• 3 boyutlu resmi bulmak için atilan bakisla gezince pembe olarak gorebileceginiz sehir*. pembe sehir diye anildigini duyan hello kitty'cilere ve barbie'cilere uzulerek soyluyorum ki binalar bildigin turuncu kiremit rengidir, pembe ile uzaktan yakindan bir ilgisi yoktur, gelmeyin.

    1 milyon 200 bine yakin nüfusu ile fransa'nin 4. büyük sehridir. kendisinden önce 1. sirada 12 milyon nufüsu ile paris, 2. sirada lyon, 3. sirada ise marseille* vardir.

    bünyesinde 3 tane universite bulunur. bunlar université capitole*, université le mirail * ve université paul sabatier *dir.

    capitole universitesi sosyal bilimler fakultesi olarak ta bilinir. daha cok ekonomi ve hukuk fakulteleriyle ün salmistir. bunun yaninda mirail universitesi psikoloji, felsefe ve edebiyat alaninda ogrenciler yetistirirken, paul sabatier universitesinde tip, bilim, uzaycilik ve bilgisayar gibi mühendislik alanlarinda egitim verilmektedir. yagni bu universiteleri turkiye'deki liseler gibi*, türkçe-matematik, sözel ve sayisal olarak üç kategoride siralandirabiliriz.

    4. büyük sehir olmasina ragmen aslinda merkezi o kadar büyük bir sehir degildir. airbus gibi havacilikta en önemli sirketlerden birisinin merkezine ev sahipligi yaptigi için çevresi hayli genistir. toulouse'ta yasayanlarin çogu ekmegini airbus'tan çikartir.

    ögrenci nüfusu fazla oldugundan, ögrencilere sunulan imkanlar da bir hayli boldur. eger yasiniz 25 veya 25 ten küçük ise toplu tasimalara 1 ay boyunca sadece 10 euros gibi bir fiyat vererek sinirsiz binmeye hak kazanmis oluyorsunuz. bu toplu tasima araclarinin arasinda toulouse'un olmazsa olmazi küçük, siemens marka, kondüktörsüz metrosu bulunur. sadece iki hat vardir, bunlar a ve b hattidir. küçük çocuklar genelde bu metronun ön kisminda konuslanir ve metroyu onlar kullanir. megersek.. bunun disinda hatlari teker teker siralamayacigim otobusler vardir. bir iki sene önce de yeni bir tramvay hatti toulouse halkinin hizmetine girmistir. ben de neden toulouse belediye baskaniymisim gibi konusmaya basladim birden anlamadim neyse.. devam. su siralar bir tane daha yapiyorlar, yani bir yerde yine yollar daraliyor. zaten fransa'nin neresine giderseniz gidin minimum 4-5 yol calismasiyla mutlaka karsilasirsiniz. adamlar sürekli yol, kaldirim yapiyorlar, cicek böcek dikiyorlar. böcekleri bilmiyorum da cicek dikiyorlar, evet.

    pazar günleri tüm marketler kapali degildir. sabah 9-12.30 arasi açik marketler bulunur. bunun baslicalari carrefour citiy'lerdir. normalden biraz daha tuzludur. ayrica benim sevdigim 1 milyoncu stayla bir magaza vardir, burasi da pazar günleri sabah bilmedigim bi saatten aksam 19.00'a kadar açiktir. her türlü incik, cincik, dekorasyondan don çoraba, ayakkabiya kadar hersey vardir. evde yapcak birsey bulamiyorsaniz gidin bir göz atin bence. unutmadan bu magazanin ismi babou'dur. çarsida jean jaures metro duraginin oralarda, ki burasi sehrin merkezi ana duragi gibi bir sey oluyor, burada da pazar günü aksam acik oldugu için bayagi bir tuzlu market bulunmaktadir. gece 22.00 dan sonra alköl satisi yasaktir* ama üzülmeyin, çunku epicerie de nuit denilen bakkal tarzi dükkanlar gece 2.00'a kadar açik olup sadece alkoliklerin hizmetindedir. eskiden bu saat sabah 4.00 idi fakat bir ara çok içip cosan gencler, olaylar olaylar oldugundan ötürü bir kaç senedir bu dükkanlar 2 saat önceden kapaniyor. zaten siz de hayvanlasmayin. 4'ten sonra içmeyiverin.

    diger gereksiz veya gerekli bir bilgi de olabilir bilemedim; fransa'nin hemen hemen her sehrinde jean jaures veya jean d'arc duragini gordugunuz yer sehrin merkezidir, içiniz rahat inebilirsiniz buralarda. çok seviliyormus keretalar.

    hafta içi büyük alisveris merkezleri carrefour, auchan, e.leclerc gibi yerlerin market kismisi aksam 22.00'a kadar açiktir, lakin icinde bulunan diger magazalar çarsidakiler gibi 19.00 - 20.00 arasi ne kadar zengin olursaniz olun kapilarini size kapatirlar.

    ve her magaza gibi sigara alabileceginiz tabac denilen bakkalimsi dükkanlar da pazar günleri kapalidir. sehir merkezinde (evet yine jean-jaures duraginin oralar) sadece bir iki tane acik tabac bulabilirsiniz. pazar günleri ve hafta ici olmak uzere bayagi gec bir saatte kapaniyor.

    içme suyu olarak crystal, evian gibi markalari kullanmamanizi oneririm, çok igrenc tad ve kokulari var. onun yerine carrefour'un grand barbier kaynaklarindan marketinizin raflarina getirilmis dogal kaynak suyunu tercih edin.. bizim oradaki damacanalarin tadina en yakin su o ve sadece carrefour'da satiliyor.

    çok sosyal bir insan olmayaraktan bu kisimda pek yardimci olamayacagim. lakin o kadar da bos adam degiliz birkac sevdigimiz yer var yagnii.. ergen liseli+universitelilerin mesken tuttugu, yerleri yapis yapis, gurultulu, iki çift laf konusamayacaginiz, gecenin sonu kusmuklarla biten mekanlari tercih ediyorsaniz siz de onlardan birisiniz demektir ve bu durumda yasitlarinizla gorusmenizi oneririm. simdi benim saydigim yerlere de sakin gelmeyin, bacaklarinizi kirarim.. bira içmeyi seviyorsaniz sahibi ingiliz olan melting pot diye bir mekan var, genelde akli basinda efendi efendi içen insanlar gidiyor. onun disinda le wallace café ve güzel mamalar, saraplar barindiran coté vin da güzel yerler. havalar güzelse de bu saydigim mekanlarin hepsini siktir edip alin piknik sepetinizi, alkolunuzu kanalin ordaki yesilliklere yayilin.

    illa kop kop olsun disko fisko diosaniz bir suru club var ama ben isimlerini bilmiyorum. universitililerin takildigi le ramier diye bir yer var hala var mi ya da ismi ayni midir onu da bilmiyorum. bir de wee move die bi diskotek var ama ben hic gitmedim, duyuyoruz.. genelde persembe geceleri oluyor partiler. buralarda benle karsilasma ihtimaliniz ise %1.

    he bi de gelip kebapçilarda döner yemeyin, manyak misiniz olm ? hem bok gibi hem turkiye'de alasi var. kebap dedikleri seyde tavuk mudur hindi midir icinde ne oldugu belirli olmayan dönerimsi seylerdir. ama illa yiyecem diyorsaniz buralari bulmak icin les gibi patates kizartmasi yaginin kokusunu takip edin.

    gelmeden önce de öyle çok heyecan yapmayin yani burasi da allah'in bi memleketi sonucta. asdklfjlks

    amma ve lakin güzel yerdir, buralara yazin gelmiyecen ama, ne isin var yazin burada ? git yakinlarda akdeniz var, ya da çik bi daga oralarda goygoylan.

    neyse hadi bu kadar sindilik. gorusuk.
  • yerlisinden dinlediğim kadarıyla şehre pembe şehir diyorlarmış zira evlerde kullanılan tuğlanın kaynağı olan, yakınlardaki bir nehir yatağında sebil gibi bulunan taş bu renkmiş. amma velakin mon ami, ona pembe demezler. turuncu de, kiremit rengi de, kızıl de ama pembe deme yani, ne alaka, oh mon dieu.

    ben sevdim burayı. bologna'yı andıran bir tarafı var, benzer renkte binalar yüzünden de olabilir. üniversite şehri falan da ben yaşlılığımı yaşarım yani burda. kanal kenarı da roma-vatikan arasındaki kanal boyunu andırıyor. bir adet de pont neuf vardı galiba. bu da parizyen şey olsun.

    enteresandır, ingilizceyi çatır çatır konuşan iki toulouselu vasıtasıyla görmeye karar verdim burayı. yine şehirde de kime bir şey sorsam ingilizce frangilizce bir cevap aldım. paris'teki ve bazı torinolu yavşaklardaki inat yok. zaten bunu garanti ettikleri için gitmiştim. nehir boyu süper hakikaten, şekerleme yapmak için ideal.

    yalnız a dostlar, nedir bu hokkabazlık merakı anlamadım. punk mı, grunge mı, hippy mi ne bok olduğu belli olmayan öbek öbek gençler oradan oraya gezip duruyorlar. çoğunluğunun yanında köpekler de oluyor, malum geceleri parklarda falan yatıyorlar. tamam güzel de nedir bu üç topu havaya atıp tutma, ipte makara oynatma merakı anlamadım. bu antin kuntinlikleri o kadar çok gördüm ki daraldım. ulan on sene önce abileriniz de aynıydı. gram fark yok. arkasında bir dünya görüşü olmayınca bir boka benzemiyor bu işler. neyse, bologna'dan sonra toulouse'da da çok vardı bunlardan dikkatimi celbetti.

    bir de tutayım kendimi diyorum ama beceremiyorum, içimde kalmasın. toulouse ve marsilya'yı fransızlardan almalı ve torino karşılığında italyanlara vermeli. fransa sırf marsilya gidecek diye bile razı gelebilir. bu şehirlerde vik vik fransızca duymamak lazım. patır kütür italyanca gerek. hakkını teslim etmem lazım bu sefer yol boyu çok tatlı fransızlarla karşılaştım ama istisnasız hepsi güney fransa'dandı. kuzeydekilerin güneye geçmesi yasaklansın, dallamalar
  • fransanin en yasanilasi sehridir
  • güney fransa'nın ortasında, fransa'nın en büyük 4. kenti. occitanie bölgesinin merkezidir. avrupa'da sivil havacılığın merkezi olmasının (airbus yerleşkesi buradadır) ve gelişen sanayinin payıyla büyüyen bir şehirdir. şehirde oksitanca (oc dili olarak da bilinir, bir latin dili varyantıdır) tabelalar fransızca tabelaların altında bulunur. özgün şekliyle oksitan hacını pek çok yerde görmek mümkündür. toulouse'un kendisi çok eski bir yerleşimdir; ta antik yunanlılar buraya gelip koloni kurmuşlardır, kısa bir dönem endülüs emevi kontrolüne dahi girmiştir; o denli eskidir.

    eski binaların genellikle gül renginde bulunmasından dolayı "gül şehir" olarak da anılır. garonne nehri'nin etrafına kurulmuştur. su fazlasını taşımak ve sulama/su ihtiyacı için kullanmak için birkaç asır önce yapılmış midi adında çok uzun bir kanal sistemi şehrin doğu yakası boyunca garonne'a paralel uzanır. belediyenin ve arkasında da donjon namlı kulenin bulunduğu capitole meydanı şehrin göbeğidir. tarihi, gastronomik ve ticari atraksiyonların büyük bölümü garonne'un kuzey yakasında ve bu meydanın civarındadır. saint sernin bazilikası, avrupa'nın en büyük bazilikalarından birisidir ve unesco dünya mirası listesine dahil, romanesk mimarinin önemli örneklerinden bir bazilikadır (romanesk tarzda en büyük bazilikadır). bunun yanında şehirde pek çok güzel romanesk veya gotik kilise örneği bulunur (taur kilisesi, st. etienne katedrali, jakobenler kilisesi vs.). dini anlamların yüksek oranda bulunduğu bir şehirdir; zira heretiklerin bulunduğu bir şehir olmuş olmasından dolayı hep böyle bir hristiyanlık gösterisi var olmuştur kentin orta çağında. yine bu çağda şehir, pastel adını ortaya çıkarmış olan mavi boya ticaretiyle ekonomik kalkınma geçirmiştir. bir üniversite şehri olmasının da payıyla genç nüfusu yüksek olan şehirde, yaz akşamları gençler nehir kenarındaki banka kümelenirler. pont neuf ve kenarındaki binalar özellikle akşam güzel manzara arz ederler. orta çağ havasının güzel solunabileceği bir tarihi merkeze sahiptir. restoranlarının genellikle başarılı olduğu söylenebilir; ancak çok ucuz bir şehir olduğundan da bahsedilemez.

    gidecekler şu dörtgenin içindeki bölgeyi iyice dolaşsınlar:

    kuzeyde strasbourg bulvarı, güneyde garonne nehri, batıda st. sernin bazilikası, doğuda da midi kanalında port st. sauveur isimli gemi barınağı. daha önce sayılanların yanında musee des agustins binası, monument aux morts (dünya savaşı anıtı), bernuy oteli, wilson meydanı, sahil şeridi ve ona açılan bölümler, şehir merkezini baştan sona kesen alsace-lorraine caddesi (rue d'alsace lorraine), rue gambetta, rue de metz, rue du taur, rue lapeyrouse, place esquirol, güzel sanatlar okulu binası, bemberg vakfı binası görülmesinde isabet olan noktalar arasındadır.
  • oksitancanin ya da ingilizce olarak occitan dilinin hala konusuldugu ve metroda ikinci dil olarak anons edildigi, iklimi gayet guzel, mutfagi son derece lezzetli ve pembemsi taslariyla one cikan farkli bir mimariye sahip fransiz sehri.
  • airbus'a da sahip olan eads'nin onemli sirketlerine ev sahipliği yapan içinden garonne nehrinin geçtiği saint pierre ve rugby'siyle ünlü sokaklarında kafanızı yerden kaldırmanız halinde boka basacagınız pembe şehir
    sosyal hayatta dikkat edilmesi gerekenler:
    1. pazar günleri bütün alışveriş merkezleri, dükkânlar kapalı. pazar günü yiyeceklerini önceden almak gerekebilir.
    2. hafta içi ve hafta sonu aynı dükkânlar saat 19.00’da kapanıyor. toulouse merkezdeki monoprix saat 20.00’de kapanıyor.
    3. içme suları genelde işlenmiş mineral sular, tatları kötü ve mineralleri fazla olduğu için pahalı. yerine doğal kaynak suları, türkiye’deki tatlara daha yakın. crystal markası güzel.
    4. alışveriş için fransızca bazı sayıları öğrenmek yararlı olur.
    5. domuz yemeyenler için; hindi ve tavuk salamları haricinde bütün salam sosis ve türevlerinde domuz eti az da olsa bulunur. marketten alınan dönerde bile domuz eti bulunabilir. marketten alınan yiyeceklerin içindekiler bölümünde “porc” veya “lard” yazıyorsa bu ürünlerde domuz eti veya domuz yağı vardır.
    6. mcdonalds, quick, subway vb. gibi fastfood restaurantlarında, yemeğinizin tepsisini masadan kendiniz atmanız gereklidir. quick’te ürünlerin hangisinde ne eti kullanıldığına dair bir tablo bulunur. domino’s pizzada domuz eti olmayan pizzalar işaretlidir. “bacon” domuz pastırması demek.
    7. restaurantlarda kırmızı et ısmarlarken , “tres bien qui”(okunuşu: tire biyen küi, anlamı: çok iyi pişmiş) demezseniz;etinizin dışı azıcık pişmiş tamamen çiğ bir et ile karşılaşırsınız ki bu eti ancak onlara özel siyah saplı bıçaklar kesebiliyor.(dişinizle ısırılmıyor bile.) “tres bien cuit” denirse, pişiren adamın insafına kalmış olarak içi biraz pembe kalmış, az pişmiş sevenler için güzel bir et yiyebilirsiniz.
    8. 5 euro altındaki alışverişlerde kredi kartı kullanılmıyor. bu bazı restaurantlarda 10 euro ya da 20 euro olabilir.
    9. bankalardan türkiye’deki banka kredi kartlarından nakit çekerseniz. %5 civarında bir komisyon alınıyor.
    10. bus yazan yolda otomobille gitmek yasak. cezası 200 eurodan fazla. o şerit sadece otobüs ve taksilere ait.
    11. fransa’da hizmet sektörü çok pahalı, mesela erkek saç kesimini en ucuzu 14 eurodan başlıyor.
    12. kapalı mekanlarda sigara içmek 2008 ocak’tan beri tamamen yasak. buna barlar bile dahil.
    13. barlara girerken kılık kıyafete dikkat etmek gerekli. mesela cumartesi gecesi eşofman altıyla bodyguardlar almayabilir. en azından kot giymek gerekebilir.
    14. karşılaşılan gurbetçilere karşı dikkatli davranmak gerekir. bir kısmı terörist yandaşı olabiliyor.
    15. hava karardıktan sonra şehir dışındaki banliyölerde pek fazla vakit geçirmemek lazım. genelde pis işler yapanlar burada. başınız derde girerse türk olduğunuzu karşınızdaki belalı insanlara söylemek bazen işe yarayabilir. malum çok güzel bir izlenim bırakmış bizimkiler.
    16. şehir dışı yolculuklarda trenler çok makul. özellikle biletinizi 2 hafta veya daha önce alırsanız çok uygun fiyatlara gezebilirsiniz.
    17. fransa’da ayın ilk pazar günü müzeler ücretsiz. paris’teki louvre müzesi için en doğru zaman olabilir. fakat malum bedava olunca çok kalabalık oluyor…
  • 418-720 yılları arasında fransa ve iber yarımadası üzerinde hüküm sürmüş vizigot krallığı'na, 507'ye kadar başkentlik yapmış güney fransa şehri; o zamanlardaki adıyla "tolosa".

    şehrin, tarihi hakkında farkındalık yaratmak amacıyla hazırlanmış ve tunç devri'nden roma imparatorluğu dönemine kadar olan gelişimini anlatan bir animasyonu için (bkz: tolosa).
  • fransa'da ki en güzel şehirlerden biridir. nüfusu 700-750 bin civarında olmasına rağmen şehirde metro bulunmaktadır, ayrıca şehirde 3 tane üniversite ve lisanüstü- doktora düzeyinde ingilizce eğitim-öğretim veren bir ekonomi okulu da bulunmaktadır*. uzay ve havacılık ile ilgili faaliyette bulunan pek çok fabrika ve işletmede bu şehirde yer almaktadır.
  • 2015 ağustosunda yaptığımız paris çıkışlı limoge, montpellier, aix-en-provence, antibes, cannes, nice, monaco, menton, san remo, lyon, paris turumuzun önemli duraklarından biri. kırmızı tuğlaları ile bariz kırmızı ağırlıklı bir şehir olmasına rağmen fransızlar buraya pembe şehir demeyi uygun görmüşler. arabamıza park yeri bulabildiğimiz ilk yerin japon bahçesi önünde olması nedeniyle ilk orayı gezmiş, yeşile ve huzura doymuştuk. sonra şehir merkezine dönüp de kırmızı tuğla evlerin/binaların arasında dolaşırken de kendimizi başka bir masalın içinde bulduk. yazın gittiğimiz için korkunç sıcaktı ama yine de güzel hatıralar kaldı aklımda. iki haftalık gezimizin büyük bölümünde kaldığımız campanile'ler arasında tek kötü yer buradakiydi... otel resepsiyonuna bir tür hamam böceğinin resmini asmışlar kocaman, odanızda bunlardan görebilirsiniz ama merak etmeyin zararlı değildirler yazıyordu! gördük, evet doğru söylüyorlar, zararlı değilmiş :)
  • her sabah gunes acan ve her aksam yagmur yagan sehir
hesabın var mı? giriş yap