kurban
aynı isimde "kurban (müzik grubu)" başlığı da var
-
yunan mitolojisinde şüpheli bir erken kurban, daha doğrusu kibirden ötürü evlat katli modeli için (bkz: pelops).
ülke mıncıklayacak başka evlat bulsun. seviyorum diye borçlusu, kurbanı değilim.
daha eski ve adak niteliğinde bir kısmi kurban: "az veren candan, çok veren maldan verir."
bunun eski, eski dediysem yontma veya cilalı taş devrinden karşılığı var: o zamanlar daha mülkiyet gelişmemiş tabii. tanrılardan, ilahlardan bir dileği yerine gelen karşılığında parmak boğumlarından birini adıyormuş. eskaza dileği gerçekleşince gönüllü olarak diyelim sol el yüzük parmağının birinci boğumunu kurban ediyormuş. kazılarda bulmuşlar, hatta bazısında birkaç parmak boğumu eksik görünüyormuş. tabii, dilekler bir iki değil.
azaltılmış isa kompleksi: "onun yerine ben öleyim" değil, "onun canı acımasın benimki acısın." ayrıca "ben sana kurban olayım," "kurban olsun anası ona.." övgü ve duaları da isa - azaltılmış isa kompleksleri arasında bir tavır. zararsız ve tek coşkudan ibaret bir dua gibi görünür, ama bu duacıların yaşamında kurbanlık haller görmek şaşırtmaz. böyle söylemeyenlerde de kurbanlık ve kurban psikolojileri var.
dedikodu, tarihi köklerinde colosseum, arena, gladyatör kavramlarının bulunduğundan kuşkulandığım çağdaş kurum. potansiyel olarak kanlıdır, rol değişikliği sistemiyle işlemektedir. popüler kültür, paparazzi, skandal ve dahi mahalle baskısı yan ve ilintili unsurlardır. aynı temelden çıkan bir ek görüngü daha: dedikodu çark gibidir. yeni kurban/hedef bulunduğunda eski kurbana ilgi yitirilir ve kendi halinde bırakılır. (bkz: dedikodu/@ibisile)
araştırırken buldum ki ingilizcede offer'ın kurban anlamı da var. tarkovski'nin kurban yani offret filmi artık daha iyi yerine oturuyor. kurbanı biz türkçede hala korkulası kanlı bir şeyden ibaret olarak kullanıyor ve deneyimliyoruz. oysa türkçedeki sunu, ingilizcedeki offer, kendinden vermek, kendiliğinden ve minnetten vermek olarak başka oyluma sahipler. (offer'ın öneri anlamı ayrı bir tarafı.)
kurbanın ruhuna daha yakın bir mitolojik öykü athamas ile phrixos arasında geçiyor. azra erhat'ın mitoloji sözlüğü'nden alınma, historiai dipnotunda:
athamas boiotia kralıdır ve rüzgar-tanrı aiolos'un oğludur. bulut-tanrıça nephele ile evlenir, helle kızı ve phrixos oğlu olur. athamas nephele'den ayrılır ve tam bir üvey ana olacak olan kadmos kızı ino ile evlenir. ino ülkedeki kıtlığa son vermek bahanesiyle phrixos'u kurban etmesi için kocasına baskı yapar. çocukların anası nephele çocuklarını altın postlu koça bindirip karadeniz'in kolkhis ülkesine kaçırtır. ama yolda helle denize düşer, düştüğü yere hellespontos (helle denizi) denir.
sanatı ve sanat tekniği bakımından yazar kafka'nın yayınevleriyle gregor samsa'nın neliği, niteliğiyle başlayan, kitap kapağında böcek kullanılmasına karşı çıktığı ve üzüldüğü, böcekli imgelerini önlemeye çalıştığı, anlaşılmama ve kederle dolu bir macerası vardır. vikipedi'den alıntı bilgiyle; kitabın türkçesinde ungeziefer kelimesi böcek olarak çevrilmiştir, ancak bu tam olarak anlamı karşılamaz. orta almanya'da ungeziefer'ın kelime anlamı "kurban edilmeye uygun olmayan kirli hayvan"dır ve bazen "haşere" anlamında kullanılır. kafka, gregor'u belirli bir şey olarak etiketlemek istememiş, sadece gregor'un dönüşümünden duyduğu tiksintiyi göstermek istemiştir. (bkz: die verwandlung/@ibisile)
"bu ihtiyar savunmasız ama aynı zamanda dokunulamaz* bir kurbandır: ünlü tablolardaki limbo sakinleri veya mezarındaki lazarus figürlerini çağrıştıran, öte dünyadan bir karakter, artık zarar vermenin veya daha fazla zarar vermenin mümkün olmadığı bir varlık." jacques ranciere - bela tarr le temps d'apres
"bizler, yaşamımızın öznelliği ve özelliği ölçüsünde, çağımızın yalnızca kurbanları değil, aynı zamanda etkenleriyiz de. çağımız, biz demektir." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş
"hölderlin'in patmos'ta söylediği gibi
ve utançla
güç kalbimizden sökülür
zira her göksel varlık bir kurban ister
esirgenince de
olmaz hiç iyi şeyler" carl gustav jung - aspects of the masculine
"pek de salık verilemeyecek olan bu hikayede hoşuma giden şey, kurbanın sadizmi ve cellat kocaya en sonunda diz çöktüren o eğilip bükülmez erdemdi." jean-paul sartre - les mots
"dur kurban! biz "açmazız" mı dedik!" kemal tahir - esir şehrin mahpusu
"bunlar hepsi boş laf; sonun başlangıcı; tanrı'yı cennete hapsedip sürekli cennetteki tanrı üzerine şarkı söyleyen mezmur şairlerinin yozlaşmış tanrı tasavvurlarının başlangıcı; oysa pentateukhos, cenneti tanrı'nın mekanı olarak tanımaz. (...) bu, meselenin sadece bir aşaması; ama bilge süleyman'ın söylemlerinden itibaren, iddiaya göre, ortaçağ'ın en büyük hahamı, aslında bir aristoteles benzeri olan ibn meymun, kurbanı, tanrı'nın halkın pagan güdülerine verdiği bir taviz olarak açıklamaya kadar vardırır işi. ha, ha!"thomas mann - doktor faustus
(ilk giri tarihi: 3.6.2018)
(bkz: insan kurbanı), boges, amestris, diri diri gömmek
(bkz: kurban kanı)
(bkz: kurbanlık/@ibisile)
(bkz: adak), sunu
(bkz: offer/@ibisile), offret/@ibisile
(bkz: frygt og baeven/@ibisile)
(bkz: medea), apsyrtos, aietes, altın post, iason, medus
(bkz: akika)
(bkz: maktül/@ibisile)
(bkz: kör şeytan)
(bkz: bıçak altına yatmak)
(bkz: masada kalmak)
(bkz: kurban gibi kesilen kadın)
(bkz: alna parmakla kan basmak)
(bkz: pay), üleş, ileş/@ibisile
(bkz: yörük sırtından kurban kesmek)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap