• dizi değil de kelime anlamıyla ilgili bir bilgi vereyim.

    unorthodox, temel itibariyle ''alışılmışın dışında'' anlamını taşır. yani dinle hiçbir ilgisi alakası olmadan da kullanılır. yani mesela, ''my wife has an unorthodox habit of eating spaghetti with a spoon'' bunun dinle alakası yok.

    ''he also agreed the false invoice raised to cover the donation was unorthodox'' bunun da dinle alakası yok.

    ''when the teacher started using unorthodox teaching methods, the principal reprimanded him.'' bunun da dinle bir alakası yok.

    gördüğünüz gibi bu cümlelerin hiçbirinin ortodoks mezhebiyle bir alakası yok. bunu çok yanlış bilen/kullanan insanlar duydum. yazmak istedim.
  • öğrenci işleri çalışanı şirretliğinin dünya çapında olduğunu görmemi sağlamış dizidir.
  • nazi almanya'sı zulmünden kaçıp amerika'ya giden yahudilerden, amerika'daki cemaatinin baskısından kaçıp almanya'ya giden yahudilere.
    hikaye güzel ve etkileyici.
  • süper anekdotlarla dolu dizi.

    --- spoiler ---

    ilk defa google kullanacak olan esty:
    -şimdi her soruyu sorabiliyor muyuz?
    +tabii.
    -ne olursa mı?
    +ne olursa.
    -peki. tanrı var mı?
    +daha basit bişeyle başlasaydın...
    (arama motoruna yazar)
    -bir sürü cevap çıktı?
    +mesele de bu zaten. sorabilirsin, ama doğru cevabı sen seçmelisin.
    --- spoiler ---

    uzun zamandır daha iyi bir metafor görmemiştim...

    herkes kendi doğru bildiği cevapları başkalarına dayatmak yerine, kendi cevaplarını seçme konusunda özgür bırakıldığında daha güzel günler göreceğimize eminim.

    cevap ne olursa olsun.
  • yahudi'nin yobazı da hiç çekilmiyor. yobaz her yerde yobaz, kadın her yerde kadın. hiç yabancılık çekmedim izlerken. sadece burada adam silahı kadının eline verdi, bizde olsa direkt çekip vururdu.

    --- spoiler ---
    yanky'nin hiç tereddüt etmeden o caanım lülelerini kestiği kısım etkileyiciydi. çünkü hasidikler için o lüleler çok önemli, ölüm kalım meselesi.
    yanky sen yine de birazcık da olsa farklısın, sana da üzülmedim değil.
    --- spoiler ---

    ha şöyle netflix ya, bana böyle mini dizilerle gel. izleyemiyorum ben öyle 4 sezon, 5 sezon dizi. herkesin bayıldığı dizileri izlerken bile sıkılıyorum. ama bu dizi çerezlikti, kafamı yormadan, germeden tık tık izledim bitti.
  • insanların birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını, aynı eşyalara mekanlara bile ne kadar farklı anlamlar yükleyebildiklerini yeniden hatırlamak adına güzel bir diziydi.
    --- spoiler ---

    göl göldür.
    kiminin kaçarken vurulduğu, kiminin soykırım kararları aldığı, kiminin de öylesine yüzdüğü.
    göl göldür.

    --- spoiler ---
  • mahsun kırmızıgül filmi gibi dizi çekmişler. klişelerle dolu olup tek farkı yahudi toplumunu yakından anlatması.

    yalan yok, düğün sahnesinde halay benzeri danslarını görünce ekran başında katılasım geldi. çok eğlenceli gibiydi.*

    --- spoiler ---

    esty yerine yanky'e üzülenlerin çoğunlukta olması beni mutlu etti. bir tarafta ailesi tarafından doldurulmasına rağmen karısını anlamaya çalışan, ona hediyeler alan, ona destek olup gerekirse değişmeyi göze alan yanky, diğer tarafta ergenliğini yaşayamadığı için kendisine kötü olarak anlatılan şeylere özenen, hamile olduğunu kocasına söylemeden kaçan, ilk fırsatta başka bir adamla yatan ve üstelik evli ve hamile olduğunu bu adama da söylemeyen bencil bir kadın. zavallı yanky eskort kadına elini bile sürmeyip, utana sıkıla karısını nasıl mutlu edebileceğini sordu. maalesef birçok genç, özgürlüğü, bu dizide esty'nin berlin'de yaşadığı değişim zannediyor.

    daha birkaç ay öncesine kadar koyu yahudi olan, tek amacı evlat sahibi olup kocasını mutlu etmek olan kız bir anda koymuşum dinine de geleneğine deyip domuz yemesi, saçını açması, pantolona geçiş yapıp içki içmesi, birkaç gün önce tanıştığı adamla sevişmesi... hiç gerçekçi gelmiyor bu karakter. gerçekse de baya kötü bir karakter bana göre. medeni toplumlarda insanlar sizi olduğunuz gibi kabul eder, değişmenizi beklemezler. değişim kafada olur, görünüşte değil. görünüşe bu kadar önem verenler genelde bizim gibi aşağılık kompleksine sahip, zihniyet olarak ileriye gidemeyecek ülkelerde oluyor.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    o kızı, iki gün içinde alman oğlanla seviştirdiniz ya, böyle başarılı bir saçmalığı resmen ayakta alkışladım.

    --- spoiler ---
  • kendisini ve kişisel özgürlüğünü bulmaya çalışan genç bir kadının travmalarını anlatırken, dinin bireyin dünya hakkındaki düşünme şeklini oluşturan, kendisini o dünyada nasıl gördüğünü değiştiren ve tüm hayatını şekillendiren bir uyuşturucu olduğunu da anlatmış mini dizi.

    --- spoiler ---

    cinsiyet rolleri bir yana, esty'i ezen insanların ekseriyetinin kadınlar olması, onu en çok incitenlerin teyzesi, kayınvalidesi, mikvah görevlisi, kallah öğretmeni ve kadın seks terapisti olması üstüne çokça düşünmek gerek.

    "they’re like the lunatic fringe. they don’t even get a proper education. the men just stüdy the torah and the women are baby machines." cümlesini etsy'nin arkadaş grubundaki israilli karakterin söylemesi güzel ayrıntıydı.

    --- spoiler ---

    amaç hikayenin kendisi olduğu için hikayenin arkasındaki hasidik cemaatine cok fazla değinilmemiş. yobazlık konusunda islamcılarla yarışan hasidikler, dindarlıklarının ve asimile olmayı reddetmelerinin onları daha önce yaşadıkları felaketten koruyacağına inanıyorlar.
    onlara göre internet şeytan icadı. google’ı öğrenir de her şeyi sorgulamaya başlarsın diye internet ve akıllı telefon yasak. seküler hayatı öğrenir de cemaati bırakırsın diye seküler kitaplar okuyup seküler okullara ve kütüphanelere gitmek yasak. erkeklerin kadınlarla gereksiz konuşması ve karısı olmayan kadınla yalnız kalması yasak. kadın sesi dinlemek yasak. kadınların belli bir saatten sonra dışarda olması yasak. flört etmek, çocuk yapmak dışında seks yapmak yasak. iki cinsin birbirinin cinsel organına bakması yasak. oral seks yasak. bir ayın iki haftası boyunca kocanın kadına herhangi bir ikincil teması yasak. vb. gibi bir sürü yasak daha..

    cemaatten ayrılanın seküler hayatta hiçbir şey yapamaması, hiçbir şey yapamayacağı için de cemaatten ayrılamaması üstüne inşa edilmiş tüm sistem. ayrıldın diyelim, kendi ailen dahil tüm cemaat karşında. seküler hayata dair hiçbir şey bilmediğinden, seküler hayattan hiç arkadaşın olmadığından sıfırdan hayata başlıyorsun, sıfırdan bambaşka bir hayatı öğreniyorsun, adeta yeniden doğuyorsun. tüm bunları yapmaya çalışırken de ardında bırakmaya çalıştığın cemaat insanlarından çılgın bir baskı ve nefret görüyorsun.

    new york'ta yaşayan üç hasidik yahudisinin cemaatlerinden ayrılma hikayesinin anlatıldığı 2017 yapımı netflix belgeseli 'one of us' bu anlamda çok iyiydi.

    bugün footsteps isimli ex-hasidiklerin oluşturduğu diğer dünyayı keşfetmek isteyenlere eğitim, mesleki, profesyonel, sosyal ve yasal destek sağlayan organizasyonun 1000’den fazla üyesi var. daha da çoğalması umudu ile..
  • esther shapiro'nun ayakkabılarına uyuz olduğum dizi. bir ben mi uyuz oldum bilmiyorum ki? düşmanı da değilim halbuki.
hesabın var mı? giriş yap