hesabın var mı? giriş yap

  • afrikada bir iğnesiyle kaplanı deviren arılar vardır. bunların kovanlarına hiçbir canlı yaklaşmaya cesaret edemez. ancak bal porsuğu balı sever...

    yıllar sonra bir edit: "afrika'da kaplan yoktur. kaplanın anavatanı asya'dır. " bunu ısrarla yazan tüm yazar arkadaşlarımın emeğine sağlık.

    yıllar sonra ikinci edit: john hartigan'dan ; bal porsuğu balı sevmez. aslında ayılar da balı sevmez. onların meselesi, kovanların içindeki larvalardır. bedava proteindir onlar için, uzun süre idare eder.

  • "o bir fenomen! ters dönmüş eti puf!"

    eşine rastlanamayacak bir eti puf! meraklısına, kolleksiyonculara, yemek isteyenlere...

    o hayata 1-0 yenik başlayanlardan! o hayata sırtını çevirmişlerden! o güneşi görmek istemeyenlerden! o küsmüşlerden!

    fabrika çıkışı kusurlu. kesinlikle şahsım tarafından paketi açılıp ters çevrilmemiştir. zaten bilen bilir eti puf'ları açmak hiçte öyle kolay değildir. yanınızda ya kesici delici bir alet ya da uzun tırnaklı bir arkadaşınız bulunmadığı sürece açması bir hayli zordur. açtıktan sonra da eski haline getirmek paketi imkansızdır.

    "ne var ki ben de ters çevirebilirim onu" diyenlere hemen imkansızlığını anlatayım:

    ankara genelinde her branşta her seviyeye özel ders veren onlarca donanımlı odtü'lü öğrencilerden oluşan odev(odtülü ders verenler) çalışanları olarak toplanıp incelediğimizde şunu gördük; eti puf'un 5.5 cm olan bisküvisinin çapı, paketin 3 cm olan yarı çapından (paketinin de yarım küre olduğunu göz önüne alırsak) büyüktür. dolayısıyla bisküvisi kırılmadan o paketin içinde ters dönmesi mümkün değildir. matematik kurallarına aykırı o çevirmeyi kimse yapamaz. yapılsada eti puf fotoğraflardaki gibi kalamaz.

    baştan 6. ve 7. fotoğraflarda puf'un marşmelov diye tabir edilen beyaz şekerlemesinin bir miktar ezik olduğu ve bu şekilde ters döndüğü düşünülmüş. yine odev olarak yaptığımız incelemede puf'un taşınmalar esnasında o bölgeye doğru eğimli durması ve ağırlık merkezi doğrultusunun tam o bölgeden geçmesi sebebiyle oraya yapılan basınçtan ötürü o şekle geldiği anlaşılmıştır. bu yapılan araştırma da akıllarda soru işareti kalmamasını sağlamıştır.

    http://www.sahibinden.com/…s-donmus-eti-puff/detay/

  • ttnet'in yeni reklamında kullandığı slogan. sanırım "daha fazlasını vermeyeceğiz, bununla yetinin" gibi bir anlamı var.

  • hollandadan bildiryorum, tvde spiker soruyor wijnalduma hakem etkiledi mi maci diye, wijnaldum diyor ki hakemle alakasi yok, kotu oynadik ondan kaybettik.

    spiker de ligte soruyor 3. golde hakanin onundeki bos alan kimin sorumluluguydu diye, de ligt ben kapatabilirdim arkaya forvet kaciyor sanip basmadim, bir daha izlicem diyor

    bunlari konusan adamlar sonraki mac hatalarindan ogrenir gelistirir kendini abi, bizim turkiye ligindeki teknik direktorlere futbolculara nasip olsun

  • nasa'nın uzay çalışmaları için kullandığı teknoloji bugün günlük hayatımızda kullandığımız birçok şeyin hayatımıza girmesine neden olmuştur.

    nasa icatları sayesinde hayatımıza giren bazı şeyler:

    1) cep telefonu kamerası:

    telefonunuzla selfie çekerken nasa'nın jet propulsion laboratuvarı'na* teşekkür etmelisiniz. cep telefonları, nasa araştırmacılarının daha küçük ve daha hafif hale getirdiği, daha net fotoğraflar çekebilmemizi sağlayan bir metal oksit yarı iletken görüntü sensörü kullanırlar. nasa bu sensörün boyutunu küçültmese bugün instagram ve benzeri platformların bu kadar popüler olabilmesi mümkün olmazdır. cep telefonu kavramı da ilk olarak 1960'larda jet propulsion laboratuvarı'nda düşünülmüştür.

    2) hafızalı köpük* (temper foam)

    ames araştırma merkezi'nde* geliştirilen, hafızalı köpük olarak da bilinen temper köpüğü; yastıklar, şilteler, (tempur yatak ve yastıklar mesela) güvenlik ekipmanları, uçak koltukları ve daha fazlası dahil olmak üzere çok sayıda kullanım alanına sahiptir. nasa'nın çarpışma korumasını iyileştirmek için daha iyi bir dolgu ihtiyacından ortaya çıkmıştır.

    3) kablosuz (şarjlı) elektrikli süpürge:

    bugün neredeyse evinde bulunan robot süpürgelerden, dikey süpürgelere ve çok daha öncesinde evlerimizde kullanılan el süpürgesine kadar nasa'ya borçluyuz.

    apollo programı sırasında black & decker, ay'da çekirdek numuneleri çıkarmak için kullanılacak taşınabilir bir matkap için bir motor geliştirmekle görevlendirilmiştir. ortaya çıkan teknoloji kablosuz elektrikli süpürgelere ve diğer küçük ev aletlerine yol açmıştır.

    4) kızılötesi (lazerli) kulak termometresi:

    diatek corporation, nasa'nın teknoloji ortakları programının desteğiyle gökbilimcilerin yıldızların ve gezegenlerin sıcaklığını ölçmek için kullanacakları teknolojiyi geliştirmiştir. aynı teknoloji kulak zarı tarafından yayılan enerji miktarını ölçen termometrelerde kullanılmıştır.

    5) oluklu (yol) döşeme:

    üzerinde kesikler (oluklar) bulunan yol kaplaması nasa bilim adamlarının uzay mekiklerinin inişleri sırasında kızaklamaması için üzerinde çokça düşündüğü bir yöntemdir. yöntemin, suyun hızla tahliyesine yardımcı olduğunu bulmaları sonrasında bu yöntem havalimanları ve otoyollarda da kullanılmaya başlanmıştır.

    6) acil durum battaniyesi:

    acil durum kitlerinin olmazsa olmazı yansıtıcı battaniyeler nasa tarafından 1964'te geliştirilmiştir. hafif folyo levhalar insanları sıcak tutmakta çok etkilidir ve vücut sıcaklığındaki büyük değişiklikleri önlemek için uzun mesafe koşucuları tarafından yaygın olarak kullanılır.

    kaynak: britannica

  • bir kediyle yaşamak, evde küçük bir çocuk varmışcasına önlem alarak yaşamaktır.

    - içi kızgın yağ dolu tavanın sapını ocağın iç tarafına doğru çevirmek (pati atarak tavayı üstüne devirmesin)

    - yanan mumu yanına yaklaştırmamak (bıyığı kuyruğu yanmasın)

    - çamaşır ve kurutma makinesini doldurmadan evvel içini kontrol etmek (içine girip yatıyor)

    - bıçağı tezgahın kenarında bırakmamak (sapına pati atıyor, kafasına saplanabilir)

    - kapıları, pencereleri hızlıca kapatmamak, rüzgarın çarpmaması için önlerine ağırlık koymak (sıkışabilir, bir keresinde az daha kafası kopuyordu)

    - ortalıkta permatik bırakmamak (oyuncak zannediyor, elini ayağını kesiyor)

    - ortada deterjanlı su bırakmamak (içiyor, manyak mıdır nedir)

    - klozete blok takınca kapağını hep kapalı tutmak (mavi suyu da içiyor)

    - zeytinyağı, sıvı yağ tenekesinin tıpasını sıkıca kapatmak ( devirip yağla oynuyor)

    - balkon kapasını kapatırken her zaman içeride olduğundan emin olmak (bir gece balkonda kalmış, sabah çok dinlenmiş bir şekilde uyandığımda anlamıştım bunun ortalarda olmadığını, yazık kulakları filan hep buz kesmiş)

    - eğer ortalarda görünmüyorsa ve dışarı çıkmak gerekiyorsa gardrop kapağını açık bırakıp evden öyle çıkmak (bir gün eve geldim, dolaptan miyav sesleri geliyordu, tüm gün dolapta kapalı kalmış)

    - pencere açıkken dikkatli olmak (i believe i can fly)

    ve daha bir sürü şey, anksiyete bozukluğu yaşıyorum bunun sayesinde.

  • maalesef ülkemizde bir hastalık halini almış olan takip mesafesi kuralına uymamaktan kaynaklanmış olduğunu düşündüğüm üzücü kaza.

    yetkililerin acil olarak önlem alması gerek çünkü ülkemizde kimse takip mesafesi gibi trafiğin en hayati kuralına uymuyor. aksi gibi uyan kişileri de enayi olarak görüp bıraktıkları mesafeyi saygısızca doldurarak kurunun yanında yaşın da yanmasına sebep oluyor bu saygısızlar.

  • bir şehrin ruhu bu kadar mı iyi verilir? yarı bilinç arasından fırlayıp gözünüzün baktığı yerde izi kalan tamlamalar, saçmasapan çıkarımlar gibi. yarı bilinç arasından fırlayan o ne idüğü belirsiz çıkarımın hayatınızı bir süre şeffaflaştırması gibi, öyle mahmur, öylesi bir ayıklık hali. o saçmasapan görünen şey, hayatının özüne dair yapabileceğin en iyi tespit. bazı hissiyatlara nokta atışı yapmakta öyle başarılı bu film,, winnipeg'in o kafkaesk atmosferine vaktinde vâkıf olmuş herkesin hayatına. winnipeg, my winnipeg.. shittypeg! bir şehirde yaşadım, bak işte bu da hayatım. hayat.