• az önce albümün yayınlanan ikinci şarkısı let the truce be known isimli şarkıyı dinledim. habeler kötü orphaned land severler. üzgünüm.

    çok klişe bir ortadoğu melodisinin durmak bitmek bilmeksizin art arda dönmesinden oluşmuş bu şarkı şahsi kanaatimce vasat bir şarkı. hele kronolojik olarak konuşmak gerekirse; the sahara's storm, ornaments of gold, seasons unite, find yourself discover god, like fire to water, the path ahead, flawless belief, whisper my name when you dream, birth of the three, halo dies, a call to awake, mabool, the storm still rages inside ve son olarak da from broken vessels, disciples of sacred oath ii, barakah, codeword uprising gibi dev üstü dev şarkıların standardı üzerinden değerlendirecek olursam; çok ama çok üzgünüm ama bugüne kadar hayatıma girip düşünce sistemimde, karakterimde, ruhumda derin bir iz bırakmak kousunda pink floyd ve michael jackson, gibi isimlerle birlikte çok önemli bir rolü olan orphaned land'in century media'nın oryantalizm üzerinden ekmek yemek gayesiyle birlikte çok ağır; ama çok çok ağır sıçtığını kolaylıkla söyleyebilirim.

    netekim durumun böyle olacağını zaten tahmin etmek zor değildi: kobi clean ve brutal vokale çok kuvvetli bir şekilde hakim olabilen bir abi ve orphaned land buradan çok büyük bir güç kazanıyor. netekim kobinin komple clean söylemesi üzerine şarkı tasarlamak, bu gücü bir anda egale edeceği için oldukça radikal bir karar. e hal böyle olunca o gücün çok şiddetli bir şekilde yere çarptığını görmemek mümkün değil: mesela paylaşılan 2. şarkıda* adeta zorlama bir prozodi söz konusu. hiç ama hiç olmamış. ben ki nakaratta choir olayına çılgınlarca aşık bir insanım, ama olmamış. gene de kobi tarafından ilk clean kararı ortaya atıldığında açıkçası üzülmüştüm ama durumu eleştirmeden önce opeth örneği aklıma gelmişti. opeth, clean olayını damnation albümü ile tarzını kaybetmeden hayvanlar kadar iyi bir şekilde başarmıştı ve kendisiyle sık sık karşılaştırılan orphaned land için de "ulan aslında güzel olabilir ya" diye düşündürerek umut vaadediyordu. ama bu işin arkasında hem en az kobi kadar yetenekli olan mikael akerfeldt vardı hem de steven wilson gibi dev bir müzik nerd'i vardı. sikimsonik century media yoktu. tek başına steven wilson'un orphaned land'in soundunu ne kadar da kuvvetli bir şekilde orphaned land sınırları içerisinde yükselttiğini hali hazırda son albüm olan the never ending way of orwarrior albümünden okumak mümkün. ama şu paylaşılan iki şarkıda damnation albümünün kıyısından geçecek sofistikasyon yok.

    sofistikasyon demişken sözlere de gelmek durumundayım. ben kobi "god's rage is true, he urges you to awake" a call to awake derken göz yaşı döken bir adamım. ve orphaned land'in birleştirici, bir araya getirici unsurunun kuvvetle destekçisiyim. ama işin cheesy olması sinirime dokunmaya başladı. orphaned and ilk 3 albümde yakaladığı samimiyetini the never ending way of orwarrior ile yitiriyor, çünkü zaten oryantalizmin ekmeğini tüketmeye başladılar. ve bunu "kullanmaya" başladılar, ki burada orphaned land'in sıçışı çok net. hatırlatırım, the never ending way of orwarrior çıkmadan önce de ilk olarak sapari paylaşılmıştı ve albümün en oryantal sounda sahip şarkısı da budur, üstelik açılış şarkısıdır. bunlar çok stratejik hareketler. kimse aptal değil. avrupa ve amerika'da ortadoğu halen çok otantik ve egzotik imgelemlere sahip ve burada dev bir pazar var. orphaned land bunu farketti ve buraya oynuyor çok güzel bir şekilde. ama "bilinçli olarak" bir şey yapılmaya çalışılınca o iş samimiyetini ve doğallığını, otomatikman sofistikasyonunu kaybediyor. son paylaşılan şarkılardaki sözler bildiğin düz söz. serdar ortaç "sen beni sevdin ben seni siktim" diye şarkı yazarken orphaned land de adeta "filistin israili sevdi israil filistini sikti" şeklinde söz yazarak eric cartman'ın rock şarkılarından christian rock şarkıları icat etmesi fenomeni ekseninde dev bir çığır açtı! ilk 3 albümde bulunan dev yoğunluk ve metaforlar yerini popülist, kolay anlaşılır, çabuk tüketilir sözlere bıraktı. netekim biliyorsunuz ki mabool 8 yılda (gerçi araya ayrılıklar falan girdi ama) tamamlanan bir albümdü, çünkü öyle bir konsepti o şekilde yapabilmek için onca seneye gerçekten ihtiyaç vardı.

    bilmiyorum şimdilik aklıma gelenler bunlar. ama dev bir hayal kırıklığı içerisindeyim. hayatımı değiştirmiş bir grubun bu denli vasat bir işe yönelmesi canımı sıkıyor. umarım bu laflarımı all is one yedirir bana. bunu çok istiyorum. ümidim bu sabah sevgili ablamın da * beni uyardığı gibi, bu şarkıların en ticari şarkılar olma ihtimali. reklam yapmak istiyorlar ve en ticari işlerini koyuyorlar. eğer durum buysa güzel. neyse, mevzubahis orphaned land olunca ben en nihayetinde gene severek dinleyeceğim, ama her dinlediğimde orphaned land'in düşüşe geçtiğini düşünerek üzülmek istemiyorum. bana öyle geliyor ki ilk dört albümde o kadar dev eserler üretti ki orphaned land, kendi standardı içerisinde boğuluyor.

    edit: bu arada eklemeliyim ki; let the truce be known isimli şarkıda kullanılan gama ve ana melodiye (dediğim gibi, çok bilindik bir melodi zaten) hayatımın her döneminde hayran olmuşumdur ve çok sıklıkla kullanmışımdır. her zaman tüylerim diken diken olmuştur bu gamla. nağmeli vokalleri falan da her zaman severim, zor iştir vesaire.
  • an itibarıyle dinlediğim arabesk albüm. arabesk olduğu için kötü olmak zorunda değil. ama bu arabesk olduğu gerçeğini değiştirmez. babalar gibi arabesk metal yapmışlar, hiç lafım yok. ama bir kaç lafım var tabii:

    - orphaned land'in sahara ve el norra alila albümleri dışında sürekli değiştiğine çok net şahit oluyoruz. mabool bambaşka bir albüm olarak geldi, orwarrior da keza bambaşka oldu. bu albümde de aynı değişim daha baştan "clean vokal" üzerine kurulu olmasıyla belliydi. değişik bir albüm olduğu için kimsenin orphaned land'i suçlama hakkı yok bence. aynı kalmalarından iyidir. bu ilerici düşündüklerine delalet eder ki bir grup yerinde saymaya başlarsa o grup başarısızdır benim gözümde.
    - ama (tabii ki bir ama gelecekti)... yani bir şeyler eksik. arabesk olması bence kötü değil. hatta baya zengin olmuş. ama progresiflik açısından biraz karışmış sanki. yani daha "düz adam metali" olmuş diyebilirim. codeword: uprising'deki, disciples of sacred oath ii'deki, ne bileyim, call to awake'deki falan progresif tınıları hesaba katınca, brother, our own messiah falan bayaaaağı tırt kalıyor, kimse kusura bakmasın. düz şarkı işte. melodik olarak çok zengin, ama progresyon açısından dar alanda kısa paslaşan bir albüm olmuş.
    - vokaller iyi mikslenmemiş, çok sori. seçilmiyor yani. brutal vokali daha iyi anlıyorduk mabool'da falan o derece. gömülü kalmış. genel olarak miksajda falan bi sıkıntı yok ama bence. iyi yani. (bu arada an itibarıyle yamaha hs80m referans monitörlerle dinliyorum albümü, ipod kulaklığıylan değil)

    albüm tam olarak bittikten ve bir kaç kere daha albümü dinledikten sonra tekrar geri döneceğim. geri dönüşüm acı olacak. hehe.

    edit: albüm ilerledikçe arabesk dozu artıyor. bizim kemancılar iyi iş yapmış ama, o çok net.
    edit 2: fail isimli şarkıda biraz brutal var. şaşırdım vallahi. güzel olmuş o brutaller. brutali severiz, yaradandan ötürü.

    albüm bitme editi:

    sası bir albüm olmuş. sası derken nasıl sası? tekil olarak şarkılar fena değil. güzel. dinletiyor. dediğim gibi, oldukça arabesk falan ama güzel. yeteri kadar yüksek, gaz, progresif veyahut sofistike değil maalesef. yani sığ biraz şarkılar. enstrumental olarak çok çok zenginler, melodik olarak da kabaca zengin diyebilirim, ama total olarak derinlikli değiller, sığ şarkılar. bir albüm kisvesi altında bir araya gelince iyice sası oluyor. yani albüme topyekün bakınca şarkıların yerlerini değiştirsen bişey farketmez. başı kıçı belli değil, bi "akış" söz konusu değil. halbuki bu albüme kadar bütün albümlerde (mabool zaten mecburen öyle) bir akış vardı. yani albüm, tek tek şarkıların toplamından daha büyük bir şey ediyordu. bu albüm ise "shuffle friendly" bir albüm olmuş ki şafıl denen şeyden nefret ederim ben, öyle böyle değil. böyle çerezlik şarkılar yapmışlar işte. bunu da gene piyasaya oynamaya falan bağlıyorum ben. neyse güzel olmuş ama orphaned land'in en başarısız albümü olmuş malesef. bu kadar prodüksiyon gücünü sahara'ya bi koyun bakalım ne oluyor yani. öyleyken böyle. o yüzden şimdi sahara açıp dinliycem. doymadım çünkü.

    bir sonraki albümü bekliyorum artık.
  • orphaned land'in türkçesini de yaptığı albümle aynı ismi taşıyan şarkıdır. el emeği göz nuru sözleri de yazalım tam olsun.

    koro:
    ışığın savaşçılarıyız
    bu böyle bilinsin
    susmayıp güneşi söyleriz
    hep böyle söylensin

    biz güneşin çocuklarıyız
    çöllerde gezer atlarımız
    kutsal sularda yürüsek de
    sönmez bu yangın içimizde

    sıkılan yumruk mu, tutulan el mi
    müslüman yahudi fark eder mi
    bunca kan bunca öçe değer mi
    öteki diyen çok bize

    hepsi bir, hepsi bir, hepsi bir

    birbirinden nefret ederler
    yabancıya bizden değil derler
    soğuk namlunun ucundaki
    birinin kardeşi olabilir mi

    ama sen yitirme ümidini
    siyah yada beyaz fark eder mi
    böyle bölerler bizi, aç gözünü
    ayırma düşmanla bize hepsi bir

    hepsi bir, hepsi bir, hepsi bir
  • orjinal ingilizce versiyonunun sözleri şöyledir;

    we're the orphans from the holy land, the tears of jerusalem
    and in darkness we have prayed and swore to rise up once again

    we are all the sons of the blazing sun
    sharing our faith through the barrel of a gun
    walk on holy water yet we burn
    brothers of the orient stand as one

    an ancient promise in an orphaned land
    a clenched fist becomes an open hand
    armed forces spill their blood on holy sands
    again and again we fail to see that all is one

    words like venom through our veins they run
    weaving a web of deception hope is gone
    shall we re-live the pain of wars before?
    or shall we be the light, the new folklore?

    evil falls on each of us, there's nothing new
    who cares if you're a muslim or a jew
    the awakened ones are nothing but a few
    and the one to make the difference now is you

    from the middle eastern lands we ride, all children of abraham
    our only sword, the light within, that burns as bright as sun
    wer're the orphans from the holy land, the keepers of or-shalem
    so we bow to you our warriors for being simple men

    inanç özgürlükleri ve kardeşlik üzerine 21. yüzyıl hoşgörü manifestosu niteliğinde muhteşem bir parçadır. buradan dinlenebilir; http://www.youtube.com/watch?v=bds3falcr7m

    hepsi bir adlı türkçe versiyonu için de; http://www.youtube.com/watch?v=he2m7u0y-ry
  • orphaned land'in o efsanevi albümlerden sonra çıkarttığı ve de eurovision'a göz kırptığı albümü. ilk dinleyişte benim için çok büyük hayal kırıklığı.

    biraz daha dinledikten sonra edit: sinirden kendimi sikeceğim arkadaş, siz mabool gibi bir albüm yaptınız geçmişinizde yahu, nedir bu ciddiyetsiz müzik.
  • orphaned land için davayı sattılar tartışmasının ateşini körükleyen albüm olmuş.

    albümle ilgili yapılan her yorumda arabesk olduğundan dem vurulmuş. evet, arabesk ezgiler başrolde. ben de duyuyorum. ama arabesk diye neden kötü oluyor onu anlamıyorum. açıkçası bu adamlar böyle elektronik müziğe falan sarmadıkça ben davayı sattılar demem. bi dinler; bakarım.

    şimdi ben de beğendiğim ve beğenmediğim kısımlarını anlatayım. o eski albümlerdeki janjanlı sololar ve komplike musiki icrası yok. hani var da, eskisi gibi yok. progresiflik biraz rafa kaldırılmış gibi. purogreşik musiki aşığı bir insan olarak biraz üzüldüm buna. ilerleyen albümlerde göreceğiz gidişatı gerçi. tek albümde kestirip atmak ayıp olur.
    ben uzun zamandır brutal vokale fazla katlanamaz hale geldim. hani aralarda serpiştirilen rahatsız etmez de, sürekli brutal çok yoruyor beynimi. e, yaşlandık. o yüzden brutal olmaması beni rahatsız etmiyor. aksine destekliyorum. opeth'de de aynı şeyi düşünüyorum mesela. ama o heritage denen albüm hariç jfkds. neyse, o başka konu.
    şarkıların melodileri hep bir yerlerden tanıdık geliyor. ama hiçbirini çıkaramıyorum.
    ya benaye çok güzel şarkı lan!

    özet geçmek gerekirse, benim için bi the never ending way of orwarrior değil; ama çok pis gideri var. çünkü o albümün komple bir bütünlüğü ve sürükleyiciliği vardı. aynı şeyi all is one'da bulamadım. he, niye the never ending way of warrior'la karşılaştırıyorsun derseniz, son çalışma o olduğundan ona göre değerlendiriyorum.
    ama sırf arabesk oldu diye beğenmemek de adamların hakkını yemekmiş gibime geliyor. son kararım, sıtayla dışı fakat giderli bir albüm olduğu.
    bu kadar.
  • distortion efektli ve agresif davullu arabesk albümüdür. arabesk metal albümü değildir. son iki albümdür süren progressive olayını çöpe atmış orphaned land. şu an o kadar ticari bir havaya girmişler ki yaptıkları herşey samimiyetsiz geliyor artık. bunu grup üyelerinin sosyal ağlardaki hesaplarında rahatlıkla görebilirsiniz. kendini bitirdi lan koskoca grup. bi de çok güzel şeyler yapmışlar gibi havalardalar.

    ışın karaca'nın arabesk albümünden hiç farkı yoktur gözümde. dinleyin ve kendiniz görün:

    http://www.youtube.com/watch?v=ywy3oi4ydkq
  • bir yanda orphaned land'in orta doğudan çıkma bir grup olduğunu 15 yıl sonra anlayıp albümü arabesk diye eleştirenler öte yanda en sevdiğim şarkıcı michael jackson deyip albümü yeterince kompleks ve progresif olmadığını için beğenmeyenler. görünen o ki orphaned land ne dediğini çok da bilmeyen enteresan bir kitleyi etrafında barındırmayı başaran bir albüm yapmış. aynı arkadaşlar pentagram anatolia'yı çıkardığında ne düşünmüşlerdi çok merak ediyorum.

    all is one tıpkı anatolia gibi harika bir albümdür. nasıl ki anatolia'yı dinlerken burnunuza toprak kokusu çalınıyorsa all is one dinlerken de yüzünüze sahra'nın kuru sıcağı vurur.
  • orphaned land'in ilk dinlediğim albümüydü ve grubu bu albüm ile sevdim. "muhteşem bir albüm" yazmaya geldim ki ne göreyim. yerin dibine sokulmuş.

    children, all is one, our own messiah şarkıları ile bende yeri çok ayrı olan albümdür.
  • burada yazan insanların görüşlerine ve düşüncelerine saygı duyuyorum. beğenmemiş olabilirsin, kötü bulabilirsin, hayal kırıklığına uğramış olabilirsin... bu tamamen senin zevkin ve müzikte aradığın şeylerle alakalı; fakat yer yer öyle aptal saptal yorumlar yapılmış ki, amaç fikir belirtmek değil direkt albümü itin götüne sokmak olmuş...

    bir grup demiş ki arabesk olmuş. amk adamların yaşadığı coğrafyaya bir dönüp bak istersen, adamlar prag'da yaşamıyor. yaylı çalgıların bu şekilde kullanımı bizim topraklarımıza özgü, bu tınılar, bu gamlar bizim içimizden çıkıyor ki adamların albüm konsteptinde anlattığı şey biziz yine. seni sana anlatırken, senin içinden çıkmış öğeleri kullandı diye böyle boş beleş eleştirmek tam bir akıl tutulmasıdır. siz o taşşak geçtiğiniz arabeski boş buluyorsanız yürüyüp gidin kalın e'de 0-0-0-0-0-0-0 riffli metal müzik dinlemeye devam edin.

    brother çok yavan olmuş, eller havaya olmuş diyenler de ayrı bir enteresan... arkadaşlar ingilizce bilmiyor musunuz? bilmek zorunda değilsiniz anladık, ama sözlerini açıp okumadınız mı? verdikleri mesajlar ve bu mesajlar doğrultusunda iki kültürün müzikte bir araya gelişlerini farketmediniz mi? all is one'da hristiyan koro müziğinden estantaneler, yine bizim topraklarımızdan çıkmış gamlar ve vurmalı çalgılar vesaire işitmiyor musunuz?

    yine on numara iş çıkaran bir grup ne isa'ya ne musa'ya yarandı. metalin yobazı da hiç çekilmiyormuş.
hesabın var mı? giriş yap