• 2010'da taraf'tan nese duzel'e muhim bir soylesi vermisti, 90'larin o muktedir medya agasi.
    (okumamis olanlar icin; http://www.izmirizmir.net/…/haber.php?haber_no=3776)

    soyleside, eski curumlerinden kissalari gunah niyetine dokup cikarmisti. kar hirslari ugruna nasil medya perdesini kullandiklarini, hukumetler uzerinde tahakkumleri oldugunu, ozellestirme sureclerinde halkin varliklarini bu guclerine dayanarak soyup hortumladiklarini, derin guc odaklarindan gelen buyruklara sualsiz boyun egdiklerini yumurtlamisti.

    ve yine muhim bir nokta; soylesi sirasinda (2010'da) o gunun muktedirlerini yaglayip ballamisti. taraf'i, mevcut medya ortamini cokca cilalamisti:
    "(...) onumuzdeki donemde isi sadece gazetecilik olan yeni tesebbusler ortaya cikacak ve bu gazeteler para kazanacak. cunku turkiye’de medya isi artik boyle gitmez. taraf, turkiye’yi degistirdi. muthis bir sey yapti ve tek basina kaldirac oldu. ciddi soyluyorum. turkiye, taraf ’a cok sey borclu. turk ordusu da taraf’a cok sey borclu. (...)"
    bugunki perspektiften bakildiginda bilgin'in acik bicimde yamuldugu gozukuyor. taraf kisa surede tarih oldu. yaptigi isler lanetlendi. sozunu ettigi tesebbusleri, medyanin yukselisini filan birakin, medya yerin dibine acikca batti. medyada calismak bugun genelev'de calismaktan daha fena. medyalamacilar ya spot isiklarin onunde diz cokup biat etti, yahut kac-gocle bir delige sigindi.

    baska bir yerde kendini (bugun isin basinda olsa) soyle bir ruyanin ortasina koyuyor:
    "(...) en demokrat gazeteyi yapma cabasinda olurdum. mutlaka ab’den yana, kendi halkiyla, kurtleriyle barismis, her turlu vesayete karsi cikan cok tirajli bir gazete cikarmak isterdim. ben gazete sahipligi yaptigimda, kendi kurtlerimize cok ayiplar yaptik. (...)"
    yine bugunki perspektiften, bu konumlandirmanin, olumlama unsurlarinin birer birer coktugunu, eridigini, tukendigini gorebiliyoruz. bugun ne demokrasi anlayisi boyle, ne kurtlerle durum, ab'ye yaklasim boyle. hepsi patlamis bilgin'in soylediklerinin.

    tabii, donemin basbakani erdogan'i, onun medyaya yaklasimini da (alisik oldugu uzere) yalayip yunuyor, cook ozgur cook bagimsiz bir ortam olustugunu iddia ediyor.
    bu da, "alo fatih'lerle", aglayan demiroren'lerle filan gocmustur malumunuz.

    kisaca, bilgin'in guncele iliskin tahlilleri, ongoruleri, tespitleri, dort bes yil icinde darma dagin olmus. bugun (sekiz yil sonra) miskal-i zerre hakikatli tarafi kalmamis.
    bir kimse bu kadar mi yanilir? bu kadar mi onunu, etrafini goremez olur?
    bu kadar yanilan, yamulan adam o gucle, o konumda ne camlar devirmis, ne yanlislar yapmis, ne orman yanginlarina yol acmistir?

    mevcut durumu irdelerken, vebalin hepicigini bir kisiye yuklemek kolayci, ezberci bir yaklasim.
    hep soyluyoruz. bizi bu cukurun dibine getiren bir surectir. kisiler, ozneler degil.
    hele, iddia edildigi gibi 2002'den once yurdumuz cennetmis de, sahaneymis de, bir anda karanlik golgeler cokmus uzerine. yok artik.
    90'larda yurdumuz bir avuc sirket sahibi medya agasinin, derin muktedirin elinde oradan oraya surukleniyordu. rezillik, cirkef, fenaliklar diz boyuydu. bizi, o karanlik, o rezillikler buraya getirdi.
  • kendisi en sonuncu, gazeteci medya patronudur.
    yani işin içinden gelen, işi bilen ve işin sahibi son adamdı.
    şu an geriye kalan medya patronları aslında ticaretle uğraşan ve sahibi oldukları medya kuruluşlarını ticari yaşamlarına destek için kullanan kişiler.
    dinç bilgin sütten çıkmış ak kaşık değildir. ancak kendisiyle çalışan çoğu kişi gerçekten de hakkını helal etmiştir.

    eskilerin dediği "fazla laf yalansız, fazla mal haramsız olmaz" sözünü referans alırsak mal mülk edinirken harama, dolandırıcılığa ya da yargılandığı sırada ifade edilen hala ne menem bir şey olduğunu anlamadığım "kaliteli dolandırıcılık"a bulaşmış olabilir. işlediği tüm günahlar kendisinin boynuna. ama ben kendisini, henüz 16 yaşında stajer olduğum dönemde, medya plaza üstüme üstüme gelirken bana asansörün kapısını açan, kaçıncı kata çıktığımı sorarak kat düğmesine basan ve gördüğü her yerde selam verip "kolay gelsin, nasıl gidiyor, ne yapıyorsun" diye soran şişman amca olarak hatırlayacağım. ilk karşılaştığımızda aylarca patron olduğunu bilmiyordum, öğrenip heyecanla, ne gereği varsa "siz dinç bey misiniz?" diye sorduğumda, "iyi bir gazeteci olmak istiyorsan önce bu soruyu sormamayı öğrenmelisin. çalıştığın yerin sahibini bile tanımadan gazetecilik yapamazsın" diyerek güzel bir ders vermişti. benim için katlarda dolaşıp çalışanlarla sohbet eden şişman amca olarak kalacak. "kaliteli dolandırıcı" diye manşetler atanlar, patronlarıyla kaç kere oturup konuştuklarını ya da yanına gitmek için kaç güvenlik aşamasından geçtiklerini hesap etsinler.
  • zamanında * selanik'te mahalli bir gazete çıkaran bir ailenin torunu olarak medya yolculuğuna izmir'de başlamış, mecidiyeköy, ikitelli ve en son olarak ise balmumcu'da devam etmekte olan kişi. yılların babıali'sinin ikitelli basini terimine indirgenmesinde kendisinden çok müttefikleri ve "danışman kadrosu"nun payı olduğuna inanıyorum. yine de medyada sendikasızlaşma ya da medyada sömürü sürecinin liderlerindendir. '94 krizinde ikitelli'deki plazasından * çıkardığı işçiler kapıda beklerken ve ülkenin önde gelen kalemlerinden bazıları işten çıkarıldıklarını turnikelerde güvenlik görevlilerinden öğrenirken, yeni satın aldığı limuzin plaza girişine park ediliyorken hatırlarım kendisini. tavla oynuyordu kendisi "hedkortlarında o melun plazanın" *, çok sevdiği bir araştırmacıyla *...

    dünyayı değilse bile, türkiye'yi değiştiren adamlardan biri dinç bilgin sonuçta. ne olursa olsun değişimden hoşlananlar için iyi, korkanlar için öcü, değişim sürecini değerlendirmeye alıp 4. kuvvet, siyaset, ekonomi ve toplumsal gelecek üzerine düşünenler için ise "kaliteleri mercek altında" sorgulanan biri.

    bir kızı ve bir oğlu var. bir baba. o bir eş. eski çalışanları için; küpeşteden düşen güneş...
  • çalışma hayatımın 8 ayını yeniasır' da sigortasız çalıştırmak suretiyle çalmış kişidir.
    haram ediyorum hakkımı. sayesinde emekliliğimden üç yıl geri kalacağım.
  • atv ve sabah gazetesinin eski sahibi. acaba şu anki hali hakkında ne düşünüyordur?
  • izmir'de yeni asir'i cikarmis, yerel basari ile yetinmeyip ulusal basari kazanmak icin ozal doneminde babiali'ye hizli bir giris yapmis, devlet kredileri sayesinde muthis buyumus, yukselisi gibi dususu de spektakuler olmus olan medya patronu.
  • kendisi sanirim izmirli bir aileden gelmektedir ve ailesi de yerel baglamda gazetecilik ile ugrasmakta idi. daha sonra 80lerde istanbul'a gelerek sabah gazetesini kurdu
  • sıfırdan yarattığı sabah'ın bugünkü hali hakkında ne düşünüyordur diye merak ettiğim. herhalde üzülüyordur.
  • bankalar kanunu'na muhalefet üzerine açılan davadan zaman aşımı sonucu yırtmış zat-ı muhterem.
  • başkalarının gazetesini alarak işe girmeyen, gazetecilikten yetişme olan, bir dönem türkiye ve basın tarihimizde önemli yeri olan, çok sayıda ilklere imzasını atmış, sabah ve yeniasır gazetelerinin eski sahibi izmirli dinç bilgin, taraf gazetesinden neşe düzel'le bir söyleşi yapmış. iki gün tam sayfa yayınlanan bu söyleşi, basın tarihimizde bir milat oluşturacak niteliktedir.

    1. bir medya patronunun dürüst ve tutarlı özeleştirisini okumak isteyenler;
    2. geçmiş ve günümüz medyasının dinç bilgin gözüyle inç bilgin tarafından nasıl algılandığını bugün nasıl göründüğünü anlamak isteyenler;
    3. gazete ve internet yayıncılığının yarın nasıl olması gerektiği üstüne değişik bir bakış açısını görmek isteyenler;
    4. taraf gazetesinin dinç bilgin tarafından nasıl değerlendirildiğini okumak isteyenler aşağıdaki kısa yola girerek iki sayfalık söyleşinin tamamına ulaşabilirler:

    http://www.izmirizmir.net/…/haber.php?haber_no=3776
hesabın var mı? giriş yap