• cemal granda'nın atatürk'ün uşağının gizli defteri'nde anlattığına göre afganistan'a sefir olarak atanmasının arkasında atamızın içkisine karışması varmış. https://twitter.com/…emal/status/772189032352735232

    "—hikmet bey, ben rakıyı şimdi değil, daha harbiye talebesiyken içerdim. bugüne kadar da hiç. zararını görmedim. diye karşılık verirdi. bayur bunun da altında kalmazdı:

    — muhterem paşam, bugün belki zararını görmediğinizi sanırsınız, fakat yarın göreceksiniz. siz bu memlekete lâzımsınız. kendinize acımıyorsanız bari bu millete acıyın. bu millet sizin varlığınızla kaim... atatürk bu sözleri hep gülümsiyerek karşılardı. fakat bir gün canına tak demiş olacak ki, hikmet bayur yine içkiyi kötüleyen konferansına başladığı sırada birden bire:

    — hikmet bey, seni kabil'e sefir yapalım. git, oraları gör; hatta icap ederse hindistan'a kadar git oralar hakkında bilgi edin... oku, tetebbu et ve ilim getir. bize bu yolda faydalı ol... dedi. bu suretle hikmet bayur'un kabil büyükelçiliğine atanma emri verilmiş oluyordu. bayur birkaç gün sonra ayrılarak kabil'e gitti."
  • türk inkılabı tarihi adlı kitabında,
    "1928'de yarbay nihat tarafından türkçeye çevirilip genelkurmay yayınlarınca yayımlanan la guerre turque dans la guerre mondiale (dünya savaşı içinde türkiye savaşı) adlı eserindeki "savaşla ilgili osmanlı kayıplar" tablosu ve "anadolu, bundan maada, vilâyat-ı şarkıye müslümanlarından savaş işlemleri yüzünden, veya mülteci olarak 500.000 ini kaybetmiştir. 800.000 ermeni ve 200.000 rum da katl ve tehcir yüzünden veya amele taburlarında ölmüştür..." kaydını ve yarbay nihat'ın "bizim [türkiye'nin] resmi kaynaklara göre de doğru saymak gerekir." tespitini aktaran kişi.

    (aktaran hikmet bayur, türk inkilap tarihi, c. ııı, kısım ıv, ankara:türk tarih kurumu yayınları, 1991, s.787.)
  • turkiye cumhuriyeti hukumetleri’nin birinde kabine uyesi olarak bulunmus sahsiyet. hukumet uyesi olarak gorev alisina iliskin bilgiler asagidadir:

    s.n./kabine/gorevi/gorev baslangici/gorev bitisi/secim cevresi/partisi/gorev suresi/toplam gorev yapma suresi
    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    1. 7.hukumet/maarif vekili/27 ekim 1933/09 temmuz 1934/manisa/chf/8 ay 12 gun/8 ay 12 gun

    not: resmi degil bu verilen sureler, ben saydim ve yazdim. nasil saydim? bir yilda 12 ay var kuskusuz ve her ay (istisnasiz) 30 cekiyor.
  • sadrazam kıbrıslı kamil paşanın torunu, aynı zamanda ataturk'un en çok sevdiği tarihçilerden birisidir.
  • türk inkılâbı tarihi adında 10 ciltlik bir eseri vardır.şerafettin turan'ın türk devrim tarihi adlı 7 ciltlik eseri ile beraber cumhuriyet tarihinin başucu kaynaklarındandır.baştan sona okunacak gibi değillerdir. milli mücadele,osmanlı devletinin son dönemleriyle alakalı hemen her konuda size fazlasıyla yardımcı olur.
  • üç ciltlik "türk inkılabı tarihi" eseri özellikle incelenmesi gereken nitelikli insandır.
  • uktecimiz kendisi hakkinda tarihci demis birakmis ama bu, ama bu savaşçı, diplomat, siyasetçi için az gelir. kimkimdir deki yasam oykusu soyle:

    türk siyaset adamı ve tarihçisi yusuf hikmet bayur, 1881 yılında istanbul'da doğdu. türk devrim tarihi konusundaki çalışmalarıyla tanınmıştır.

    son osmanlı sadrazamlarından kamil paşa'nın torunuydu. mekteb-i sultani'de öğretmenlik yaptı. kurtuluş savaşı'nda salihli cephesinde çarpıştı. tbmm'nin açılmasından sonra, 1 ekim 1920'de dışişleri bakanlığı siyasi işler genel müdürü oldu. londra ve lozan konferanslarında türk kurulana danışmanlık etti. 1923'te londra büyükelçiliği danışmanlığına, 1925'te siyasal temsilci olarak belgrad ortaelçiliğine atandı. 1927'de cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği, 1928'de kabil büyükelçiliği, 1932'de ikinci kez cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği, 1933'de manisa milletvekili seçildi ve ekim 1933-temmuz 1934 arasında milli eğitim bakanlığı görevini üstlendi.

    1933 üniversite reformu ile bütün üniversite ve yüksekokullara zorunlu ders olarak konan türk inkılâp tarihini okutmakla görevlendirildi. daha sonra dil ve tarih-coğrafya fakültesi'nde hint tarihi ordinaryüs profesörü oldu. 1946'da cumhuriyet halk partisi'nden ayrıldı. temmuz 1948'de kuruluşuna katıldığı millet partisi'nin iki yıl genel başkanlığını yaptı(1948-50). bu partinin yayın organı olan "kudret" gazetesinin de başyazarlığını yaptı. 1952'de partiden ayrıldı. 1954 ve 1957 seçimlerinde demokrat partiden bağımsız manisa milletvekili seçildi.

    27 mayıs 1960'tan sonra demokrat partililerle yassıada'da yargılanıp hüküm giydi. 1963 affıyla serbest bırakıldıktan sonra siyasal yaşamdan çekildi. türkiye devleti'nin dış siyasası (1934), türk inkılâp tarihi (1940-67, 3 cilt), hindistan tarihi (1946-50, 3 cilt), atatürk, hayatı ve eseri (1963), xx. yüzyılda türklüğün tarihi ve acun siyasası üzerine etkileri (1974), başlıca yapıtlarıdır.

    yusuf hikmet bayur 1980 yılında öldü.
  • 1891-1980 yılları arasında yaşamış tarihçi, siyasetçi ve diplomat.
    milli eğitim bakanlığı (1933-1934), cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği (1927-1928/1932-1933), afganistan büyükelçiliği (1928-1931) ve yugoslavya büyükelçiliği (1925-1927) görevlerinde bulunmuştur.
    millet partisinin kurucusudur.
  • ismet inönü'nün cumhurbaşkanı seçildiği oturuma katılan 348 kişiden, inönü aleyhine oy kullanan tek vekildi.

    edit: çeşitli kaynaklarda bu oylamaya dair farklı şeyler okudum, vekil sayısı bile farklıydı. bayur olayı doğru olmayabilir.
  • mustafa kemal'in atatürk soyadını almaya karar vermesine ilk etapta sıcak bakmadığını ancak atatürk'ün tek bir lafıyla nasıl ikna olduğunu ve kendisine hak verdiğini şöyle anlatır;

    "bir akşam atatürk, bu adı almaya karar verdiğini söyledi ve düşüncemi sordu.

    'mustafa kemal adıyle parlak zaferler kazandınız, ün saldınız, çürümüş bir imparatorluktan dipdiri bir cumhuriyet çıkardınız, büyük devrimler yaptınız; bu adı bırakmak doğru olmaz.' dedim.

    atatürk yalnız şu karşılığı verdi: 'ibn-i sina’ya neden kızıyorsun ?' ben işi anlamış ve 'doğru.' demiştim.

    bunun anlamı şuydu:

    ibn-i sina diye anılan ebn ali el-hüseyin ibn-i abdullah, buhara yakınlarında afşana’da doğmuştur. o sırada maveraü’n-nehr bir türk ülkesiydi. orada doğanların türklüğü değil, türk olmadığı savı ortaya atılırsa bunun kanıtlanması gerekirdi. ancak, hemen bütün türk ünlülerinin arap adları taşıması yüzünden karışıklıklar doğagelmektedir.

    bir karşılaştırma, durumu daha iyi anlamaya yarar.

    farabi de mâveraü’n-nehrlidir, ancak dedesinin adı tarhan’dır (tam adı `muhammed ibn-i muhammed ibn-i tarhan ebu nasır el-farabi`’dir). bu yüzden türklüğü kabul edilmektedir.

    eğer farabî’nin dedesi de “ahmet”, “muhammed” gibi bir ad taşısaydı hiç kuşkusuz o da ibn-i sina gibi arap veya fars sayılacaktı.

    atatürk bu adı almakla türklerin de genellikle türk adları taşımalarının gerektiğini belirtmek istemiştir."

    (belleten dergisi, ekim 1973, cilt 37 - sayı 148)
hesabın var mı? giriş yap