeküstülüğüne katkıda bulunuyor. böylesine bir masal haline gelince de bundan öğrenilecek bir şey kalmıyor. ata dede nasihati dinlemek gibi geliyor kulaklara. o nasihatleri de unutuyoruz. hafıza-ı beşer, nisyan ile malüldür. unutuyoruz. neleri unutmadık ki, ırkçılığı, faşizmi, totaliterizmi, soykırımı hepsini unutuyoruz. almanlar da unutuyor. zeitgeist başka masallar fısıldıyor kulaklara ve insan acımasızlığının en büyük anlatısı bile masal haline gelip unutuluyor. yaşamayan, elleri ayakları bağlanmış, başka mecralara yönelmeyen, başka sorunsalları eleştirmeyen bir bilgi unutuluyor. almancasıyla geschichte oluyor.

    o yüzden normaldir. unutuldukça, bugün meclise girer, yarın iktidar ortağı olur, ertesi gün tek başlarına iktidar olurlar. tarih masal, masal fars, fars tarih olur. baudrillard demişti, kendini tekrarlayan tarih farce, kendini tekrarlayan farce tarih olur.
  • göçmenleri istemediği için aşırı sağcı ve ırkçı partiymiş. demek ki chp de suriyeliler geri gitsin dediği için aşırı sağcı ve ırkçı oluyor. anlaşıldı. tamamdır.
  • ulusal kültürünü, ulusal egemenliğini, sınırlarını korumak isteyen her harekete ırkçı yaftasını yapıştırmak moda oldu.

    bir türk olarak kendi kültürünü, dilini, sınırlarını korumak isteyen bir almanla, japonla, iranlı ile vs. sorunum olmaz. bizi beğenip beğenmemeleri de önemli değil,bunu diyenler burada 7/24 türk halkına çomar diye sallayan solcu tayfa. tipik iki yüzlülükleri.

    dünyadaki esas tehditin çok kültürlülük adına yürütülen yeniden yeniden feodelleşme süreci olduğunu, bu sürecin ulusları kültürleri ve egemenliklerini yok edip, bir avuç küreselleşmeci elitin yönettiği küresel bir düzeni kurmayı hedeflediğini görenler için ulusal uyanışı işaret eden her hareket hangi ulustan gelirse gelsin olumlu algılanmalıdır.

    türkiye'nin hatta ortadoğu'nun içine düştüğü bugünkü zavallı durumun sebebi batı milliyetçiliği değil küreselleşmecileridir. uzak tarihi değil yakın tarihi bile ters düz edip çarpıtıyorsunuz. akp iktidarının iş başına gelmesi ve orda kalması aptal batı liberallerinin büyük desteği ile olmadı sanki. balık hafızalı mısınız siz, türkiye bağırsaklarını temizliyor, jakoben cumhuriyet yıkılıyor, vesayet bitiyor, yetmez ama evet sloganları bu beyni batı liberal solu ile yıkanmış kullanışlı aptalların sloganları değil miydi?

    esas olay küreselleşmeci/ ulusalcı kavgasıdır, bu yönüyle de mesele ingiliz, alman, türk meselesi değildir, bir dünya düzeni meselesidir. almanya'nın köyünde yaşayan adamın seni beni sevip sevmemesi bu açıdan önem taşımaz. önemli olan sınırların, ulusların, milli kültürlerin var olup olamayacağıdır.
  • yükselen irkci iklime ragmen basarisiz olabilmeyi yanlis politikalar sonucunda "basarabilmis" partidir.

    bugün gerceklesen sachsen-anhalt eyaleti'ndeki eyalet secimlerinde birinci olmayi umut ederken ve afd'nin en güclü oldugu eyalet sachsen-anhalt iken, sandiktan cikan tam aksi bir sonuc karsisinda hüsrana ugramis ve cdu'nun yaklasik 14 puan gerisinde kalmistir (bir önceki secimlerde fark 5 puan civariydi ve böylelikle aradaki fark bir önceki secime göre yaklasik olarak 3 kat acilmistir): https://prnt.sc/14ek60e

    afd'nin parti programi okundugunda, hitap ettigi secmen kitleyi nasil elinden kacirdigini ve de daha genis bir secmen kitlesine neden erisemeyecegi cok aciktir. örnegin:

    1) üniversite öncesi egitimde basarisiz ögrencilerin "basarisizligi / yenilgiyi" tatmasi gerektigini savunuyorlar fakat hitap ettigi irkci kesimin cocuklari, irkci olmayan kesimin cocuklarina göre zaten o veya bu sebeplerden dolayi genel olarak daha basarisiz durumdalar. irkci alman aileleri haliyle cocuklarinin cezalandirildigi bir sistemi kabul etmek istemiyorlar.

    2) issizlik maasinda degisiklik yapmak istiyorlar. daha cok kazanan kisilere daha cok issizlik maasi vermek istemiyorlar. fakat bilinen bir gercek var ki issizlik maasini uzun süreli kullananlarin büyük cogunlugunu yabancilar ve yerli halkin irkci kesimi olusturmakta. ayrica afd'nin en yüksek oy aldigi yer olan dogu almanya'da da maaslar genel olarak zaten daha düsük. o yüzden afd'nin sachsen-anhalt'ta bu denli basarisizliga ugramasi hic de sasirtici degil.

    3) genc nüfus acigini göc ile degil, yüksek dogum orani ile kapatmak istiyorlar. bunun icin de üniversite ögrencileri sayet cocuk yaparsa ögrenim kredisini silmeyi veya cocuk sahiplerine faizsiz kredi vermeyi teklif ediyorlar. alman kadinlari, dünya'da özgür yasamaya alismis sayili insanlardandir. örnegin afd'ye zamaninda yakin duran bir arkadasim "bizler kulucka makinesi degiliz, kimse bizi cocuk yapmaya tesvik etme hakkini kendilerinde göremez..." demisti. gözlemledigim kadariyla,alman kadinlari, afd'nin "cocuk yapan kadinin, cocuk yapmayan kadindan ayristirilmasini" kendilerine bir "küstahca bir saldiri" olarak görüyorlar.

    4) avrupa birligi'nden cikmak istiyorlar. euro'yu kaldirmak istiyorlar... fakat avrupa birligi aslinda irkci kesimin icten ice hosuna gitmektedir cünkü sohbet ettigim irkci almanlarin bir cogu kendilerini "avrupa'nin lideri" olarak görmekteler. zaten diger eu üyesi ülkeler de almanya'yi "liderlik taslamak" ile suclamaktalar. ayrica eu'dan cikip, almanya'nin yalnizlasarak eski günlere dönmesi fikri de dogu almanya halkina haliyle bir takim tarihi trajedileri de hatirlatmaktadir... isin acikcasi, hickimse öyle veya böyle dönen güclü ekonomik carklara comak sokarak bu denli kökten degisiklikler yapmak istemiyorlar.

    5) asgari ücreti savunduklarini söylüyorlar fakat asgari ücret aclik siniri civarinda yer aldigi icin "yükseltilmeli mi?" sorusuna cevap vermiyorlar. bu soru esasinda nispeten daha az kazanan dogu almanya'da yasayanlari oldukca ilgilendirmekte. onun disinda maaslar yükseldikce, gelir vergisinin de ayni oranda yükselmesini kaldirmak istemeleri de düsük gelirli kitleleri endiselendirmekte.

    6) maske zorunlulugunu korona'nun durumundan tamamen bagimsiz sekilde kaldirmayi istemeleri veya pcr testlerini kaldirmak istemelerinin yanisira genel olarak pandemi döneminde izledikleri siyaset ve parlamentoda kendilerini düsürdükleri durum imajlarini derinden sarsti. örnegin afd vekilinin, meclise delikli maske ile katilip meclis baskaninin eline koz vererek kendisini azarlatmasi (link) gibi bir cok imaj sarsici olaylar yasandi. pandemi'yi bu denli kücümsemeleri, halkin gözünde afd'nin "gerceklerden kopuk" bir parti durumuna düsmesine sebep oldu.
  • şuraya gelip bu adamlar seni de keser, seni de istemiyorlar bik bik diye öten akboyları anlamakta güçlük çekiyorum. hayır sanki aklı başı yerinde bir adamın ortalama iq seviyesine sahip çomar olmaktan uzak bir türk vatandaşının bunların ne mal olduğunu anlaması çok zor bir şey değil. şahsım adına konuşursam gayet bilinçli bir şekilde alman politikasının dengelendiğini ve oradaki osmanlı torunlarını için bir nötrleştirici görev göreceğini kestirebiliyorum merak etmeyin.

    adamlar olayı öyle bir anlatıyor ki zannedersin almanya polonya'ya tekrar girecek daha sonra da bunların hepsini alıp auschwitz'de toplayacak. şuraya bir iki politik analiz okuyalım diye giriyoruz her yer çomar artığı.
  • afd'nin oy sıçramasının yapmasının ana sebebi almanya'ya topluca alınan 1 milyon suriyeli mültecidir. almanlar suriyelilerin alman kızları taciz etmesinden rahatsız. ve genel olarak onları ilkel bulmakta.
  • almanya'da akp'liler sol partiye oy verip türkiye'de sağ partiye oy veriyorlar.

    türkiye'de bazı solcular sol partiye oy verip almanya'da sağ partiye oy veriyorlar.

    sağcısı solcusu garip bir halkız.
  • aldığı oy oranını mantıklı bulduğum parti.

    mesela burada bir parti çıksa seçim sloganı olarak "iktidar olursak suriyelileri göndereceğiz" dese ve başka da bişey demese garanti en az %10 oy alır bence.
hesabın var mı? giriş yap