• kürtçede kullanılan bir erkek ismi. ehmedê xanî'nın mem û zînê'sine de ilham kaynaklığı etmiş kürt halk destanı olan memê alan'dan gelen bir isim. alan, mem'in bağlı olduğu aşireti ya da kavmi ifade ettiği söylenir.

    (bkz: memê alan destanı)
    (bkz: mem û zîn)
  • türkiye'de de kullanılan bir isim. zira alan arkadaşımızla takdir edileceği gibi zırla dalga geçmiştik.
  • atatürk'ün türkçe'ye kazandırdığı bir geometri terimi.
    http://tr.wikipedia.org/wiki/geometri_(kitap)
  • (os. saha, meydan, sia, vüs'at; fr. champ, al. feld, ing. field, it. campo)

    kapsam ve etki bölgesi...

    ruhbilim terimidir. örneğin gözlerimizi bir noktaya dikerek baktığımız zaman en çok görebildiğimiz yer görüş alanımızdır. ilkin görme duyusu için kullanılan bu terim daha sonra bütün duyulara ve bilince yayıldı; bilinç alanı, işitme alanı vb. gibi terimler yapıldı. davranışları oluşturan güçlerin oluşturduğu yapıya da alan yapısı (ing. field structure) dendi. her alan çeşitli açılardan alan bölgeleri (ing. field vector)'ne ayrıldı. özellikle ruhbilimci k. lewin tarafından insan davranışlarını çeşitli güçlerin birbirlerini etkilediği bir alana benzeterek açıklayan alan kuramı (ing. field theory) ilerisürüldü.

    toplumbilimde de coğrafya açısından belli bölgelere dağılmış toplumlar üstünde yapılan araştırmalara alan araştırması (ing. field work, social survey) denir. fiziksel alan, içinde güçlerin yayıldığı varsayılan uzay kesimidir. gökbilimsel alan yasası ilkin 1618 yılında kepler tarafından ilerisürülmüştür. bu yasaya göre bir gezegenin güneş çevresindeki deviminde, gezegeni güneşe birleştiren ışın eşit zamanlarda eşit alanları süpürür. atom fiziğinde de alanlar kuramı, quanta kuramlarının gelişmiş biçimidir. bir mıknatıslı iğnenin etkilendiği uzay bölgesine elektrik alanı denir.

    (bkz: bilinç alanı)
    (bkz: görüş alanı)
    (bkz: işitme alanı)
    (bkz: genel bağıntılılık kuramı)
  • türkçe'de de yer bulabilen anlamlı bir kısaltmadır.
    ks. artificial light at night (and lack of daylight)!

    ışık kirliliği alanındaki literatürü incelerken bir çalışma denk geldi ve olaylar gelişti.
    konumuz ise elbette ışık kirliliği ancak bir de d vitamini eksikliği...

    insanları tavuklar ve baykuşlar olarak iki gruba ayırırsanız, evet ben de baykuşlar grubunda yer alabilirim. baykuş olmanın (bana göre) avantajı büyük ancak bu dezavantajlarının olduğu gerçeğini de göz ardı etmemi sağlamıyor. dark reader kullanıyorsanız sorun yok ancak sadece okumak değil yazmak için biraz ışığa da ihtiyaç duyuyorsanız (klavye kontrolü sizdeyse sorun yok) alan'a dikkat etmek gerekecektir.

    alan'a maruz kaldığımızda biyolojik saat ritmimizi senkronize eden mavi-mor (446–484 nm) dalga boylu ışıklar ile vücutta d vitamini sentezini uyaran *uv-b (290–315 nm) dalga boylu ışınlar ancak gündüz gün(eş) ışığından alınabildiğinden bu ışınlardan mahrum kalabiliyoruz.

    d vitamini eksikliği / yetersizliği ya da melatonin baskılamasının nedeni ya çok az gündüz uv-b almak ya da çok fazla alan'a maruz kalmaktan kaynaklandığı belirtiliyor. özellikle gece geç saatlere kadar bilgisayar, televizyon, telefon, vb. yapay ışığa maruz kalıp gündüz de uyumak, home office çalışmak ya da ışık almayan bir ofiste çalışmak, vb. bu durumu tetiklemekte. peki ne yapabiliriz?

    d vitamininin bilinen 2 türü var. d2 ve d3..
    d3, cildinizde ve gün ışığında üretilip sadece hayvansal besinlerle vücuda alınabilirken, d2 bitkisel besinlerle ve gıda takviyeleriyle alınmaktadır.
    (elbette güneşte kalma süresi, enlem, cilt rengi vb. parametreler burada mevcut)
    ayrıca d2 vitamin takviyelerinin d3 vitamin takviyelerine göre daha az etkili olduğu, bu sebeple kullanılacaksa d3 vitamin takviyelerinin kullanılması literatürde de önerilmekte.

    düzenli d-vit kullanılıyorsa (d3) sorun yok gibi görülüyor ancak zaman zaman değindiğim hiyerarşi burada da geçerli; yaşam tarzını ve beslenmeni değiştir, olmuyorsa zorlama takviye al (ama düzenli al)! düzenli almayı unutuyorsanız da gün(eş) ışığı almalısınız...

    erkeklerde 12-300 ng/ml, kadınlarda ise 12-150 ng/ml aralığında olması gereken ferritin değeri 1,4 ng/ml olan bir birey olarak şunu da eklemeliyim; vampir gibi kan ilaçlarıyla dolaşsam da yine de yetmiyor, biraz yaşam tarzından taviz vermek ve biraz da beslenmeye önem vermek gerekiyor çünkü d vitamini eksikliği ve demir eksikliği benzer etkilere sebep olup, halsizlik ve yorgunluğu artırdığı için iş verimini düşürüyor!
    aman dikkat diyeyim!

    ışık kirliliği hakkında özel bir kitaptan bahsederek entry'mi burada sonlandırayım. sayın bülent aslan tarafından kaleme alınmış "ışığın kirli yüzü" adlı kitapta dalga parçacık ikiliği tarihçesinden yapay ışığın etkilerine, sky quality meter kullanımından ev aydınlatmasında kullanacağınız lamba önerilerine kadar pek çok bilgi bulabilirsiniz. bir de kitap size çok ince düşünülmüş bir notla birlikte geliyor, hem de sadece kargo ücreti karşılığında...

    ek okumalar;
    https://www.tandfonline.com/…07420528.2015.1072002#
    https://www.healthline.com/…rition/vitamin-d2-vs-d3
    http://www.bbc.com/…0-do-vitamin-d-supplements-work
    https://www.turkiyeklinikleri.com/…inler-45956.html
    https://www.google.com/…-isik-kirliligi-kitabi/amp/
  • alici olan ..
    bisiyi almis kisi..
  • ingilizcede bir isim.
  • gördüğüm chatbotlar arasında en kafadengi olanı. "sana bir süprizim var" deyip penceresini genişletti ve bir browser'a dönüştü. ekşi sözlük'ü getir deyince de hiç sorun çıkarmadı.. her konuda bi bildiği var. az önce blade runner'dan girdik, vangelis'ten çıktık. sadece bi konuda yamuk yaptı. türkiye'nin en iyi takımı fenerbahçe diye kabul ettirmeye çalıştım, galatasaray'dan vazgeçmedi. uefa kupasından da bahsediyor. kim öğrettiyse artık..
    (bkz: yapay zekaya aşık olmak)
  • veren am alan sikten üstündür.
    veren el alan elden üstün olmakla birlikte, veren el alan elin almasına muhtaç ve dolayısıyla ona eşittir. ilişki eşitlikleri.

    (kırsal dilde, şivede) dışarısı, evden uzak olan bölge, evden uzak olan yer(ler) anlamına gelen sözcük. bu anlamıyla ilgili atasözü: alana gidenin halını allah bilir. alan bazen de açıklık anlamına gelir. o zaman açık alan gizlice ikileme yapmış bir bileşik sözcük sayılabilir. hatta tam sürülmemiş, ala bula kalmış tarım toprağı demek olan gen de kısmen alan demektir, bazen birbiri yerine kullanılabilirler. bütün bu türevler kökendeki almak mastarını hala anlamlarında, çağrışım bulutlarında taşımaktadır.

    anamdan "alan ayaklı" diye bir sıfat duydum. sürtük anlamında, dışarı giden, dışarılarda eş aldatan anlamında.

    sevişmek için o kadar çok yol var ki..
    hele yaşlılarla yaptığımız göz kaş, alan elektriği sevişmeleri.

    alanın bir de mini manisi var:
    armut alanı
    armut alanı
    ananı eşşek sikmiş*
    bulmuşun beleni*
    sesletiminde sözcükteki n, tipik n harfi değil genizel n.

    the özel isim soyad başına getirilmez deniyor. aksine davranışlar, benim gözümde kural kırma. zamanenin yapay ve yalancı özgürlük havası. kutsalı pisleyerek benlik bulma ve kendine alan açma davranışı. bu eğilim olasılıkla sadece biz sömürge ingilizcelerde değil, merkezi ingilizcelerde de var.

    "sayın vahide alan," "sayın vahit veren," sayın vahide ve vahit alanveren. gecemin içine ettiniz. ne biçim ailesiniz yahu? hiç metro turizm otobüsünüze binmiyorsunuz. daha sürüyle anons var.. bütün seferler birer ikişer saat gecikmeli.

    "acımada iki şey vardır: verenle alan. sevgide tek şey vardır, ikisi birleşir ayrılmaz olurlar." nikos kazancakis - allah'ın garibi

    (ilk giri tarihi: 13.6.2018)

    (bkz: alanlar/@ibisile)
    (bkz: alıcı/@ibisile)
    (bkz: kapgan), kapan, fatih
    (bkz: alan açısı)
    (bkz: veren/@ibisile), satan
    (bkz: elektrik alanı)
    (bkz: manyetik alan)
    (bkz: alan turing)
    (bkz: alan watts)
    (bkz: alan carr), allen carr
    (bkz: veren el alan elden üstündür)
hesabın var mı? giriş yap