• zamanının en iyilerinden biri olmasına raamen adından dolayı hep ezilen ilkokulum.anadolu yakasında oturanlar dışında kimse bilmezdi bu okulu ve isme bak cüceler çıkıo hahah gibi iğrenç espriler yaparlardı.her cuma zorla törende birilerini çıkartırlardı en öne bişiler okusunlar die ezbere.bi keresinde oraya çıkan kız altına etmişti korkudan.böyle beyaz çorabından şeritler halinde çiş damlamıştı daha dün gibi hatırlarım.göt kadar bahçesinde lastik oynardık, erkekler de gelince dansa davet de oynardık.herkes birine yazardı o yüzden çok heyecanlı gecerdi o tenefüsler.
    herkes manyaktı orda müdür ve yardımcıları da dahil.bizim hoca 5. sınıfta hamile kalmak gibi bi manyaklık yapıp bilmem kac ay gelmemişti okula bizi göt gibi bırakmıştı.ama gene de sınıf başarısı yüksek olmuştu*
    80 kat merdivenleriyle, marşıyla, anaokulunun bahcesideki mini parkıyla ekol olmuştu ama müdürünün ölümünden sonra başa gecenler bi güzel batırmayı bildiler okulu,yazık oldu.
  • cart kırmızı ve cart mavi renklerden oluşlurdu bu eşofmanlar ve beden dersinin olduğu günler direkt bu eşofmanlarla gidilirdi okula.birinci sınıfta kızlar siyah önlük giyiyolardı sonra gri olmuştu sonra da o kırmızılıya dönmüştü..
  • anaokulunda da zorla öğlen saatlerinde uyuturlardı bizi.herkesin kendine ait üzerinde adı dikili havluları var ki bunlar genelde lacivertti nedense.her ota boka isim dikilirdi bi de karışmasın die gene.bi de öğlenleri marmeladlı ekmek ve beyaz, sıcak ve hatta ve hatta üzeri kaymak bağlamış süt verilirdi.ilkokulda böyle şeyler yoktu allahtan ama bu seferde öğle yemeklerini yemezsen karneye zayıf gelirdi.(bkz: ben)
  • herkes siyah onlukler giyerken bizim onlugun kol ve yaka ucunda kirmizi bir serit vardi onu hatirlarim.. ayrilacilikli ilkokul olayi.. bide cuma gunleri gri pileli etek, beyaz gomlek ve kirmizi hirka ve kirmizi kravattan olusan bir formamiz vardi..hirkanin sol ust kosesinde bir adet gri uzeri kirmizi ozel parmak cocuk ana ve ilkokulu yazili bir rozet vardi..kalbinizin ustundeki rozet diye anilirdi burdanda kalbin sol tarafta oldugunu ogrenmis bulunduk..butun okullar sabahci, oglenci vardiya sistemiyle calisirken bizim guzide ilkokulumuz full time olarak calisma ozelligi gosterirdi..suna tolunay diye bir ogretmen vardi severdim kendisini o da beni severdi zati.. 3.sinifa kadar o gelmisti sonrada murside adli sert bir mizaca sahip, hatta yer yer kizdiginda ogrencilerin uzerine tukurdugu gorulen sahis gelmisti..onun disinda mudur tanyeri erkman.. bide onun sinircik mudur yardimcisi bozuntusu tulin bilmemle hanim vardi..hey gidi gunler hey..basimizda bilgi var, kalbimiz sevgi dolu, yasasin tum kalplerde parmak cocuk ilkokulu! artik kalplerde bile anca bu sayfaya girince yasayan sevgili ilkokulum.
  • gece gece otururken bi baktım hala marşının bütün sözlerini hatırlıyorum..
    mezun olalı 10 sene olmuş, ben hala ilkokuldayım, bu ne ya..

    okul bizim evimiz
    sımsıcak can yuvamız
    toplanırız hep altında
    sevinçliyiz hepimiz

    (nakarat)
    başımızda bilgi var
    kalbimiz sevgi dolu
    yaşasın tüm kalplerde
    parmak çocuk ilkokulu

    öğretmenler can mı can
    şefkatle sarar bizi
    biz onlara borçluyuz
    bilgi ve görgümüzü (burası hiç uymamış, kulağı tırmalıyor)

    (nakarat)

    "..parmak çocuk ilkokulu!" bölümünde anaokulundakiler bütün okulu bastırmaya çalışarak "parmak çoocuk anaokuluu!" diye bağırırlardı, bu da atlanmaması gereken bi detaydır..
    işte böyle..

    (bkz: gece gece)
  • bizim zamanimizda etekler yesil uzerine cizgili, gomlekler sariydi.. esofmanlar da gene yesil ve sari tonlarindaydi... hayatimda ilk defa okul zamani ders disi aktiviteyle tanismami sayladigindan ve beni tiyatroyla tanistirmasindan dolayi da ayrica minnetle anacagim okul...
  • bir donem bu ulke uzerinde donen dolaplardan haberi olanlarin dikkatinden kacmamis bir iblis tesekkulu daha. ozel parmak cocuk ilkokulunda cocuklar ozel mengenelerle egilip bukulup parmak ebatlarina getiriliyor, minik beyinleri seytani planlarla yogurulup, onemli mevkilerdeki devlet buyuklerimizin konusmalari dinlettiriliyordu.

    mankenligin yuz karasi vahe kilicarslandan aldiklari egitim uyarinca saatlerce hareketsiz kalmayi ogrenen bu cuceler yilbasi sepetleri icinde biblo kamuflaji ile mali ve mulki erkana dagitiliyor, boylelikle cok ozel konusmalari dinleniyor, devletin en muhim stratejik sirlari cokuluslu sirketlere pessskesss cekiliyordu.(bir yilbasi sebeti icinde bulunan toblerone ve johhny walker red label viski ile iki yil boyunca yasayabilen bu hasereler, her sene yeni bir sepetle gorev devir teslim yapabiliyorlar.)

    bu okulun mezunlari cuce olduklarindan muhattap bulamiyor kendi okullarini savunmak zorunda kalmiyorlardiysa da olayin uzerine giden nice aydini imha etmisler, gece uyurken kulaklarina civa dokmuslerdi.

    istiklal marsi yerine "menim guccuk cucelerim" sarkisiyla dans eden bu hecuc mecucler bu okulda "dunden bugune cuce suikastciler", "parmak cocuk realitesi ve kokusmus laik duzen", "siyonizm emrinda bir arpa boyu yol" gibi derslerle teror hayatina alistiriliyorlardi.

    yeterince kuculemedigi icin* bu okuldan uzaklastirilmis basarisiz bir ogrenci olan cuce mevlut ise boktan turk filmlerinde turk halkina travestilige oykundurucu yayinlar yaparak faal bir teror hayati surdurmustur.

    (bkz: ufal ufal da cebime gir)
  • kışın eşofman, yazın da bildiğin tişört-şorta gidiliyordu son zamanlarında, okul dışında bizi bunlarla gören teyzeler "anaokulu mu evladım? ah maşallah bayağı da boyluymuşsun" falan diyolardı. bu sayede hatta, eşofmanların genel özelliği olan her ortama uyum sağlama rahatlığını istismar ederek zamandan bayağı tasarruf etmiştik özellikle 5. sınıfta. okulda, evde, sokakta(sokağa mı çıkıyoduk ya?..), yatakta, her yerde bunlar vardı üstümüzde, adeta bütünleşmiştik bu koyu yeşil ve ön cebinde ismimizin dikilerek yazılmış olduğu eşofmanlarla.
  • muhtesem mudurunun gogus kanseri nedeniyle olmesinin ardindan yerini alan insanlarin beceriksizligi nedeniyle kapatilmis acibadem'deki sirin ilkokulum... simdi bir hastaneye otopark vazifesi gormektedir.
  • 88 yılından 92 yılına kadar okuduğum,göğüs kanseri yüzünden ölen müdürünün adı tanyeri erkman olan,gri pantolon ve kırmızı hırka kombinasyonuyla felsefik mesajlar veren,logosunun atom karınca'ya benzemesiyle atom karınca adlı çizgi filimden soğutan,çocukluğuma renk katan insanlarla tanışmama fırsat tanıyan eski ilkokulum.ayak topu teriminide ilk olarak burda duymuştum.
hesabın var mı? giriş yap