• pahalı mekandır. diğer cihangir mekanlarında olduğu gibi burada da çok mecbur kalmadıkça yemek yemem. ancak kahvedir çaydır biradır, öyle yani.
    arka bahçesi cidden güzeldir. kıçınız donmadan sigara içebilirsiniz.
  • arkadaşınızla buluşmuşsunuz, yeni bir yer deneyelim diyorsunuz. yolda yürürken burayı görüyorsunuz, ne güzel yer, "seni seçtim pikaçu" diyor ve içeri giriyorsunuz. dekorasyonu gerçekten çok başarılı. bakıyorsunuz, bahçesi de var, oh oh pek ala deyip kuruluyorsunuz bir masaya.

    menüler geliyor, tüm yemeklerin detaylı açıklaması var. çok şeker. noodle istiyorsunuz, aynısından diyor arkadaşınız da. kısa bir süre içinde yemekler geliyor, menüdeki açıklama kısmında atlanmış bir detay ile, bol susamlı. arkadaşınız için bir sorun yok ama sizin alerjiniz var susama ve susamsızını getirmelerinin mümkün olup olmadığını soruyorsunuz. tabi, hiç sorun değil efendim ne demek diyorlar.

    kısa bir süre içerisinde yenisi geliyor. oley diyemeden görüntü ile yıkılıyorsunuz. yeni noodle'cık acı pul bibere bulanmış. arkadaşınızın yemeye devam ettiği ile yan yana koyuyorsunuz, ciddi bir renk farkı var ortada. yapılan terbiyesiliği görmezden gelip yemeye çalışıyorsunuz ama mümkün değil. baktığınızda bile gözleriniz yaşarıyor acıdan. neredeyse hiç dokunulmamış tabağınızı almak için garson geldiğinde oldukça laubali ve kinayeli bir şekilde "bir sorun yoktu umarım memnun kaldınız" diyor.

    mekan ne kadar güzel olursa olsun, yemekler ne kadar lezzetli olursa olsun bir mekanı pazarlayan oranın çalışanlarıdır. ortada klasik bir kapris değil ciddi bir sağlık sorunu varken ve böyle saygısızca bir hareketi hak edecek ne yaptığını düşünmeden edemiyor insan.

    (bkz: daha da gelmem)
  • kötünün de kötüsü mekan.

    http://www.mistiklal.com/2012/04/rose-marine.html
  • tecrübe etme fırsatını bulduğum rezalet mekan.

    kalabalık bir grup ile gittik. yemekler gelinceye kadar her şey gayet güzeldi. mekanın atmosferi, özellikle bahçe kısmı göze hoş gelen bir yapıya sahip. garsonların ne kadar tripli olduğu daha siparişimizi alırlarken biraz ortaya çıkmaya başladı. getirdikleri kurumuş ve bir kısmı yanmış eti yedim. mekanın ne bok olduğunu anladığım için hiç geri verme girişiminde bulunmadım. kaba bir cevapla karşılaşacağımı bildiğim için. asıl olay hesap konusunda döndü. hesabı getiren garson arkadaş grup olduğumuz için kişi başı ayrı ücret kestiklerini söyledi. bir kaç saniyelik ne oluyoruz bakışmasından ve akabinde gelen itirazlardan sonra garson ödemek zorunda olmadığımızı söylemeye başladı.

    işler burdan sonra ilginçleşmeye başlıyor. "anladım ben sizi, siz para vermek istemiyorsunuz" şeklinde söylenen garsonu mekan sahibine şikayet etmem ve üzerine basarak bizimle başka birisi ilgilensin demem üzerine aynı garson bizle ilgilenmeye devam etti. hatta sağ ayağımdan dizime kadar boyu olan bu arkadaş bana gelip "ben sizden zorla para mı istedim??!!" şeklinde bir çıkışta bulundu. sonuç olarak bu tecrübe garsonun elinden alarak kendi hesabımızı kendimizin yapmasına kadar yürüdü.

    olay tabii ki parada değil. iş yeri bahşiş ya da ek ücret isteyebilir. söylenme şekli bu olmamalı. sonuç olarak kalitesiz yemekleriyle yaptığı emrivaki hesap dayatması sinirlenmemize yetti de arttı bile. sonuçta mekan sahibi laçka bir insan olmasa, sözünü geçirebilse bunların hiç biri olmazdı. sanırım türk işletmeciler hiç bir zaman 3-5 liranın peşine düşünce bu şekilde daha fazlasını kaybettiklerini öğrenemeyecekler.
  • eger fırsat koduyla geldiyseniz ikinci sınıf müşteri muamelisi yapan. bahçe diye adlandırdıgı fakat üstü sağı solu tamamen kapalı gerçekten cok şirin mekanda insanlar pofur pofur sigara içmekte ve sigaradan rahatsız olanlar için adeta işkence odasına dönmektedir.
  • istanbul sinanoba da bulunan, gul insaatin yaptigi site.
    ukte: ete summer
  • sahibi tam bir psikopattır.

    çalışanlara adımsayar yükletip günde kaç adım attıklarını "performans" adı altında talep etmektedir.

    umarım yemeklere tükürüp, işemiyorlardır. böyle bir patronum olsa ben o yemeğe sıçarım.

    mobbing şampiyonu psikopat patron
  • yemekleri çok geç getiren mekan.
  • duvarları,koltukları,kış bahçesi ve kendine özgü havasıyla çok hoş bir mekan.gördüğüm ilk günden beri çok sevdim ve her fırsatta geldiğim hatta geçen sene doğum günümü yaptığım mekandı lakin dün öyle şeylerle karşılaştım ki artık gitmeyeceğim bir yer oldu. mekanda toplamda 8 kişi var .tek sipariş veren müşteri biziz.(biz dediğimde iki kişi ) siparişlerin geç gelmesi sayacaklarım arasında en basit sorunlardan birisi.garsonlar sizi takmıyor neredeyse,garip ve rahatsız edici tavırlarıyla sürekli gözünüz içine bakıyorlar(özellikle keçi sakallı kelimsi olanı ) yemeklerinizi yanlış getiriyorlar, bir su istemek için yirmi dakika -pardon bakar mısınız?- diye kendinizi paralıyorsunuz. yıllardır nasıl farketmedim hiç bilmiyorum ama benim için büyük hayal kırıklığı oldu.
  • kölelik şekil değiştireli 200 seneden fazla olsada halen kendini (bkz: calvin candie) mekanını da (bkz: candyland) olarak görüyor sanırım.
    yeterli adımları atmayan işçileri köpeklere yediriyor mu merak etmiyor değilim.
hesabın var mı? giriş yap