• 16 nisan'da cumhurbaşkanı adaylarının açıklanacak olmasına ithafen bir boy gösterme yürüşü**, bir anıtkabir ziyareti..

    yürüyüşe çağrı şu sıralar spam mail'leri dalgasının arasında şu şekilde yol almaktadır:
    "15 nisan 2007 pazar günü seni* ziyaret etmeye, ankara'ya, huzuruna, anitkabir'e geliyoruz...
    10 kisi mi oluruz, 1000 kisi mi oluruz, 10.000 mi , 100.000 mi yoksa 1.000.000 kisi mi, bilemem, ama geliyoruz.. .
    senin ve ilkelerinin gücünü, halkin gücünü, vatan severligin gücünü, milli iradenin gücünü, görsünler diye geliyoruz...
    16 nisan'da açiklanacak cumhurbaskani adaylarini iyi düsünsünler tasinsinlar diye geliyoruz...
    bizler, en temel anayasal haklarimizi, kanunlar çerçevesinde kullanarak,
    türkiye'nin dört bir yanindan seni ziyarete gelecegiz."
  • "buradayız" platformu (yani ben, sen, o) tarafından düzenleniyor. dahili bedhahlara inat.
    http://www.ozgurlukbenimkarakterimdir.org/
  • (bkz: medet ummak)
  • moda nasıl ve ne zaman icat edildi bilmiyorum ama hiç bu çağdaki kadar kaypak, yaşamın her alanına yayılmış olmamıştı sanırım. giyim kuşam, eşya neyse de, düşünceye sirayet eden moda tehlikeli oldu bence! modası geçmiş kavramlar çıktı ortaya, eskiden varolmuş, duyulmuş, konuşulmuş, bilinen herşey modası geçmiş ve bu nedenle komik oluverdi. bunlardan konuşanlar da gülünç oldular.
    oysa azıcık tarih ve sosyoloji, hatta psikoloji bilenler bilir ki; biçimi ne kadar değişirse değişsin, insanın temel ihtiyaç ve sorunları hep aynıdır. temel ihtiyaçlarımız karşılandığı için bu şımarıklıkları yapıp, bu kadar çeşitlendiriyoruz sorunları, düşünceleri... insanın temel ihtiyaçlarının modası geçmez!
    ve temel gereksinimlerini karşılayamayan insanlar hep başa dönmek, onları yeniden var etmek zorunda kalırlar... laf kalabalığı da hiçbir işe yaramaz o zaman.
    demem şu ki; türkiye' nin hiç böyle bir sorunu yokmuş, özgürlüğü ve mevcut rejimi tehdit altında değilmiş gibi davranmaktan daha yararlı buluyorum yürümeyi.
    bu ülkenin insanları aramadan bulduklarını kaybettiklerinde, yeniden özgürlüğü elde etmek için çabalamak zorunda kalacaktır. anıtkabir e yürümek modası geçmiş ve komik değildir. eğer birleştirici bir unsur olacaksa, eğer bir kaldıraç görevi yapacaksa atatürk' e de, anıtkabir e de yürüsün insanlar.
  • rejim tehditini bertaraf etmek için ortak rıza * oluşturma yürüyüşüymüş. öyle anlattılar.

    peki neye rıza gösteriyoruz? konuşmanın alternatifi olan bu beraberlik hangi hareketin onayı için ihtiyaç duyulan "rıza"yı pekiştiriyor?

    bir şeyin olmamasına rıza gösterilirken, temsili olarak "olmayan şey"e atıfta bulunulur. eğer burada namevcut olan demokrasi ise tabi ki cevap konuşmak, sesini duyurmak, tartışmaktır. yok eğer olmayan şey parti egemenliği ve tek lider altında birlik ise tabi ki bunun için yapılan birleştirici sembollerin altında buluşmaktır.

    işaret edilen aydin bir turk kadiniyim söyleyerek butik demokrasicilik yapan teyze zihniyetinin yavaş yavaş birlik söylemine kayması. bunun için de; (ara: ein ein ein)
  • anıtkabir yürüyüşü ifadesi ile kabre yürüyen insanlardan ziyade sütunlarının üstünde kırkayak gibi yürüyen bir yapı canlandı kafamda. bunu da senaryoya dökmek gerekti...

    habertürk spikeri anıtkabir ile camiyi aynı kareye, aynı kadraja* yakıştıramaz. ilk önce "ankara'da böyle bir açı yok" diye diretir*. bu girişimleri başarısızlıkla hattâ zayiatla sonuçlanınca da anıtkabir özel defteri'ne sitem eder. bu sitemi ihbar kabul eden anıtkabir, sütunlarının üstünde kırkayak gibi yürüyerek kadrajdan çıkmaya karar verir. böylece 16 nisan günü habertürk spikeri aa fotoğrafçısına tekrar aynı fotoğrafı çekmesi için diretebilecektir.

    anıtkabrin, önüne çıkanları üç sütununun arasına alıp sütunları burgu yapıp çözdükten sonra bunların posasını tükürerek bertaraf edeceği tahmin ediliyor.

    (bkz: kabre yürüyüş)
  • ataturk'un huzurunda 'biz buraya kadar geldik de.. bir cumhurbaskani adayi belirlemeyi unutmusuz, simdi dank etti atam. gidip bir aday belirleyelim sonra tekrar geliriz' diye deftere yazilarak son bulacak olan yuruyus.
  • fikrimce anlamsız olmayan, ama cumhurbaşkanı olmasından korkulan isimlerin kıskıs gülüp "yürüsünler bakalım yürüsünler, anca giderler" diye iç geçireceğini tahmin ettiğim bir yürüyüş. anıtkabire gitmek, bazılarının düşündüğü gibi atatürk'ten medet ummak değil, ilerici ve aydın geleceği simgelediği düşünülen bir figüre saygı iletmektir bu arada. bunu anlamamazlıktan gelmenin maksadını da ben anlayamıyorum.
  • yüksek öğretimin içine sızan cemaatlerin işlerini tıkır tıkır yürüttüğünü,
    ulusal kanallarda 7/24 mistik-spiritüel yayınların yapıldığını,
    ırk/din/mezhep kavgalarının hunhar boyutlara vardığını,...
    düşününce, bu yürüyüşe oturduğu yerden "gösterişçisiniz ulan oturun oturduğunuz yerde, eskiye takılmayın" yorumları yapanların yenilenen dünyayı görme kabiliyetleri olanlar değil de komplo teorimdeki sistemin dişlilerinden biri mi diye düşündürten yürüyüş*
hesabın var mı? giriş yap