otantiklik

• kendi kendini bilmek, kendini dogru olarak ifade etmek.
• ozgun(original) olmak.
  toplumdaki insanlarin kahir ekseriyeti gibi olagan ve siradan olmamak.
  hayatinla ilgi yapacagin tercih ve alacagin kararlarda alelade toplumsal degerlerin, baski ve etkilerin yorungesinde olmamak, bunlarin seni yonlendirmesine izin vermemek.
  cevresel sartlardan ve dissal dunyadan ve seni sarmalayan maddi gercekten kacamasan bile olabildigince bunlardan bagimsiz dusunebilmektir otantiklik.
  
  egzistansiyelizmde onemli yeri vardir.
• " bir yönetmen, 'şiirsel', 'entelektüel' ya da 'belgesel' üslup üzerinde değil, yalnız ve yalnız kendi düşüncesini tutarlı bir şekilde sonuna kadar götürmek üzerinde kafa yormalıdır. bu amaç uğruna nasıl bir kamera kullandığı yalnızca onu ilgilendirir. çünkü sanatta belgesel bir otantiklik ve nesnellik olmaz. nesnellik her zaman için yönetmen nesnelliğidir, yani özneldir. bu, yönetmenin belgesel bir malzemeyi birleştirdiği durumlarda bile böyledir." andrey tarkovski - die versiegelte zeit
  
  "oysa kuruyup gitmemek için otantik olmamanın lekesini üstlenmek gerekir. çünkü mimetik mirastan besleniyordur otantik olmayan. insani olanla öykünme arasında zorunlu bir bağ vardır: bir insan ancak başka insanlara öykünerek insan haline gelir. (...) otantik olmadığı halde kendini gerçek diye satanı yalanla suçlamak yeterli değildir: otantikliğin kendisi de, otantik olduğu anda bir yalan haline gelir." theodor w. adorno- minima moralia
  
  (bkz: otantik)
• dün sorularını yanıtladığım bir ölçeği var. ucundan yüksek düzeyde otantikliği yakaladım. yeni nesilde daha yüksek çıkması muhtemel olsa da benim kuşağım ve türkiye koşulları için hiç de fena değilmiş.
  
  otantiklik ölçeğinin türkçe’ye uyarlanması: geçerlik ve güvenirlik çalışması'ndan alıntı.
  
  "otantikliğini baskılayan bireyler daha fazla kaygı, stres (wood ve ark., 2008) depresyon ve fiziksel şikayet (ryan ve ark., 2005; theran, 2011) rapor etmektedirler. bireylerin sadece sosyal ilişkilerde değil aynı zamanda yakın
  ilişkilerde de otantikliğin desteklenmemesi düşük
  benlik saygısı, depresyon, kaygı ve düşük yaşam doyumu ile ilişkilidir. örneğin, neff ve harter (2002) yakın ilişkilerde otantik olmayan kişilerin benlik saygılarının düşük, depresyon düzeylerinin yüksek
  olduğunu göstermiştir. lopez ve rice (2006) otantik yaşam ve dış etkileri kabul etme ile benlik saygısı, depresyon, kaygı ve yaşam doyumunun ilişkili olduğunu bulmuşlardır."
• pozitif psikolojinin ortaya çıkardığı bir kavram olarak otantiklik, bireyin kendisini tanıması için diğer öz niteliklere sahip olması ve gerçek benliğine dayanarak hareket etmesi yeteneğidir. içselleştirilmiş ahlak, öz farkındalık, objektif olma, fikirle tutarlı davranış, kendini ifade etmede şeffaflık otantik bireyin öne çıkan özellikleridir.
• maslow’a göre; kişinin özgürlük, dürüstlük, ‘mış gibi’ davranmama ve bahane uydurmama gibi özelliklere sahip olmasıdır.
• bireyin kendisine karşı dürüst davranması, duyguları, düşünceleri ve davranışları arasında tutarlılık olması, olduğu gibi görünüp göründüğü gibi olabilmesi. diğer bir ifadeyle kendin olabilmek.
  
  bu ne zaman ve nasıl mümkün olabilir? birey başkaları ne der, ne düşünür diye düşünmeden, başkalarının boyunduruğu altına girmeden özgür bir şekilde, içinden geldiği gibi davranabilirse, işte o zaman otantikliğin serin sularında kulaç atıyor demektir.
• biraz da chicago okulunun ikinci dönemiyle ilişkilendirilebilir otantik benlik meselesi. “self” yani benlik denen kavramın kitle iletişimde ve kişinin kendisiyle kurduğu iletişimde yerini saptamaya; en önemlisi de otantikliğin olanaksızlığını sorgulamaya girişiyorlar.
  kişi, karşıdaki kişinin bakışı olmadan kendisi olabilir mi?
  bu alanda okumalar yapmak için alan watts, erving goffman, carl rogers gibi sosyologlar örnek alınabilir. tertemiz, kitleyi delip geçmeden bireyin kendisini ele alıp “herkesin bir rüzgarı” olduğunu da vurgulamaya çalışıyorlar bir yandan. benlik steril değil ve üzerimizde belli stigmatalar, yani damgalar vurulabiliyor. bu da zamanla benliği zedeliyor.
  günün sonunda bizi biz yapan şeyleri kabullenmemiz ve başımıza gelen iyi ve kötü şeyleri planlayamıyor oluşumuzla hayata devam ediyor olmamız gerek. tek bir atımız var onu da kendimize oynamayalım hesabı.
• isveç, iskandinav
• “kendiniz olun; zaten başka herkes alınmıştır.”
  
  oscar wilde
  
  heidegger için otantiklik veya özgünlük, beklenmedik bir şekilde bilinç sahibi olduğu- muzu fark etmek fakat yine de varoluşumuza "anlam vermeye devam etmek demektir. otantik olmayan kişinin hayatına toplumsal bir "onlar" şekil verirken otantik birey en azından zaman, mekân ve toplumun izin verdiği sınırlar içinde kendi varlığının efen- disi olma özgürlüğünü tam olarak kavrar. özgünlük her zaman bir derece meselesidir çünkü hiç kimse kendisini heidegger'in "bir" adını da verdiği toplum ya da sosyal sesten tam anlamıyla koparamaz.
  
  varoluşun asli niteliği, onun benim oluşudur der heidegger. bu farkındalıkta bir muazzamlık vardır; gerçekte bunun öyle bir ağırlığı vardır ki çok az insan otantik bir hayatın kendisi için ne anlama geldiğini kavrayabilir. bir insan için daha doğal bir hayat tarzı çoklar arasında tek başına varolmaktır, bir özfarkındalık veya zorlu bir özsınama yolu seçmek değil. buna karşılık bu ikincisini seçenler arasında bile tam olarak "kendi kendini gerçekleştirmiş" kişi diye bir şey yoktur.
  
  hayata verilecek uygun yanıt kendimizi onun içine atmak, bu yol boyunca neyin gerçek ve doğru olduğu konusunda yaygın kanıdan farklı sonuçlara varmak- tır. paradoksal bir şekilde bu ancak gözümüzü açarak farklılık yaratabileceğimiz noktaları görebileceğimiz bu dünyanın ayrılmaz bir parçası olduğumuzu kabul edersek mümkündür. yalnızca insanlar bir yandan sadece onun içinde varolarak bir dünyanın oluşumuna katkıda bulunabilir.
  
  (bkz: otantik benlik)
  
  50 felsefe klasiği
  tom butler-bowdon
  
  ekleme; “taklit seni sahtekarlığa götürür.tanrı'nın yarattığı fıtratta sabit bozulmadan yaşayabilmektir varolmak.taklit seni çürütür, tanrı sahte varlık istemez, çünkü tanrı otantik varlığa açar vadettiği kapıyı.”