• atatürkçü sanatçıların, "tiyatro, bale, senfoni ve orkestralar kapatılıyor" diye yeri göğü inlettiği ama kapatılacak olan onca klasik türk musıkisi korosu ve halk müziği korolarının memur ve memurelerininden bir tekinin bile tek bir söz söylemediği kurum.

    (öte yandan, şu "atatürkçü" geçinen sanatçıların bir tekinin ağzından da, kapatılacak türk musıkisi ve halk müziği korolarının birinin bile adının geçmediği kurumdur.)

    nevzat atlığ'ın kurduğu devlet (yeni adıyla "cumhurbaşkanlığı") klasik türk müziği korosu'nun yöneticileri de hem iktidara yakınlıklarından hem de kapatılmayacaklarından seslerini çıkarmıyorlar...

    klasik türk musıkisi ve halk müziği korolorını (herhalde gerici müzik olduğundan) görmezden gelen tiyatrocu-baleci-operacı-senfonicilere de müstehak bu kurum... kendileri kapatılırken bırakın bütün sanat kurumlarını, kendi koroları için tek ses vermeyen klasik musıkici/halk müzikçi korolara da müstehak...

    (bir not: bu korolardan birinin başında içki şişelerini, etraf anlamasın diye sitesinin çöpüne dökemeyen biri var, bir başkasının başında ise devletluların evladına ders veren. bir başka koroda da üsküdar belediyesinin 12 yıldır musıki danışmanı olan var... onlar rahat, niye baş kaldırsınlar ki)
  • sosyolog nurten özkoray'ın hakkında güzel bir yazı yazdığıdır. karambole getirilmemesi gereken bir konudur:

    sanat alanına ideolojik müdahale

    kurulacak olan türkiye sanat kurumu’na atamalar kültür bakanlığı’nın önerisi ile bakanlar kurulu tarafından yapılacak. sanat alanında hükümet politikalarını eleştiren birisinin burada görev alması söz konusu değil

    “türkiye sanat kurumu ile sanatın desteklenmesi hakkında kanun tasarısı taslağı” erdoğan hükümeti’nin sanat alanını tümden kuşatmak için yaptığı en kapsamlı müdahale niteliğini taşıyor.

    bu kanun kabul edilirse devlet opera ve balesi genel müdürlüğü, devlet tiyatroları genel müdürlüğü ve kültür bakanlığı bünyesindeki güzel sanatlar genel müdürlüğü ortadan kalkacak. böylece cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren devletin sahne sanatları ile ilgili yaptığı öncülük ve kısmen özerk olan koruma da tarihe karışacak. kültür sanat alanına yapılacak desteğin artacağını savunan bu kanun belki maddi kaynakları zenginleştirecek ama bunun her kuruşunu hükümetin kendi ideolojisine uygun projelerde kullanacak bir yapı kuracak.

    devlet opera ve balesi genel müdürlüğü, devlet tiyatroları genel müdürlüğü bünyesindeki tüm yönetici, sanatçı ve memurlar kanunun resmi gazetede yayınlandığı an kültür ve turizm bakanlığı’nın isimsiz birer memuru oluyorlar. bu kadrolar bürokraside çok iyi bilinen pasifleştirilmiş “müşavir” kadrolarında emekliliklerine kadar tutulacak. hatta emeklilik hakkını kazanmış olanlar ve yaş haddinden emeklilik sürelerine yaklaşmış olanlara ikramiye artışı sunarak bir an önce ayrılmalarını hızlandıracak maddeler de bu kadroları hızla eritmeye yönelik. sanatçıların bazılarını yök’e postalamak, 30 yaşından gençleri de bu kanunla kurulacak sanat kurumuna “uzman yardımcısı” gibi bir statüyle almak ta bu kadro eritme operasyonu içinde gayet ince bir şekilde düşünülmüş.

    kurulacak olan türkiye sanat kurumu’na atamalar kültür bakanlığı’nın önerisi ile bakanlar kurulu tarafından yapılacak. yani sanat alanından hükümet politikalarını eleştiren birisinin burada görev alması söz konusu değil. toplanan fonların destek vereceği projeler de muhafazakar ve geleneksel sanat alanından olacak. tiyatro konusunda sadece geleneksel tiyatro desteği verileceği taslakta yer alıyor.

    eğer hükümet gerçekten sanatı desteklemek isteseydi, özerk sanat konseyi adındaki sivil toplum kuruluşunun önerdiği türkiye sanat kurumu yasa taslağındaki gibi kültür sanat alanındaki stk’ları da bu kurula dahil eder ve tüm yapıyı kültür ve turizm bakanlığı’nın kontrolünde tutmazdı. ayrıca plastik sanatlardaki yüksek kdv oranları düşürülür, sanata yatırım yapanlara vergi avantajları getirilir, sanatçıya sosyal güvenlik şemsiyesi sağlanırdı. şu anda sanatçılar vize alabilmek için sanatçı belgesi bile alamıyorlar çünkü bu belge sadece geleneksel alanda çalışan zanaatkarlara veriliyor.

    tasarının gerekçesinde örnek verilen batı ülkelerindeki sanat konseylerinin özerk yapılarından hiç bahsedilmiyor. neden dünyadaki en başarılı örnek olan abd’deki national endowment for the arts adlı hem devletten fon desteği alan hem de bağımsız olan kurumu model olarak almıyorlar? çünkü toplumda yaratıcılığın en yüksek olduğu ve entelektüel yoğunluğu barındıran, konformizme ve statükoya başkaldıran, kolay kolay zapt edilemeyen sanatın kendileri için tehlikeli bir bölge
    olduğunu biliyorlar ve tasarladıkları toplum modelini kurmak için son olarak bu alana el atmaları gerektiğini düşünüyorlar.

    totaliter rejimlerde sanat, devlet ideolojisinin bir aracı olarak çok önem verilen bir alandır ve genellikle rejimin sanattan anlayan bir yöneticisi sanatı ve sanatçıları “hizaya” sokar. totaliter rejimler stalin ve nazizm döneminde başta edebiyat olmak üzere, kamuoyunun aklını ve fikrini oluşturabilecek tüm sanat alanlarına sıkı bir kontrol getirdiler. sovyetler birliği stalin dönemine dek sanata önemli bir sansür getirmedi. ama stalin döneminde tüm kültürel saha ciddi bir sansür ve yönlendirmeye maruz kaldı. sanatın bu yeni rolü daha sonra mao’nun kültür devrimi ve nazizm tarafından da adapte edilmişti.

    sonuç olarak bu kanun taslağı kültür ve sanat alanının aktörlerinin de dışında tüm ülkeyi ilgilendiriyor. çünkü ifade özgürlüğünün en önemli alanlarından biri sanat. çağdaş bir toplumda sanatçılar yaratıcılıklarıyla yeni ve özgün olanı bize sunup düşünmemizi, şaşırmamızı, dünyaya farklı biçimde bakmamızı sağlıyorlar. sanat alanının muhafazakar zihniyet tarafından kuşatılmasına direnmek gerekiyor.

    http://t24.com.tr/…lanina-ideolojik-mudahale/232362
  • sanat projelerinin değerlendirilmesi, desteklenmesi ve yaptırılması için idari ve mali özerkliğe sahip, kültür ve turizm bakanlığı'na bağlı olarak kurulacak kurum (-muş).

    devlet tiyatroları ve devlet opera ve balesi genel müdürlüklerinin kapatılmasına ilişkin hazırlanan taslakta adı geçen kurumun işleyişi, derin bir şüphe içerisine sokuyor adamı. ön görülenin bir felaket olamaması için dua etmekten başka yapılacak şeyler de var tabi...

    kurul 11 üyeden oluşacak ve desteklenecek projelere karar yetkisi ellerinde olacak. projelere verilecek desteğin de, prodüksiyonun %50'sini geçmeyeceği söyleniyor. hali hazırda kadroda bulunan sanatçıların il kültür müdürlüklerinin kadrolarına ve bölgedeki üniversitelerin konservatuvar ve güzel sanatlar fakülteleri bünyesine öğretim görevlisi olarak atanacakları belirtiliyor vs...

    hükümetin, sanat camiasıyla girdiği inatlaşma daha nerelere gidecek bakalım.
  • türkiye'de sanatına darbe vuracak olan kurum. her olayda dış ülkelerin yapılarından, düzenlemelerinden yönetmelik ithal etmeye bayılan hükümetimiz bu yeni yapılanmada da aynısına hevesleniyor. ingiltere'deki özerk art council yapısından söz etmek bunlardan biri. bunu ele alıyorlar da bunun italya'da işleyen şekli, fransa'da konumlanan modelinden neden hiç söz etmiyorlar? bakanlar kurulunun önerdiği veya "tavsiye" niteliğindeki 11 kişiyle yola devam etmek istiyorlar. kültür bakanlığının bürokratlarının bu işin sahnesindeki insanlara danışmadan ele aldığı yasa tasarısı mı olur?

    en son bildiğimiz gibi rengim gökmen'in hem dob'daki hem de cso'daki görevlerinden eli çekildi. bunun düpe düz nedeni tüsak'a muhalif bir şahsiyet olmasıdır. öyle ağzından ne çıkarsa da konuşmuş değildir, gayet efendice uslupluca eleştirmiştir.

    "devletin sağlık ve eğitimle ilişkisini nasıl koparmamak gerekiyorsa, gerçek kültür ve sanatla ilişkisini düzenlemek ama koparmamak gerekiyor. kültür ve sanatı devletin korumasından, koruyuculuğundan yoksun bırakmamak gerekir. aksi takdirde ticaretin acımasız çarkları arasına tek edilmiş bir kültür sanat etkinliği, şarkıcı sanat, düğün sanat etkinliği karmaşasına yol açar." devamı...

    ya ankara'da şinasi ve akün sahnelerinin ihaleye çıkarılmalarına ne demeli?

    böyle gafletin içine eminim ki hiçbir dönem içinde düşülmemiştir. sanat bu kadar ayaklar altına alınmamıştır.

    bu ve bunun gibi girişimlerin amacı sanatı kapitalizmin çarkına daha da angaje etmektir.

    halkın sanat etkinliklerini ucuz bir şekilde takip etmesinin önüne set çekilmektedir. sanatçının yaşam koşullarını daha da zorlaştırmaktır.

    bunca debdebenin peşi sıra bildiğimiz gibi dün tiyatronun usta eğitmenlerinden "hocaların hocası" lakaplı sevda şener'i kaybettik.

    haydi bakalım da şunca şeyin içinde türkiye sanatında mutluluğu, iyi bir haberi yakalayalım. ne mümkün!?
  • "'türkiye’deki sanat kurumlarının oluşumu ve işleyişi' başlıklı yeni yasa tasarısına göre, üyelerini bakanlar kurulu’nun belirleyeceği türkiye sanat kurulunun onay vereceği oyunlara maddi destek sağlanacak.

    cumhuriyet gazetesinin haberine göre, yasa tasarısı, şu düzenlemeleri öngörüyor:

    -sanat projelerinin değerlendirilmesi, desteklenmesi ve yaptırılması amacıyla merkezi ankara’da bulunan, kısa adı tüsak olan türkiye sanat kurumu, buna bağlı olarak da türkiye sanat kurulu oluşturulacak. kurul, bakanlar kurulu kararıyla atanacak 11 üyeden oluşacak. kurulun başkanı ve ikinci başkanı da bakanlar kurulu’nca belirlenecek. görev süresi 2 yıl olan üyeler, yüz kızartıcı bir suçtan mahkûm olsa bile ancak başbakan’ın onayıyla görevden alınabilecek.

    -tüsak’a aktarılacak ve türkiye sanat kurulu tarafından kullanılacak gelirler “genel bütçeden aktarılacak hazine yardımları”, “başbakan tarafından ihtiyaca binaen diğer kaynaklardan yapılacak transferler”, “ayni ve nakdi bağış ve yardımlar” ile “her türlü yapım ve yayın gelirleri”nden de oluşacak. harcamalar kamu mali yönetimi ve kontrol yasası ile kamu ihale yasası’ndan muaf tutulacak. harcama yöntemi, başbakan tarafından belirlenecek.

    -tiyatro, müzik, opera, bale, dans, halk dansları, uyarlamalar, görsel ve işitsel sahne sanatları, plastik sanatlar, geleneksel sanatlarla ilgili projelerin hangi oranda destekleneceği kurul tarafından belirlenecek. kurulun destekleme kararı aldığı sanat projesi için alınan yardımın “başvuruda belirtilen işler veya amaçlar doğrultusunda kullanılmadığının belirlenmesi” durumunda verilen para geri alınacak. bu kişi ve kuruluşlar 3 yıl süreyle herhangi bir destekten yararlanamayacak."

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25444578/

    http://www.hurriyet.com.tr/…feed&utm_medium=twitter

    iki yildir yolu yapilan duzenlemelerin gerceklesmesine ramak kalmis (bkz: ertuğrul günay'ın dt'yi kaldırmak istemesi) (bkz: devlet eliyle opera ve bale yapılmaz).

    bir cesit rtük olacagi kesin. hukumetin (hele bu hukumetin) atayacagi adamlarin onaylayacagi sanat projelerinin ne olacagi asagi yukari bellidir zaten. baleyi unutabiliriz mesela. ozel tiyatrolarin durumu ortadayken, bale gibi seyirci potansiyeli dusuk bir sanat dali icin hangi ozel kurulus para harcamak ister ki.

    "duzenlemeler" bugun bir mitingle protesto edildi. kucuk bile olsa ana sayfada yer bulabilmesine sevinmek lazim!

    http://www.hurriyet.com.tr/…anat/haber/23367051.asp
  • (bkz: tuzak)
  • sanatı yıkım yasa taslağıdır.
  • ilk toplantının içeriğine buradan ulaşabilirsiniz. ayrıca burayı imzalamak da hepimizin görevidir diye düşünüyorum.
  • bu kurum kurulursa türkiye'de opera ve balenin bir daha sahnelenmeyeceğinin farkında değil bu yasayı hazırlayanlar ya da farkındalar ve zaten öyle olmasını istiyorlar,
    tiyatro yine özel tiyatrolar sayesinde istanbul ve ankara'da 50-60 liralık biletler ile bir şekilde devam eder ama bir opera, bir bale oyunu için bırak 50 lirayı 250 liraya bilet satsanız yine o prodüksiyonu karşılayamazsınız.
    sonuç olarak bu yasa türkiye'de kaliteli sanatsal tiyatronun yanında opera ve bale temsillerini bir daha görmemek üzere kaldıracaktır.
hesabın var mı? giriş yap