• 3. ölüm yıldönümünde saygıyla andığımız büyük müzisyen.

    "dünyaya bir daha gelirsem ne kadar tank top tüfek varsa hepsini eritip saz cümbüş ve zurna yapacağım"
  • açılımın kime neye neden yapıldığını ölümüyle bize göstermiş ozanımız.

    nazımın mezarından korkanlar, ahmet kayanın ölüsüne dirisine tahammül edemeyenler, neyi açacaklar kime açacaklar. insan olmanın erdemini içlerine sindiremeyenler riyalarını yıllar boyu üzerimize maske diye salanlar mı kurtaracak bizi.

    din iman edebiyatı yapıp kürsülerden minberlerden gözyaşı dökenler nerede ölüye saygınız.

    sırf türkü söyledi diye anlamadığınız bir dilde sürgünlere yolladığınız öldürdüğünüz yetmedi mi ?. şimdi de cesedini mi sahipsiz bırakmak istiyorsunuz ?. ama yanılıyorsunuz.. o cesetler ayaklarınıza dolaşacak gidip moskovalarda görmek zorunda kalacaksınız. ölüm emirleri veren kirli dudaklarınız birgün nazımın şiirine, ahmetimin şarkısına şıvanımın türküsüne muhtaç olacak. belki bu halk bunu görmeyecek ama o ustalar o ozanlar o şairler sizleri gökyüzünden istihzayla anacaklar.. korkmayın ölülerinden çok çok yüzünüze alaylı bir bakış atarlar..

    bu kadarını da kaldırırsınız sanırım.. kösele suratınız var nasıl olsa sizin.

    türban havariliği yaparsınız, oğlunuz gider en modern giysileriyle bir hatun kaldırır..

    fakir fukara edebiyatı yaparsınız, gider çırağanda düğün yaparsınız.

    hak hukuk dersiniz, koskoca bir şehiri abinizin üstüne yaparsınız.

    insan hakları dersiniz, 13 yaşındaki kızlara göz koyarsınız..

    eşiniz çıkar çocuklardan bahseder ağlar, kalkar televizyondan çocuklara ölüm emirleri verirsiniz.

    din dersin kuran dersin, en büyük imamının türbesine bomba yağdıranlara omuz verirsin..

    biz bu filmi çok gördük.. artık midemiz de bulanmıyor sizden..

    ama er ya da geç bu toprakları ölülerimizin kemikleriyle süsleyeceğiz.. yaptığınız bütün binalardan daha güzel olacak..
  • ermeni asıllı olmasına rağmen genel olarak kürtçe söyleyen sanatçı. bunun nedeni kendisi de sıkça dile getirdiği gibi babasının vasiyeti üzerinedir. dediğine göre babası ermeni tehciri esnasında bir kürt aile tarafından korunup kollandığı için babasını onlara minnettar kılmış ve ölümünden önce ona bu minnete elinden geldiğince sadık kalmasını istemiştir. o da sesi ve şarkıları ile kürtlerin kültürüne bir çok kürtten fazla katkıda bulunmuştur.
    1934 yılında qamişlo da doğmuştur. burda eğitimin bitirmiş ve müzik eğitimini bir bilûrvan olan babasından almıştır. her ne kadar cümbüş ile özdeşleşmiş olsa da, müziğe 18 yaşında ud çalarak başlamış ve qamişlo ve çevresinde kürtçe, arapça ve ermenice söylerek mesleiğini icra etmeye başlamış sonrasında cümbüşe geçmiştir. 1966 da ermenistan a geçerek radyo da çalışmaya başlamış. fakat kendisi ermenistan yıllarını daha çok bir gurbet olarak niteliyor. şarkılarında çok duru bir kürtçe kullandığnı söylemek mümkün en bilinen parçaları feqiyê teyranın şiirini seslendirdiği ay dîlberê, bilbilo, te ez kal kirim, şev çû..
  • ermeni olmasına ragmen, turkulerini kürtce soyleyen ve kürtler tarafından kendisine
    ape aram- aram amca denilen, halk muzigi sanatcısı.

    doldur kardas icelim, mendilim beyaz gibi turkulerin bestecisidir...
  • kürtçeyi geliştiren, yücelten büyük bir değerdi. şimdilerde onun şarkılarını okuyup "qemilî zozan" diyenler ve bu berbat telaffuzları övenler onun kürtçeye verdiği emekten, bıraktığı mirastan birazcık da olsa utanmalı.
    sesi de ismi gibi huzur demekti bizim için ve bu hiç değişmeyecek. ismi hiçbir zaman unutulmayacak.

    https://youtu.be/1p1tvpp9qks
  • "dünya'ya bir daha gelirsem, ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım."
  • etyen mahçupyan, 23 ocak 2011 tarihinde zaman gazetesinde yayınlanan "duyarsızlık" başlıklı yazısında aram tigran (ve onun hikayesi üzerinden türk devleti ve milleti) hakkında şunları söylemiştir:

    --- alıntı ---

    batman belediyesi, 2009 yılında bir parka aram tigran adını vermek istedi. aram tigran, anne ve babası 1915'te bu topraklardan gitmek zorunda kalan bir aileye doğmuştu. aile diyarbakır'ın kulp ilçesine bağlı olan kexriban (behemde) köyündendi. aram yetenekliydi... büyük bir udi ve bestekâr oldu. beş dilde şarkılar yazıp söylemekle kalmayıp, kürtçenin en dokunaklı ve özgün eserlerinden birçoğuna da imza attı. bunların birçoğu hiçbir zaman göremediği 'asıl' ülkesine olan hasretini dile getirmekteydi. neden sonra ancak ileri yaşlara geldiğinde memleketini ziyaret ettiğinde, batman belediye başkan vekili serhat temel'in tanıklığına göre şöyle demişti: "o dağlara, ağaçlara, derelere, evlere baktığımda içim titredi. ağladım. çok canım acıdı. babamı, annemi ve onların yaşadıklarını anımsadım. çok üzüldüm. 'biz nasıl bu topraklarda büyüyemedik' diye hayıflandım."

    aram tigran, bu ziyaretten bir süre sonra öldü... son isteği yaşayamadığı topraklara gömülmek, içindeki hasreti o toprağın içine akıtmaktı. ama devlet izin vermedi. "bir rüzgâr esti dağıttı yuvamızı. öksüzüz, sürgünüz, taştan bir yuvanın hasretindeyiz" diye yazmış olan bu büyük ozanın devlet açısından 'manevî' bir değeri yoktu. burası 'türk' topraklarıydı ve ancak türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının gömülmesi caizdi. devlet, cumhuriyet öncesinin milyonlarca insanının cesedinin üzerinde kurduğu egemenliğine kimlik biçmişti bir kez... ölülerin bile milli olanı aranmaktaydı ve aram tigran ermeni'ydi. toplum ise bu konuyla ilgilenmedi. laik basın yüzeysel çoğulculuğunun belirtisi olarak ve hükümeti yaralama maksadıyla olaya değinip geçti. muhafazakârlar ise olayı görmediler, ilgilenmediler bile... bu bir devlet meselesiydi, adam zaten ermeni'ydi ve zaten böylesine duyarlı bir milleti duyarsızlıkla itham etmek mümkün değildi.

    derken batman belediyesi, aram tigran adını bir parka vermek istedi. mesele valiliğe, oradan da dışişleri'ne gitti. milletin duyarsızlığının somut temsilcisi ve taşıyıcısı olan devlet ise bu talebe 'doğal olarak' karşılıklılık (mütekabiliyet) ilkesi üzerinden baktı: "bilindiği kadarıyla yunanistan ve ermenistan'da türk şahsiyetlerden birinin adının verildiği bir park/cadde/sokak/meydan ismi bulunmamaktadır..." adamın kendisi, nereden geldiği, neler yaptığı, ne hissettiği, bu topraklara ta uzaklardan neler verdiği önemli değildi. insanlığa duyarlı olmak devletin işi olamazdı. devlet bir 'türk şahsiyetin' adına muhtaçtı. çünkü hayat kimliklerin ve milletlerin ruhsuz kol güreşinden başka bir şey değildi. devlet bu kararı alırken hiç gocunmadı... 'milletine' güveniyordu... nasılsa her ikisi de aynı ortak duyarsızlık zemini üzerinde şekillenmişti.

    --- alıntı sonu ---

    türkiye'de gömülmesine izin verilmeyen bir başka ermeni için (bkz: william saroyan /@derinsular)

    tema:
    (bkz: ermeni soykırımı /@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: soykırım /@derinsular)
  • 75 yaşındaki kürt müziğinin duayeni ermeni sanatçı aram tigran atina’daki evinde aniden rahatsızlanmış ve maalesef beyin ölümü gerçekleşmiş.doktorlar, kalbinin de uzun süre dayanamayacağını ve umutsuz olduklarını söylemiş.

    kürt müziğine katkısı çok büyüktür. ayrıca aram’ın ürettiği kürtçe ezgiler, kürt dili ve kültürünün gelişmesinde ve tanıtılmasında da çok önemlidir.bu anlamda ölümsüzdür.

    üzerine yıldızlar yağsın aram...
  • halen yaşıyor mu bilmiyorum. lakin durumunun pek iyi olmadığı söyleniyor. bugün, ya da yarın her fani gibi naçiz bedeni toprak olduğunda dahi, üstüne ölü toprağı serpilmeye çalışılmış kürtçenin sesine ses olduğu gerçeği baki kalacaktır.
    "tu di aramgaha xwe de her tim bi aştî û aram bî, kekê aram."
  • ölümsüz sandığım büyük müzisyen.
hesabın var mı? giriş yap