• istanbul'da öğrenci evindeyiz, her nasılsa annem de bize gelmiş, kız arkadaşım da var. hep beraber izlemiş, sonrasında sokaklara dökülmüştük. maça dair birçok detayı unutmuşum... demin biraz nostalji yapayım dedim, uzun özetini izledim.

    adams denen şerefsiz, uzatmalarda 3 defa hagi'nin yüzüne dirsek atıyor, hagi de sinirlenip dirseğiyle adams'ın sırtına vuruyor. sonuç; adams sarı, hagi kırmızı görüyor. adams'ın yaptıklarına çok sinirlendim. resmen tekme tokat dövmüş hagi'yi...

    bu adaletsizlik sonucu 10 kişi kalmamıza rağmen kupayı kazanmak çok güzel bir kapak olmuş hakeme.

    bütün arsenal savunması ofsayt diye durduğunda arif ve hakan kaleciyle başbaşa kalıyorlar, arif belki de pozisyon ofsayt sandığı için ciddiyetsiz bir şekilde topu auta vuruyor. aradan 15 sene geçmesine rağmen hayıflandım lan.

    hakan şükür çok güzel top oynuyor. alıyor basıyor top dağıtıyor koşuyor. şimdi burak'ı düşündüm de... neyse o konuyu geçelim.

    capone yağ gibi akıyor. nasıl ve nerden bulmuşuz lan bu adamı...

    fatih terim henüz italya görmemiş, o yüzden biraz daha türk gibi. saçları kıvır kıvır, ceketi bol geliyor, gömleği çıkmış filan...

    ümit davala canavar gibi...

    arsenal'in kadrosu da efsane..

    bizimkilerin 10 kişi kalmışken bile yaldır yaldır oynayıp pres yapması, arsenal'in boş kaleye top yollayamaması, son dakikada armut kafalı thierry henry'in kafa topunu taffarel'in doksandan çıkarması , bülent korkmaz'ın omzundan sakatlanıp saha ortasında kolunu bedenine sardırması, hakemin bu işlem esnasında bülent'i saha dışına göndermek istemesi, bülent'in son dakikalarda bir kolu bedenine yapışık oynaması, yine son dakikada kullandığımız frikik topunda ümit davala'nın "ya hak" deyip 80 metreden kaleye abanması, kalecinin topu tutmasıyla son düdüğün çalması ve maçın penaltılara gitmesi.

    bizim çocukların penaltıları şiir gibi kullanması, özellikle hakan'ın 90'a takması. arsenal'in topu direğe nişanlaması, ve en sonunda "haydi popescu haydi oğlum" nidalarıyla gelen zafer... herkesin gözyaşlarına boğulması. her şey kusursuz, her şey mükemmel..
  • çok iyi beşiktaşlı olduğumu düşünüyorum, öyle sevinmek için sevmedik tarzı değil ha! yanlış anlaşılmasın, gayet mantıklı adamımdır ve mantıklı bi taraftarımdır ama gel gör ki şu yaşıma kadar tonlarca maç seyretmiş olan ben popescu'nun o meşhur penaltısını nerede görsem istisnasız etkilenip, tüyleri dikenleştiriyorum. cidden bak, en tırt yerlerde bazı bazı denk geliyor o özel an, o adamın topa vuruşu-vuruşundan sonrası beni cidden o enfes an'a götürüyor tekrar.

    hayır acaba diğer efsanevi maçlarda böyle bi'şi hissediyor muyum diye;

    pascal nouma'nın dinamo kiev'e attığı aşırtma gole, (ki canlı stadyumda gördüm o golü)
    ilhan mansız'ın senegal'e attığı altın gole,
    semih şentürk'ün hırvatistan'a attığı son saniye golüne,
    nihat kahveci'nin çek cumhuriyeti'ne attığı gole,

    ve şu anda aklıma gelmeyen nice unutulmaz-efsanevi gollere bakıyorum, olmuyor arkadaş, tırt yani. o yüzden diyorum ki, futbola düşkün, futbolu fanatizm'den öte bi yere koyan her mantıklı adamın tüylerini diken diken ettiren o efsanevi gole tanıklık eden maç! ötesi yok benim için.

    (bkz: popescu haydi oğlum)
  • 19. yıl dönümüdür. neyin başarıldığına biraz daha ayrıntılı bakmak gerekirse;

    -uefa şampiyonlar ligi grup aşamalarında son sıraya ittiği ac milan 1998-1999 serie a şampiyonu,

    -uefa kupası dördüncü turunda geçtiği borissia dortmund 1997 şampiyonlar ligi şampiyonu,

    -çeyrek finalde geçtiği real mallorca 1998-1999 la liga üçüncüsü, ve kupa galipleri kupası finalisti

    -yarı finalde geçtiği leeds united 1999-2000 premier league üçüncüsü, 2000-01 şampiyonlar ligi yarı finalisti,

    -finalde yendiği arsenal 1998-99, 99-2000, 2000-01 premier league ikincisi ve 2000-01 şampiyonlar ligi çeyrek finalistidir.

    1999-2000 uefa kupası yarı finalisti 3 takım (arsenal, leeds united ve galatasaray) bir sonraki sezonun da şampiyonlar ligi çeyrek finalisti hatta leeds united yarı finalistidir. kupa sahibi, üç ay sonra şampiyonlar ligi şampiyonu real madrid'i de yenmiştir.
  • maç bitti geçtim uçaksavarın başına namlu kor gibi kıpkırmızı. aynı anda karşı dağda pkk lılar da saydırıyor havaya.
    askerdeyken uzman çavuş anlatmıştı bunu.
    ben ankaradaydım, maltepede. öğrenciyiz, maç bitti ortalık karnaval.
    o zamanın revücü nataşaları otel camından sarkmış, cimbom diye bağırıyor.3.sınıf bir romen orospu hagi benim memleket deyiverdi o kalabalıkta.
    esrarkeşi ibnesi orospusu... herkes o gece derdi tasayı bırakmış.
    kızılay aktık sonra, her tabakadan insan orada. zengini fakiri şarapçısı dindarı.
    7.caddeye geçelim dedik, lüks araçlar tıkamış caddeyi. döndük bir daha sakarya ya.
    başka bir şeydi o, futbol filan değil , başka bir şey ve sanmıyorum ki bir daha böyle bir şey görelim.
  • $imdi de, new york'ta ya$ayan murat gokcigdem isimli bir vatanda$in 25 mayis 2000 gunu yayinlanan ve benim de internetten buldugum guzel bir yazisi aktariyorum:

    17 mayis 2000 gunu saat 8:45'te hayatimin en onemli maci basladi. bizim ataklarimiz ozellikle viera tarafindan sik sik kesilmesine ragmen arif ve hakan guzel pozisyonlar buldular. full monty filminden de hatirlayacaginiz unlu "arsenal offside trap" az kalsin bizi one gecirecekti...

    ikinci yarida hakan'in direkten donen sutuna hayiflandik ve taffarel'in hala nasil kurtardigini anlamadigim henry'nin kafa vurusu kalbimizi agzimiza getirdi. uzatmalar sirasinda hagi 24 dakika sonra unutacagimiz sacma sapan bir hareketi yuzunden atilinca artik 24 dakikayi bir bir saymak zorunda kaldik. ve bitmez gibi gelen dakikalar sonunda bitti. penaltilar da tam onumuzde atilacak olunca zevkten bayilacak gibi olduk.

    butun hucumlarimizi kesen viera ve unlu suker kacirdiklarinda heyecandan onumdeki baba-ogul'a ayni anda sarilip kafalarini istemeden birbirine tokusturdum, huzunuzda kendilerinden bir kez daha ozur dilerim. ve unutulmaz popescu penaltisini aglarda gorunce zannedersem hayatimda ilk defa sevincten aglamaya basladim. bir levent'e bir seha'ya onume arkama sagima soluma sarilip rahatlayana kadar hickirdim...

    sonunda kupayi aslanlarimizin ellerinde gormek ise inanilmaz bir goruntu idi. 6 yasimdan beri takip ettigim renkler yillardir resimlerini gordugumuz kupayi ellerinde gezdiriyorlardi. ozellikle hakan ve kerem kupayi cok sevdiler ve sahayi bol bol turladilar. hakan seref tribunun onunde cok seksi pozlar da verdi. parken stadium'dan cikmak istemiyorduk. sarkilar turkuler calindi, soylendi. bir ara kenan dogulu kendi sesinden calinan "dag basini duman almis"'a biz arkadaki seyircilere donerek playback bile yapti. "her yer inlesin, inlesin" dedikten hemen sonra tekrar "bu gok deniz nerede var" diye devam ediyorduk.

    sonunda staddan nese icinde ciktik ve otobuse bindik. otobusun gerisi havaalanina gidecegi icin bizi sehrin issiz bir kosesinde birakip, "hadi siz nah su yone 5 dakka yuruyun" dediler ama biz yarim saat
    yuruduk de ancak medeniyete geldik. medeniyet iki polis arabasi ve tam tehsizatli bisuru polisten olusuyordu. can guvenligimiz icin bizi bir sure takip ettiler, acikli sarkilar soyleyen arsenallilerle dolu
    bir barin onunden gectik. sonra polisler bizi bir sokaga cok ingiliz oldugu icin sokmadilar. tivoli'de ise muhitimize gelmis sayilacagimizdan pesimizi biraktilar. zaten caddeler ayica araba kullanan, okuzce korna calan gurbetcilerle doluydu, bize satasma aninda yeni bir meydan muharebesi cikarmalari pek kolaydi. kopenhag halkina bir kez daha acidim.

    otelimizin onunde de tam guvenlik vardi. valla otelde kaldigimizi soylerek otele girdik. lobideki insanlardan kavgalarda olu olmadigini da ogrenince rahatlayip huzurla uyuduk. olaylar sayesinde gece cikip cilginca eglenme planlarimiz da suya dusmustu zaten.

    persmbe gunu ustumuzde formalarla paris charles de gaulle havaalanina indigimizde hala etraf galatasarayli kayniyordu. kapidaki sinir polisi tebrik ettikten sonra pasaportumuzu damgaladi. havaalaninda tanimadigimiz insanlari kutlayip turk gazetelerinden onceki gecenin haberlerini okumaya koyulduk. paris'te gecirdigim birkac gunde de bol bol nereli oldugumuz soruldu ve ellerimiz sikildi.

    simdi uefa kupasinin ustunden bir hafta gecti, hala inanmakta zorlaniyorum. ustelik derdimi cok az kimsenin anladigi amerika'da i$teyim...
  • devleri bir bir dize getirdik arsenal'e parken'i dar ettik g.sarayımız'la tarihe geçtik. 10 kişi kaldık ama yılmadık sakatlandık, asla yıkılmadık aslanımız'la yine destan yazdık
    17 mayıs 2000... tarihe yeni bir türkiye bayramı olarak geçecek artık. görenler görmeyenlere, bugünü yaşayanlar çocuklarına, torunlarına anlatacak. dev taffarel'i... mehmetçik bülent'i... cengaver hakan'ı... o aslanları... tarih unutmayacak, efsaneleri türkiye yıllar geçse de gururla anacak.
    ne devleri yıktık birer birer... sahada yıkamadılar, her yola başvurdular, başaramadılar. hagi'ye haksız kırmızı kart gösterildi, yetmedi. bülent sakatlandı, pes etmedi. arsenal ne yaptıysa yıkamadı. çünkü onlar kahramandı, hepsi birer altın adamdı. ve altın adamlar, hakları olan kupaya bilek gücüyle ulaştı

    şan bizim, şeref bizim
    kim bekliyordu ki bunu!
    terim, "türk futbolunda heyecanı mayıs ayına taşıyacağız" derken, kim inanıyordu!
    belki bir kaç kişi... ama mutlaka galatasaray onbiri...
    inandılar, kazandılar.
    avrupa'nın devlerini yıktılar, uefa kupası'na galatasaray'ın, türkiye'nin adını yazdırdılar...
    sağolun aslanlar... varolun çocuklar...
    şan bizim, şeref bizim... ve yarınlar da bizim...

    öyle bir başladık ki maça... tribünde üstünlüğü ele geçiren taraftarlarımızın da desteği ile fırtına gibi... hagi haksız bir kararla kırmızı kart gördü, yılmadık... bülent sakatlandı, kolunu sardı, devam etti, yılmadık...
    çünkü sahada 11 veya 10 kişi değildik...
    70 milyon galatasaraylıydık... ve bileğimizin gücüyle söke söke kazandık.

    3. ve 16. dakikalarda arif'le yokladık arsenal kalesini, seaman'ı geçemedik. 26. dakikada hakan şükür'ün dengesini kaybetmesine rağmen vurduğu şutun auta gitmesine yandık. 34. dakikada overmars'ın nefis vuruşunda taffarel'in kurtarışıyla rahatladık.
    ah o 48. dakikada... hagi, okan'a, o da hakan'a aktardı. hakan'ın şutunda direkten dönen topa yandık. 70. dakikada capone'nin şutu seaman'ı yıktı ama gol olmadı, üzüldük.
    normal süre bitmiş, umudumuz artarak devam etmişti... 95. dakikada adams'la karşılıklı itişen hagi'nin haksız bir kararla kırmızı kart görmesine yandık. ama inanmıştık bir yere... yılmadık. ve her geçen dakika devleşen taffarel'e şahit olduk. 104. dakikada henry'nin, 108. dakikada parlour'ın, 112. dakikada kanu'nun şutlarındaki kurtarışlarıyla gurur duyduk.
    ve penaltılar... ergün attı... suker, direğe çarptırdı. hakan şükür ağları havalandırdı. parlour karşılık verdi. ümit yine kaçırmadı... vieira'nın şutu direği salladı. ve popescu son vuruşu yaptı:
    galatasaray şampiyon... ne mutlu türkiye'ye.

    'yarınlar da bizim'
    terim, "konuşmakta güçlük çekiyorum" dedi ve ekledi: "ülkemize hayırlı olsun. inşallah devamını da getiririz"
    galatasaray teknik direktörü fatih terim, maçtan sonra konuşmakta güçlük çekiyordu... "ne diyeceğimi bilemiyorum" dedi, "kelimeler boğazıma düğümleniyor" diye de ekledi.
    sarı - kırmızılı takımın hocası, derin bir nefis çektikten sonra da devam etti:
    "yarınlar da bizim... ülkemize hayırlı olsun. inşallah devamını da getiririz. bizi destekleyen bu insanların hepsine teşekkür ediyorum. bize güvenen herkesle, bu çocuklarımla iftihar ediyorum. inşallah devamını da getiririz."
    ve penaltı kahramanları... topa gelirken neler düşünüyorlardı? ne hissediyorlardı?
    önce ilk penaltıyı atan ergün de söz:
    "çok heyecanlıydım. ama hocam ilk penaltıyı atar mısın, diye sorunca kabul ettim. derin bir nefes çektim. soğukkanlılığımı sağlamaya çalıştım. ve vurdum. gol olunca dünyalar benim oldu."
    sıra son penaltıyı atan popescu'da:
    "benim futbol hayatımın en önemli vuruşu herhalde buydu. bu güzel ülkeye bu mutluluğu yaşattığımız için çok mutluyum. herhalde şu an dünyanın en mutlu insanı benim."

    yer yerinden oynadı!
    dünya'nın dört bir yanındaki türkler maçı coşkuyla izledi, çeşitli illerde de şölenler düzenlendi
    galatasaray'ın uefa kupası finalinde arsenal'le oynadığı karşılaşma nedeniyle dünya'da adeta yer yerinden oynadı.
    dünya'nın dört bir yanındaki türkler maçı coşkuyla izledi. avrupa ülkelerinde, abd'de, afrika'da, asya'da ve avustralya'da maç için dev ekranlar kuruldu.
    kazakistan'da türk şirketleri tarafından işletilen üç otelde sporseverler için özel programlar hazırlandı.
    almanya'da, fransa'da, hollanda'da, avusturya'da ve diğer avrupa ülkelerinde türkler karşılaşmayı tezahüratlarla izledi.

    taksim'de izdiham
    taksim'de kurulan dev ekran nedeniyle izdiham yaşandı. binlerce taraftar ellerinde bayraklarla maçı izledi.
    istanbul'un her bölgesinde aynı tür uygulamalar göze çarptı. izmir, ankara, adana ve diğer illerde de dün sarı - kırmızı bir gece yaşandı*.

    şampiyonlar ligi 3. ön eleme turu
    (bkz: 11 agustos 1999 rapid wien galatasaray maci) 0-3
    galatasaray-rapid wien: 1-0

    şampiyonlar ligi (h) grubu:
    (bkz: 15 eylul 1999 galatasaray hertha berlin maçı) 2-2
    (bkz: 21 eylul 1999 milan galatasaray maçı) 2-1
    (bkz: 28 eylul 1999 chelsea galatasaray maçı) 1-0
    (bkz: 20 ekim 1999 galatasaray chelsea maçı) 0-5
    (bkz: 26 ekim 1999 hertha berlin galatasaray maçı) 1-4
    (bkz: 3 kasim 1999 galatasaray milan maçı) 3-2

    7 puanla grup üçüncüsü olan galatasaray, uefa kupası'na katılmaya hak kazandı.

    uefa kupası
    3. tur:
    (bkz: 23 kasim 1999 bologna galatasaray maci) 1-1
    (bkz: 9 aralik 1999 galatasaray bologna maci) 2-1

    bu esnada, uefa kupası'nda 3. turu geçen galatasaray ligde önemli bir maç yaptı ezeli rakibi fenerbahçe ile kadıköy'de: (bkz: 22 aralık 1999 fenerbahce galatasaray maçı).. tarihin en iyi galatasaray'ı, önüne geleni silip süpürüyordu ve bu fırtınada fenerbahçe de uçtu, dağıldı, gitti.. kadıköy'de cimbom fener'i 2-1 yendi..

    4. tur:
    (bkz: 2 mart 2000 borussia dortmund galatasaray maci) 0-2
    (bkz: 9 mart 2000 galatasaray borussia dortmund maci) 0-0

    çeyrek final:
    (bkz: 16 mart 2000 real mallorca galatasaray maci) 1-4
    (bkz: 23 mart 2000 galatasaray real mallorca maci) 2-1

    yarı final:
    (bkz: 6 nisan 2000 galatasaray leeds united maci) 2-0
    (bkz: 20 nisan 2000 leeds united galatasaray maci) 2-2

    final:
    17 mayıs 2000: galatasaray-arsenal: 4-1 (penaltılarla)
    (kaynak: milliyet gazetesi)

    (bkz: galatasaray arsenal maci bahisleri)
    (bkz: galatasarayin uefa kupasini kazandigi kadrosu)
    (bkz: uefa kupasi sampiyonu galatasaray)
    (bkz: 2000 uefa cup winner)
  • yer: new york city,
    tarih: aralık 2000

    fifth avenuedaki nba magazasindan iceri heyecanla dalan 5 yasindaki oglum, turkce bir seyler bagirarak, tezgahin arkasinda bezgin bezgin durmakta olan zenci saticiya dogru kosar. satici bir an sasirir ve bana "what language is this?" diye sorar. benim "turkish" dememle birlikte, bembeyaz dislerinin cogunu gostererek "heeeeeey!!! ga-lat-tas-sar-raaaaay" diye bagirir ve ogluma çak yapar. galatasaray'la ve de futbolla, uzak-yakin en ufak bir iliskim olmamasina ragmen, bir anda gozlerim dolar ve agzimdan "imparator, allah senden razi olsun!" cumlesi dokulur.
  • fenerbahceli olsam bile gozlerimin doldugu ikinci galatasaray macidir. ilk defa 3 kasim 1993te istanbulda 0-0 biten galatasaray macinda gozlerim dolmustu. 84 dogumlu oldugumdan ben o mactan once herhangi bir avrupa takimina karsi basarimizi hatirlamiyordum. mactan sonra bulent, suat omuzlarda hickira hickira agliyorlar. ben televizyona belki bir metre uzaktayim gozlerim dolmus. arkamda annemle babam oturuyor. onlar pek futbolla alakali degiller ama fenerbahceli ogullarinin bir galatasaray macinda gozlerinin doldugunu gormelerini istemiyorum. icimde muhtesem bir heyecan var ne yapabilecegimi bilmiyorum ama o kadar gururlanmisim ki. saat gec olmus mactan sonra uyuyorum. sabah kalkiyorum, servis beni aliyor. servis soforumuz de fenerbahceli. o mactan galatasaray a etmedik kufur birakmayan adam gozlerinin ici gulerek mactan sonra onun da gozlerinin doldugunu soyluyor. okula gidiyoruz cok sevincliyim ama galatasarayli arkadaslarima caktirmiyorum.
    ve 17 mayis 2000 de galatasaray arsenal geliyor. benim yine butun en yakin arkadaslarim galatasarayli. galatasaray bologna yi eliyor. borussia dortmund cikiyor. gidiyor deplasmanda 2-0 yenip eliyor. sonra mallorca cikiyor zor takim diyoruz. hatta fillip bana "abi bunlar turnuva takimi isimiz cok zor" diyor. ilk mac deplasmanda mac 0-0 bitsin istiyorum cunku zor mac. maci bilgisayara yeni tv karti almisim ordan izliyorum. cok da dikkatli izlemiyorum devamli iceri gidiyorum geliyorum. her geri dondugumde ekrana baktigim anda galatasaray gol atiyor. hatta 4. golden once anneme "anne bak simdi galatasaray a 4. golu attiricam" diyorum ve hakikaten 4. gol oluyor. icimde bir mutluluk ama ayni zamanda bir kiskanclik var. cunku ben 1 seviniyorsam galatasarayli arkadaslarim 10 seviniyor. ve ezeli rakibimiz, sampiyon olamadigimiz senelerde yenip teselli buldugumuz galatatasaray bir turu gecmeyi daha neredeyse garantiliyor. bu turdan sonra leeds united cikti. galatasarayin isi gercekten cok zordu (ilker yasin ses tonuyla). istanbul arif sol kanatta hep yaptigi gibi topu cekti sag ayagina aldi ortayi bir yapti ve hakan cakti. o an icimden bir ses tuh yine attilar dese de, yine icimde inanilmaz bir mutluluk var. bu turda gelicek diyor. capone atiyor 2-0 oluyor. deplasmana olayli gidiyor galatasaray. leedsli taraftarlar oldurulmus, galatasaray taraftari maca gidemiyor. hatta o ikinci leeds macindan once bir ust donemden bir cocuk leeds formasiyla geliyor. hem guluyorum hem kiziyorum icimden. mac basliyor. hagi atiyor bakke atiyor. sonra hagi orta saha cizgisinin orda radebenin agzina siciyor ve topu biraz surup hakan a pasini atiyor. hakan turk futbol tarihinin herhalde en guzel gollerinden birini atiyor.ercan tanerin hakan kacti hakan a indi pas hakan aci biraz dar ama hakan gitti hakan siyrilicak hakan bir calim daha cerceveyi gordu hakan vurdu goool" diye bagirmasi hala kulaklarimda. ve inanilmaz olan olmustu ve galatasaray ilk defa finaldeydi. en son final e kalan takmimiz korac kupasinda efesti. futbolda ilk defa finale kaliyorduk ve ben halen inanamiyordum. kendime gelemedim bir sure. yine fenerbahceliligim beni sevinmekten alikoymaya calisiyordu ama ben yine de fillip i arayip omer urundul ses tonuyla "bu inanilmaz birsey" dedigimi hatirliyorum.
    hepimiz artik kilitlenmisiz 17 mayisa. ikilemlerdeyim hem galatasarayin kazanmasini cok istiyorum hem de kendi kendime " ya kazanmasinlar" diyorum. zaten fenerbahce turkiye liginde rezil i rusvan olmus durumda . 1 ay once galatasaray i yine hem de ali sami yende yenmisiz ama gayet tabii galatasarayin avrupa basarisinin golgesinde kaliyor. 17 mayis geldi. en yakin arkadaslarimdan biri kopenhag a gitti ama diger bir yakin arkadasim olan fillip maca gidemedi. fillip mactan once bana aynen sunu demisti: "abi dusunsene cm yi acacaksin, uefa kupasinin history sine bakicaksin ve en kotu ihtimalle runner-up diye galatasaray yazicak"
    iste guzellik aslinda buydu. ayni zamanda gariplikte buydu. bir futbol oyununda bir turk takiminin ismi cikicak diye icten ice heyecanlaniyorduk.
    mac gunu geldi. mehmet ali birand evet kopenhag a baglaniyoruz kavga cikti diye seyler mirildaniyordu televizyonda. ben yine artik galatasaraya ugurlu geldigine inandigim bilgisayarimin onune oturdum. inanilmaz umudum da yoktu o an acikcasi. galatasarayin oynadigi en formda ve en kuvvetli takim arsenaldi. yani tamam dortmund u yenmissin, mallorca, leeds i yenmissin ama arsenali nasil yeniceksin. mactan aklimda en net kalan sahnelerden biri arifin kaleciyle karsi karsiya pas atmayip sol ayagiyla disariya vurdugu top. yani ulan atsan sunu biraz rahatliycaz. ikinci yari stresliydi. martin keown bir metreden topu usten aut a atti spiker tesekkurler tony adams tebrikler adams gibi birseyler dedi. uzatmalar daha da stresli gecti. hagi kirmizi kart gordu. benim umudum iyice azaldi. yani ordan mac penaltilara kalsa penaltiyi kim aticak. ve thierry henry nin kafa atip taffarel in kurtardigi pozisyon geldi. taffarel in o turnuvada payi cok buyuktu. leeds macinda da bulent in bir metreden kendi kalesine dogru gonderdigi topu inanilmaz bir refleksle cikarmisti. henry ki o zaman henri mi hanri mi tartismalari yapiliyor, kafayi atti ve ben sanki 10 saniye ileriye gittim kafamda ve gol oldugunu gordum. o pozisyondan sonra zaten kendime gelemedim bir sure.
    ve sonra penaltilar. ilk penaltiyi ergun atiyor. herkes icin beklenmedik bir isim ilk penaltiyi atmasi icti. ergunun suratini gosteriyor kamera o buz adam dedigimiz ergun "ha siktir ifadesiyle" hakemin isareti vermesini bekliyor. ergun topa vuruyor top kalenin icindeki sag yan aglara carpiyor. bir an icin ulan kacirdi mi diyorum ama gol . bu arada sadece tekrarlarinda mi var bilmiyorum ama ergun penalti atarken minibuslerin geri geri gelirken caldigi garip melodi var. sonra suker geliyor topun basina. suker in sezon sonu gitmesi zaten garantilenmis. bana garip bir secim gibi geliyor suker in atmasi. ve top direkten donuyor. mac daha inanilmaz bir hava aliyor. daha sonra hakan geliyor oyle bir gerilmis ki sanki sol ayagiyla topa vurucak. kaciricak gibi geliyor ama hakan inanilmasi zor guzellikte penaltiyi gole ceviriyor. ray parlour geliyor spikerin cikarirsin tafi demesine ragmen golunu atiyor. sonra herkesi penaltilarda ters koseye yatiran umit geliyor ve yine seaman i ters koseye yatiriyor. vieria geliyor. hayatta kaciracagini dusunmuyorum. bu 1 90lik adam bir sekilde abanir atar diyorum kendi kendime. abaniyor ama top ust direkte patliyor.
    ve tabii son penalti. popescu geliyor. normal bir mac olsa eminim atacagina ama bu macta kafamda supheler olusuyor. levent ozcelik basliyor " haydi popescu haydi oglum haydi oglum" diyor. top cizgiyi gectigi an omer urundul "goooooooool gooooool" diyor araya levent ozcelik giriyor "kupa bizim" diyor. sonra omer urundul "gooooool leventcim goooool" diyor. levent ozcelik sanki back vokal yapar gibi " kupa bizim kupa bizim" diyor arkadan. sonra omer urundul en gur sesiyle "korkunc birsey". sonra levent ozcelik "allahim sana sukurler olsun, allahim sana sukurler olsun" diyor.
    sonra goruntuye kupayi kazanmis fatih terim geliyor derin bir of cekiyor. elleri havada, belli pantalon sikmis, cok mutlu ama bir rahatsizlik var ustunde. ben hemen telefon a kosuyorum ve fillip i ariyorum . fillip aciyor telefonu ama konusamiyor. "pasam" diyorum fillip belki konusmak istiyor ama sozcukler bogazindan cikamiyor, takilip kaliyorlar. ve karsimda hungur hungur aglayan fillip. ben de susuyorum diyicek hicbirsey bulamiyorum. ben de cok mutluyum ama fillip mutluluktan konusamiyor.benim de gozlerim doluyor kupa toreni basliyor. futbolla alakasiz olan annem ve babam in yanina gidiyorum. yine annemlere arkam donuk televizyona 1 metre mesafede oturuyorum. aynen 93 teki manchester galatasaray maci gibi. yine gozlerim dolu ve ben yine annemlerin gozlerimin doldugunu gormelerini istemiyorum. kardesim icerde gelmiyor. bagriyorum ona sinirli bir sekilde. "gel izle bir daha boyle birseyi goremezsin" diyorum. zorla da olsa geliyor.
    o gun galatasaray citayi yukseltti diyoruz. ama o ayri bir hikaye. o gun turk futbolunun kulup duzeyinde kazandigi ilk ve tek basari. super kupayi gozardi ettigim sanilmasin ama kesinlikle uefa kupasi cok daha onemliydi. benim korktugum su. su an bile galatasarayli arkadaslarim avrupa kupalarindan laf acilinca o gunu aniyorlar. benim korktugum bundan 10 hatta 20 sene sonra da o gunu konusucaz. cunku avrupa da baska bir basarimiz olmayacak. umarim baska 17 mayislar yasariz.
  • bir fenerbahçeli olarak sevinçten çatır çatır ağladığım maçtır.

    o gün hepimiz galatasaraylıydık.
hesabın var mı? giriş yap