sallantılı
-
-
17 ağustos 1999'da van'da o sıralarda yoğun bir rüzgarlı fırtınalı bir gece vardı. biz 3 asker arkadaşı misafirlikte koyu muhabbetteydik. ertesi gün deprem olduğunu duydum ama akşam üstü 5'e kadar yoğun hasta baktığımdan kapsamı hakkında hiç haberim olmadı. gürültüye rağmen fosur fosur uyuyan biri gibi. 10 gün sonra askerliğim bitiyordu. o ucuzca teğet geçti, 12 kasım 1999'da ise hemen bolu'nun biraz ilerisinde galiba, gölcük depremine yakalanmış bir kadın arkadaşın arabasını onunla birlikte ankara'ya götürmekteydim. ilkinin anısına karşın kadın durumu tam anlamadı, ne oluyor diye bana sordu, ben de "sallantılı bir yerden geçiyoruz," diyerek geçiştirdim. durmak gerekirmiş, ama iyi ki durmadım, düşük vitesle kapanacak olan yolu derhal geçtim, depremin haberi ve boyutunu öğrenmek üzere kendimizi ankara'ya dar attım. (bkz: 17 ağustos 1999/@ibisile)
"çünkü hiç bir coşku en yüce değildir, tek başına yaşanmaya değer değildir. bütün coşkular insan ile, insanın katkısız bağlanacağı öteki insan ya da yaratık ya da nesne arasında yaşayan bağı ortaya koymak için çalışırlar. sevgi ile nefreti, öfke ile sevecenliği de içlerine alan bütün coşkular, bir yere varan iki insan arasındaki sallantılı, daha kurulmamış dengenin ayarlanmasına katılırlar." d. h. lawrence - anka kuşu
(bkz: sallak), salak/@ibisile, sallanmak/@ibisile
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap