• mali'li blues gitaristi ali farka efendi. gitarinin sesi, insani en hassas noktasindan yakalar, sesi ayri bir alemdir, huzur verir. ulkesi disinda, en azindan world music ve blues piyasasinda taninmasi, 94'de unlu amerikali blues gitaristi ry cooder ile yaptigi, tuyleri diken diken eden talking timbuktu adli albumle oldu. ry cooder'in her zamanki gibi, beraber caldigi muzisyendeki cevheri ortaya cikarma potansiyelini gormek mumkun albumde, ozellikle diaraby diye bir sarki var ki, derinden vurur insani. ry cooder ile california'da kotarilan album, 1994'de world music dalinda grammy odulu almisti.
    99'da da bu defa buyuk sahra colunun hemen guneyindeki koyu niafunke'de yerel muzisyenlerle kaydettigi, koyun adini tasiyan album geldi ki, bu da muhtesem. huzur verici afrika vurmalilari, enfes gitar tinisi ile tadina doyulmaz. mali dje, tulumba ve allah uya adli sarkilar [evet ucuncusu bir dua gibi, kendisi musluman] tekrar tekrar sikmadan dinlenme potansiyeline sahip.
    mississipi deltasi'nin efsanesinden mulhem, nijer deltasi'nin robert johnson'i diyorlar kendine.
  • kendisinden once dogan tam dokuz karde$i ce$itli sebeplerden dolayi daha bebeklik donemlerinde vefat etmi$ oldugundan ebeveynleri icin neredeyse kutsal sayilan biridir ali farka toure.. aslinda dogdugunda kendisine "ali ibrahim" ismi verilmi$ ama afrika'daki gelenege gore bir ailenin daha once kaybettigi bir cocugu varsa yeni dogan cocuklarina "garip" bir gobek ismi takilirmi$, ali'ye de "e$$ek" anlamina gelen "farka" ismi verilmi$, bunun sebebi de e$$egin guc* ve kararliligi* temsil ettigiymi$.. ama sanki bu isim ali'ye biraz koymu$ ki, $oyle diyor kendisi $akayla kari$ik: "ben oyle bir e$$egim ki, kimse uzerime binemez."

    gencliginde taksi $oforlugunden, araba tamirciligine bir cok i$ yapmi$ toure.. kutsal nijer nehrinin kiyisinda katildigi ayinlerde caldigi afrika muzigi tinilariyla bezeli ilk bestelerinin 1970'li yillarda mali radyosunda calinanlarini topladigi "radio mali" adli albumunde, sonraki yillarda cikardigi (ve onu uluslararasi arenada bir yildiz yapan) niafunke ve talking timbuktu'ya gore akustik gitar yogun kullanilmi$ ve daha bir "african" duruyor.. $ahsen talking timbuktu'dan daha bir zevk almi$ olmama ragmen yine de buyuk bir ustadan enfes afrika ezgilerini dinlemek isteyenler icin kacirilmamasi gereken bir albumdur radio mali..

    1939 dogumlu toure, gitari ve perkusyonlari ile halen dunyanin dort bir ko$esine afrika muzigini ta$imakla gorevli bir elci konumundadir..
  • ispanyol pansiyonu adli filmde manitayla bir cinsel munasabet kurmak isteyen elemanimiz bu agbinin kasetini gorur..kendisi en son berdan mardini kaseti almasina rahmen "woooouuuuuuw sen ali farka toure mi dinnion?" die ablamiza sorar.. lakin bir sorun cikar ve elemanimiz duslerine eremez..
  • derdini mırıl mırıl anlatan, gereksiz tek bir note basmayan, insanı saran sarmalayan malili müzisyen. kendi yaptığı müziğe blues denmesinden hoşlanmayan ve otantik afrika müziği olduğunu iddia eden, meşhur olmak durumundan hoşlanmadığını defalarca belirten büyük gitar kişisi. amerikadaki köle sisteminin ağırlıklı olarak mali ve çevresinden beslendiği gözönüne alınırsa iddiası pek de yabana atılır görünmemektedir. afrikada bizdeki neşet ertaş gibi babadan oğula geçen halk ozanı geleneğine ters olarak afrika standartlarına göre orta üst sınıf bir ailenin müzisyen olmaya karar veren oğludur. çok güzel bir insandır ve de süper çalar. bu yıl içinde hakka yürümüştür.
  • baba türkiye'de çok da bilinmedi ya, sevilmedi ya, yanar içim göynür özüm.
  • unfaithfulda ahlaksız çiftimizin dansettikleri ai du adlı şarkıyı ry cooderla birlikte yaratmış kişi
  • mali'nin bağrından çıkıp, bağrımızdan içeri musiki olup akmış üstad. mali'nin bağrına dönmeden evvel bize şunları bırakmış:

    ali farka toure / 1989
    the river / 1990
    the source / 1992
    talking timbuktu / 1994
    radio mali / 1996
    niafunke / 1999
    in the heart of the moon / 2005
    savane / 2006
  • nam-ı diğer çiftçi müzisyen. blues denince afrika, african blues denince ise ali ibrahim farka toure... zihnimde beliren yegane isim.

    onun müziği ile özdeş olmasını sağlayan ve nadide kılan şey, kazandığı onca başarıya rağmen şöhretin afetine uğramadan, yola çıkarken nasılsa öyle kalmış olmasında. dünyaca tanınır olmasına, grammy ödülleri kazanmasına ve prestijli plak şirketleri ile çalışmasına rağmen özünden, çocukluğunun geçtiği niafunke'den ve çocukluğunda olduğu gibi orada tarım yapmaktan vazgeçmeyip müzikten kazandıklarıyla ait olduğu yeri iyileştirmek için yaşamı boyunca çalışmış biridir ali ibrahim farka toure. yaşamının her detayında bir asalet, gayretkeşlik ve zühd söz konusu. hem müziğiyle hem kişiliğiyle tam bir hazine.

    her albümü de ayrı bir deryadır. hiç ıska yok. tamamını ry cooder ile icra ettiği talking timbuktu albümünden diaraby ve yine aynı albümünden inanca ve güvene vurgu yaptığı ai du, sonra soukora. ın the heart of the moon albümünden ai ga bani, niafunke albümünde ise ali's here, allah uya, veda albümünden savane, erdi ve daha nicesi playlistimin vazgeçilmezleridir.

    nur olsun.
  • savane parçasının ritmini nasıl seviyorum anlatmam mümkün değil.
    bu tanımışlık hissi ve sıcaklık hiç bilinmeyen bir dilde dinlenen parça için garip, ama öyle hissediyorum. insanın gözünün içine baka baka çalıyor, söylüyor sanki.
hesabın var mı? giriş yap