3 entry daha
  • az önce albümün yayınlanan ikinci şarkısı let the truce be known isimli şarkıyı dinledim. habeler kötü orphaned land severler. üzgünüm.

    çok klişe bir ortadoğu melodisinin durmak bitmek bilmeksizin art arda dönmesinden oluşmuş bu şarkı şahsi kanaatimce vasat bir şarkı. hele kronolojik olarak konuşmak gerekirse; the sahara's storm, ornaments of gold, seasons unite, find yourself discover god, like fire to water, the path ahead, flawless belief, whisper my name when you dream, birth of the three, halo dies, a call to awake, mabool, the storm still rages inside ve son olarak da from broken vessels, disciples of sacred oath ii, barakah, codeword uprising gibi dev üstü dev şarkıların standardı üzerinden değerlendirecek olursam; çok ama çok üzgünüm ama bugüne kadar hayatıma girip düşünce sistemimde, karakterimde, ruhumda derin bir iz bırakmak kousunda pink floyd ve michael jackson, gibi isimlerle birlikte çok önemli bir rolü olan orphaned land'in century media'nın oryantalizm üzerinden ekmek yemek gayesiyle birlikte çok ağır; ama çok çok ağır sıçtığını kolaylıkla söyleyebilirim.

    netekim durumun böyle olacağını zaten tahmin etmek zor değildi: kobi clean ve brutal vokale çok kuvvetli bir şekilde hakim olabilen bir abi ve orphaned land buradan çok büyük bir güç kazanıyor. netekim kobinin komple clean söylemesi üzerine şarkı tasarlamak, bu gücü bir anda egale edeceği için oldukça radikal bir karar. e hal böyle olunca o gücün çok şiddetli bir şekilde yere çarptığını görmemek mümkün değil: mesela paylaşılan 2. şarkıda* adeta zorlama bir prozodi söz konusu. hiç ama hiç olmamış. ben ki nakaratta choir olayına çılgınlarca aşık bir insanım, ama olmamış. gene de kobi tarafından ilk clean kararı ortaya atıldığında açıkçası üzülmüştüm ama durumu eleştirmeden önce opeth örneği aklıma gelmişti. opeth, clean olayını damnation albümü ile tarzını kaybetmeden hayvanlar kadar iyi bir şekilde başarmıştı ve kendisiyle sık sık karşılaştırılan orphaned land için de "ulan aslında güzel olabilir ya" diye düşündürerek umut vaadediyordu. ama bu işin arkasında hem en az kobi kadar yetenekli olan mikael akerfeldt vardı hem de steven wilson gibi dev bir müzik nerd'i vardı. sikimsonik century media yoktu. tek başına steven wilson'un orphaned land'in soundunu ne kadar da kuvvetli bir şekilde orphaned land sınırları içerisinde yükselttiğini hali hazırda son albüm olan the never ending way of orwarrior albümünden okumak mümkün. ama şu paylaşılan iki şarkıda damnation albümünün kıyısından geçecek sofistikasyon yok.

    sofistikasyon demişken sözlere de gelmek durumundayım. ben kobi "god's rage is true, he urges you to awake" a call to awake derken göz yaşı döken bir adamım. ve orphaned land'in birleştirici, bir araya getirici unsurunun kuvvetle destekçisiyim. ama işin cheesy olması sinirime dokunmaya başladı. orphaned and ilk 3 albümde yakaladığı samimiyetini the never ending way of orwarrior ile yitiriyor, çünkü zaten oryantalizmin ekmeğini tüketmeye başladılar. ve bunu "kullanmaya" başladılar, ki burada orphaned land'in sıçışı çok net. hatırlatırım, the never ending way of orwarrior çıkmadan önce de ilk olarak sapari paylaşılmıştı ve albümün en oryantal sounda sahip şarkısı da budur, üstelik açılış şarkısıdır. bunlar çok stratejik hareketler. kimse aptal değil. avrupa ve amerika'da ortadoğu halen çok otantik ve egzotik imgelemlere sahip ve burada dev bir pazar var. orphaned land bunu farketti ve buraya oynuyor çok güzel bir şekilde. ama "bilinçli olarak" bir şey yapılmaya çalışılınca o iş samimiyetini ve doğallığını, otomatikman sofistikasyonunu kaybediyor. son paylaşılan şarkılardaki sözler bildiğin düz söz. serdar ortaç "sen beni sevdin ben seni siktim" diye şarkı yazarken orphaned land de adeta "filistin israili sevdi israil filistini sikti" şeklinde söz yazarak eric cartman'ın rock şarkılarından christian rock şarkıları icat etmesi fenomeni ekseninde dev bir çığır açtı! ilk 3 albümde bulunan dev yoğunluk ve metaforlar yerini popülist, kolay anlaşılır, çabuk tüketilir sözlere bıraktı. netekim biliyorsunuz ki mabool 8 yılda (gerçi araya ayrılıklar falan girdi ama) tamamlanan bir albümdü, çünkü öyle bir konsepti o şekilde yapabilmek için onca seneye gerçekten ihtiyaç vardı.

    bilmiyorum şimdilik aklıma gelenler bunlar. ama dev bir hayal kırıklığı içerisindeyim. hayatımı değiştirmiş bir grubun bu denli vasat bir işe yönelmesi canımı sıkıyor. umarım bu laflarımı all is one yedirir bana. bunu çok istiyorum. ümidim bu sabah sevgili ablamın da * beni uyardığı gibi, bu şarkıların en ticari şarkılar olma ihtimali. reklam yapmak istiyorlar ve en ticari işlerini koyuyorlar. eğer durum buysa güzel. neyse, mevzubahis orphaned land olunca ben en nihayetinde gene severek dinleyeceğim, ama her dinlediğimde orphaned land'in düşüşe geçtiğini düşünerek üzülmek istemiyorum. bana öyle geliyor ki ilk dört albümde o kadar dev eserler üretti ki orphaned land, kendi standardı içerisinde boğuluyor.

    edit: bu arada eklemeliyim ki; let the truce be known isimli şarkıda kullanılan gama ve ana melodiye (dediğim gibi, çok bilindik bir melodi zaten) hayatımın her döneminde hayran olmuşumdur ve çok sıklıkla kullanmışımdır. her zaman tüylerim diken diken olmuştur bu gamla. nağmeli vokalleri falan da her zaman severim, zor iştir vesaire.
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap