hesabın var mı? giriş yap

  • burada gözükmekte olan anıttır.

    tarihin gördüğü en büyük sistemli seri cinayetler dizisine imza atan terör örgütü asala, türkiye'nin 300'den fazla sivil vatandaşını yaralamış ve 46 diplomatını acımasızca katletmiştir.
    kendi varoluş bildirgesinde dahi, yöntemini terör yaymak olarak açıklayan bu örgüt, vahşice masum sivilleri katletmiştir.

    işte bu teröristlerin anısına, ermenistan hükümeti alenen hiç utanıp sıkılmadan, bir anıt dikmiştir.
    ne içerdeki hainlerden, ne de dışarıdaki düşmanlarımızdan bir allah'ın kulu da çıkıp yahu kardaş, bu yaptığın ayıp değil midir, diye sormak zahmetine bile girmemiştir.

    bugün sarkisyan'da benzer şeyleri söylüyor, bizim acılarımız çok büyük derken, anadolu'da ermeni çetelerince camilere toplanıp yakılan masum türk köylerinden bahis açılınca, "bir kaç köyde sıkıntı olmuş olabilir" diyerek vahşice öldürülen 500bin türk köylüsü için dalga geçer gibi konuşabiliyor.

    yahu adam senin diplomatlarını tek tek biçen teröristler için anıt dikmiş, sen hala yüz sene önce ortak yaşanmış acıların türk tarafını silip, ermeni tarafını sahiplenme derdindesin.. sahi bu nasıl vicdandır?

  • "mesajlara dair bir mesaj
    çocuklar için yapılan edebiyatın has örneklerini yalnızca fikirlerin aracı olarak öğretmek, eleştirmek, sanat eseri olarak görmemek vahim hata. sanat bizi özgürleştirir; sözcüklerin sanatı, bizi sözcüklerle dile dökebileceğimiz her şeyin ötesine taşır..."

    ursula k. le guin'in temmuz 2005'te, cbc magazine'de yayınlanan, tolga korkut tarafından türkçeleştirilen yazısını bianet'ten okuyabilirsiniz. buyrun, adresi:

    (bkz: http://www.bianet.org/2006/01/06/73015.htm)

  • bu makalede arf, makinelerin düşünüp düşünemeyeceği sorusunu tartışıyor. makinelerin yalnızca düşünceyi taklit edebileceklerini, ancak gerçekte kendileri için düşünemeyeceklerini savunuyor. bu argümanını, makinelerin insan beyni ile aynı türden bir iç yapıya sahip olmadığına işaret ederek desteklemektedir. insan beyni öğrenebilen ve uyum sağlayabilen karmaşık bir sistemken, makineler sadece bir dizi talimatı takip etmek üzere programlanmıştır.

    arf ayrıca makinelerin insanlarla aynı türden bir bilince sahip olamayacağını savunmaktadır. bilinç, tanımlanması zor olan öznel bir deneyimdir, ancak düşünce için gereklidir. makineler insanlarla aynı tür öznel deneyime sahip değildir, bu nedenle gerçekten düşünemezler.

    arf'ın makalesi zihin felsefesi alanında bir klasiktir. düşüncenin ve bilincin doğası hakkında önemli sorular ortaya koyan, düşünceli ve iyi savunulmuş bir makaledir.

    işte makaleden bazı önemli noktalar:

    * makineler düşünceyi taklit edebilir, ancak kendileri için düşünemezler.
    * insan beyni öğrenebilen ve adapte olabilen karmaşık bir sistemdir, makineler ise basitçe bir dizi talimatı takip etmek üzere programlanmıştır.
    * bilinç, düşünce için gerekli olan öznel bir deneyimdir ve makineler insanlarla aynı tür öznel deneyime sahip değildir.

    arf'ın makalesi, düşünce ve bilincin doğası hakkındaki tartışmalara değerli bir katkıdır. makine zekası olasılığı hakkında önemli soruları gündeme getiren düşündürücü bir makaledir.

  • başlık: bilmeyen ekşi sözlüğü anlatmak

    entry: ya böyle ne kadar kıl tüy herif varsa orada amk. hani bizim köyde gancık hasan vardı ya ota boka laf ederdi. heee düşün ki binlerce gancık hasan var.

  • annem, ben dört ya da beş yaşlarındayken gündelige başladı. babamın fırında (fırın işçisiydi), abilerimin okulda ve annemin gündelikte olduğu karanlık kış günlerinde evde tek başıma kalmaya korkar ve annemin evin anahtarını boynuma asmam için yaptığı kolyeyi başımdan geçirip dışarı çıkardım; bilmediğim sokaklara girip orada kaybolmak için. kaybolup, evi bulmaya çalışırken vaktin daha hızlı geçtiğini keşfetmiştim çünkü.
    sevgiliyi beklemek de biraz bunun gibi bir duygu. boynunuzdaki anahtar yerine kalbinizde sevgisi, aklınızda imgesi, dünyaya açılıp vakit geçsin diye kaybolmak sevgiliyi beklemek.

  • şirketin ne kadar para kazandığını kalem kalem hesaplamanıza gerek yok. şirket halihazirda halka açık olduğu ve borsada işlem gördüğü için tüm bilançoları zaten her çeyrekte paylaşılıyor. mesela son çeyrekte 2.3 milyar euro ciro elde etmelerine rağmen çeyreği 20 milyon euro zararla kapamışlar.

    son ceyregin rakamlari

    gelmis gecmis tum ceyreklerin verileri

    yalnız bakkal hesabı yapar gibi "şarkı başına 5 cent ödeyip 8 cent alsalar şarkı başı 3 cent kar ediyorlar" demek yalnış oluyor çünkü kurumsal bir şirketin tüm masrafları şarkılara ödediği paradan ibaret değil. bunun server masrafı var, data masrafı var, teknoloji masrafı var, algoritma geliştirme masrafı var, şirketin içinde çalışan beyaz yakalıların maaşı var, marketing var, insan kaynakları var, hukuk departmanı var....var oğlu var.

  • konu bu değil ama şuna takıldım: "yaralı polis memuruna ilk müdahaleyi meslektaşları yapmıştı..." ne yaptılar allahını seversen söyle :)

  • vizesi olmayan, onun yerine grup halinde sunum yapılarak geçilen bir derste (henüz bilmiyorken) gruplar oluşturulurken derste olmadığım (zaten genel olarak olmadığım) ve vize öncesi hafta okula ne dönüp bittiğini öğrenmeye gittiğimde olaydan haber olduğum ve bütün grupların dolmasıyla grupsuz kalmam sonucu hoca tarafından iki tane çek cumhuriyeti kökenli erasmuslu kızdan oluşan bir gruba eklendiğim bir durumda (önce gidip kızlara sordum ve kabul edildikten sonra eklettim kendimi listeye tabi), sunumla alakalı iletişim kurabilmek maksadıyla kızlara ulaşmak için hocanın maille yolladığı listeden kızların isimlerini bulup facebook'tan eklemem sonucu kabul edilmeyecek kadar yakışıklıyım.

    daha sonra uzunca bir mesajla durumu izah ettim, "tamam biz halledicez sana senin kısmını yollarız" diye cevap attılar, ben de usulca arkadaşlık isteğimi geri çektim :(

  • lan gelsin bize 3 milyon suriyeli + 1 olur ne var. hatta lubna ve afrika da gelsin. kavimler gocu konusunda deneyimliyiz.