• ne anlattıkları pek anlaşılamayan süper iq'lu abi ve ablalarımızın belgesellerde söylediklerine göre, kütle bunu büküyor. onlar anlatıyor da, kütlenin uzayzamanı nasıl büktüğünü biz kâmillerin anlaması zor tabii... öyle gergin örtüye portakal koyup, misket yuvarlamakla olmaz o iş. zaten ben söyleyeyim, o da yanlış. niye yanlış olduğunu anlatırdım ama anlatacağım şeyi kendim de daha tam anlayamadığım için açıklayamıyorum. yalnız fark ettiğim bir şey var; eğer dolunayda, ay'a teğet olacak şekilde bir cetvel tutup kısık gözle bakarsanız, bükülmeyi çıplak gözle az buçuk seçebiliyorsunuz. hatta kaynakçı gözlüğü kullanıp güneş'e kısık gözle bakılırsa, daha da belirgin görülüyor bükülme. güneş çok büküyor uzayzamanı. bir arkadaşa anlattım bunu, senin gözün bozuk dedi. öyle mi diye kontrol etmek için, bulaşık yıkayan dobişko yengemin koca götüne cetvel tutarak kısık gözle baktım. mutfak dolabında bükülme vardı. artık ya yengem gerçekten de götüyle uzayzamanı büküyor ya da bizim arkadaş haklı...
  • zamanın başlangıcı evrenin başlangıcı ile aynı ana tekabül eder.(başka varsayımlar da mevcut) büyük patlama ile birlikte gizemli bir yokluktan saçılıp genişlemeye başlayan uzayla beraber, zaman da var olmaya başladı.

    uzayda iki türlü hareket vardır. biri uzayda yapılan hareket öteki ise zamanda yapılan hareket. ancak bu iki hareket, iki ayrı dişli olsa da bu dişliler birbirinin hareketinden mutlak anlamda etkileniyor.

    şöyle ki; uzayda hareket edildiğinde, zamanda yapılan hareket azalıyor ve bu durum görece zamanda yavaşlamak olarak algılanıyor. öteki durumda ise uzaydaki 3 boyutlu hareketin olabildiğince engellenmesi durumunda, zamanın akışı hızlanmakta.
    uzay zamanda mutlak bir durağanlıktan söz edilemediği bu bulgular ışığında, büyük patlama ile birlikte saçılan enerjinin maddeye dönüşmeden evvelki evrede sahip olduğu hızın etkisiyle zaman karşısındaki konumu nedir?

    zamanın dişlisi büyük patlama anında mı dönmeye başlıyor? evrenin henüz madde olamayacak kadar sıcak olduğu anki hızı, ışık hızına eşit ya da ışık hızından da hızlı ise bu ivmelenme sürecinde uzaydaki bütün hareketin uzayda olduğu ve böylelikle maddenin olması gerekenden daha genç olduğu söylenebilir. saniyenin astronomik ölçekte birinde meydana gelen bu olayı bir örnekle açıklayayım ki değinmeye çalıştığım nokta daha görünür bir hale gelsin.

    elimizde iki musluk olsun a ve b muslukları. bu iki musluğu açıp kapatma mekanizması bir dişli ile birbirine tutturulmuş olsun. a musluğu açılmaya başlandığında b musluğu kısılsın. a musluğu sonuna kadar açıldığında b musluğu sonuna kadar kapanır hale gelsin. bu durumun tam tersinde b musluğu açıldığında a musluğu kısılmaya ve a musluğuna bağlı olarak tamamen kısılacak bir mekanizmaya sahip olsun. örneğin gözünüzün önünde canlanmış olacağını umut ediyorum.

    şimdi bu örnekle birlikte büyük patlama anına dönelim ve bakalım musluklara ne olacak. (su faturası her durumda kabaracak bilim için)

    büyük patlama meşhur e=mc^2 formülünün geçişkenliğinden de anlaşılacağı üzere madde haline dönüşecek enerjinin bir nevi musluktan büyük bir hızla akıtılması demek. madde henüz kütleye sahip olmayan foton halinde olduğundan ışık hızında veya ışık hızının üzerinde bir hızla hareket edecektir. dolayısıyla zaman karşısındaki durumu olabilecek en uç konumda olması beklenmelidir. böylece madde musluğu sonuna kadar açılırken, zaman musluğu ise tam tersi sonuna kadar kapanmakta. işte en çarpıcı ve benim de kafamı muhtemelen kıt bilgiden dolayı ciddi anlamda karıştıran durum burada gerçekleşiyor. bir bütün halinde evrende bu iki musluğun birinin tamamen açık birinin ise tamamen kapalı olduğu kısacık bir an var. saniyenin çok küçük bir anında gerçekleşen bu anda evren ilk anki halinden trilyonlarca kat büyüklüğe erişiyor. o kadar hızlı ve büyük bir şişme yaşanıyor ki, bugün dahi evrendeki sıcaklığın neredeyse homojen bir şekilde dağılmasına sebep oluyor. neyse musluklara dönelim ve bu olağanüstü durumun ne demek olduğunu anlamaya çalışmaya devam edelim çünkü evren madde halini aldıktan sonra bir daha hiçbir zaman böyle bir an yaşanmayacak.

    madde (henüz atomdan bahsedilemese de madde) sahip olduğu hızdan dolayı gürül gürül musluktan akarken zaman da o mekanizma gereği dükkanı kapatmış maddenin geçit töreninin bitmesini, higs bozonunun sahneye inip maddeye kütle kazandırarak genişlemenin bir nebze yavaşlamasını bekliyor. bekliyor da hikayeye birlikte başlayan bu iki olgunun bu alışılmadık angarya karşısında, biri tamamen yok olana veya durana kadar sürecek bir durumun doğmasına sebep olmakta.

    bugün gördüğümüz uzay, olduğundan daha mı yaşlı? zaman tarafından ebedi bir deformasyona uğramaksızın; atomlar, elektronlar ve onları oluşturan parçacıkların dayanıklılığı nasıl bir değişime uğrardı?

    cernde yapılan çarpıştırmalar sırasında ortaya çıkan parçacıkların sahip olduğu hızın zaman musluğunu kısması sonucu olması gerektiğinden daha uzun süre görünür olduğu, dayanıklılık kazandığı biliniyor. büyük patlama sırasında da böyle bir durum mu yaşandı? yani zamanın akışı tamamen durarak maddenin atası parçacıkların daha uzun yaşamasına mı sebep oldu? yoksa zaman durarak maddenin ondan bağımsız bir şekilde yaşlanmasına, bir nebze eskimesine, dayanıklılığının azalmasına mı sebep oldu?

    sorular kafanızda halay çekerken, muslukları kapatmayı unutmayın.
  • "uzayla zaman ne alaka?" diyenlere amme hizmeti olarak yazalım bir şeyler;

    öncelikle buradaki uzay, sadece o bildiğimiz zifiri karanlık içinde gezegenlerin yıldızların dönüp durduğu yer değil. kısaca "konum" demek. sen güzel kardeşim bu satırları okurken her nerede isen, "uzaydaki konumun" orasıdır.

    peki bu konumun zamanla ne alakası var?

    diyelim ayşe kızımız doğma büyüme ankaralıdır ve istanbul'a fizik okumaya gidecektir. kısaca konumunu* değiştirmesi gerekir. peki yolu anında alabilir mi? ışınlanamayacağına göre** yol da belli bir zaman* alacaktır. kısaca konum değiştirmek için zaman geçmesi gerekir.

    evrendeki en hızlı varlık olan ışık bile mesafeleri anında katedemez. kısaca uzay'da konum değiştirmek, zamanda da değişiklik gerektirir. bu sebeple uzaydaki konum ile zaman boyutu birbirine entegredir ve uzay-zaman olarak tabir edilir.

    oturduğunuz yerden başka bir yere gitmek için konumunuzu değişirdiğiniz gibi ne kadar sürede gideceğinizi de hesaplıyorsunuz. bu sebeple uzay-zaman düzlemi bize çok da yabancı değil.
  • uzaya baktigimiz zaman gormus oldugumuz yildizlarin milyonlarca yil onceki halini goruyoruz. bu sebeple uzaya baktigimiz zaman gecmise bakiyoruz. bu bakimdan zaman kavrami uzaydan (mekandan) ayrilmamaktadir. bu dort boyutlu olusuma uzayzaman denilmektedir.

    (bkz: spacetime)
  • zamanin bir boyut oldugunun ayirdina vararak, uzlamsal boyutlarla arasindaki sezgisel yada fiziksel olasi farklari gerekce göstermeksizin, evrenin boyutlarinin tümünün olusturdugu olguya verdigimiz ad. uzayin özellesmis bir hali.

    bizim uzayimiz bir uzayzamandir.

    bir evrende 4 boyut var diyelim: w, x, y, z
    söz konusu olan, bir uzaydir.

    4 boyutlu bir uzay daha düsünelim: x, y, z, t
    burada söz konusu olan da bir uzaydir. lakin siradan bir uzay degil, bir uzayzamandir. gerci uzayzaman da gayet siradan bi halttir, alistik artik.
    buradaki t boyutu uzlamsal bir boyut degil, zamandir ve digerlerinden ayri olarak maddenin (dolayisiyla enerjinin) bu boyut üstündeki dagilimi uzlamsal boyutlardaki dagilimindan farkli kurallara baglidir.
  • asla sabit bir noktası bulunmayan kümedir. yani (3,3,3,3) gibi bir yerde isteseniz de beklenemez.

    en olası yeri karadelik olup, karadeliklerin de hareket ettiği düşünülürse sabit bir nokta oluşmaz.

    evrenin dışarısında kalan bölgede zaman 0 olsa da, boyutun bir anlamı olmayacağı için zaman da oluşmaz (anlamsızdır.)
  • "hız, zaman algısıyla doğrudan bağlantılıdır" şeklinde bir açıklamayla konuyu daha da netleştirebiliriz.
  • bir veryansın geçip uzayacağım;

    özel görelelik prensibinin yansımaları herkesi büyülüyor kabul ediyorum, çok popüler. uzayda enformasyon akış hızı ışık üst hız limitiyle sınırlı. bunu ortaokul okuyan küçük kuzenim bile okuduğunda büyüleniyor, ama bence asıl heyecan orda değil. hatta aksine bu prensip bizi limitlere sıkıştırıyor, hayallerimizi imkansızlaştırıyor, bizi bu yıldız sistemine hapsediyor, bırak galaksimizi komşu galaksileri.

    genel görelelik einstein'ın ustalık dönemi eseri. kütleçekimi uzay geometrisiyle ilintili. arkasında çok zor matematik olduğu için herkes modelin bize sunduğu esprilere vakıf olamıyor ve bu yüzden kimse bahis etmek gibi bir cürete bile girişemiyor.

    özel görelelik ile anladık ki ışık hızı üst sınırı güzel bir şey değil. canımızı sıkıyor, ama genel görelelik ile uzay geometrisinin manipüle edilebilir olduğunu görüyoruz. hatta şu anki teknik olanaklarla uzay gemoetrisini çok küçük ölçekte dahi olsa deforme edebiliyoruz.

    düşünün; evrenin yaşı 13.5 milyar yıl, ama büyüklüğünün 93 milyar ışıkyılı çapında olduğu düşünülüyor. yarı çapına bakarsak 46.5 milyar ışıkyılı. peki bu nasıl oluyor?

    big-bang'den sonra evren- uzay geometrisi ışık hızının üç katı hızından fazla ortalama hızla genişliyor. afalladınız değil mi?

    uzay geometrisi ışık üst hız limitini sikine takmıyor. bu şu demek, yarın öbür gün uzay geometrisini manipüle edecek teorik fizik bilgisine sahip olduğumuzda on milyar ışıkyılı uzak galaksilere saniyenin kesirlerinde teleport olabileceğiz. ne güzel bir hayal değil mi?

    belki de hiç göremeyeceğim bir hayal, ama uykularımı kaçırıyor, şimdiden çocuk gibi heyecanlanıyorum.
  • - ışık hızının tüm gözlemcilere göre aynı değerde olması
    - doğa yasalarının gözlemciden gözlemciye değişmemesi
    ilkelerinin kabul edilmesi durumunda uzay ile zaman arasında boyutsal bir ayrım olmadığı geometrik yapı.

    olaylar uzayı olarak da düşünülebilir. nitekim bir olay, olayın olduğu konum (uzay) ile gerçekleştiği an (zaman) bilgilerinden oluşur. bu nédenle de "uzayzaman" diye bitişik yazılıp, ne yalnızca uzay ne yalnızca zamandır. uzayzamandaki noktalar, konumu değil olayları ifade eder.

    peki, uzayzamandaki bir noktayı nasıl ifade ederiz. ne de olsa, biri metre diğeri saniye cinsinden niceliklerdir. saniyeyi öyle bir nicelik ile çarpalım ki, çarpım sonucu metre biriminde olsun. bu nicelik, açıkça hız (metre bölü saniye) biriminde olmalıdır*. peki bu sabit hız nedir? elimizde buna aday yalnızca bir nicelik vardır: ışıkhızı, c. demek ki t zamanını c ile çarparsak, ct çarpımı metre biriminde olduğu için, konumla birlikte toplanabilir.

    peki bunu yapma hakkımız var mı?

    var. bir ışığın gittiği yolu bilmek için zamanı c ile çarparız veya süreyi bilmek için kat ettiği uzaklığı c'ye böleriz. bu durum yalnızca ışık için gibi görünse de aslında, herhangi bir mesafeyi veya bir süreyi zaten ışıkla ölçtüğümüz anlamına gelir. eğer bir mesafeyi ölçeceksek, o mesafe boyunca ışık göndeririz ve saatimize bakarız. ışığın harcadığı süreyi c (ışıkhızı) ile çarparsak mesafeyi bulmuş oluruz.

    kısaca uzayzamanda bir noktayı (x, y, z, ct) vektörüyle gösterebiliriz. daha ayrıntılı bilgiler için bkz*
  • "uzayın gerçekliği zamandır, ve böylece uzay zaman olur; zamana öznel olarak geçen biz değilizdir, tersine geçişi yapan uzayın kendisidir. tasarımda uzay ve zaman bütünüyle birbiri dışındadır, orada uzay ve ayrıca zaman vardır; felsefe bu 'ayrıca'ya karşı kavga verir."

    mekanik, georg wilhelm friedrich hegel
hesabın var mı? giriş yap