• sosyoloji bölümlerinde okutulan bir ders. ayrıca emre kongar'ın bir kitabının ismi. dersin içeriği ve kitabın içeriği üzerine çok fazla şey söylemeye gerek yok.

    birilerinin "tuhafına" gitse de türkiye diye bir ülke var ve bu ülkenin tarihi, sosyolojik, kültürel bir yapısı var. kimine göre kendine özgü, kimine göre avrupalı yani sınıfsal, kimine göre bir doğu toplumu. öyle ya da böyle türkiye üzerine asgari bir derdi olan herkesin ucundan, kenarından ilgilendiği ya da ilgilenmesi gerektiği bir türkiye bilgisidir türkiye’nin toplumsal yapısı.

    pehlivan tefrikalarından osmanlı tarihine, karagöz-hacivat'tan tanpınar'a, dede korkut anlatılarından oğuz atay üstada, şerif mardin’in merkez-çevre kavramlarından, baykan sezer'in eserlerine bir çok kaynak orada bizi beklemektedir.

    elbette herkes başka bir türlü anlamış anlatmış türkiye’nin toplumsal yapısını. kemal tahir başka bir şey demiş, sabri ülgener başka bir şey. ama galiba yaygın ve müşterek kanaat, bu ülkenin toplumsal yapısının özgünlüğüne gelip yaslanıyor.

    hamiş: bu disiplinin ders halini tıpkı türk sosyologları gibi kurtuluş kayalı hocadan almış olmak da ayrı bir saadet.
  • turkiye nin toplumsal yapisini analiz ederken belli basli birtakim esaslarin uzerinde durmak zorundayiz. bu esaslarin olusumunu da gecmisten gunumuze incelemeli ve turkiye nin su anki toplumsal yapisi uzerindeki etkilerini belirlemeliyiz.

    turkiye, cumhuriyetin dogusundan gunumuze gecen 82 yillik sureye ragmen hala osmanli imparatorlugunun yapisindan birtakim izler tasimaktadir. bu nedenle uzerinde durmamiz gereken ilk esas osmanli imparatorlugundan gelen birikimdir. ele alacagimiz ilk birikim mali yondedir. osmanli imparatorlugu, zamaninin en buyuk gucuyken suphesiz ekonomisi de cok gelismisti. kazanilan savaslarla elde edilen ganimetler, duzenli uygulanan vergilendirme sistemi bunda cok onemli bir faktordu. ancak imparatorlugun gerileme ve cokus donemlerinde kaybedilen savaslar, bunlara bagli olarak yitirilen itibar ve vergilendirme sistemindeki yanlis politikalar; ekonominin hizla kotuye gitmesine neden oldu. ayrica capi genisletilen kapitulasyonlar ve alinan dis borclar cokusun ilk sinyallerini verdi. gunumuz turkiyesinde de ekonomide disa bagimlilik devam etmekte, dis borclar ekonomide onemli bir yer tutmakta ve bu da turkiye cumhuriyetindeki yasam standartlarini onemli bir olcude etkilemektedir. ele alacagimiz ikinci osmanli birikimi, toplumsal ve kulturel birikimdir. osmanli imparatorlugu temel olarak iki ana siniftan olusuyordu: askeri ve reaya. askeriyi padisahin temsilcileri olan askeriye ve ilmiye olusturmaktayken "reaya", tuccar ve koylu sinifindan meydana geliyordu. askeri sinifi osmanli imparatorlugunda onemli bir sekilde korunuyordu. ancak osmanli nin son zamanlarinda baslayan "batililasma" akiminin ve yapilan reformlarin da etkisiyle bu siniflar arasindaki ucurumlar ortadan kaldirilmisti. gunumuzde de boyle bir sinif ayrimi fiilen birtakim ozellikler gosterse de resmen yapilmamaktadir. ayrica osmanli imparatorlugunda dinin etkisi cok fazlaydi. her sey seriat yasalariyla hallediliyordu. padisah dahi seriata bagliydi. osmanli imparatorlugunun son yillarinda batililasma yolunda yapilan reformlarla dinin toplum uzerindeki etkisi de azaltilmistir. cumhuriyetin ilanindan gunumuze kadar olan surecteyse din, sadece toplumsal bir oge olarak kalmistir ve bu yonuyle de gunumuz islam ulkelerinden ayrilir. ele alacagimiz son osmanli birikimi ideolojik birikimdir. osmanli imparatorlugunda yuzyillarca bircok irk, millet bir arada yasamistir. ancak imparatorlugun son yillarinda turk-ulusculuk akimi hizla yayilmaya baslamistir. gunumuzde de turkiye cumhuriyeti farkli etnik kokenlerden bircok toplulugu bunyesinde barindirmasina ragmen genel olarak bir turk-ulus devleti olarak gorulur.

    turkiye nin toplumsal yapisini belirleyen esaslardan biri de "bagimsizlik savasi" ve "ataturk devrimleri"dir. mustafa kemal ataturk; yalnizca bagimsizlik savasini kazanan bir komutan degil, ayni zamanda yeni turk toplumunu bicimlendiren bir onderdir. birinci dunya savasindan sonra imparatorluklar yerlerini ulus-devlet anlayisina birakmisti. bagimsizlik savasiyla da bu anlayis turkiyede hizla yayildi. bu donemde ortaya cikan "ulusun egemenligi" fikri gunumuz turkiyesinin toplumsal yapisinin da temelini olusturmaktadir. ataturk devrimleri, bati tipi bir toplum yaratmaya yoneliktir. turkiye nin bugunku toplumsal yapisinin temelinde suphesiz ataturk'un alti ilkesi bulunur. ataturk ilkelerinden "cumhuriyetcilik" ve "ulusculuk" birbirlerine bagliydi. bu iki ilke turkiyede ulusal bilinci gundeme getirdi. "halkcilik" ilkesiyle siniflar arasi uzlasma gerceklestirilirken "devletcilik" ilkesiyle ekonomik kalkinma icin yeni yollar arandi. "laiklik" ilkesiyle modern demokrasi kavrami topluma asilanirken "devrimcilik" ilkesiyle ataturk'un gercekci ve sonuc alici eyleme donuk dusunce yapisi yeni nesillere aktarildi.

    turkiye nin toplumsal yapisini analiz ederken "dis dunya", "ideoloji" ve "sinifsal gelisim" gibi esaslara da basvurmak sarttir. bu olgulardan "dis dunya"yla olan iliskiler turkiye nin toplumsal yapisini her donemde etkilemistir. turkiye, gerek ekonomik alanda; gerek toplumsal, kulturel hayatta; gerekse tarihsel surecte dis dunyayla her zaman bir etkilesim icinde olmustur. bu nedenle "dis dunya"nin turkiye nin toplumsal yapisi uzerindeki etkisi yadsinamaz. ayni sekilde "sinifsal gelisimi" ve "ideoloji" olgulari da turkiye nin toplumsal yapisini analiz etmede basvurulacak onemli esaslardir. bu iki olgu birbirleriyle surekli bir etkilesim icindedir. ornegin beli bir ideolojinin etkisi altinda gelisen bir sinif, guclenince bu ideolojiyi degisiklige ugratabilir. turkiye nin toplumsal yapisini etkilemis ideolojilere ornek olarak "muhafazakarlik" gosterilebilir. ancak turk muhafazakarligini avrupa ulkelerindeki orneklerinden ayirmak gerekir.

    turkiye nin toplumsal yapisini analiz ederken basvurmamiz gereken esaslar yukarida belirttigim gibiyken suphesiz bu yapiyi etkileyen baska faktorlerden de soz etmemiz gerekir. ornegin; egitimin, kentlesmenin, ekonomideki gelismenin ve enflasyonun, sivil toplumlarin, turk insanin karakter yapisinin, bu topraklarda yasayan cesitli etnik gruplarin ve irklarin ve daha bircok degiskenin turkiye nin toplumsal yapisi uzerindeki etkisini gozardi etmek buyuk bir hata olur.
  • bekir ağırdır şu videosunda 25dk civarı
    -son dönemde türkiye veya dünyada sınıfsal ayrım paradigmasından kültürel ayrım paradigmasının öne çıktığı bir evreye evrilmiştir. daha önce işçi, memur, orta sınıf ayrımı varken bu gün kürt-türk, laik-seküler gibi kültürel ayrımı hakim olmaya başlamıştır.

    -bu kültürel ayrışım veya kutuplaşmanın verimsiz veya olumsuz enerji oluşturmaktadır, oysa işçi-orta sınıf çatışması pozitif enerjiler üretmişti,

    -ancak pandemiyle birlikte yeniden sınıfsal ayrımın da ortaya çıktığı, yani iki ayrışmanın birlikte görünmeye başlandığı daha karmaşık bir yapıya gitmektedir.

    -daha önce alt sınıf çocukları iyi okullar-yatılı okullarla durumunu değiştirebilme imkan ve potansiyeline sahipken, bugün için böyle bir geçiş mümkün değildir.

    -2002'ye gelinen 4 yılda 28 şubat, 99 epremi gibi pek çok olay karşısında millet karşısında muktedir ve çözüm sahibi bir devlet olmadığını görüp büyük çözüm yaşamıştı. bugün yaşanmakta olan pandemi kriziyle mücadele fiyaskosu (aşı, tam kapanma, içki yasağı, çek düzenlenmesi garabeti) gibi pek çok olay devletin işlevsiz veya çözüm üretmekten uzak olduğu hissini halka vermeye başlamıştır.

    - şimdilerde yapılan araştırmalarda kürt sorunun çözülmesi gibi konular için toplumda kıprışma başlamıştır, tıpkı 2011'de toplumda var olan özen, dayanışma ve sorunları çözme isteği gibi.
  • sosyologlar tarafından mutlaka araştırılması gereken konudur. ilber ortaylı'nın sosyologların ne işe yaradığını bilmediğini söylemesi bu araştırmanın yakın vadede yapılmayacağının bir eğilim göstergesi olsa da insan talep ediyor işte. şöyle ki laboratuvarda özellikle uğraşsanız böyle bir toplum yapısı oluşturamazsınız. atatürkçüsü, ülkücüsü, sağcısı, solcusu, ışidcisi, pkklısı,kadın döveni, trt sanatçısı öldüreni, ressam bıçaklayanı, gebe doktoru tekmeleyeni, bağıra çağıra konuşanı, en absürd nedenden hayatını kaybedeni... 2011'den beri sadece internetten tespit ettiğim çağdışılık sayısı 3 bin 500'ü geçti ki hepsi web kısayolu olarak tarafımdan kayıt altına alınmış vaziyettedir. sözün öze malzeme çok. 2015 yılı içinde oluşan çağdışı kayıt sayısının da 2100'ü bulmasını bekliyorum. 2016'ya girdiğimizde sözlük, eğer beni yazar yapmışsan ilk girmeyi düşündüğüm entry de bu olacaktır. böylece sözlük standartının bir nebze de olsa yükseltilmesine katkı sunmuş olacağım.

    edit: yazar olmam ve bahsedilen kayıtları 2016'nın ilk günlerine saklamam
    edit: kayıtlar geldi, girildi. (bkz: 2015 yılında 2110 uygarlık dışı olay yaşanması)
    edit: basit hatalar
  • füsun üstel'in makbul vatandaşın peşinde isimli kitabından, 1930 larda milli eğitim müdürü ismail habip tarafından zabıtlara geçen ifade:

    genç muallim bilecek ki köyde kendinin en büyük rakibi yine köy imamıdır. .. köy imamı 12 asırdan beridir köylü ile beraberdir. bu kadar zaman onunla yata kalka, onunla haşrü neşir ola ola köylünün hayatına tamamen intibak etmiştir. onun başlıc ave en büyük kuvveti bu idi.

    köy muallimi ise yenidir, henüz imam gibi köylü ile tam intibak etmemiştir...

    yine benzer olarak şerif mardin bir söyleşisinde; "kadının yerini yargıç, şeyhin, hocanın yerini öğretmen alamamıştır. cumhuriyet topluma iyiyi güzeli anlatma konusun yetersiz kalmıştır" demiştir.

    son olarak, yakup kadrinin yabanromanında da bu durum geçerlidir. köylü milli mücadele esnasında savaşta kullanılmak üzere evin erkeği, malı, düvesi elinden gittiği için atatürk'e düşmandır. şeyhi ise köylü tarafından baştacı etmektedir.

    şu an ki cehalet damarları bundan besleniyor. skolastik düşünce diye avrupa tarihinde kısa anlatılan durum tam da.

    niyazi berkes hoca türk modernleşmesini sekülerleşme olarak okur. bana kalırsa, siyasal islam öyle ya da böyle bi şekilde hayatına devam edecek. tayyip olsa da olmasa da, şehirleşsek de türkiye'nin toplumsal yapısı malesef bu mukadderatçı, muhafazakar dinci yapının dışına çıkamaz.
  • yapı mapı kalmadı a*ınakoydunuz,emeği geçenlerin allah belasını versin.
  • toplum değil yığın, topluluk, kalabalık, kitle vs. terminoloji ile incelenmesi gereken konu.

    toplum, gelişmiş bir sosyolojik organizasyona işaret eder.
  • monarşi bakiyesi toplum üstüne bir de aydınlanma çağı ve felsefi gelişim evrelerini yaşamayınca halen ortaçağ parya algısıyla 21. yüzyılda varlığını sürdürmektedir. toplum rasyonal değil duygusaldır, ilim bilmez, irfan desen hak getire... yöneticilerinden hak, hukuk ve demokrasi beklentisi yoktur. kuşaksal ve kalabalık burjuvazisi olmadığından maddi olarak kendini en az yoran hükümetleri tercih eder. akp devrine dünyadaki para bolluğu denk geldiğinden ve 2010'lu yıllarda cebi biraz para gördüğünden fanatikleşmiştir. halen %25-30'luk tayfa bu dönemin etkisinden kurtulamamış, aldığı bir ev ve bir arabanın lira cinsinden arttığına sevinmektedir. yenilerini çocukları alabilecek mi düşünmez.
  • bütün iktisadi ve idari bilimler fakülteleri * ile siyasal bilgiler fakültelerinin * programlarında bu ders yer alır. ne yazık ki, doğru dürüst bir kitabı yoktur. * * * * * * *
hesabın var mı? giriş yap