• genel olarak ve öncelikle göklük ayın ikinci yarısı onbeşinden yirmisekiz veya otuzuna kadar olan bölümü. çiftçiler, eskiler bu dönemde başlanılan işlerin akkın, ilerlemeci olmayacağına inanırlar. özellikle ekim-dikim işlerinde bunu mümkünse gözetirler. bitirme, toplama işleri için ise uygun olan dönemdir. buna uyulmazsa bir şeyden çekinirler miydi emin değilim. artık adını koymadan, hakkında konuşmadan uyulduğu döneme değil de uymayınca içlerinin cız edebildiği, öteki türlü yapmak gerekirdi ama, yapamadık şeklinde şerhli yaşanılan dönemi, onun da sonlarını görmüş olmalıyım.

    ağustos ayında ve ay karankısında kaynatılan bulgur pişirilirken çok farklanırmış*, güzel mi güzel olurmuş.

    bir kullanımı daha var; örneğin gece yürüyüşünde ayın doğmasından önce veya ay battıktan sonra yolda ise, durumu o kişi ay karankısına yürüdük, diye anlatır. yani o anlık aysızlık, takvimden kaynaklanan ay karanlığı değil.

    ahmed arif'in ay karanlık şiiri (en sevdiğim yorumlanışı ahmet kaya'nınki) göklük ay bilgisi içeriyor mu bilmiyorum; her nasılsa harikadır.

    ay karanlık

    maviye
    maviye çalar gözlerin,
    yangın mavisine
    rüzgarda asi,
    körsem,
    senden gayrısına yoksam,
    bozuksam,
    can benim, düş benim,
    ellere nesi?
    hadi gel,
    ay karanlık...

    itten aç,
    yılandan çıplak,
    vurgun ve bela
    gelip durmuşsam kapına
    var mı ki doymazlığım?
    ille de ille
    sevmelerim,
    sevmelerim gibisi?
    oturmuş yazıcılar
    fermanım yazar
    n'olur gel,
    ay karanlık...

    dört yanım puşt zulası,
    dost yüzlü,
    dost gülücüklü
    cıgaramdan yanar.
    alnım öperler,
    suskun, hayın, çıyansı.
    dört yanım puşt zulası,
    dönerim dönerim çıkmaz.
    en leylim* gecede ölesim tutmuş,
    etme gel,
    ay karanlık...

    (bkz: ay aydınlık), ay aydınlık içinde bulunun
    (bkz: kara/@ibisile)
    (bkz: ay karanlığı)
    (bkz: ay şavkına)
hesabın var mı? giriş yap