• ankara tandoğan meydanında saat 11:00 de gerçekleşecek bir çok sivil toplum kuruluşunun desteğini alan miting.

    atatürkçü düşünce derneği'nin miting daveti ise şu şekildedir...
    --
    21. yüzyılda dünyanın karşı karşıya kaldığı küresel tehdit ve tehlikeleri, ülkemiz ve ulusumuzun geleceğini ilgilendiren olumsuz gelişmeleri kaygıyla izliyoruz.

    “hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir” diyen ulu önder gazi m. kemal atatürk’ün aydınlık ve onurlu yolundan saptırmak isteyen gerici ve bölücülerin, küresel sömürü güçleriyle ortaklaşa kurguladıkları ve dayattıkları politikaların oluşturduğu sosyo-ekonomik problemler yumağının çözümü ancak ve ancak bilimi rehber edinen ulus-devlet anlayışıyla olanaklıdır.

    ülkemiz, içinden çıkılamayacak bir borç batağına sürüklenmiş sömürge ülke görünümündedir. tüm ekonomik varlıklarımız, topraklarımız, sularımız, ormanlarımız, madenlerimiz ve petrolümüz özelleştirme adı altında yağmalanmaktadır. plansız ve siyasal fırsatçılık dürtüleriyle tetiklenmiş nüfus artışının getirdiği olumsuzluklar ülke potansiyelinin hoyratça kullanılmasına, israfına, çevre problemlerine neden olmaktadır. ortalama gelir ve ömür, dünya ortalama değerlerinin altındadır. işsizlik ve gelir dağılımındaki korkunç adaletsizlik, dilde yozlaşma, eğitim birliği ilkesi ve laik devlet yapısıyla uyuşmayan eğitim/öğretim uygulamaları, yargı bağımsızlığına müdahaleler, cumhuriyetin temel değerlerinin “demokrasi” araç edilerek tahribatı, kabul edilemez boyutlara erişmiştir.

    2007, türkiye’nin geleceğini belirleyen, yaşamsal önemdeki kararların alınacağı ve parlamento seçiminin de yapılacağı bir yıl olacaktır. bu bakımdan cumhurbaşkanı seçimi, rejimin teminatı açısından bir mihenk taşıdır.

    ulus ve ülkenin birlik ve bütünlüğünü temsil eden cumhurbaşkanı, her şeyden önce cumhuriyetimizin temel değerlerini benimsemiş ve bu değerleri her zaman her yerde içtenlikle savunduğunu kanıtlamış erdemli bir kişi olmalıdır. ulusumuzun bu arzusunu dile getirecek son uyarıyı yapmak üzere bir miting ve ardından anıtkabir ziyareti düzenlenmiştir.

    ülkemizin ve ulusumuzun bölünmez bütünlüğü için,
    demokratik, laik, sosyal hukuk devleti için,
    tam bağımsız ve aydınlık bir türkiye için,
    cumhuriyetimizin kazanımlarına, kurumlarına sahip çıkmak ve
    “irticaya hayır” demek için,

    14 nisan 2007 cumartesi günü saat 11.00 de ankara, tandoğan meydanındaki “cumhuriyet mitingi” ne katılımınızı ve katkılarınızı saygılarımızla arz ederiz.

    tertip komitesi adina
    başkan
    prof. dr. ali ercan

    **
    edit : atatürkçü düşünce derneği'ne kızdıysanız kapısına siyah çelenk bırakın. yok benim ilk üç satırdaki notumda bir yamukluk varsa, lütfen mesaj atıp beğenilmeyen kelimemin ne olduğunu bana bildirin ki hatamızı bilelim.
  • haftasonuna geldiğinden ne sınavı mitingidir.
  • beni 15 nisan 2007 anıtkabir yürüyüşü kadar heyecanlandırmasa da katılacağım mitingdir.

    peki nedir 15 nisan 2007 anıtkabir yürüyüşü'nde olup da bu mitingde olmayan. dilim döndüğünce açıklamaya çabalayayım. 15 nisan'da gerçekleşecek yürüyüş tamamen bir vatandaşın bu miting bile programlanmadan önce programladığı, izinlerini aldığı, hiçbir sivil toplum örgütüne bağlı olmadan tertiplenen bir halk yürüyüşüdür. kısaca bir bireyin, ben tepkimi göstermek için ve duruşumu belli etmek için yürüyeceğim, var mı benimle birlikte yürümek isteyen şeklindeki çağrısının insanlar tarafından desteklenmesidir. dolayısıyla bu mitingden daha bağımsız daha halk kokan bir aktivitedir. ancak tarihi daha önce belirlenmiş olsa da bir gün öncesine de sivil toplum örgütleri tarafından miting konmuş olması büyük şanssızlıktır. ve tamamen bireysel bir karar mekanizmasının halka yayılması ile oluşan yürüyüş mitingi baltalamak amacıyla gerçekleşiyormuş gibi bir hava yaratılmıştır.

    atatürkçü düşünce derneği'nden bir çok konuda ayrılırım. kime oy verdiğim ise kimseyi ilgilendirmemekle birlikte şu anki chp'nin ve özellikle de chp'nin başındaki ismin yani deniz baykal'ın en az diğerleri kadar türkiye'nin içinde bulunduğu durumda payı olduğunu düşünüyorum. yani köşke çıkması muhtemel insanı veya insanları sevmemekle birlikte siyasetin içinde herhangi bir noktayı da kendime yakın bulamıyorum. ki bu durumun bana has olmadığını büyük kitlelerin de bu şekilde düşündüğünü biliyorum.

    o zaman susup oturmalı mıyım? alternatifsizlik edebiyatına ya da bu ülkede hiç birşey değişmez, aynı olaylar yaşanıp gider, kendimi boşa strese sokmanın anlamı yok mu demeliyim?

    düşünüyorum... ben bunu diyemem... yarın öbürgün olur ya, çocuk sahibi olduğumda, açıp yakın tarihi incelediğinde, yanlış giden olayları bana sorduğunda, peki baba sen ne yaptın dediğinde bir cevabım olsun isterim. ya da yarın sözlüğe girip birilerini eleştiren yazılar yazdığımda, bu yazıları yazmaya, birilerini eleştirmeye hakkım olsun isterim.

    ne bu miting ne de bir gün sonra gerçekleşecek yürüyüş benim gözümde bir partiye karşı değil. görünürde öyle gibi bir hava sezilse de, aslında siyasetin ülkeyi soktuğu çıkmaza karşı bir haykırış bir "yeter" nidası. halkın sesini yükseltmesi ve bu ülke siyasetçilerin değil benimdir görüşünün imzası.

    varsın birileri üstüne alınsın. orada toplanan kalabalığı kendi seçmenleri sansın. umrumda değil. mitingde beni rahatsız eden bir olay yaşandığında, bir slogan duyduğumda, eşlik etmemek veya sırtımı dönüp gitme özgürlüğü de elimde. ben oraya sadece halk olarak gideceğim, ben oraya sadece rahatsızlıklarımı somut şekilde göstermek için gideceğim, bunu kendine mal edenler zaten beni ve benim gibileri kaybederler. ben olaraya bu güzel ülkenin daha iyi bir geleceğe layık olduğunu hissettiğim için gideceğim.

    oturup ağlamaktan ve sızlanmaktan daha doğru olduğunu düşündüğüm için gideceğim. gerisi boş. gerisi hikaye.
  • nedendir "bilinmez" ekranlara ciktiklarinda cumhuriyeti korumak veya herkesi kucaklamak gibi soylemler dile getirenler, adi cumhuriyet mitingi olan bu mitingden pek bir korkuyor, pek bir urkuyor.

    diger bir korku sebebi icin;
    (bkz: 15 nisan 2007 anıtkabir yürüyüşü)
  • cumhuriyete sahip çıkmayı darbe çağrısı sanan, her atatürk diyeni darbe çağrısı yapmakla suçlayanların katılmamasının ve/veya tepki göstermesinin normal karşılanması gereken miting. anlaşılan o ki sadece faşizme karşı omuz omuzayız, irticaya değil.
  • "ancak bu yürüyüşlerin bir netice olmadığını söylemek istiyorum. neticeyi sandık ortaya koyar ve netice parlamento'dur" diyerek, o yuruyuste bir araya gelecek milyonlarca insani bir araya getiren gucu, dusunceyi, fikri, kaygilari ve ortak durusu gormezden gelmek, sulandirmak ve hafiflestirmek amacinda olanlarin gunu geldiginde sandikta da alacaklari cevabin oncusudur. zaten bu yuruyusten korkmalarinin, titremelerinin sebebi de budur. ayrica o yuruyuse katilmak icin illa tandogan meydanina yurumeye de gerek yoktur. turkiye'de milyonlarca insan ayni kaygilari, ayni dusunceleri paylasmaktadir ve yan yana yurumektedir ve daha once de oldugu gibi onu bu durusundan, yuruyusunden ayirmak isteyenleri ezip gececektir. korkun beyler korkun! sonunuz yakin!
  • resimlerine bakmak için aldıkları renkli gazetelerde her gün "ekonomi coştu", "başbakan dostluk mesajı verdi", "aman da başbakanın karısının türbanı güneşte ne güzel parlıyor" gibi haberleri okuduktan sonra "allah allah, neden miting yapıyorlar ki" diye düşünen, bir de üstüne küstahça "ay çığırtkanlık yapıyor bunlar" diyenlerin "bok at izi kalsın" felsefesiyle didiklemeye çalıştıkları halk hareketi.

    öte yandan akp'li milletvekillerinin çıkıp "yok efendim yürüyeceklermiş de slogan atacaklarmış. böyle şeyler anlamsız. bu ülkede demokrasi var" gibi akla hayale sığmayan saçmalıktaki beyanını ibretle, şaşkınlıkla izliyoruz. orduyu göreve çağırınca "demokrasi ihlali", yürüyüş düzenleyince "demokrasi ihlali", hükümet karşıtı yayın yapınca "demokrasi ihlali"...

    teşekkürler aziz nesin usta...*
hesabın var mı? giriş yap