ölen
-
"ölene yok çare." veya "ölene bulunmaz çare.." (bkz: olacakla öleceğe çare bulunmaz/@ibisile)
özkıyım dahil ölen de bizim, kalıp yaşayan da. hiçbiri yabancımız ve dışladığımız değil.
ölen de öldürür sev-mediğini. (oscar wilde saygısı)
can'ın bbg üçlemesi:
can boğazdan kayıklı, kenar kenar gider,
can boğazdan gelip gidiyor..
canın burundan çıkıvereceği korkusuyla, hapşırınca "çok yaşa!" diyoruz.
çıkan can "oradan" geri dönemesin, ölen ölmüş kalsın diye de göte pamuk tıkıyoruz.
öyle hissetse de, ölenin arkasına kalmış olan, ölene karşı borçlu değil. bir zaman sonra geri ödemesi olacak, ölünecek. ölmeyebilir olsaydık, her ölen bizden alacaklı giderdi. bu basit ölüm muhasebesi, nasıl ölündüğüyle ilgili konular ayrı.
ölen (merhum) fanilerin facebook, ekşi sözlük hesapları uzun süre, kuramsal olarak sonsuzca varlığını sahipsiz sürdürebilecek yetenekte. bunların da kimlik, mal mülk gibi veraseti, intikali olabilir görünüyor. mirasçısı olmayan hesapların (ki aslında hiçbirinin yoktur, her sanal kimlik biricik ve seda gibidir) acaba mahkeme veya ombudsman yoluyla sair birine devredilebilir mi?
sünni/müslüman cenazesinde en çok dikkatimi çeken ise, defin yani gömme sırasındaki acele etme ve telaşe durumu. orada sanki ölen kişi ölmekten her an cayabilir, tabuttan veya mezardan kalkıp oturmaya davranabilir gibi bir şey var. bir benzeri anlatımla mezarlıktaki cemaat refleksi: ölen tekrar canlanır manlanır, başımıza bela olur gibicesine, toprak atma işlemi büyük hız ve kargaşayla yapılır. ölüden bir an önce kurtulmak gerekiyordur. (bkz: cenaze töreni/@ibisile)
ölen, ölmüş sevilen seni eskisi gibi seviyorsa o canlıdır. annenin orada olduğunu bilen çocuk rahatlığı sağlar, istediğin gibi oynamaya dönebilirsin. ölen sevdiğin, seni eskisi gibi sevmiyorsa, daha sağlığında ölü, yaşamayan bir tarafı varmış. gelelim sana... sen ölenini eskisi gibi seviyorsan, her gün yanında gibi, o ölmemiş gibi; bu bir noktadan sonra senin can kaybın, yaşam eksiğin anlamına gelir. sen kaybettiğini günü gelip unutabilmeli, gündemden düşürebilmeli, seyreltebilmelisin. akış ilkesi. akamıyorsan cansız ve tutuklusun. artık onu düşünmediğini farkedip suçlu hissetmek, hayırlı bir geçiş evresi. her an onunla doluysan ölü toprağıyla da dolusun. giden ile kalanın durumlarının karşılaştırmalı toplamı sabit olma eğiliminde, veya ilişkilerinin niteliğini ele vermekte.
"artık beni eskisi gibi sevmiyorsun." (ölen ölü, ölmeden önce de biraz ölüymüş.)
"beni tam eskisi gibi seviyorsun." (ölen canlı, ölmemiş veya sonra sende canlanmış.)
"onu hala eskisi gibi seviyorum." (ölüsün, cana, akışa giremiyorsun. ölenle öldün.)
"onu eskisi kadar anımsamıyorum artık." (canlısın, yaşayacak bir şeyler buldun.)
ölen ile kalanın ilişki tonunun eşdeğeri, terk edilenle terk eden arasında da var ve azaltılmış olarak paralel.
"kefen yetişmezmiş garip ölene
meğer yarin yazmasına saralar" erzurumlu emrah
"- bizim akıllı milletimiz: "suç ölende" buyurmuştur." kemal tahir - esir şehrin insanları
(ilk giri tarihi: 7.7.2018)
(bkz: ölenler)
(bkz: ölet/@ibisile)
(bkz: ölüm/@ibisile), ölmek/@ibisile
(bkz: ölene kadar mokoko)
(bkz: ölene kadar)
(bkz: ölenle ölünmez)
(bkz: ölmeyen)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap