• (bkz: 1 mayis 1994)
  • teslayla 1 mayis oldugunu unutup kadikoye sinemaya gittigimiz (bkz: apolitik 80 sonrasi gencligi), hayatimizin en tehlike dolu gunu. olum tehlikesi karsisinda sogukkanliligimi korumam kendime saygimi 3 misline cikarmistir o ayri.
  • sogutlucesmede polis kursunu ile oldurulen genclerden sonra durdurulamamış olan savaş
  • kadikoydeki 1 mayis törenlerinde telsizinin sesini acik unutan bir sivil polisin göstericilerce fena halde dövüldügü ve polis arkadaslarinin ! da güzel güzel seyrettigi linc girisiminin oldugu ve star televizyonunun naklen bir linc girisimini yayinlamasiyla tarihe girdigi parcali bulutlu gün.
  • bu gün ile ilgili aklıma en çok takılan, o polisin yediği dayaktan ziyade, bir kızın, elinde çıta gibi bi nesne ile çiçekleri dövmesi olmuştu.

    2002 yılında istanbul üniversitesi'nin vezneciler'deki fen fakültesi binasında birbirinden ilginç yök protesto afişleri görmüştüm. o sıralar otun bokun resmini çeken bir insan olarak o afişlerin resmini çekmek istedim ama tırstım, koridorun boşalmasını bekledim ama herhalde bi taraflardan renk mi verdim nedir, iki kişi iki yanımda beni bekledi. dışarı çıktım, iki tur atıp geri geldim, çantamdan fotoğraf makinesini çıkarmamla yanımda birileri bitiverdi. itirâf etmeliyim ki o an o polisin yediği dayaktan yiyeceğimi sanmıştım. insan bilmediği şeyden korkuyor, maalesef tanımıyoruz birbirimizi, bilmiyoruz niyetlerimizi. itiraf etmem gerekirse gâlibâ tanımak da istemiyoruz, çaba gösterdiğimiz de söylenemez pek.
  • 1996 nın şubat tatilinde ilk kez istanbula gelmiş ve kadikoyun sokaklarinda hayran hayran gezmiştik.istanbula dair bildigim tek yer kadiköydü. ben de bu 1 mayısı televizyonda izleyenlerden biriydim. daha 2-3 ay önce gezip hayran kaldığım yer talan ediliyordu. herkesin aklinda bir sahne kalmiş o güne dair benimkisi ise söğütlüçeşme tren garinin camlarini kiran kizdi. herşey tamamdı da tren garı ile ne alinip verilemiyordu. yıllarca gominis işi denen bir yerin camlarını kirmaya bu denli hangi nefret neden olabilirdi ki ? şüphesiz ki provakasyon yoktu demek de at gözlüğüyle bakmaktır bu noktada ama bu nefretin de bir açiklamasi olmali...
  • yeni yeni çıkmaya başladığım kadıköy sokaklarının teröristlerce talan edildiği gün.

    söğütlüçeşme'den altıyol'a çıkan caddede terörist bozuntularının kan kokan paçavralarıyla orduculuk oynamasına sahne oldu o gün kadıköy.

    asgari ücretle çalışan bir şöförün üzerine zimmetli beyaz bir broadway'in yakıldığını gördü haydarpaşa garı.

    yapı kredi bankası'nın kırılmaz camlarına düşmana saldırır gibi saldıran şehir eşkiyalarını tanıdı sokaklar.

    o gün işçi bayramının teröristlerin şehre inmesi için bahane olduğunu gösterdi bize.

    ve hala birileri medya bombardımanı diye sayıklıyordu.
  • sanırım o günden sonra kasko poliçelerinde terör, toplumsal olaylar gibi bir prim alınmaya ve neticesinde mağdur olanlara ödenmeye başladı..o zaman kaskolarında terör primine ne gerek var 5-10 kuruş ucuz olsun diyen kimse kuruş alamadı olay terör,toplumsal olay adı altına girdiği için...
  • o tarihlerde kadıköy'de oturan, 1 mayıs 1996 akşamı tüm kadıköy'ü gezmiş biri olarak, gözlemlediğim tüm hasarın o sabah öldürülmüş üç kişi kadar canımı yakmadığını bana hatırlatan tarih.

    daha da üzücü olan, medyanın üç kişinin ölümünü bir cümleyle geçiştirip, sonrasında yaşananları sebepsiz bir saldırganlık olarak yansıtmasıydı.
  • burjuvazinin döne döne "ihtilal provası" demesine, dönemin disk genel sekreteri rıdvan budak'ın da bir sene sonra 1997 1 mayısı arifesinde "bu sene sadece işçiler gelecek..." şeklinde beyanatlar vermesine sebep olan bir 1 mayıs'tır.

    kırılan camlar, ezilen laleler karşısında dehşete düşenlerin alanı apar topar terkettiği, sendika bürokratlarının kürsüyü bırakıp kaçtığı 1 mayıs'tır...

    95 gazi ayaklanması'ndan sonra işçi sınıfının görünmeyen kesimlerinin nasıl bir dinamizm taşıdığını tekrardan gösteren bir vakıa olmuştur.

    daha sabahın erken saatlerinde ve henüz bir çatışma yaşanmamışken, alana girişte üst aramasına karşı koyan örgütlenmelere yönelik hedef gözetilerek gerçekleşen ilk ölümlü saldırılara rağmen devrimci örgütlenmelerin kortejleri arkasında bulunan on binlerce işçinin alanı terketmek bir yana alanı zapt ederek saldırıları şiddetle yanıtladığı, kürsüyü işgal ettiği ayrıksı bir 1 mayıs'tır.

    emekçi semtlerinden akıp gelen, çoğunluğu tekstil, kundura, inşaat, tersane gibi kuralsız-güvencesiz çalışılan işkollarında çalışan, işçi sınıfının en geniş, ancak sendikal örgütlenmeden mahrum kesimlerine mensup işçilerinin kitle radikalizmine sahne olmuş, zincirleri zorlayan 1 mayıs'tır.
hesabın var mı? giriş yap