• islamiyet öncesi arap toplumunda putlar. yerel inanışların anaerkil kökeni ile de ilgili olabilir. en bilinenleri lat uzza menat isimli putlardır. şeytan ayetleri'ne de konu olmuşlarıdr.

    bu isimde bir kitap çıkıyormuş piyasaya. yazarı bir türk. nedim gürsel. anladığım kadarı ile lat uzza menat isimli putların ağzından islam'ın kabul edilişini ve yayılışını anlatmış. tamamen islami kaynaklardan yazdığını, selman rüşdi gibi provokatif olmadığını söylüyor. ilk başta romanı "vahiy ve muhammed’in libidosu" üzerine kurmayı düşünmüş, sonra vaz geçmiş.

    hürriyet'te bir röportaj var yazarla. röportajda dikkati çeken bir hata var. artık yazar mı öyle dedi, yazıya geçiren mi öyle yaptı bilmiyorum ama hz. muhammed'in "bana yalnızca ayşe ileyken hadis geliyor" dediğini yazıyor. ancak islami terminolojiye göre bu yanlış. hz. muhammed'e hadis gelmez. vahiy gelir.

    http://www.hurriyet.com.tr/…02.asp?gid=229&sz=19968
  • henüz bitirmediğim için hakkında fazla konuşamayacak olsam da, bir şeyler söylemezsem çatlayacağım kitap. (gerçi bir şehiriçi otobüs seyahatinde bitecek kadar az kaldı okumadığım.)

    insanlar tanrı'ya inanmayabilir. inananlar da ağır sorgulama süreçlerinden geçebilir.
    hele ki bir çocuğun, o kadar dini kurlı öğretiyi vs. kabul edip içselleştirmesi iyice zordur; en azından iyice zor olması gerekir.
    ama bunların hiçbirini hiçkimse oturup anlatmaz, yazmaz, hatta neye inanmadığını araştırmaya bile tenezzül etmeyen yani anlatacak bir şeyi bile olmayan çok fazla insan vardır.

    işte nedim gürsel, bilmiyorum ateist midir ama hem bir çocuğun hem de son derece inançlı bir gazinin gözünden bakmayı başarmış ve şahane bir inanç sorgulaması okutmaktadır bize.

    her zaman düşündüğüm şudur ki, bu kadar ağır sorgulamalardan geçmemiş bir inanç koftur, temelsizdir, dogmadan ibarettir. ve insanın mutlaka ama mutlaka, inancını "seçmiş" olması gerekir. seçimini temellendirme sürecindeki biri olarak, bu eserin çok faydasını gördüğümü çünkü söylediklerinin çok ağır olduğunu, tekrar ediyorum, güzel tarafının da işte bu ağır dili olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

    hissettirdiği şiddeti atlatmak için ken'an rıfai'nin mesnevi şerhi'ne duyulan ihtiyaç had safhadadır.
  • bu kitabı okuduğunuzda şaşıracak, her şeyi yeniden sorgulayacak, ne çok şeyi bilmediğinizi göreceksiniz. eğer buna hazır değilseniz, okumayın derim.
    --- spoiler ---

    hz. muhammed eşi ayşe* ile çıktığı bir seferde, konaklanılan yerde ayşe unutulur. safvan isimli, sefere katılıp geriden gelen bir gözcü ayşe'yi bulur. sonrasında neler olduğu bilinmez ama bir dedikodu yayılır. safvan ile ayşe arasında bir şeyler oldu diye. hz. muhammed bu söylentilere çok üzülür. ayşe'yi babasının evine mi yollasın, yoksa yüreğine taş basıp örtbas mı etsin? ne yapacağını bilemez. sonunda, böyle çaresiz, böyle kahrolmuş bir durumda içi içini yer, zihnini kurt kemirirken her zamanki gibi cebrail imdadına yetişir. ve ayşe'nin suçsuz olduğunu şöyle ilan eder cümle aleme:

    "muhammed'in eşine o yalanı uyduranlar içinizden bir güruhtur.(...) o kimselerden her birine kazandığı günah karşılığı ceza vardır; içlerinden elebaşlık yapana ise büyük azap vardır. onu işittiğiniz zaman, erkek kadın müminlerin, kendiliklerinden hüsnü zanda bulunup da "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? işte bunlar, şahit getirmedikçe allah katında yalancı olanlardır. (...) allah bilir, siz ise bilmezsiniz."

    --- spoiler ---
  • hakkında başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verilmesinin ardından beyoğlu 2. ağır ceza mahkemesi'ne yapılan itiraz sonucunda nedim gürsel hakkında "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama" suçundan dava açılmasına neden olan kitaptır.

    gürsel kitabı dedesi ahmet nedim tüzün'ün anısına adamıştır.
  • nedim gürsel: allah'ın kızları - bu kitap 2008'de çıkmıştı. nedim gürsel'in o dönem verdiği bir röportajdan kısa bir alıntı aşağıdaki yazı.

    "araplar islamiyet öncesi dönemde kabe'deki 360 tane put arasından en yükseği, en güçlüsü olarak ay tanrısını görüyor ve buna al-ilah (en güçlü ilah) diyor, ellerini iki yana açarak ona dua ediyorlardı. ingiltere'deki british museum'un babil bölümü b kısmında bulunan heykeller arap paganlarının bu inancını gösteren önemli bulgulardandır.

    arapçada "ilah" olan tanrı kelimesi islamiyetle beraber "allah"a dönüştürüldü. (southern arabia, carleton s. coon, washington, d.c. smithsonian, 1944, p.399) ay tanrısı al-ilah erkek kabul ediliyordu ve dişi güneş tanrıçası ile evliydi. üç kızı vardı. bunların adları al-lat, al-üzzat ve al-menat idi.

    muhammed, şeytan ayetleri diye bilinen olayda önce bu lat, uzza, menat adlı tanrıçaları gaf yaparak övmüş ancak daha sonra pişman olmuş ve o sözleri kendisine şeytanın söylettiğini ileri sürmüştü.

    muhammed, kabe'deki 360 puttan en güçlüsü kabul edilen ay tanrısının ismini alıp tek olduğunu söylüyordu. "al-ilah tan başka ilah yoktur" (the hajj, f. e. peters, p 3-41, 1994) muhammed böylece al-ilah'ı tek tanrı olarak ilan etti ve diğer putlara tapınmayı yasakladı.

    islamiyet öncesi arap paganlarının (müşriklerin) ilginç gelenekleri vardı. bunlar ramazan dedikleri ayda bir ay oruç tutarlar, mekke'ye hacca gidip kabe'nin etrafında yedi kez dönerler, "kara taş"ı (hacerül esved) kutsal sayar onu öper ve günde dört veya beş vakit namaz (salat) kılarlar, şeytan taşlarlardı. (ıs allah the same god as the god of bible?, m. j. afshari, p 6, 8-9, islam, beliefs and observances, caesar e. farah)

    arap müşriklerinin namazdan önce bugünkü islamiyet dünyasında olduğu gibi abdest alma gelenekleri de vardı. burunlarına su çekerlerdi, ellerini dirseklerine kadar yıkarlardı, bunlar eski pagan arapların abdest alma şekliydi. bu gelenekler yahudi ya da hristiyan kültürlerinde yoktur. oruç bilindiği gibi hristiyanlıkta da vardır fakat "belli bir ayda oruç tutma" geleneği arap paganlarının eski bir geleneğiydi.

    öyle ayetler var ki muhammed'in özel hayatıyla ilgili, ilahiyatçılar bunu benden daha iyi bilir. orada işte insan muhammed'e olan inancını yitirebilir. bir örnek vereyim. hatice'nin ona hediye ettiği ve azat ettiği kölesi zeyd'in karısı zeynep. peygamber zeynep'e aşık oluyor, çok insani bir durum bu. ama bir kural var, evlatlıklarınızın eşleriyle evlenemezsiniz diye. onun için muhammed aylarca bir melankolinin içinde yaşıyor ve bir ayet geliyor. yaklaşık olarak, senin gönlündeki sıkıntıyı biz biliyorduk deniyor. bunun üzerine zeyd karısını boşuyor ve muhammed alıyor."

    nedim gürsel
  • bir nedim gürsel romanı.
    geçen sene okumuş daha ilk sayfalardan itibaren çok beğenmiş kaptırmıştım kendimi. bununla beraber tarifi imkansız karmaşık duygular hissetmiştim. sanırım tekrar okuma zamanı geldi.
  • (bkz: valkyrie)
  • “aman, putları kösnül ve mağrur tasvir edeyim”, “aman, bedevilerden bahsederken şehvet ve vahşetten geri kalmayayım” derken, anlatımı; hubel, lat, menat, uzza ve cümle asnam’a kurban etmiş kitaptır.

    - ya hu, beş dakika edebiyat okuyacağız el aman!
    - burada sikiş var sikiş! efendilik isteyen, ahmet hamdi okusun!

    gibisinden bir etki yaratıyor okur üzerinde. evet, eski tanrıların kutsiyeti, organize dinler öncesi tanrı tahayyülü, sözkonusu unsurlar olmaksızın doğru düzgün anlatılamaz. kabulümdür. fakat arkadaş, her beş cümlede bir theodora’ya hallenmek isteyen bedevi şairin fallusu, bilmem kimin -afedersiniz- sikisi olmadan bir şey okuyalım değil mi? akmıyor arkadaş. araya birinin tenasül uzvu giriyor, beriki götünü gösteriyor, arkada koca devran dönüyor, biz göremiyoruz gözümüze giren – yazarın tabiriyle- zekerden! entel feridun’un tabiriyle, cicikler göz alıyor.

    bunun dışında; biraz amin maalouf, biraz orhan pamuk çaprazlaması bir yazın, kuran merkezlilik ve buna rağmen hafif oryantalizm sosu, bol galat-ı meşhur, malo viski malo koka kola derken kitabın okunabilirliği arada kaynıyor. belki daha evvel gürsel okumamış olmamın payı vardır, belki diğer eserlerini okusam beğenirim ama bunu pek şaapamadım.

    bana göre olmamakla beraber, -konuyla ilgili- görece eğlenceli eserler okumak isteyen herkese tavsiye edilebilir diye düşünüyorum. yine de beklenti yüksek olmamalı.

    gözlerinizden öperim.

    öpmem ama belki.

    tschüss!
  • yazar aziz nesin, salman rüşdi’nin tüm dünyada yankı yaratan, arap ülkelerinde yasaklanan ve yazarı hakkında “ölüm” fetvası çıkarılmasına bile neden olan “şeytan ayetleri” kitabını türkçe’ye çevirtmek istediği için, türkiye’deki ‘tutucu’ kesimin hedefi olmuştu. kitabın çok kısa bir bölümü türkçe’ye çevirilip aydınlık gazetesinde yayınlanmış, tepkilerin sonucu, 2 temmuz 1993 tarihinde, sivas’ta düzenlenen pir sultan abdal şenlikleri’ne katılanlardan 35 aydının madımak oteli’nde yakılarak öldürülmesine kadar gitmişti.

    nedim gürsel' de türkiye'nin ister iç ister dış ilişkiler yönünden gergin olduğu dönemde aziz nesin gibi zorlu bir işe başvuruyor..
    umarım insanlarımız kitabı sanatsal çerçevede yorumlayarak değerlendirirler..
hesabın var mı? giriş yap