7 entry daha
  • denizcilerin arkadaş sohbetlerinde sikca maruz kaldıkları bir merak konusudur. eskiden yükleme bosaltma operasyonlarinin haftalarca hatta aylarca surdugu zamanlarda uzun seyirler sonrasi yalnizlik ceken denizciler limanlarda beraberlikler yasamislardir elbette. hayat kadinlariyla olan beraberliklerden bahsetmiyorum tabiiki.
    fakat teknolojinin ilerlemesiyle birlikte gunumuzde 100000 tonluk dokmeci gemilerin bile 1-2 gunde tahliye edilip , yuklenip tekrar sefere cikmasi mevzubahistir.bu kisa liman suresince bilinmelidir ki hem guverte hem makine zabitan ve personelinin gemide deli gibi isi olacaktir. bu yüzden sikca tekrar ettigim gibi limanlarda istisnai durumlar haricinde artik degil ask yapmaya su icmeye bile firsat yoktur. *
    (bkz: denizdeki insan psikolojisi)
  • 70lerin başlarında deniz nakliyatı t a s gemilerinden biri tayland ın koshichang limanına gider. o yıllarda gemiler yükleme boşaltma operasyonlarının kısıtlı imkanlarla yavaş yavaş yapılmasından ötürü limanlarda uzun süre kalmaktadır. hepsinin değil ama gözü açık olan denizcilerin her limanda olmasa da bir çok limanda sevgili bulmaları sözkonusu olabilmektedir.

    geminin çarkçıbaşı* içine kapanık sessiz sakin bir adamdır.o taraklarda pek bezi yoktur yani.. millet limanlarda eğlencenin dibine vururken o kendi kafasına göre uslu uslu takılmayı seçmektedir.

    koshichang limanında, körfez fazla sığ olduğu için, büyük gemiler yükleme boşaltma işlemlerini kıyıya yanaşmadan yaparlar.günümüzde de böyledir.gemi yaklaşık 1 mil açığa demirler.gemiye aborda olan barge lara tahliye yapılır, o barge lar kıyıya götürür yükü parça parça.

    bu limanın en ilginç özelliği ise, gemi daha demiri atar atmaz teknelerle gemiye yanaşan ve çıkan insanları görmektir. bu teknelerle gelen malzemelerle, kocaman tenteler,buzdolapları , müzik sistemi, masalar, sandalyelerle gayet teferruatlı bir bar kurulur geminin kıçüstüne.

    ve gemiye birsürü hayat kadını doluşur..

    kaptan bu ilginç misafirleri kabul etmek zorundadır gemiye çünkü, liman otoritesi ve bu sektörün insanları beraber anlaşmalı çalışmaktadırlar.bu insanlar gemiye kabul edilmezlerse yükleme boşaltma operasyonu başlamayacaktır, her türlü zora sokulacaktır işler.
    genelde gemideki her denizci bir kadın alır ve geminin kaldığı süre boyunca karıkoca hayatı yaşar bu kadınlarla ve akşamları da kıçüstündeki barda içer, eğlenirler.

    kadına hiç dokunmayacak bir denizci bile günlük ücretini ödeyip bir kadın almak zorunda kalacaktır.aksi halde dedikodular türeyecektir kendisi hakkında.kimse rahat bırakmayacaktır liman ve seyir boyunca.kadınlar denizcilerin kamaralarını temizlerler , yemek yaparlar, çamaşır yıkarlar ..tam evlere şenliktir durum yani.bir de çok kıskançtırlar.başkasının erkeğine gülümsedi diye arkadaşı tarafından bıçaklanan hayat kadınlarına şahit olunmuştur bu koshichang limanında.

    o gemide de durum aynıdır.içe kapanık çarkçıbaşı,herkes bir kadınla anlaşırken, bunu yapmak istemez ama etrafındaki yılışık sataşmalar sonucu bir kadınla anlaşır ve kamarasına götürür.gece olur, geçer, sabah olur..çarkçıbaşı kıza dokunmaz.kız 15 yaşındadır.ve ilk defa bir gemiye götürülmüştür ve ilk defa bir kamaraya giriyordur.ilk seferdir yani..

    kızın adı kuki dir.koshichang bölgesindeki her fakir aile yani neredeyse her aile gibi ,tüm fertler pirinç tarlalarında yada hayvan yemi fabrikalarında çalışmakta ve sofralarında sadece ve sadece pirinç olmaktadır.hemen her genç kız ise mütemadiyen ailelerince hayat kadını olup para kazabilmek uğruna gemilere kadın servisi yapan mama san lara teslim edilmektedir. kuki yeni teslim edilmiştir ve ilk gemisinde bizim çarkçıbaşıya denk gelmiştir.

    sabah olmuştur ve kuki ağlamaktadır.çünkü ona göre adam onu beğenmemiştir, o yüzden yatmayacaktır onunla, para kazanamayacaktır, hem mama san dan azar işitecek hem işinden olacak hem de ailesine karşı mahçup olacaktır.

    çarkçıbaşı kızı ağlarken bulduğunda çok şaşırır. yüzüne bakar.melek gibi güzel bir yüzü vardır kızın.konuşmaya çalışır ama kız ingilizce bilmemektedir.kızın eline para verir.ve kamaradan çıkmamasını işaret eder. tecrübeli ve ingilizce bilen kadınlardan birine akşam içki ısmarlar ve ondan kukinin hikayesini öğrenir.allak bullak olur kafası.

    o gece çarkçıbaşı kuki'ye aşık olur..

    gemi kalkana kadar kamaradan çıkarmaz kukiyi. gemi kalkarken de.. vira bismillah hengamesinde kimsenin kimseden haberi olmaz zaten.gemi boşaltılır.tüm misafirler iner ama kuki kalır.

    çarkçıbaşı seyir esnasında kimseye bir açıklamada bulunmaz.herkes adamın arkasından dedikodu üretip gülmektedir ve şaşırmaktadır. gemi birkaç ay sonra türkiyeye varır.

    çarkçıbaşı gemiden ayrılır ve memleketi olan karadeniz ereğli ye döner.kuki çok şaşkındır.taylandın küçük bir köyünden çıkıp aylarca süren bir gemi yolculuğu yapıp hiç tanımadığı bir adamın peşinden türkiyeye gelmiştir.herşey gariptir ve evlenirler..

    çarkçıbaşının ailesi de son derece şaşkın ve tepkilidir.kimdir bu kız.nereden çıkmıştır ve niye gelip oğullarıyla evlenmiştir.kuki ise kendini farklı bir gezegende hissetmektedir.annesini, babasını ve kardeşlerini özlemektedir ama mektup yazsa dahi gidecek bir adres yada imkan yoktur.

    2 yıl dayanabilir bu duruma.farklı gezegene ve hasrete dayanmak mümkün değildir.eşine onu geri yollaması için yalvarır.en azından bir süreliğine ailesini görüp gelmek için.adam dayanamaz onun gözyaşlarına.. yasal işlemler aylarca sürer.çünkü bırakın pasaportu, bir kimliği bile yoktur.kaçak sokmuştur eşi onu türkiyeye. adam parayı denkleştirir, cebine ona orada yetecek ve geri dönecek kadar da para koyup taylanda yollar.

    uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra kuki ailesine kavuşur.bir daha türkiyeye dönmez.ama yarım bıraktığı mesleğine tekrar başlamak zorunda kalacaktır.

    yıllar sonra, kuki, koshichang limanının en büyük mama san ı olur. ona bağlı çalışan yüzlerce kız vardır.gelen her türk gemisine çıkar ve türkçe konuşur, onu tanımayan türk denizcilerinin yüzlerindeki şaşkın ifadeyi izleyip kahkalar atarak.

    o limandayken bir sebeple bağlanmış, kalkış izni verilmemiş, şirketlerinden kumanya, para gönderilmemiş zor durumda kalmış türk gemilerindeki denizcilere yardım edecek, karşılıksız dostluk gösterecektir.

    o tarafa seyir yapmış uzakyol gemilerinde çalışmış her türk denizcisi kuki yi tanır.

    bu hikaye 1997 yılında bizzat kuki tarafından yarı türkçe yarı ingilizce manoverboard a anlatılmıştır.kukinin gözleri hala her gelen türk gemisinde kocasını arar, o umutla gemiye koşar.

    (bkz: denizci/@manoverboard)
    (bkz: denizcilik/@manoverboard)
    (bkz: kuru fasulye hesabi)

    28.aralık.2011 edit'i: kuki'nin ( cookie) bu entry'nin ilk yazıldığı yıllarda mesleğini bıraktığını ve o sefil hayatın kaçınılmazı olan hastalıklardan ötürü bu yıl öldüğünü öğrenmek gözlerimi doldurdu.
    iyiliğini görmüş türk denizcileri eminim suyun üzerinde ay'a doğru yüzdürülecek bir kabuğun üstüne bir mum yakacak, huzur içinde uyu.
  • bazen de her limanda bir eş olarak baş göstermiş durumdur.

    80lerde deniz nakliyatı t a s, romanya- türkiye arası bir ro ro hattı kurar. derince ve köstence limanları arasında sefer yapan bu gemiler her 2 limanda da 3 er gün kalıp , yaklaşık 20 saat seyir yaparlar. bu sabit hatta 2 gemi vardır karşılıklı sefer yapan ve personelleri yıllarca değişmez.

    ilk yıllar romen kızlarının güzelliğine hayran kalan türk denizcileri günlerini gün ederler, sonraları sırasıyla aşık olurlar ve hemen hepsi romanyada da evlenir ve çocuk sahibi olur. hem türkiyede hem romanyada kaldıkları 3er gün boyunca gidecekleri bir evleri ve onları bekleyen eşleri ve çocukları vardır.

    seneler sonra bu hat kaldırılınca yine bu çift evli adamların hemen hepsi hiç bir şey olmamış gibi türkiyedeki evlerine dönerler romanyadaki eşlerini ve çocuklarını tarihe gömerek.duyduğum kadarıyla romen eşlerin bir çoğu türkiyeye gelip izlerini bulurlar kocalarının ama hikayeler nasıl sonuçlanmıştır o da muammadır maalesef..

    (bkz: #10138723)
  • bir türk armatörüne ait büyük bir dökmeci gemi 90lı yılların sonunda bir uzakdoğu seferine çıkar.

    naci adlı bir gemici vardır gemide. namazında niyazında dini bütün bir arkadaştır.ibadetlerini yerine getirir, sessiz sakindir . lakabı da peygamber dir. arkadaşları ondan peygamber naci diye bahsederler.

    gemi endonezya'nın ufak tefek bir limanına uğrar. liman, ufak tefek fakir bir şehrin limanıdır ve haliyle batakhaneleri boldur.

    uzakdoğudaki tüm fakir ülkelerin limanlarına özgü olan durum tekrar eder, tayland ın koshichang limanında olduğu gibi gemiye hayat kadınları doluşur.
    herkes yine bir kadınla birliktedir.

    peygamber naci arkadaşlarını kınamakta ve kızmakta, günah işlediklerini söylemekte ve geminin yaşam mahallinin her yerinde görülebilen hayat kadınlarıyla karşılaşmamak için kamarasından çıkmamaktadır. aradan 3-4 gün geçer böyle..

    gemilerde güverte personeli limanlarda genelde 12 şer saatlik vardiyalar düzenleyerek çalışırlar, yükleme ve tahliye operasyonu genelde bu şekilde yürütülür. naci de bu limanda gece vardiyacısıdır.

    o gece vardiyacılar çay demlemişler ve toplanıp bir sigara içimlik dinlenmektedirler güvertede. ama naci ortalıklarda görünmüyordur. arkadaşları merak ederler onu. çünkü liman durumunda dahi gemi tehlikeli bir yerdir ve craneler * çalışıyordur. ne kadar önlem de alınsa her an birisinin başına birşey gelebilir. herkes ayaklanır ve 200 küsur metrelik 5 ambarlı koca gemiye dağılırlar naciyi aramak için.

    5 dakika sonra başüstünden koca bir kahkaha sesi gelir. herkes o tarafa doğru koşar. naci kafası eğik ve utanmış halde önüne bakmaktadır.yanında ise endonezyalı kadınlardan birisi durmaktadır. onları bulan arkadaşı baklayı ağzında tutmaz.. naciyi bulduğunda naci kadına arkasından sıkıca sarılmış halde gayet romantik bir şekilde koklaşmakta ve geminin pruvasından denize bakmaktadırlar.

    peygamber naci o günden sonra titanik naci olarak anılır...
  • bazen denizcilerin ruhlarını ve güdülerini doyurmak için aynı sığlığa attığı demirdir.

    90'ların sonudur.. kötü bir armatör, kötü bir gemi, sıkıntılı gemi kadrosu üçgeninde uzakdoğu çemberinde geçiyor olan keyifsiz aylardır..

    gemi akdenizde bir limandan kalkıp hint okyanusunu bitirip doğuya doğru malakka boğazından geçmiş , sonrasındaki 3 ayda sarı deniz, ve güneyindeki limanlar arası dolaşıp durmuş ve bir türlü hasretle beklenen batıya sefer emri (avrupa / araplar / türkiye / kuzey karadeniz ) gelmemiştir.

    aksi gibi, bir de ters yöne, yani o seyri bitmek bilmez, fırtınası haftalar süren, çok büyük okyanus pasifikseyriyle kanadaya,
    yada gidip varıp da bir türlü kalkmak bilemediğin, sefalet yaşadığın, sıtmadan ölebildiğin , gemiden dışarı adım atmanın bile çok riskli olduğu afrikanın doğusunda bir limana sefer emri gelme ihtimali vardır. en son filipinlerde gemiye gelen sigara dahi sanki tütünden değil de kömürden sarılmıştır. ruh halleri karanlıktadır..

    çünkü, denizciler, denizin ortasında 20-25 tane acaip adam türü topluluğunda, bir kaç yüz metrekare demir yığını içerisinde haftalar süren seyirlerde gemilerinde tutsakken, hissedebilecekleri tek ve çok büyük özgürlük değişimdir. uzağa gitmek güzel ama geçici güzel, okyanusu geçip eve yaklaşmak -dönemesen bile yakın olduğunu hissetmek- ise ihtiyaç duyulan nefestir.

    gelen sefer emri yine aynı bölgede bir limana çıkar.. soru işaretleri yine ötelenmiştir. ama gidilecek yerde kadınlar ve eğlence vardır. * no'lu entaride bahsedilmiş tayland'ın koshichang limanına gidilecektir. denizciler 3-4 gün de olsa yalandan sevgilileri, bolca içki ve ayyaş danslarıyla kafalarındaki tilkileri biraz uyuşturacaklardır.

    gemi demiri atar atmaz , kaptan, gemiye teknelerle yaklaşmakta olan kadınları -istemese dahi- mecburen kabul etmek durumunda kalacaktır.bu da başka bir hikayedir, zira kadınlar gemiye alınmazsa, yükleme boşaltma işlerini yavaşlatırlar, her türlü zorluğu çıkarırlar zira o coğrafyada açlık ve sefalet o 2 sektörün birbirini beslemesini ve desteklemesini sağlamaktadır.

    denizciler kamaralarını temizlemiş, kıyafetlerini yıkamış, traş olmuş ve insan içine çıkmaya hazır hale sokmuşlardır kendilerini ve manevra biter demir atılır, makine tamam komutu kopruustunden makine kontrol odasına gelir.

    lumbarağzında parfüm dahi sürünmüş olan adamlar toplanmaya başlar, iskele suya verilmiş, kadınları getiren teknelerin yanaşması bekleniyordur. dürbünle tekneleri kesip uzaktan "seçim" yapmaya çalışan güdüleri tazyik yapmış yaşını başını almış hergele ergenler dahi vardır o küçük kalabalıkta.

    ilk tekne yanaşır ve kadınlar sırayla iskeleden tırmanmaya başlar. bekleyen küçük kalabalığın içinde sadece personelden değil, zabitlerden de (kaptan ve mühendisler) de oradaki geyiğe karışan arkadaşlar durmakta ve en güzel kızlardan birini seçme derdindedirler.

    yüksek denizcilik okulu mezunu mühendis arkadaşlardan biri iskeleden tırmanan kızlardan birini 4-5 metre mesafeden seçip çok beğenir ve arkadaşlarına "benimdir" der gülümseyerek. adam yükselmiştir kıza veo ruh haline girmiş, heyecanlanmıştır.

    beğenilen kız, gemiye ayak basar basmaz heyecanla bekleyen adam önce bir kızın yüzüne bakar, çapkınca gülümser, sonra o ve diğerleri kızın giydiği -muhtemelen bir önceki gemideki "sevgilisinin" hediye ettiği- t-shirt'e kilitlenirler. 3-4 saniyelik bir sessizlik , gülümseyen suratların donması, mühendis arkadaşın yüzünde oluşan anlamsız bakış ve diğer tüm adamların koyverdiği gürültülü kahkalar eşliğinde, t-shirt'ün üzerindeki denizatı figürünün çevresine büyük puntolarla işlenmiş yazı okunur:
    "yüksek denizcilik okulu"

    o an kim olduğu bilinmeyen ama herhangi bir zaman diliminde ama aynı okulun aynı yatakhanesinde yaşamış, dönemdaş-ağabey yada kardeşlerden birisinin bir gece önce "romantizm" yaşadığı kız, liman boyu gemi kadrosunun yengesi kalacaktır.. türk'leri iyi tanıyan, kültürü çok iyi bilen mamasan derhal o kızı başka bir demir yığınına , başka bir"iş"e yollar ama tahmin edilir ki, o küçücük yaşam mahallindeki kamara ve salonlarda okyanuslar boyu konunun makarası sürer de gider..

    ironik şekilde yolları kesiştiren bir hayattır denizcilik..

    (bkz: denizcilik/@manoverboard)
    (bkz: her limanda bir sevgili/@manoverboard)
    (bkz: adres dunya/@manoverboard)
    (bkz: kuru fasulye hesabi/@manoverboard)
    (bkz: denizci/@manoverboard)
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap