• pek çok ingilizin "tüm zamanlar içinde en favori filmin hangisi?" sorusuna verdikleri cevap. yüzlerce kez bıkmadan, her durumda izlenebilir kült bir klasik.. alkol*, tütün, türlü otlar ve hap tüketiminin abartıldığı, bruce robinson'ın yarı otobiyografik filmi. [ki kendisi burdaki "i/marwood"* karakteri oluyor]

    1969 londra'sı*... viktorya dönemini yansıtan eşyalarla bezeli, sefillik içinde bir dairede başlayan; iki işsiz aktörün arkadaşlığını, o çok yaman ingiliz tavrının ve fazla hınzır ingiliz espri anlayışının en iyi örneklerini vererek, iyi bir müzik seçimiyle izleyene sunan bir bakıma bir yol filmi [all along the watchtower*la şehri* geride bırakıp voodoo chile ile geri döndükleri...]

    çok erkek bir film ayrıca; bir iki ufak rol dışında hiç kadın yok!

    finalinde, withnail'in regent's park'da yağmur altındaki o hüzünlü monoloğu ile bir kaybedenin ne denli çekici olabileceğini gösteren; zekice kotarılmış cümlelerin çokça alıntılandığı film: "even a stopped clock tells the right time twice a day."
  • av tüfeği ile nehirde balık vurmaya çalıştıkları sahne absürd çaresizliklerinin yani filmin özeti gibidir.
  • her bir karesi her bir diyaloğu modern shakespeare adeta, herkes farklı bir diyaloğuna hasta olmuş.. benim hasta olduğum baştaki danny performansı:

    danny: as a matter of fact, i'm thinking of retiring and going into business. *

    withnail: doing what?

    danny: the toy industry.

    withnail: i thought you were in the bottle industry.

    danny: no, man. that's a sideline.
    ...you can have that. instructions are included. yeah, my partner's got a really good idea for making dolls. his name's presuming ed. his sister give him the idea. she got a doll on christmas what pisses itself.

    & i: really?

    danny: yeah, and you gotta change its drawers for it. it's horrible, really. but they like that, little girls. so we're gonna make one that shits itself as well.

    withnail: shits itself?
    danny: he's an expert. he's building the prototype now.

    .....

    danny: why is he behaving so uptightly?

    withnail: because a gang of cheeroot vendors considered a haircut beyond the limit of my abilities.

    danny: i don't advise a haircut, man. all hairdressers are in the employment of the government. hair are your aerials. they pick up signals from the cosmos and transmit them directly into the brain. this is the reason bald headed men are uptight.
  • yagmurun, ne zaman yagmasi gerektigini iyi bildigi film.
    sadece yasli ve suratsiz kadinlarin varolabildigi film.
    bir tavugun nasil oturabildigini gosteren film.

    yonetmen ile goruntu yonetmeninin ayni dili konustuklari film.
    oyuncu secimleri ile "gercek" e yaklastiran film.
    seyredilmezse, bir ozel "kahkaha" yi duymaktan eksik kalinacak film.
  • 1987 yapimi bir bruce robinson filmi. richard e grant'in gelmis gecmis en iyi performansi withnail'dir herhalde. kult film kategorisine girer mi? bence girer.
  • ingiliz sinemasinin medari iftihari.. 'hippie' kulturune huzunlu bir agit..

    --- spoiler ---

    filmde saclara dair bir diyalog da vardir.. danny, yani uyusturucu saticisi, "tum berberler, hukumetin emrinde. insanlar saclarini kestirmemeli, saclar insanlarin anteni, alicisi" der.. filmin sonunda 'i', withnail'den ayrilirken sacini kestirmistir.. belki de woolworths'de satiyorlardir o saclari, kim bilir..

    film biterken, withnail hamlet tiradini sona erdikten sonra selam verir ya.. iste insanin ici burkulur o anda..

    --- spoiler ---
  • withnail: satıcı, sarkastik, alkolik, şiir seviyor, oyuncu, leş bir mekanda yaşıyor, yırtmak istiyor. "bir ay içinde 30'umu deviriyorum ve yalnızca delik bir ayakkabım var".
    i: genç, paranoyak, histerik, vefalı, alkolik, kitap sever, oyuncu, leş bir mekanın yancısı, yırtmak istiyor.
    withnail and i: sinema tarihinin gördüğü en afili ikililerden. az önce izledim. elbette son olmayacak. tüm sevdiklerime izletecem bu filmi. kapıdan giren misafirin ilk işi filmi izlemek olacak. ondan sonra nasılsın iyiyim ya işte böyle senden naber faslı filan. önce bu film. sen de izle bence.
  • finaldeki hamlet monoloğu filmin çehresini de değiştiriyor. o ana dek hafif melankoli yüklü iyi bir ingiliz kara mizahı olarak ilerleyen film, finalde hamlet'in sahneye çıkmasıyla o'nun yüz yılların ardında gizlenmiş melankolisini withnail'in titrek göz bebekleri ve titreyen sesi vasıtasıyla geriye dönük biçimde tüm filmin üzerine boca ediyor. aslında başka bir film seyretmiş olduğumuzu o anda anlıyoruz. üstelik bunu tam yerinde yapıyor. bu iki konuşmanın nasıl yapıldığına bakarak bunu daha iyi anlayabiliyoruz.

    hamlet, hayaletle karşılaştıktan sonra tamamen değişir. insanlığa olan tüm inancını, güvenini ve sevgisini kaybeder. yalnız hisseder, hüzünlü hisseder. onu görenler deli zanneder. rosencrantz ve guildenstern de kral tarafından hamlet'in sıkıntısının ne olduğunu öğrenmeleri için hamlet'in yanına gönderilir. hamlet, onlara neden geldiklerini sorup cevap alamayacağını anlayınca, onlara bu konuşmaya yapar. oldukça karamsar ve hüzünlüdür.

    sabahattin eyüboğlu'nun çevirisi şöyle başlar:
    ''son zamanlarda, bilmem neden, bütün sevincimi yitirdim, her gün yaptıklarımı yapamaz oldum...''

    withnail hayalet görmemiş olsa da çok farklı bir durumda değildir. zaten insanlığa karşı pek bir inanç veya sevgi beslememektedir. hayattan herhangi bir beklentisi de kalmamıştır. belki de hiçbir zaman olmamıştır. o, sadece gününü nasıl geçireceğini düşünür. yalnızca dostu marwood'u sever, onunla vakit geçirmekten keyif alır. ve o gün gelir; marwood da kendi yolunu çizip withnail ile yollarını ayırır, withnail artık yapayalnızdır. bir elinde yüz yılın en iyisi '53 margaux, diğer elinde şemsiyesi ile sağanak yağmurun altında demirlere yaslanır. artık yapayalnız kalmış olmanın salt gerçekliği, bu gerçekliğin etrafındaki bilinmezlik çeperi ve dünyanın varoluşundan beridir orada öylece duran hüznü ile o meşhur konuşmayı yapar. benim seyrettiğim çevirinin kime aitti bilmiyorum ama withnail'e yakışan bir çeviriydi:

    ''geciktim, ama neden bilmiyorum. tüm neşemi kaybettim. ve yaratılışım yüzünden çok şiddetli bir biçimde soluyor iyi hâli dünyanın...''

    hâlâ ara sıra withnail'in o parkın içinde şemsiyesiyle yürüdüğünü hayal ediyorum. hüzünlü ama üzgün değil. buruk ama kimseye kırgın değil. yalnız ama bundan şikayetçi de değil. yarını düşünmeden öylece yürüyor. neler düşündüğünü ise kimseler bilemiyor.
  • güzel, çok güzel, bayıldığım film.

    --- spoiler ---

    ıf you're hanging onto a rising balloon, you're presented with a difficult decision - let go before it's too late or hang on and keep getting higher, posing the question: how long can you keep a grip on the rope?
    --- spoiler ---

    yükselmekte olan bir balona tutunduysanız, zor bir karar vermek zorundasınız. çok geç olmadan o balonu bırak mı yoksa balonla birlikte yükselmeye devam etmek mi? sorulması gereken soru şu: ipi tutmayı ne kadar başarabilirsiniz?
hesabın var mı? giriş yap