14 entry daha
  • taksimi bileniniz var mı?

    hani götümden sallamanın en güzel örneğini versem; "dünyanın en kalabalık caddesi olan istiklal caddesine sahip mekandır taksim" derim...

    aha işte ben, eşim ve halen 22 aylık kızımız bu mekanda ikamet etmekteyiz.

    çok düşündük, çok taşındık bir şeylerden fedakarlık edecektik; tuttuk taksimde oturmaya karar verdik (bkz: cihangir).

    çocuklar özellikle yürümeye ilk başladıkları aylar olan 13. aylarda falan birey olduklarını ispat etmek istercesine isyan bayraklarını kaldırmaya meyillidirler.
    örnek veriyorum: aslında "hayır" kelimesinden anlarlar ama siz onun gözünün içine bakıp "hayır" dedikçe, o sizin gözünüzün içine bakarak o prizin içine ellerini sokarlar... siz ona "hayır kızım bak biz bu taraftan yürüyoruz" dedikçe o sizin tam tersi istikametinize gitmeyi yeğler...

    işte böyle başladı benim kızıma tasma alma maceram...
    arkadaş kız yürümeye başlamış, biz de gezmeye çıkıyoruz. taksim'de, istiklal'de, cihangir'de harbiye'de maçka'da park arıyoruz, şöyle gezip görecek bir yerler bakıyoruz, çocuğun ilgisini çekecek bir ortam arıyoruz. mütemadiyen bunu yapıyoruz evet...
    yürümeye başladığı için siz onu bebek arabasında güzel güzel gezdirirken inip yürümek istiyor tabi veled... pusetin emniyet kilidini gösterip "ah ah" diyor... "aç" demek. açıyorsun tabi. başlıyor yürümeye... elinden tutmak istiyorsunuz... yok. kucağınıza almak istiyorsunuz; yok... bir annesi bir ben deliriyoruz. başlıyor kaldırıma oturup ağlamaya... zorla tekrar bebek arabasına oturtuyorsunuz, bağlıyorsunuz emniyet kemerini; bir ağlamak ki, sanırsın etlerini kesiyorlar yavrucağın. yanınızdan geçenler "ay bunlar çocuğa ne yapıyor böyle" bakışları atıyorlar... e ağlayan çocuğunu susturamayan basiretsiz ebeveyn olduğumuz için o ağlıyor biz ağlıyoruz böyle devam ediyor. (bunun bir başka örneğini daha önceden işlemiştim (bkz: #16647645))

    biz de gittik pedagoguyla konuştuk... evet bizim çocuğumuz için gittiğimiz bir psikolog var. aslında çocuğumuz için değil, çocuğun yaptıkları karşısında nasıl tepki vereceğimizi bilmeyen bizler için gidiyoruz o insana... çünkü biz yanımızda yöremizde bize "aman oğlum üstünü ört, aman ishal olunca süt vermeyin, aman çocuğun yemeğinin içine mutlaka brokoli koyun" diyen büyüklerimize ve çevremize pek itibar etmedik. oturup kitaplardan da okumadık. biraz kendi mantığımız, mantığımızın yetmediği yerde de uzman yardımıyla çocuğumuzu büyütüyoruz.

    neyse gittik pedagoga bize bu aleti önerdi. ne yaptık biliyor musunuz, köpek gibi hissetmedik çocuğumuzu, hissettirmedik de... çünkü "dur kızım, bırsss muh muh muh" diye çekiştirmedik. bir elimizde o sizin tasma dediğimiz şey varken, gene elinden tutmaya çalıştık, o taksim kalabalığında elimizi bırakıp bir yere kaçarsa da işte o tasma denilen şey yardıma koşuyordu. en azından kendimize biraz daha güvenir olmuştuk. şöyle söyleyeyim biz bu mereti 3 hafta kullandık. daha sonra elimizden tuttu. bırakmak istediği yerlerde sadece tehlikesiz yerlerdi.

    şimdi bizim aldığımız o tasma bizim arkadaşlardan biri doğum yaparsa ona verilecek diye evde bekliyor.

    biz çok kınanan bir aileyiz. bizi siktiler siktiler yerin dibine soktular her seferinde... çocuğu yuvaya verdik, "bu yaşta çocuk yuvaya mı verilir? bakamayacaksanız yapmasaydınız orospular" diye bağırdılar. bağıranlar bizim 50 yaşında kadın tutmamızı isteyenlerdi (dip not: çocuğum doğduğunda annesinin işi daha iyi diye ben işimi bırakıp bir yaşına kadar bebeğimize baktım, ondan sonrada en iyi yuvayı arayıp bulduk, şimdi bizden iyi bakıyorlar, bakıcı kadın olayına benim mantığım hayır dedi).
    biz çocuğu 20 günlükken bir yere götürdük tatile bize "çocuk kırkından önce evden mi çıkar" dediler. doktorumuz "hastaneden eve giderken çıkmadı mı bu çocuk, tabi ki çıkacaksınız dışarı" demişti.

    60 günlükken uçakla yurtiçi bir yolculuk yaptık, "ananızı sikeyim" dediler. "ben sizin ananızı sikeyim" dedim...

    size bir şey söyleyeyim mi; çocuğu olan bireyler beni daha iyi anlayacaklardır. sakın yanlış anlamayın "sizin çocuğunuz yok nereden anlayacaksınız ibneler" demiyorum. aksine elbette anlayabilirsiniz sadece biraz empati yapmaya çalışın diyorum.

    çocuğu olan ailelerin bu problemleri gülüp geçtikleri problemler. tasmaymış, çocuk elini tutmuyormuş, parka gitmek istiyormuş ama parkta habasa düşüyormuş... bunlar çok sikindirik problemler.
    yok hasta oluyormuş, burnu akıyormuş, aman götü pişmiş, kilosu düşmüş... bunlar götümüze giremez bile problem olarak.
    maddiyat: ohoooo parayı siktik biz... artık boncukla yaşıyoruz. keşke para problem olsa...

    bok gibi problemlere davet ediyor çocuklu olmak...

    şimdi birlikteliğimiz kötü, sadece kızımızı düşünüyoruz nasıl en iyisini yapabiliriz diye. mantıklı, makul ve psikoloğa falan danışmak suretiyle... düşünün... sebebi çocuk değil ama problem çocuk...

    geçenlerde eve girdiğimde bu tasma denen şey salonun ortasındaydı. "aaaa" dedim, "bunu mu kullandın?"...
    "yok be" dedi annesi "içerden bulmuş getirmiş. öyle manyak gibi sallıyordu" dedi.
    biraz hislenmişim... zaten durumlar boktan ya. "hey yavrum be" dedim kendi kendime. "daha dün şununla dolaştırırken 'aaa köpek gibi olmuş çocuk' diyen zibidilerle uğraşıyorduk" dedim.

    şimdi ben kapıdan girince "baba geeeldi" falan diyor yavrum benim... tasma masma öyle para verdiğimizle kaldı. 3 hafta kullandık kullanmadık.

    gene bunları böyle manyakçasına saldırarak eleştiren tipler varya, onlara hep "ileride çocuğun olsun sende görürsün" derler ya. aman diyim sevgili anne babalar ve anne baba adayları...

    onlara "umarım senin çocuğun olmaz" diyin lütfen... çocuk çekmesin bari...

    tanım: muhtelif çap ve ebatlarda çeşitleri olan tasmalarla çocuğunu gezdiren doğurmuş kadın. bunların baba versiyonu da vardır. tasmaların çeşitleri hakkında da örnek vermek gerekirse böyle göğüsten bağlamalı olanları vardır.
    işte bu da örneğimiz: http://img202.imageshack.us/…g202/1732/dscf5699.jpg

    yalnızca bir mesaj sonrası gelen edit: fotoğraftaki çocuk benim çocuğum... tasmada benim tasmam... yani çocuğumun tasması
41 entry daha
hesabın var mı? giriş yap