• gezmeye değer bir şehir ve istanbuldan daha ucuz. bakmayın para birimi bizden değerli olsa da artık, konaklaması yemesi içmesi oldukça uygun olan başkent.

    öncelikle uçakla gidiyorsanız oldukça rahat geçiyorsunuz. şehir zaten çok devasa değil. ama gezmek için 3 tam gün yeterli gelir. fazlasına da gerek yok daha az kalırsanız da görmeyeceğiniz yerler olabilir.

    havaalanına indiyseniz 6.59-22 arası çalışan 337 numaralı otobüsle merkeze ulaşabilirsiniz. kredi kartları temassız çalışıyor 1.5 lari. eğer yok ben otele geçeyim iner inmez derseniz de bolt indirin ve öyle gidin. sizi çokça çevirecek taksiciler olacaktır. pahalı diyorlar kanmayın..

    gitmeden önce e-sim çıkartın. uygun paketler var o şekilde seçin. geocell. 5 gün sınırsız internet alın turist pakete gerek yok. hem daha ucuza geliyor hem de artık fiziki kart mı kaldı canlarım biraz teknolojiye ayak uydurun. çünkü daha tiflis havaalanına uçak tekeri değerken internete erişim olması çok konforlu.

    kalacak yeriniz bence old tblisi olmasın. oralar gezilemeye değer ama kalmaya bence hayır. sizin kararınız ama sonuçta kalacak daha güzel bölgeler var. vera, avlabari, metekhi. hepsi olur. biz avlabariye yakın yerde kaldık. sameba katedraline 5 dakika. her yere yürüyebildik. merkeziydi oldukça. hem bu sayede yürümüş olduk. oteliniz bence kahvaltılı olsun. çünkü kahvaltı yapınca sağlam dışarda yapmanız gereken tek öğün kalıyor. bu da baya ucuza getiriyor işleri.

    yemek demişken akşam yemeğinizin bir gününü tiflis vorozontove de yapın. hem yeri çok güzel hem de çok kaliteli bir mekan. menüsü linkte. oldukça başarılı bir mekan ve uygun. haçapuri yiyecekseniz de cafe daphne var. garsonları gıcık geldi bana ama en güzel haçapuriyi de burada yedik. bu mekanlar fine-dining. muhakkak sokak aralarındaki o teyzelerin küçük dükkanlarından bir şeyler alın. muazzam güzel oluyorlar.

    tüm kilise ve katedralleri gezin. saygı duymayı ve dünyada farklı tek tanrılı dinlerin aynı noktada dönüp durduğunu bir kez daha fark edin. sinagoglarına giremedik almadılar ama deneyin şansınızı. cami var o dümdüz cami sadece dışı güzel.

    ulusal parkta yürümeyi, şelaleyi görmeyi unutmayın. vereceğiniz 4 lari sonuna kadar değecek bir ulusal park. meydanını gezeceksiniz. olabildiğince şehri yürüyün ve her yeri görün. ara sokaklarda kaybolun. çok güvenli bir şehir. kapkaranlıkta bile yürüyün yani.

    müzelerini pek tercih etmedik. çok gerek yok gibi düşündük. ama seviyorsanız muhakkak gezin. azıcık ekstra para harcayın bahşiş bırakmayı unutmayın. siz orada turistsiniz de bir daha gitmeyeceksiniz belki. biraz cebinizden çıksın cimri olmayın.

    şehrin her yerinden görünen funicular complex e gitmeyi unutmayın. funicular şehre göre pahalı. 2 lari
    kart ücreti 10 lari tek yön. ama verebilirsiniz 700 metre yukarı çıkmak için 30 dk aralıksız merdiven çıkmanız lazım. çok yorucu.
    vardığınızda 3 ayrı yer var kafe olarak. restoran 2 tane ve 1 küçük kafe var . kafeye gidin fiyatları çok uygun buranın. burada tatlı yiyin. garson arkadaşın önerisiyle yedik. medoki ve ponchiki deneyin. içecek olarak da karamel çikolata karışımı bir şey var. onu için. buraya gidiyorsanız bana muhakkak yazın bu arada.

    fabrika fena değildi. ama ben pek öyle yerlerde kalmayı sevmem. daha mutevazi ve sakin oteller tercihim. ekstra olarak merkezin dışında bolt veya metro+bolt ile chronicle of georgia gidin görün.

    başka aklınıza takılan soru olursa mesaj atabilirsiniz.

    tiflis'i gezilecek şehirler listesine eklemeyi unutmayın…
  • gürcistan'ın başkenti olduğunu belirterek başlamak lazım tabii. ben de birkaç hafta önce bilet fiyatlarını çok ucuza bulunca hemen aldım hafta sonu için ve dönerken iyi ki sadece 2 günlüğüne geldim dedim, çünkü tiflis için bana yetti de arttı! birkaç konuda öneri ve bilgi bırakıp gideceğim:

    - vizesiz kabul ediyor fakat gitmeden önce bir form dolduruyorsunuz ve onay maili geliyor. formun sonunda pcr test ya da aşıların tam olması gerektiği yazıyor; gürcistan'ın kendi sitesinde ise haziran ayından itibaren aşı ve pcr test zorunluluğu kalktı diyor. kafanız karışmasın, hiçbir şey sorgulamıyorlar geçerken. en fazla sordukları ilk defa gelip gelmediğiniz oluyor, en azından benim gördüklerim böyleydi. soru sormadan bile geçirdikleri oldu.

    - gece uçuşlarını almayın derim, fiyatları biraz daha ucuz oluyor ve internetten bakınca da geceye kadar 37, geceden sabaha da 137 numaralı otobüsler şehir merkezine gidiyor bilgisi var, tiflis'in kendi sitesi ise açılmıyor ama durum böyle değil. sadece 337 numaralı otobüs var ve sabah 6.50 ile gece 23.00 arası çalışıyor. havalimanına iner inmez her yanınızı taksiciler sarıyor ama tüm gün bilet 3 lari iken taksi 50-60 lari'ye geliyor ve yol da 30 dk. (özgürlük meydanı'na*) bu kadar mesafe için çok fazla bir ücret (bolt uygulamasını önerenler oldu, 18 lari falan tutuyormuş, ben denemedim ama alternatif olabilir) o yüzden de sabaha kadar havalimanında ilk otobüsü beklemeniz gerekecek. havalimanları küçük ve soğutma/ısıtma sistemleri çok yetersiz, kasım ayında dondum mesela sabaha kadar, uykusuz kalması da cabası! sabah otobüs gelince tıklım tıklım doluyor. o yüzden sabaha karşı olmayan uçuşları tercih edin derim. ve ayrıca burada otobüsler 3, minibüsler 4 ve 5 ile başlıyor; o yüzden gözünüz 37 numarayı aramasın, o 337 numaradır. sanırım numaraları değiştiriyorlar bazılarında 36 yazıp birden 345'e dönüyor durakta mesela.

    - havalimanına iner inmez de hemen bir otobüs biletine ihtiyacınız olacak ve parayı lari'ye çevirmeniz gerekecek. hepsine tek tek kuru sorun, normalden daha yüksek kur oluyor genelde, en azından onların içinden en düşüğünü bulursunuz. ne kadar para verirseniz verin pasaport istiyorlar kayıt için. tavsiyem dönüşte de lari'den euro ya da dolara çevirmeniz, makas en az bunlarda var.

    - yerel parayı da aldıktan sonra hemen bank of georgia veznesine gidip, otobüs bilet kartı alın. boş karta 2 lari vereceksiniz, sonra onları otomatlarda günlük, haftalık, aylık, vs. dolduracaksınız. bankayı ismiyle aramayın, sadece gürcü alfabesi ile yazılmış, ingilizcesi yok ama bizim ing bank'ın aynısı zaten, logosundan tanırsınız. burada aldığınız boş kart için de pasaportunuzu isteyecekler, şaşırmayın. sonra tam karşısındaki otomata gidip kartınızı okutun ve yeni bir kart alın deyin, seçim yapın fakat paranız tam olmalı, para üstü vermiyor makine. aldığınız saate göre geçerliliği başlıyor. bu kart, rike park içindeki teleferikte geçmiyor sadece; kalan otobüs, minibüs, teleferik ve metroda geçiyor. her yerde geçerli olan ve istediğiniz kadar para yükleyebileceğiniz seyahat kartları metro money.

    - burada su almayı denemeyin bence, yanınızda matara olsun, herkes çeşme suyu kullanıyor. bazı lokantalar şişe su veriyor ama geneli yemek başlamadan sürahiye musluktan su doldurup getiriyor. bu yüzden otel odasında da su şişesi görmezseniz şaşırmayın, bize “banyodaki suyu kullanın” dediler. parklarda vs de hepsinde matarayı doldurmak kolay olmuyor, bazıları pompalı gibi ama yukarı doğru su püskürtüyor musluk o yüzden ağzınızı dayayıp içeceksiniz :)

    - trafiğini görünce şaşırmayın, çok karmaşık gibi geliyor ama hepsi kurallara istisnasız uyuyor, bu yüzden sorun yaşanmıyor. direksiyonları sağda da solda da görebilirsiniz ama trafik sağdan akıyor. özgürlük meydanı'na gelince bir izleyin, düz gidenler, sağa/sola dönenler, u dönenler… hepsi var ama karmaşa yok. he zaten 1,5 milyon insan ne kadar trafik yaratır dedim ama yok yine de kurallara uymasalardı o yollar karışırdı.

    - aynı gün içerisinde ben tüm tiflis'i gezebildim, hem de yürüyerek. botanik bahçesi, rike park, metheki köprüsü, metheki kilisesi, barış köprüsü, meydan pazarı… gezilebilir kolayca. bu gezilerin arasına da yerel yemeklerini katın, haçapuri açık ara en iyisiydi ama bence o porsiyon bir kişiye çok fazla. mutfakları çok hamur üzerine zaten, o yüzden az sipariş verin, doymazsanız başka çeşitlerden söyleyin. atıştırmalık olarak da ayçekirdeğine bayılıyorlar resmen. markette bir kısım sadece çekirdeğe ayrılmış durumda. çikolatalarda ise bizim gibi parçacıklı değil de krema dolgulu seviyorlar. fındıklı çikolata diye alıyorsun, içerisinde fındık tanesi beklerken fındık kreması çıkıyor, bayağı çeşit denedim ve hep krema dolgusuna denk geldim.
    bu arada kiliselerde gezerken nikahlara, vaftizlere denk gelebilirsiniz, sessizce içeri girip izlerseniz bir şey demiyorlar ve böyle bir şeye denk gelirseniz kesinlikle izleyin derim.

    - gelmeden önce google haritalardan her ihtimale karşı çevrim dışı harita indirebilirsiniz, internet her yerde var ama ara ara sorunlar yaşanabiliyor hem meydanlardaki hem de kişisel internet ağında ya da günlerce internet paketi almak istemeyebilirsiniz, çevrim dışı harita çok rahat işinizi görür.

    - son olarak da herkes mükemmel ingilizce bilmese de birkaç kelime biliyor ve bir şekilde anlaşabiliyorsunuz. hiç ingilizce bilmeyen bile bir şekilde beden diliyle ya da işaret yoluyla derdini anlatıyor. bazıları ise türkçe konuştuğunuzu duyunca bildiği türkçe kelimeleri sıralıyor size. insanların çoğu da güler yüzlü.

    onun dışında gayet kolay, kaybolmayacağınız, her 10 dakikada bir türkçe duyacağınız bir şehir; güzel bir hafta sonu geçirilir. rusya'dan nefret ettiklerini duvar yazılarından anlayabilirsiniz, rusya çekilince her yerde bayraklarının yanına ukrayna bayrağı asmışlar, otobüsler de dahil!

    meraklısına: burada iphone 14 serisini kolaylıkla bulabilirsiniz. özgürlük meydanı'na çok yakın bir yerde istore var, her renkten bulamayabilirsiniz ama genelde uzay siyahı ve altın rengi her modelden var. bir tek 512 gb satmıyorlar. ve vergi iadesi için tüm dokümanları hazır veriyorlar. havalimanına gelince de önce uçuş kartınızı alıp, sonra gümrüğe uğramanız lazım, işlem yaptıktan sonra size bir kağıt veriyor, pasaport kontrolünden sonra o kağıtla liberty bank diye küçücük bir vezne var oradan vergi iadenizi istediğiniz para cinsinden alabiliyorsunuz. tüm işlemler çok kolay burada.
  • pegasus'un ağustos ayında yapmış olduğu kampanya ile gaza gelerek aldığım biletler ile geçtiğimiz hafta tanıma fırsatı bulduğum şehir.

    iki buçuk gün, çoğunluğu yürüyerek eşimle birlikte tabiri caizse karış karış gezdik bu şehri. gün sayısı kısıtlı olduğu için gitmeden önce gezilecek ve yenilecek yerleri araştırdım. kendi izlenimlerimi de paylaşmaya çalışacağım.

    öncelikle oteli booking üzerinden ayarladım. bliss hotel. yeni, küçük şirin bir otel. 3 gece için 200 lari gibi uygun bir fiyata kaldık. parasına göre de gayet memnun ayrıldık. tercih etme sebebim özellikle konumu oldu. sameba katedraline, eski tiflis'e 750 m civarı. liberty square de yürüyerek 20 dakika. yani merkezi yerlere oldukça yakın bir konumdaydı. gitmeden tiflis merkez bankasından güncel kurlara bakmıştım. havaalananına indiğimizde yan yana bir kaç tane exchange bankosu var. neredeyse merkez bankası kurunda işlem yapıyorlar. gerçekten şaşırdık. dolar - lari değişikliği yaptık. tiflis'te zorluk çekmeyeceğiniz tek konu döviz konusu. emin olun 50 metrede bir döviz alış-satş tabelaları görecekseniz . bazıları düşük olsa da çoğunluğu değerinde alıp satıyor. ülkemizde asla karşılaşamayacağınız bir manzara bu.

    havaalananından merkeze ulaşımı otobüs ile yaptık. 24 saat bu otobüsler faal. gündüz 37, gece 137 numara olarak çalışıyor. saatlerine de uygulaması üzerinden bakabilirsiniz. ücreti 0,5 lari. an itibariyle 1 lari , 1,95 tl. yani gidiş dönüş kişi başı 2 liraya en zorlu ulaşım sorununu çözmüş oluyorsunuz. taksi kullanacaksanız da uygulama üzerinden kullanın derin. bolt uygulaması yandex taxi'ye göre daha iyi çalışıyor. biz şehir içinde bir kere kullandık. onda da referans kodu girdiğimizden 1 lari'ye mal oldu. metroyu da önce meraktan sonra ihtiyaç olarak kullandık. o da otobüs ile aynı fiyat. otobüste bozuk para geçiyor metro için 2 lari karşılığında kart almanız gerekiyor. metro çok derinde. yaklaşık 2 dakika boyunca iniyorsunuz.

    gezilecek yerleri diğer entry'lerde suserlar detaylıca açıklamışlar. ayrıntıya girmeyeceğim. bolca kilise, güzel caddeler, eski tiflis... mevsimlerden yaz olsaydı çevre illerdeki yayla ve doğal güzellikler de olabilirdi.

    gelelim yemek mevzusuna. bizim için oldukça kritik bir konu olduğunda genelde tüm yöresel tatları iyi yerlerde tatmaya çalıştık. kısaca özetlemek gerekirse seçeneğiniz oldukça çok olduğundan kafanız biraz karışacaktır. trip advisor ve google bu konuda bizim referans noktalarımız oldu. gürcü mutfağının özeti ne diye soracak olursanız cevap kesinlikle kişniş olur. yani hiç bir ana yemek görmedik ki içinde kişniş olmasın. ama gel gelelim bu her şeye yakışan bir baharat değil. velhasıl kişniş sevmiyorsanız işiniz zor. yöresel mutfağa çok yönelmeyin derim. ikinci genellemem ise et kalitesi; ortalama bir restoranda da fine dining diyebileceğimiz restoranda da beklediğimiz et kalitesinin çok altında etler tattık. soslar, yan ürünler, sunum her şey başarılı olsa da et kalitesi ülkemizden oldukça altta. hem dana hem kuzu eti için bunu söyleyebilirim. domuz yemediğimizden o konuda bir fikrim yok. ilk akşam durağımız trip advisor'da oldukça yukarılarda olan old wall restorant oldu. parasını asla hak etmeyen bir yer olarak adını tarihimize yazdıran bir mekan. pizzaya benzeyen yöresel peynirli khachapuri harici bir tavuk bir de et yemeği yedik. ikisi de inanılmaz tuzluydu. et yemeği, fiyat olarak da tiflis'te yediğimiz en pahalı yemekti. (50 lari) ancak umduğumuzu bulamadık. ardından cafe flowers adında çok güzel manzaraya sahip bir kafede oturduk. "baked apple"'ı fiyatına göre biraz daha işçilikli bir şey beklerken yazıldığı gibi direk fırınlanmış tek elma geldi. 25 liraya tek bir elmaya verince ilk gün yemek macerası pek iyi gitmedi diyebiliriz. ancak manzara enfesti.

    hafta içi pek çok restoranda 12-16 arası lunch menüler mevcut. melograno'yu gözü kapalı öneririm. 15 lari'ye çorba, sandviç veya salata ve içecekten oluşan menüyü yiyebiliyorsunuz. tatlı olarak da panna cotta oldukça güzeldi. onun fiyatı da 8 lari. enfes müzikler de cabası. akşam yemeği için de tercih edilebilir. akşam içinse metis güzel bir tercih oldu. güzel bir gitar solosu ve samimi bir bar ortamı vardı. bir önceki gecenin neredeyse yarı fiyatına güzel bir yemek yedik. diğer klasik yemek olan khinkali'yi de burada tattık. bizim mantının yanına yaklaşamaz ama kötü de değil.

    hemen yanında cafe leila var. gürcü yemeklerinin tam adresi bence. phinkali denilen kurabiye püskevit tarzı hamurun üzerine patlıcanlı, peynirli, ıspanaklı karışımlar koyuyorlar. başlangıç için gayet güzel. bir de kendi peynirleri olan sulgini'yi kızartıp finger gibi sunuyorlar. o da güzeldi. bal kabağı çorbası yoğun portakal aromalı servis ediliyor. seviyorsanız güzel gelebilir.

    gelelim ödüllü restoranımıza. schuchmann'a. ülkemizde asla yiyemeyeceğiniz fiyata fine dining tecrübesi yaşayabilirsiniz. gürcü yemeklerini modern açıdan revize ederek sunuyorlar. ambiyans, sunum, işçilik üst düzeyde. harika bir canlı elektro keman dinletisi ile yemeğinizi yiyorsunuz. yazının başında belirttiğim et kalitesi biraz daha yüksek olsa evrensel bir restorana evrilebilir görüşündeyim.

    yazımda tiflis'in gastronomi tarafına biraz daha ağırlık vermeye çalıştım. denenecek çok mekan vardı ancak zamanımınız bu kadarına yetti. merak edenler için trip advisor linklerini şuralara bırakıyorum.
    oldcity wall, flowers , melograno, metis, cafe leila , schuchmann
  • 1,5 milyonluk nüfusuyla gürcistan'ın en büyük şehri. genelde ılıman bir iklime sahip. gürcüce'de ılık anlamına gelen tbili kelimesinin, şehrin orijinal adı olan tbilisinin kökenini oluşturuşuna şaşmamak lazım. dört yanındaki dağlarla korunaklı bir yapıya sahip tiflis, kafkas'ların sert hava şartlarına karşın, kışı bir çok iç anadolu şehrinden daha ılıman geçirir.

    tiflis'den bakarak bir gürcistan portresi çıkarmak ne derece doğru olur bilinmez ama bu küçük komşunun temel sorununun ekonomik yetersizlikler olduğu ilk bakışta söylenebilir. tiflis'te her köşe başında çekirdek ve fıstık satan (çekirdekleri nefis), ya da dilenen yaşlı insanlar görülür mesela. hafta içi gündüz saatlerinde caddeler ve kiliseler yapacak daha iyi bir işi olmayan insanlarla doludur. ikinci el arabaların ve benzinin görece ucuz olması taksiciliği gözde bir meslek yapmış bu şehirde. mercedes, bmw gibi arabaların ikinci eli türkiye'dekinin tam yarı fiyatınadır mesela. benzinin de litresi 0,9$ civarında. hal böyleyken 6-7 lari gibi bir fiyata (yaklaşık 4-4,5 dolar) şehrin her yerine taksi ile ulaşılabilir. yabancı olduğunuzu rahatlıkla anlayan taksi şöförü, taksimetre olmayışının da verdiği avantajla yolculuk sonunda 15-20 lari talep edecektir. ben buraların raconunu öğrendim bakışı eşliğinde 6 ya da 7 lari verirseniz genelde memnun olur. eğer siz indikten sonra sopayla falan peşinizden geliyorsa, bu onu yeterince mutlu edemediğiniz anlamında olsa gerekir. 2-3 lari daha verin.

    toplu ulaşım ise çok daha ucuz ve pratiktir. zaten geniş bir alana yayılmamış şehrin neredeyse çoğu noktasına metro ile, daha sapa yerlere de otobüs ya da dolmuş ile ulaşılabilir. taksiyle ödenen paranın 30 ya da 40'ta biri parayla metro ve otobüsten faydalanmak mümkündür. otobüslere orta kapıdan biniliyor. para ön kapıdan inerken şöföre uzatılıyor. otobüse binmek için ön kapının camına tıklatmanın pek bir faydası yok. gidin ortadan binin.

    şehrin dikkate değer caddesi rustaveli. cadde üzerindeki en ihtişamlı yapı parlemento binası olmakla beraber, opera binası, kiliseler, müzeler de gayet ilgi çekici. istiklal ya da kıbrıs şehitleri caddeleri ile mukayese edilmesi makul olmamakla birlikte, gençlerin takıldığı bir muhit burası.

    rustaveli metro çıkışından metroyu ve mc donald's ı sağa alıp aşağı yürümek gerek. hemen oradaki yüksek kuleli postane binasının merdivenlerinde, gürcü işi, hoş hediyelik eşyalar; gürcü bayrağı ya da haç desenli şapkalar, seramik kadehler, çerçeveler satan yaşlılar vardır. pazarlık edilebilir ama türkiye'deki gibi "ben almıyorum kardeşim 30 lari çok" hareketiyle rest çekerek hafif nazlı bir tezgahtan uzaklaşma tribi yaparsanız, kimse sikine takıp arkanızdan koşmaz. pazarlığın metodu satıcının aşama aşama inmesi üzerine değil, alıcının olası minimum rakamı bir seferde tutturabilmesi üzerine kuruludur. yani 50 lari diyorsa, ama aklından geçen minimum makul fiyat 30 ise; sen 30 dediğinde "yok abi kurtarmaz. 40 ver anlaşalım." diye bir son pazarlığa girişmez satıcı. "tamam anlaştık" der. çok uzatırsan da pazarlığı yarıda keser.

    eğer metro çıkışından karşıya geçip filarmoni denilen konser salonuna doğru yürünürse, sağ taraftaki sokaklarda irili ufaklı bar ve publarda eğlenilebilir. çok fazla seçim şansı olmadığı için mevcut barlardan zevk almayı becermek gerek. mesela, sovyet döneminde devlet korolarında sanatçılık yapmış yaşlı gürcüler canlı müzik yapar kiminde. makul sayılabilecek fiyatlara absolute, gori ya da rus standart votkası içilebilir. türkiye'de pek bulunmayan gürcü, rus ve çek biralarının tadına bakılabilir. barların hepsi orta karar gibidir, damsız almayan bir iki bar önü bodyguard'ı da mevcuttur. (bkz: ayı)

    rustaveli caddesi, kendisi gibi bir kaç caddeyle birlikte tavisuplebis moedanina açılır. bu meydana geldiğimizi saint george'ın at üzerinde bir ejderhayı mızrağıyla öldürürken resmedildiği, kırk elli metrelik bir kaide üzerinde duran, altın rengindeki heykeli görünce anlayabiliriz. meydanda lüks bir mariott oteli, müze ve içinde durak isimlerinin latin alfabesiyle de yazılı olduğu tek metro istasyonunu görmek mümkün. tabii ki de, farklı gereksinimler için gürcü-latin ve kril alfabesini öğrenmek durumunda kalan gürcü halkına şanslı mı demek lazım, şanssız mı bilemedim. metronun hemen yanında meydandan aşağıya doğru inen sokakların hepsi mkhavari nehrine doğru gider.

    nehir kenarında kurulan nefis pazarda, bir kaç bin dolar fiyatla nişantaşı-maçka'daki resim galerilerinin kataloglarına girmiş resimlerin nasıl da yirmi kat ucuza satıldığını görmek mümkün. muhtemelen istek üzerine "meşhur gürcü ressamı bilmemneşvili nin ustalık dönemi şaheseri" cilasıyla kargo üzerinden türkiye'ye gönderilen bu resimleri alan kişilerin bunu ülkesine nasıl sokacağını da düşünmesi şart elbet. olur da önümüzdeki hafta "yurda kaçak sanat eseri sokma suçlamasıyla" diye bir haber duyan olursa; ricamdır götümüze giren pazarlıklar diye de bir başlık açsın.

    aynı pazarın üst noktasında, köprünün ağzında toplu duran yüz kişilik kitle orada sabit. nasıl ki; bizde tahtakale döviz borsası denilen husus 12 metrekareye sıkışmış yüz kişi ve 149 cep telefonundan ibaretse; gürcüler'in emlak borsası da orası. duruyorlar. enteresan bir mevzu dönmüyor. en akıllıcası ters tarafa gidip eski sovyet dönemi antikaları, stalin posterleri satan adamlarla vakit geçirmek.

    illa da alışveriş yapacağım diyenler metroya binsinler. anons yapan kadın, trenin boşaldığı son durağa kadar "şenbegi statkuri vagzlis moedani" demezse, trenden inip aynı trene karşıdan tekrar binip; az öncenin son durağı nasıl ilk durak oldu diye düşünürken bu anonsu beklemeye devam etsinler. ha, gürcü alfabesi karışık görünüyor ama çok zor değil. durak adlarını okuyacak kadar okumayı öğrenmek, şehir hayatını %80 kolaylaştırır. mesela vagzlis (üç - sola doğru çengel - tepesinde çengel olan yuvarlak - makasa benzeyen bir harf - n - sağa doğru çengel) şeklinde yazılıyor. bir biçimde bu durağı yakalayıp inince; bir eminönü, bir tahtakale hareketliliği görmek ne de şahane. ufacık dükkan ve kulübelerde her şey satılıyor. rami usulü gıda çarşısında, sadece tüyleri yolunmuş, kırık boynu, kafası ve ayaklarıyla komple bir tavuk falan alınabiliyor. karton kolilerde kurutulmuş balıklar, orijinal gürcü kurabiyeler, karadeniz insanı olmasını silah taşıma mazereti yapmayan gürcülerin bu meramını dindirdiği envai çeşit çatapat, (vergiler düşük olduğu için) ucuza elektronik eşya alınabilir.

    içiçe geçilen çarşılarda elektronik, tekstil, hırdavata kadar her şey satılıyor. malların çoğu türkiye ve çin menşeili. o sebeple türkiye'ye göre maliyetler daha yüksek haliyle. maliyetleri düşürmek için en sık uygulanan yöntem, büyük dükkanların kirasının bir kaç esnaf tarafından paylaşılması. bir dükkana girip de sağ tezgahın manifaturacı, sol tarafın müzik enstrümanları, karşıdaki dayının terzi, dipteki odanın döviz bürosu olması normal. çıkışta ortak bir kasa yok. malı kimden aldıysan, parayı ona vermek icap ediyor. aksi takdirde döverler.

    türk dükkanlarının, üç dört tane alelade çorba-yemek-kebap salonunun olduğu cadde marcenaşvili. türk lokantalarına gidip de türkçe "az ezogelin alayım, yemek olarak tas kebap ve pilav. sonra da baklava yiyeceğim" derseniz, bunu anlar gürcü garsonlar. lakin bütün hepsini aynı anda masaya yayarlar. tas kebabı çorbayı içince söylemek gerek. yine de yemeği müşteriden aldıkları sipariş üzerine pişiren gürcü lokantalarıyla kıyaslayınca; zaman kısıtı olanlar için tercih edilesi.

    şehirde gezecek yerler sınırlı ama kısa zamanda insana aşinalık vermesi de bir o kadar güzel. tek odalı yüzlerce dairenin bir binada yığıldığı sovyet dönemi toplu konutlarından, büyüleyici heykellere, kendine has mimarisine, güzel şaraplarına ve eğitimli, sıcakkanlı insanlarına kadar keyifli bir şehir tiflis. iyi yani.
  • cok cok iyi vakit gecirdigim, su anda da deli gibi ozlemekte oldugum sehir.

    agustos 2008 - mayis 2009 arasinda is nedeniyle gurcistan'da ikamet etmek zorunda oldugum icin yaklasik 5 ay boyunca tiflis'te yasadim, sonra tetritskaro denilen bir bolgeye gectim ancak tiflis'e eglence ve sosyal hayat icin firsat buldukca gelmeye devam ettim.

    tiflis bizim kur diye bildigimiz, gurculerin mtkvari dedigi bir nehrin vadisine kurulmustur. nehir sehri ortadan ikiye boler ve uzerinde birbirine yakin bir cok kopru vardir. dedigim gibi bir vadi sehri oldugu icin ozellikle merkez iki yana genisledikce devamli olarak yukselir. tiflis bir yokuslar sehridir.

    tiflis ve gurcistan icin oncelikle genel bir portre cizeyim. gurcistan cok fakir bir memleket ve ulkenin para kazanacak bir kaynagi bulunmamakta. sovyet zamaninda tiflis'in biraz guneydogusunda rustavi adli bir kasabanin cevresinde devasa bir fabrikalar kompleksi varmis ancak fabrikalarin buyuk cogunlugu artik calismamakta ve curumeye terkedilmis durumda. hani bu dedigim fabrikalar kompleksi o kadar buyuk ki celik konstruksiyonu sokup hurda diye satsalar zengin olurlar diye dusundum gorunce. bu bolgenin icinden gecen yol yaklasik 10 km kadar ve yolda ilerlerken farkediyorsunuz ki fabrikalarin bulundugu alan 10 km x 10 km boyutunda ve ici silme tesis dolu. zaten bu rustavi denilen kasaba (ki memleketimdeki cogu sehirden buyuktur misal usak'tan hatta belki manisa'dan) bu fabrikalarda calisan iscilerin lojmanlarindan olusur. yani tam bir sovyet isi, hicbiryerin ortasina fabrikalari dik, demiryollarini dose, dogalgazi gotur, bi termik santral dik, yanina da bir sehir insa et olsun sana sifirdan hersey dahil yasam bolgesi. neyse dagitmayalim, soylemeye calistigim sey sanayinin olu durumda olmasi ve genel ekonomik duzende buna tek alternatif olan tarim da hic parlak durumda degil. gurcistan daglik sayilabilecek bir yer ve pek ekilebilecek alan yok. genellikle uzum ekiliyor ve bunun sonucunda ulkede muthis bir sarap kulturu var. buna sonra deginecegim, su anda soylemek istedigim sanayi yok, tarim az dolayisiyla insanlar fakir, sehir eskimis ancak hala cok guzel ama insanlar sanki biraz umutlarini yitirmis gibidir gurcistan'da.

    simdi gurcistan'a indigimiz andan itibaren anlatmaya baslayalim. tiflis havaalani tiflis'in biraz disindadir, tav tarafindan yapilmistir ve isletilmektedir ve tav'in yaptigi diger havaalanlarinin biraz ufak bir modelidir, insan inince hic yabancilik cekmez. havaalaninin isletilmesinde onemli konumdaki butun personel turk'tur, birsey sormaniz durumunda cok yardimseverdirler. havaalanindan cikista taksiye binip sehre gidebilirsiniz. taksiler pazarlik usulu calisir, arabalar eski avrupa arabalaridir (golf 3ler, eski opeller, sansliysaniz mercedesler falan), eskiligine bakip korkmayin, korksaniz da yapacak birsey yok zaten, baska araba yok oralarda, ister istemez bineceksiniz. taksiler pazarlik usulu calisirlar dedik ama pek ingilizce bilmezler ama herkes rusca bilir. bir iki kelime rusca kalip ogrenip (kac para, ...'ya gidecegim gibi) gitmeniz isinize yarayabilir. zaten sehrin icinde her mekanda ingilizce bilen calisanlar vardir, sorun yasamazsiniz. taksilerden devam edelim, olaydan kopup duruyoruz, kesinlikle binmeden once parada anlasin, cok fazla kaziklamazlar hicbir zaman ama 5 larilik yere 8 lari vermenin de alemi yoktur. evet lari dedik, gurcistan'in para birimi lari'dir ve ben oradayken 1 lari 1 lira gibi birseydi, dolara vurursak 1 dolar 1.7 lari idi.

    tabi havaalaninda ve yoldaki tabelalardan fark edebileceginiz uzere gurculer kendilerine ozgu bir alfabe kullanirlar. ermeni alfabesinden geldigi soylenen bu yazi stili tek kelimeyle karinca duasi gibidir. birbirine benzeyen, yuvarlak harflerden olusan bir alfabedir bu. sokmek zaman alir ama gurcuce de turkce gibi fonetiktir, yazildigi gibi okunur. tabelalari ve yer adlarini okumak disinda bir avantaji yok alfabeyi sokmenin ama eglenceli bir ugrastir. zaten cogu tabelada latin harfleriyle yazilmis eslenikler de bulunmakta, bulunmayanlarda da cevrede eli yuzu duzgun gorunen genc bir arkadasa ingilizce olarak istediginizi sorabilirsiniz, %90 ihtimalle ingilizce biliyor olacaktir. gurcuce zor bir dildir, 4-5 sessiz harf ardarda dizilebilir ve gurculer bunu telaffuz etmeyi becerirler. bu bizim icin olasi birsey degil.

    simdi $ehre geldik, otelinize otunuza bokunuza yerlestiniz. yok bizim otel motel nerde kalcaz aq diyorsaniz hemen bi otel turu atalim: simdi tiflis'te cok acayip cok guzel oteller var. sheraton metechi palace var mesala, havaalaninda sehre giderken onunden gecilir zaten, tam merkezde degildir ama taksiyle merkeze 3 dakika, yuruyerek 10 dakika mesafededir, cevresinde bir suru de 3-4 yildizli otel vardir, otellerden bazilari turk otelidir hatta. ben sheraton'da hic kalmadim, diskosunun iyi oldugu soylenir, gurcistan gece hayatinda bilinen bir mekandir. bunun disinda tam sehrin gobeginde 2 adet mariott otel, nehrin kiyisinda ambassador diye bir otel mevcut. bu saydiklarimin hepsi 5 yildizli luks oteller, cep yakarlar. daha uygun secenekler sheraton cevresinde dedigim 3-4 yildizli olan otellerdir.

    tiflis'in ana merkezi topu topu 3 kilometrelik bir cadde boyudur. bu yolun 1.5 kilometrelik bir bolumunun adi rustaveli caddesidir. adini unlu bir gurcu $airden alan bu caddenin basinda kendisinin heykelinin bulundugu rustaveli meydani vardir, bu heykelin oldugu meydanda metro istasyonu bulunur, bir de mcdonald's mevcuttur. gurcistan'da buger king yok ne yazik ki. rustaveli boyunca parlamento binasi, opera ve tiyatro binasi, kashveti kilisesi, iki muze, rustaveli devlet akademik tiyatrosu ve gurcistan bilim akademisi bulunur. guzel bir yuruyus parkurudur, yol boyunca mimari cok guzel bir ortodox rus - sovyet mimarisi karisimidir. cadde unlu ozgurluk meydani ile son bulur. bu meydanda belediye binasi bulunmaktadir ayrica metro duragi mevcuttur. ozgurluk meydaninda belediye binasinin onune gidip binayi saginiza aldiginizda gordugunuz dar parke caddeden asagi dogru yururseniz tiflis'in en orijinal mekani olan eski tiflis'e varirsiniz. burada 3 kilise, 1 sinegog hemen yakinlarda 1 cami ve bu sokakta ve paralellerinde bir cok kafe - restoran bulabilirsiniz. tiflis'in gece hayatinin dondugu iki merkezden birisidir burasi. hepi topu biririne paralel 4-5 daracik sokakta yanyana bir cok mekan vardir, guzel yemekler yiyip guzel ickiler icip kaliteli muzik dinyebileceginiz yerlerdir buralar. ozellikle yazin butun mekanlar masalari sokaga atar, herkes yanyana yer icer muhabbet eder. oldukca kalabalik da olur buralari. bayagi samimi bir durum olusur, hani boyle bilen bilir izmir'de kibris sehitleri caddesindeki sokaklar gibidir ortam ama hem o kadar sikinti verici derecede icice degil, hem de o kadar salas degildir. koltuklar falan daha rahattir, guzel ama cok yuksek sesli olmayan, muhabbeti engellemeyen canli muzikler olur buralarda. gumbur gumbur clublar da bulunabilir elbet, ben onlari pek tercih etmedigim icin birsey diyemeyecegim. nacizane bir oneri olarak ozellikle onunde kuyruklu beyaz bir piyano bulunan mekani tavsiye ederim. oldukca eski ve klas bir restorandir, sovyet zamanindan kalma virtuoz amcalardan kurulu bir caz orkestrasi vardir ve ozellikle yazin acik havada oturup enfes sarabinizi yudumlarken onlari dinlemek hayattaki en buyuk zevklerden biridir. bu mekanlarda genel olarak menuler cok cok genis olmasa da biftektir, tavuktur, domuzdur yeterli cesitte yemek bulabilir, cok pahali olmayan ancak cok yuksek kaliteli saraplar actirarak kendinize guzel ziyafetler cekebilirsiniz.

    bu eski tiflis'e gelip de yukari dogru daga baktiginizda tiflis kalesini gorursunuz. icinde bir kilise vardir, buraya cikabilir ve gezebilirsiniz. yuksek sayilabilecek bir yer oldugu icin guzel tiflis manzarasi sunar bu kale. ayrica bu kaleden yurumeye devam ederek sehre ilk geldiginizde dikkatinizden kacmasi imkansiz olan "gurcistan'in anasi" heykelinin yanina gidebilirsiniz. bir elinde sarap canagi diger elinde kilic tutan bu kadin tiflis' e dost olarak gelenlere sarap, dusman olarak gelenlere kilic ikram edileceginin bir simgesidir. ayrica eski tiflis' in hemen yanindan karsiya gecen koprunun yaninda da unlu metekhi kilisesi ve bahcesinde vakhtang gorgasali'nin heykeli bulunur. anlatilan odur ki kral bu noktada avlanirken bir geyik vurmus ve yaralanan geyik bir sicak su havuzuna dusmus. sonrasinda hemen iyileserek havuzdan firlamis kacmis. bunun uzerine kral bu nokta cevresinde bir sehir kurulmasi emrini vermis ve tiflis boylelikle kurulmus. tiflis' in gurcuce karsiligi tbilisi' nin "sicak sular" anlamina geldigini ekleyeyim burda. ayrica efsanenin geyigin sicak su havuzuna dustukten sonra pismis olarak su yuzune cikmasi seklinde bir varyasyonu da bulunmaktadir. bu efsaneyi dogrularcasina kralin baktigi noktada dogal sicak su hamamlari mevcuttur. genellikle halk bolumleri kapali olsada icinde dus ve 5 metreye 5 metrelik kucuk havuzlarin bulundugu odalar kiralayabileceginiz bu hamamlara girip kukurtlu sicak sularda gevsemek burada yapmaniz gereken bir atraksiyondur. hamamdan cikip hemen yakindaki cafelerde soguk beyaz sarapla serinlemek gercekten rahatlaticidir.

    simdi rustaveli caddesinin bu kismini anlattiktan sonra gece hayatinin ikinci merkezi olan barlar sokagina gelelim. bu barlar sokagi rustaveli meydanindan nehre dogru rustaveli caddesine birinci paralel sokaktir. eski tiflisteki cafe - restoranlarin aksine burasi daha bir bar ortami seklindedir. yine bircok mekan vardir ama insanlar daha cok bira icip canli muzikle dans ederler, mekanlar tahta sirali masalardan falan olusur. en unlu mekan dublin adli bir irish bar' dir ancak ben hicbir ozelligini goremedim. populerligi daha cok gurcistan'da calismakta olan zengin ingilizlerin takilmakta olmasindan gelir. neyse sokak boyunca bircok mekan vardir, gezmekten tirsmayiniz. bu sokak bol bol vakit gecireceginiz yerlerden biridir tiflis' te.

    night office denilen buyuk club vardir ozgurluk meydaninin oralarda, cok unludur, ben hic gitmedim ama giden arkadaslar 15-16 yasinda sabiler ot icip haplanip sapitiyorlar dediler, yine de cok sozu edilir herhalde tiflis'in en populer mekanidir club acisindan.

    bu gece hayatinda takilirken fark edeceginiz ve sasiracaginiz uzere gurcistan gecelerinde yalniz takilan 4lu 5li hatun gruplari cok normal ve dogaldir. oyleki bir seferinde iki arkadas bir yerde oturuken cevremizdeki 7 masanin sirf kadin oldugu bir durum bile olmustu. cennete miyiz len? hissiyati olusabiliyor zaman zaman. bunun genel nedeni hem gurcistandaki kadin nufusunun erkekten fazla olmasi hem de issiz gucsuz erkeklerin hayata kusup kendilerini alkol ve kumara vermis olmalaridir. kadinlar cafelerde otururlarken erkekler evde kendi yapimlari saraplari icerler yada kumarhanelerde oyun oynarlar. kadinlarin bu kadar cogunlukta olmasi "herkes veriyor haci" olarak algilanmasin ama genellikle gurcu kadinlari kasmadan muhabbet edebileceginiz sicak insanlar. hani boyle biraz kesistikten sonra masalarina oturup muhabbete girmenizi yadirgamiyorlar pek. gurcistan'da zaten cok yuksek bir yabanci sempatisi var. memleket rus korkusu yuzunden sirtini avrupa ve amerika'ya dayamaya calisiyor ve bunun etkilerini heryerde eu ve amerikan bayraklari seklinde gorebiliyorsunuz. yabancilara karsi bu sempatinin bir getirisi de guvenlik. istediginiz saatte hic bir zaman hic bir sekilde rahatsiz edilmeden gonlunuzce gezebilirsiniz tiflis' te. kimse size bulasmaz. herkes yardimci olmaya calisir, bir sorununuz oldugunda polise giderseniz hemen yardimci olurlar. guzel bir sey bu, ben kendi memleketimde bile hic bir zaman bu kadar guvende hissetmemistim kendimi.

    kumarhane dedik, her caddede ufak ufak bir cok kumarhane bulunur. iclerinde bilgisayarli makinalar vardir, yaramaz mekanlardir. ancak adjara gibi buyuk otellerin casinolari guzeldir, en azindan bir sefer ziyaret edilmelidir.

    bir turk olarak bir baska ogrenilmesi gereken bolge marjanishvili caddesidir. bu cadde turk caddesi olarak da gecer. uzerinde bir cok turk restorani, bakkali cakkali, berberi esnafi bulunur. caniniz memleket yemegi cekerse buraya gidip ister sulu yemek ister kebap istediginiz yiyebilirsiniz. deniz urunleri icin (hamsi, cipura, levrek, barbun) deniz restoran vardir. yol uzerinde bir de mcdonald' s bulunur.

    saburtalo mcdonald's (ki tiflis'teki 3. ve son mcdonald'tir bu) derseniz sizi bir mcdonald'sa gotururler bu mekanin yaninda kapali spor salonu vardir, biraz ilerisinde bir iki cafe (birinin adi paris cafe idi, tavsiye ederim, sicak bir yerdir) ve guzel bir pizza restorani vardir. rustaveli meydanindan ozgurluk meydani yonune degil de aksi istikamete yurumeye basladiginizda cam cepheli silindirik bir bina olan devlet konser salonuna gelirsiniz. onundeki heykelden de ayirt edilir bu kosebasi binasi. devlet konser salonunun karsisindaki vere parkinin icinde super bir steak house vardir.

    bu sekil lokantalar disinda her kose basinda satilan khacapuri adli peynirli bir hamur isi vardir. basiniz sikistiginda imdadiniza yetisir, cekinmeden yiyiniz. ayrica khinkali adli bir manti turevleri var. bildigimiz manti ama neredeyse yarim yumruk buyuklugunde. adet olarak siparis verilir, isrilip icindeki suyu icilir sonra kendisi lupletilir. cok cok sufer bisey degildir ama denemeden donmeyin adamlarin milli yemegi gibi bisey. cildiriyorlar khinkali icin. domuzdan yapiliyor ancak peynirli otlu sebzeli versiyonlari da mevcut.

    gezmelik bir baska bolge de dagin basindaki tv kulesinin altindaki parktir. rustaveli caddesinde ozgurluk meydanina dogru ilerlerken saga bakarak gidin ve dagin etegindeki aziz david kilisesine direk cikan yolu bulunca yardirin yokus yukari kiliseye gelin. bu kilisenin bahcesinde unlu gurcu yazarlar gomuludur, guzel mezar taslari vardir. ayrica yuksek bir yerde oldugu icin guzel manzaralidir. buradan yardirmaya devam ederseniz dagin en tepesine bahsettigim parka cikarsiniz. guzel bir patikadir ama yorucudur. islah edilmistir, keci yolu degildir, merdivenler, kopruler ve korkuluklari vardir, dagda bizi ayi sikmesin diyorsaniz parkur boyunca polis devriyesi mevcuttur. parkta ise lunapark misali eglence makinalari serpistirilmistir, oturup vakit gecirecek cafe ve restoranlar bulunur. gercekten guzel, huzurlu, yesil ve sessiz bir yerdir. pazar gunu kafa dinlemek icin idealdir. yuruyerek gitmek zor gelirse taksi ve belediye otobusuyle de ulasilabilinir.

    sehre hakim, her yerden gorulen devasa katedralin adi sameba'dir. gidip gezilebilir, bahcesi kapilari can kulesi gorulmeye deger yapilardir. tepesindeki hac 30 kg altin kullanilarak kaplanmistir. tiflis'e 1 - 1.5 saat mesafede mtskheta ve sighnaghi adli iki unesco korumali koy vardir. mtskheta'da eski bir manastir bulunur, sighnaghi ise eski bir osmanli koyudur ve adi siginak sozcugunden gelmektedir. ask kenti olarak adlandirilir, restore edilmis guzel ve sirin bir turistik koydur. piknik gibi atraksiyonlar icin tiflis denizi adi verilen bir gol vardir tv kulesinin ote taraflarinda. gurcistan'in anasi heykelinin ordan arka tarafa bakarsaniz botanik bahcesini gorebilirsiniz. gidip icini gezmedim ama guzel gorunuyordu.

    biraz daha eriskin eglencesi isteriz derseniz o da mevcut elbet tiflis'te. bir iki strip club var ama diva adli mekanin disindakiler oldukca le$ yerler. devlet konser salonunu karsiniza aldiginizda binanin sag yanindan yokus asagi giden yolda saga bakarak ilerlerseniz otobus duraklarini gorursunuz. bu otobus duraklarinin hemen yanindan saga bir yol gider, bu yola girip bir 100 metre ilerlerseniz diva club'i gorebilirsiniz. gercekten klas bir mekandir hem de kalabalik olmaz. her dili bilen garsonlar mevcuttur, gidip oturdugunuzda "ne icersin abi?" diye gelen gersonla karsilasmak sasirtici oluyor ilk seferinde. bunun yanisira eger aksiyona girmek isterseniz barlar sokaginin girisindeki koprunun altinda bir iki turk pavyon'u bulunur. bayagi bildiginiz pavyonlardir bunlar piyanist santoruyle dansozuyle falan. ama pavyon hesabi yapmazlar, genel gurcistan piyasasina gore ucuzdurlar bile. bu mekanlarda pistte dans etmekte olan yada kenarda masalarda oturan kadinlarin hepsi fahisedir. ancak bu soyledigim mekanlar gercekten dip yerlerdir. ayrica gece saat 12den sonra (belediye otobusleri bittikten sonra) duraklarda bekleyen kadinlarin %85i fahisedir.

    digomi denen bolgede nehrin kiyisinda bir pazar vardir tiflis'te. aradiginiz her turlu hirdavat ot bok el aleti yarak kurek bulunur burada. sebze meyve icin buyuk market zinciri populi yeterlidir, her yerde adim basi vardir. pazarlari devasa bir araba pazarinin kuruldugu sehrin biraz abuk bir bolgesinde goodwill adli bir hipermarket vardir. icinde hersey bulunur taksiler bilir bu mekani.

    vake bolgesi tiflis'in elit semtidir. yolu boyunca universiteler vardir, genc populasyon boldur, cafeleri filan vardir ancak diger anlattiklarimla bas edemez eglence acisindan. yine de uzun sureli kalacaksaniz evinizi buralardan tutmaniz iyi olabilir.

    saraplar cesit cesittir ancak benim gibi dry seven bir insansaniz mukuzani uzumu bu isin kralidir. daha ucuz ve genel sofra sarabi olarak kabul edilse de bircok turk sarabindan daha iyi performans sunan saperavi uzumunun saraplari da dry' dir. bircok semi-sweet ve sweet sarap ta emrinize amadedir. bira olarak nataktari ve kazbegi adli iki buyuk marka vardir. kazbegi biraz daha keskin ve burukken nataktari kolay icimli efes'i andiran bir biradir. barlarda krombahcer, heineken, stella artois gibi genel gecer biralar hatta ve hatta franziskaner bile bulunabilir. kazbegi'nin sehrin gobeginde nehrin kiyisinda fabrikasi vardir, 5 litrelik pet siseyle gidip taze birayi doldurtup nehrin kiyisinda icmek herkesin yaptigi normal bir aktivitedir.

    sonuc olarak cok guzel bir sehirdir tiflis. emeklilikte gidip yerlesilesidir. evet biraz trafik problemi var ama baharda ve yazda orman gibi yemyesil ve serin kisin ise cok da soguk olmayan bir iklimde aradiginiz herseyi bularak yasayacaginiz sirin ve cok pahali olmayan bir sehir istiyorsaniz burasi sizin mekaniniz.

    edit: bu aralar aytek'ten dolayi bir bico muhabbeti gidiyor sozlukte. bico gurcu dilinde bizim konusurken kullandigimiz abi, bilader, yarraam gibi hitaplarin yerini tutar, bilgi olarak ekleyelim. disi versiyonu gogo' dur.
  • 2023 nisan ayında gördüğüm gürcistan'ın başkenti. öncelikle şehir çok görülmeye değer. insanları iyi niyetli, yardımsever ve sakin. yalnız hemen hemen kimse ingilizce bilmiyor. gençler ve hizmet sektöründeki tüm çalışanlar da buna dahil. navigasyon da doğru dürüst çalışmıyor. yanlış yola girdiyseniz s.çtınız çünkü burası ingilizcenizin hiçbir işe yaramayacağı ülkelerden biri. ingilizce soruyorsunuz, ısrarla size gürcüce cevap veriyorlar. sistematik bir şekilde halkın dünyadan kopmasını sağlayan bir eğitim sistemi kurmuşlar, okullarda sadece rusça eğitim veriyorlarmış. bölgede yaşayan azerbaycan türkleri olmasa işimiz çok zordu. türkçemiz daha çok işe yaradı.

    gerek trafikte gerek yollarda saldırgan hareketli hiç insan görmedim. huzurlu bir 4 gün geçirdim ve araç kiraladığımız için çok güzel gezdik. trafikte ceza yedim, üstelik türkiye'de hiç ceza yemediğim halde. navigasyon saçmalamaları kaynaklı şerit ihlal etmişim, ona bile ceza yazmışlar. keşke bizde de yazsalar.

    yemekleri bizim yemeklerle aynı ve hep hamurlu. kaçapuri dedikleri pide. yumurtalı olanında yumurta aşırı cıvık diye hiç iyi değil, sadece peynirli olanı çok güzel.

    paraları gürcistan larisi ve bizden 7,75 kat değerli. bizim için hiçbir esprisi olmayan yemeklere ve suya verdiğimiz paralar içime oturdu. orada markette çalışan bir türk kız bize “biz sizin kadar fakir değiliz” dedi. dünyanın her yerinde rezil olmuş durumdayız. sebep olanların tez zamanda yargılanması dileğiyle.

    gezi planı olarak biz ilk gün muhteşem şehir manzarasına sahip mtatsminda oyun parkını ziyaret edip dönme dolaba binip şehir manzarasını izledik. sonra funicular restaurant'ta oturduk. bu parkın otoparkı var. burası tiflis'in yukarısında, kaliteli yiyecek ve içecekler için şehrin en şık merkeziymiş. meşhur tatlıları olan napoleon bildiğiniz milföy hamuru içine krema koymuşlar, çok bir olayı yok ama güzel yine. tabii yerken her yere dağılıyor. 1 tanesi 2 kişiye yetiyor.

    sonraki gün tiflis'te eski şehir turu yaptık. ahşap oyma balkonları, renkli ve virane evleri, barakaları, dar çakıllı sokakları ile büyüleyici bir eski şehir merkezi. bu dar sokaklara araba park etmek ise bir felaket ama yine de yer bulunuyor. araç kiralarken çizik ve vurma ihtimallerine karşın tam koruma için ek ödeme yapılabilir. enterprise - alamo üzerinden booking.com komisyonsuz araç kiralamak isteyen bana danışabilir, özel numaraları var.

    eski şehirde yahudi sinagogu, gürcü kilisesi, ermeni kilisesi yer alıyor. şehrin muhteşem manzarasına hakim tepedeki narikala kalesi'ne teleferikle ulaşabilir. teleferik biniş noktası kura nehri üzerindeki cam köprü'nün (bridge of peace) hemen bitimindeki aynalı binada. cam köprü yürüyerek geçiliyor. hemen kalenin yanında ise juma camii ve eski türk hamamı var. orada çok türkçe konuşan insanlar var ve çok yardımcı oluyorlar.

    yakın dönemde inşa edilen tiflis sameba katedrali görülmeli. burası 87 metre yüksekliği ve 87 metre derinliğiyle bir mimari yapı.

    tsinandali şaraphanesi ve soylu chavchavadze ailesinin sarayı ziyaret edilmeli. yalnız tabela yönlendirmesi yok, deli danalar gibi tüm sokakları arabayla gezdikten sonra tahminen burasıdır deyip girdik. bilet ofisinde çalışan kadın ingilizce bilmiyor. saray burası mı diyor sorunca hayır dedi. bence manyak olabilir. allahtan kapıdaki adama sordum, “chavchavadze palace???” diye de adam bana “da daaa” dedi diye içeri girdik.

    11. yüzyılda inşa edilen alaverdy manastırı görülmeli. unesco dünya kültür mirası listesinde aday. buraya giderken sağlı sollu ermenistan tırları park etmiş durumda. belki 1000 tane tır park halindeydi. tabii aralarında bir tane bile türk tırı yoktu, oysa yollarda çok türk tırı gördük. bizimkilerin park yeri neresi diye kilometrelerce düşündüm.

    gürcistan'ın ilk başkenti antik şehir mtsheta'daki 4. yüzyıldan kalma svetiskhoveli katedrali ile tepenin ve aragvi nehirlerinin kavşağındaki muhteşem manzaraya hakim jvari manastırı mutlaka gezilmeli. ikisi de unesco dünya kültür mirası.

    gori'deki uplistsikhe cave kasabası da unesco dünya kültür mirası listesinde aday. yaklaşık 40000 metre kareyi kaplıyor. sayısız kaya kesimi yapıları, kiliseleri çağlar boyu yaşam alanı olarak kullanılmış. kapadokya, petra ve meteora karışımı bir yer ve mutlaka görülmeli.

    edit: imla, düzeltme
  • iş yüzünden gidip üç gün kalıp üç saat gezemedim ama yine de sevdim tiflis'i. kesinlikle daha sonra keyfi bir seyahati hak ediyor. acemice gözlemler yapabildim yine de.

    yeni başlayanlar için tiflis:

    1 başta taksiciler olmak üzere sokakta kimse ingilizce bilmiyor. latin harfleri yok denecek kadar az. gürcüler coca cola, sony, mango, vestel gibi markaları kendi alfabeleri ile yazıyor. hezar tebrik.

    2 tuvaletlerde pisuvarların arasında paravan yok. kabine girin yoksa gürcü çükleriyle muhatap olursunuz.

    3- taksilerde taksimetre yok. gündüz en çok 5 lari ödeyin. rusça bir iki kelime sallarsanız ve arçil şota muhabeti yaparsanız geçirmezler. levo-sol, desno-sağ, pravo-düz git demek.

    4 eski tiflis ve yeni tiflis diye ikiye ayrılıyor şehir. eski tiflis daha güzel. heykeller harika.

    5 şehirde iki mariot hotel var. meydandaki değil yol üstündekinin köşesinde cemal paşa infaz edilmiş.

    6 şarap su gibi içiliyor.

    7 bütün eski sovyet ve yugoslav şehirleri neden bir birine benzer tanrım?

    8 abi, mp3 çalarım şimdi sağ cebimdeydi, bulamıyorum.

    ----------
    editadze: yoğun istek üzerine gece hayatıyla devam ediyorum.

    9 şehrin bilemediğim bir yerinde matruşka adlı bir rus restoranı var. nefis. zengin gürcüler tamada önderliğinde mükellef sofralarda han-ı yağma etmekteler.

    10 bu tür mekanların kapısında "silahla girilmez" tabelası var. gülerek "güzel espri" dedim, ciddiyetle "gerçek" cevabı aldım.

    11 milliyetçi gürcüler, milliyetçi marşlarını rus restoranlarında rusça söylemek suretiyle ruslara meydan okumaktalar, geceleri. (sscb ölmedi kalbimizde yaşıyor)

    12 dansçı kızlar gece boyunca 20 farklı kostüm ve 20 farklı dansla geceye renk katıyorlar.

    13 cubic diye bir gece kulübüne gittik. istanbul mekanları ayarındaydı. şovmen garsonlar, yüksek müzik, karanlık ortam, güzel kızlar, kulaklıklı telsizli yarma korumalar.

    14 şehrin her yerinde 24 saat açık büfeler ve marketler var. popüli isimli market zinciri mesela gayet ferahtır ve her yerdeler. bim gibiler.

    15 lahmacuncu dükkanlarına benzeyen döviz büroları da 24 saat açık ama turistlere sahte para kakalayanları da mevcutmuş. tanıdık gürcülere rica etmek daha iyi.
  • tek başıma yaptığım ilk yurt dışı gezisidir. daha önce batum'a gitmiştim. batum'u hiç beğenmeyen biri olarak tiflis'in bu kadar güzel bir şehir olabileceğini düşünmemiştim. hele ki yılbaşının verdiği güzelliklerde eklenince hayatımın en iyi yılbaşısını geçirdiğim bir gezi oldu.

    gitmeye niyeti olanlar için birkaç tavsiye vermeden kendimi alamıyorum.
    - gürcistan'a girer girmez hemen kendinize bir hat almanızı öneririm. zira türkiye'de kullandığınız hattınız hem sizi yarı yolda bırakabilir hem daha pahalı olacaktır hem de gürcistan'da kimlik vermeden kullan at hat satın alabilirsiniz. benim tercihim (bkz: geocell) oldu. size de tavsiye edebilirim.
    - batum'dan tiflis'e, tiflis'ten batum'a trenle gitmenizi tavsiye ederim. benim gibi tiflis'e gidişinizi otobüsle yaparsanız oldukça konforsuz bir seyahat yaparsınız.
    - gürcistan'a iner inmez (bkz: bolt) isimli uygulamayı indirirseniz hiç bir taksici sizi kazıklayamaz. zira ben tüm gezimde bu uygulamayı kullandım.
    - eğer gezinize svetitshoveli katedrali'ni de eklediyseniz tiflis otogarından mtsheta arabalarını bulun ve onlara binin eğer benim gibi kazbegi arabalarına binerseniz hem fazla para verirsiniz hem de istemediğiniz yerlere gidersiniz. zira ben (derdimi anlatamadığımdan olabilir) kazbegi arabalarına bindim ve kayboldum. sonrasında gideceğim yeri zor buldum. bu arada kazbegi içinde gidilip görülesi yerlerden olduğunu söylüyorlar ama benim planlarım arasında yoktu.
    - aleksandr pushkin caddesinde bulunan warszawa isimli bara gitmenizi, davit gamrekeli caddesinde bulunan retro isimli işyerinde haçapuri yemenizi ve teleferikle çıktığınız kartlis deda anıtından aşağıya yürüyerek inmenizi tavsiye ederim.

    her ne kadar paraları bizden daha değerli olsa da çok pahalı olmayan bir ülke olduğunu gözlemledim. gitmenizi tavsiye ederim.
    sorulara göre bu entry güncellerim. herkese iyi gezmeler diliyorum dostlar.
  • mart ayından beri iş münasebetiyle sık sık ziyaret ettiğim, ikinci memleketim. iş disiplini açısından kendimi orada alman gibi hissediyorum siz stillerini oradan hesap edin.
  • yakın zamanda gittiğim şehri ve yemek mekanlarını, size de bir yol haritası göstermesi açısından kısa ve güzel bir şekilde değerlendirmeye çalışacağım. umarım herkes için faydalı bilgiler verebilirim. zira ben, yaptığım bu turistik gezilerimin öncesinde burada yazılan bütün yorumları titizlikle okumaya çalışıyorum ve inanın gezi rotamın oluşması hususunda bana çok yardımcı oldunuz. bunun için öncelikle teşekkür ediyorum ekşi yazarları. gelelim gürcistan'ın başkenti tiflis'e..

    öncelikle sadece akıllı kimlik kartlarımız ile herhangi bir vize, pasaport vs. gerekmeden (bebekler için resimli kimlik kartı) kolaylıkla elinizi kolunuzu sallaya sallaya gidebileceğiniz bir şehir. ve inanın bunun için hiç zorluk çıkartmıyorlar. örneğin savaş öncesi gittiğim ukrayna - lviv gezisinde, kimlik kartı ile giriş yapmak isteyenleri bir süre bekletip sorgu odasında sorguya alıyorlardı. "niye geldin, kaç paran var, nerede kalacaksın?" gibi sorular yok. kimliğini gösterdiniz, geçtiniz arkadaşlar.

    havalimanı, adana havalimanından hallice. ama küçük havalimanlarını severim. işinizi hızlıca halledebiliyorsunuz, "o nerede, bu nerede" endişeniz olmuyor. ama temel ihtiyaçlar açısından gerçekten noksan bir havalimanı. gerçi o konuya daha geleceğim ama şehrin genelinde de eleştirecek noktalar elbet var. örneğin bebek alt değiştirmek için bir alan yok havalimanında. tuvalet vs. çok sınırlı. bizim gibi bebekli aileler için zorluk havalimanında başlıyor, şehirde de devam ediyor zaten.

    neyse havalimanında indikten sonra, yapacağımız ilk iş sırasıyla bir miktar para bozdurmak, telefonunuz için hat almak ve konaklayacağınız yere ulaşımı sağlamak olacaktır.

    bavullarınızı aldıktan sonra sıra sıra yan yana bir sürü exchange office var. açıkçası şu daha iyi diyebileceğimiz bir yer yok. o sıradakilerin hepsine bakıp en yükseğinden bozdurabilirsiniz. en üstten bozdurduğunuz yer, merkeze göre çok farketmiyor arkadaşlar. örneğin ben havalimanında 1 euro'yu 2.82 lariden bozdurdum. merkezde de en fazla 2.84 görebildim. kayda değer bir değişim olmuyor.

    telefon için alacağınız hat fiyatında kayda değer bir değişim olabiliyor. 1 haftalık geocell turist sim kartı 35 lariye sınırsız internet ve belli bir süre konuşma dahil olacak şekilde aldım. aldığım kartı da herhangi bir yükleme adımı vs. uğraşmamak adına aldığım yerde telefonuma taktırdım ve internetim hemen geldi. çok hızlı pratik ve sorunsuz bir internetleri var. ama merkezde sim kart fiyatı daha uygun arkadaşlar. yarı yarıya farkediyor. burada tercih sizin ihtiyaç durumunuz. benim için yanımda sürekli ulaşılabilir internet olması önemliydi ve havalimanında gezinerek en uygun geocell hattı aldım.

    taksicileri ciddi anlamda kene gibi. yani bizim ülkemizdeki değnekçileri ararsınız o derece. elinde bavulu olanı görüp yapışıyorlar. kaç tanesini bertaraf ettim hatırlamıyorum. ortalama olarak 1 lari = 10 tl. havalimanından merkeze 100 lari'ye götürürüm seni diyor. tabi önceden de buradaki yorumları okuduğum için konuya hakimim. hayır dedim ben bolt kullanacağım. sinirlendi, "herkes bolt bolt bolt" diyor. yine bir başkası, gel ben sana indirim yapayım 50 lari'ye götüreyim seni dedi. "hayır, 30 lari'den fazla vermem, ben bolt kullanacağım" dedim. "benzinin fiyatına bak gel bakalım, nasıl 30'lariye götürecek seni saçmalama" falan dedi. neyse bolt'u açtım, açana kadar ben de karşıma ne fiyat çıkacağını tam olarak bilmiyordum. zaten açmamla beraber, değnekçi taksici uzaklaşmaya başladı. tam olarak 22 lari arkadaşlar. merkeze, otelimin önüne kadar, bizi götürecek araca ödediğim fiyat. işte o an anladım, bizim taksicilerin çılgınlar gibi neden uber gelmesin diye çırpındıklarını..ama şunu söyleyeyim. 10 numara işliyor. o kadar çok bolt kullandım ki, sayısını hatırlamıyorum bile. bir kere dahi herhangi ufak bir sıkıntı yaşamadım. mükemmel işleyen bir sistem kurmuşlar. taksicilik yapanlar dahi ara ara bolt'a çıkıyorlar. çünkü beni alan araçlarda bolca taksi logosu olan araca da denk geldim.

    şimdi şehir hakkında ufak bir bilgi verelim. çok dağlık bir alana kurulmuş. sıra sıra dağlar var. zaten uçaktan inerken bu durum gözünüze çarpıyor. ama etkileyici bir görüntü tabi. ama şehir o kadar yamaçlı ki, bir yerden bir yere gitmek inanılmaz zor. yani notlarıma bakıyorum, gideceğim yere navigasyon çiziyorum. ama oradaki gösterilen yürüme mesafesini yakalamak çok çok zor. sürekli bir yamaç çıkma durumu var. işte bu yüzden, bolt eliniz ayağınız. fiyat olarak da gayet uygun zaten. o yüzden bunu düşünmeyin. diğer sıkıntı kaldırımlar. şehir, engelli insanlar ve bebek arabalı insanlara nasıl zorluk sunulur teması üstüne kurulmuş resmen. daracık kaldırımlar ve eğimli rampaları yok. zaten şehirde bizden başka bebek arabası ile dolaşan birini de göremedik adam akıllı. çok ilginç. sürekli hamallık yaparak dolaştık resmen. yine diğer bir husus şehrin tüm merkezi caddelerinin, sokaklarının ortasından ana yol gibi çok işlek yol geçiyor. ve bu da haliyle karşıdan karşıya geçmeyi çok zorlaştırıyor ve sürekli yorucu bir sese maruz kalma hali yaratıyor. avrupada meydanlara alışmışız araç olmamasına. ama burada çok farklı bir ortam var. özgürlük meydanı ve rustaveli bulvarında karşıdan karşıya geçmek, gerçekten bir zulüm arkadaşlar. özellikle yaklaşık 2 km uzunluğundaki çok keyifli olan rustaveli caddesinde yürürken, karşı tarafta bir şey görüyorsun ve oraya geçmek istiyorsun ama bu mümkün değil. bir gün giderseniz ne demek istediğim daha iyi anlayacaksınız.

    binalarda rus mimarisi izlerini görmeniz mümkün. sanata önem veren bir halk. hemen hemen her kafede veya işletmede kullanılmasa bile bir piyano bulunuyor. şehirde eskilik hakim. ama gözü tırmalamıyor. mekanlar dışarıdan çok dandik ve yıkık dökük görünse de, içine girdiğinizde sizi bambaşka bir ortam karşılıyor. benim beklentimin aksine oldukça da güvenli hissettiğiniz bir şehir. gezilecek nokta çok. halkı için biraz soğuk diyorlardı ama burda söylenenlerin aksine pek soğukluk hissetmedim. gayet sıcakkanlı davrandılar. para değerimiz düşük gibi görünse de, ulaşım yeme içme vs. genele vurduğumuzda ülkemizle kafa kafaya hissettiğim bir para değeri ile karşılaştım. şarap, şehrin olmazsa olmazı. kimi kaynaklara göre, şarabın doğduğu yer gürcistan. haliyle halkı için şarap, vazgeçilmez bir noktada. çoğu kahve dükkanın yanında kahve-şarap yazıyor hatta. hani belki bilen bilir, brugge'a gittiğimizde diyoruz ya bu şehir çikolata kokuyor diye. işte tiflis için de durum aynen tam olarak bu. bu şehir, şarap kokuyor arkadaşlar. buram buram. nereden şarap alınır, hangi şarap evinde şarap içilir teker teker oralara geleceğiz. şehirde underground mekanlar da oldukça fazla. biraz retro bir havası var. insanların giyimleri daha eski, dinlenen müzikler daha 80'ler rock ki bu tam olarak beni ben gibi hissettiren durumlardan biri oldu. şehirde özellikle mağazada veya satış alanında çalışanlar az çok türkçe biliyor. açıkçası bu kadar fazlasını görünce şaşırdım. teleferik önünde çalışan "senin kız russian face, beni de adanalı sanıyorlar kankaa" diyen gürcü mü ararsın, "indirim" ne demek diyen gürcü mü ararsın, wc nin yerini sorduğunda "erkek kız fark yok" diyen gürcü mü ararsın vs... kilit kelimeleri öğrenmiş halkı. genel olarak da türkleri seviyorlar. ama ruslara karşı inanılmaz bir nefret var. özellikle ukrayna-rus savaşından dolayı ukraynaya da inanılmaz bir destek var. mekanların içerisinde ukrayna bayrakları görebilirsiniz. veya bir şarapçıdan aldığınız şarabın poşeti, ukrayna bayraklı bir poşet olabilir. veyahut duvarlara işlenen bir urkayna bayrağı grafiti..

    yine dikkatimi çeken bir diğer detay da şehrin sakinliği. yani nüfus mu az, gelen turist mi az nedir bilemedim. mekan sayısı aşırı fazla. ama sokaklar veya mekanlar o kadar da dolu değil. yani çok kalabalık hissetmiyorsunuz şehirde. bir de tam bir meydan anlayışından ziyade, dağılan bir cadde anlayışı var. sanırım o yüzden insanlar çokça bir yerlere dağılıyor ve o insan kalabalığını hissetmiyorsunuz. bir yandan bu güzel bir şey ama araba, araba, araba trafik... şehrin en eleştirilecek noktalarından biri. bir caddeyi de kapatın be kardeşim. şöyle rahat rahat dolaşalım. her yere mi araba girer arkadaş. bir de o kaldırımlar..bunları zaten belirtmiştim. iklim olarak ankaraya benziyor diyebiliriz. o yüzden gezi düzenleyecek arkadaşlar, bunu dikkate alarak giysilerini tercih edebilirler. ha şunu da belirteyim, bence hele vizesiz gidilen sadece kimlikle gidilen bir şehire göre beklentinin çok çok üstünde çıkan bir şehir. yani biz gerçekten totalde, çok memnun kaldık ve tiflis'i sevdik. o yüzden uygun bir uçak bileti denk getirebilirseniz ben tavsiye ederim arkadaşlar. kaçırmayın derim. şimdi gelelim mekanlara...

    bu mekanları gezi öncesinde özenli bir araştırma sonrasında çıkardım arkadaşlar. tabi listemde olup gidemediğim bazı yerler de oldu. onları da sizlerle paylaşacağım. damak tadıma güveniyorum. umarım sizlere güzel ve doğru bir yeme-içme rotası konusunda yardımcı olabilirim. hatırlayabildiğim kadarıyla sizlere yazacağım.

    yemek yenilen yerler ve yorumları ;

    cafe littera

    -bu mekana büyük umutlarla gittik açıkçası. gezerken dışında tabelası yok. ara bir yerde kalıyor. bahçesi çok etkileyici. saatlerce otur bir şeyler iç. ve çok da sanatsal bir bahçe. iç kısmı oldukça dar. rezervasyonsuz akşam yer bulmanız zor. mail üzerinden veya instagram üzerinden rezervasyon yapabilirsiniz. iç kısmı küçük ama şirin. daha çok kırmızı renklerin ve mum ışıklarının hakim olduğu konseptte, romantik bir akşam yemeği güzel gidecektir. fiyatları, rakip fine dining türevi yerlere göre daha pahalı. hemen tifllis için kısa bir dipnot geçelim. menüdeki fiyatlara yüzde 18 kdv dahil edilmiyor arkadaşlar. o yüzden önünüze gelen hesapta, böyle bir rakam artışı göreceksiniz. buna ilk günden alışsanız iyi olur. gelelim lezzetlere. biz belki de, yanlış ürünü tercih ettik bilemiyorum. çoğu yerde çok popüler olduğu için 5'li dip sos sipariş verdik.(48 lari). bir de levrek ceviche sipariş verdik.(33 lari). tabi ki gürcistan şarap memleketi. o yüzden gittiğimiz hemen hemen her mekanda 1'er kadeh şarap söyledik. bunu belirtmeme gerek yok. toplamda da yaklaşık olarak 1350 türk lirası gibi bir şey ödediğimi hatırlıyorum. ortam-ambiyans 10 numara. ama lezzetleri biz beğenmedik arkadaşlar. hatta çok sevdiğim bir şey değildir ama yemeklerin yarısını bıraktık masada. ama dediğim gibi bizim seçtiğimiz ürünler, damak tadımıza uygun da olmayabilir. yine de mutlaka uğranması gereken bir yer diye belirtirim kendilerini.

    görsel

    görsel

    cafe daphna

    gürcistan diyince tabi ki akla yöresel yemeklerden ilk olarak khinkali ve khachapuri gelir. bu lezzetleri tadabileceğimiz en iyi yerleri araştırdık. karşımıza bolca cafe daphna çıktı. khinkali'yi daha çok mantı ile, khachapuri'yi ise pide ile özdeşleştirebiliriz. tabi ki çok çok farklı şeyler ve lezzetler. bu lezzetleri mutlaka denemeniz gerekiyor. biz cafe daphna'da mantarlı, patatesli ve dana etli khinkali denedik. bir de imeruli khachapuri denedik. aslında denemek istediğimiz adjarian khachapuri idi. ama bu lezzet, orada yoktu. neyse böylece bu ürünlerin farklı çeşitlerini de deneyimleme fırsatı bulmuş olduk. zaten merak etmeyin adjarian khachapuri'yi dünya üzerinde yiyebileceğiniz en iyi yeri yazacağım. şimdi şunu belirtelim. bu adamlar yemeklerinde kişniş kullanıyor arkadaşlar. çoğu kişi de bunu belirtmiş zaten. bu nota, bizim damak tadımıza biraz aykırı. o yüzden tam khinkali hamuru ısırıyorsun, dana kıyması falan müthiş lezzet alıyorsun derken bir anda ağzına gelen kişniş böyle sabunumsu bir lezzet bırakıyor ağzında. ha zamanla alışıyorsun ama yine de sanki kişniş olmasa bu ürün daha lezzetli olacak diyorsun. sordum kişnişsiz hazırlayabilir misiniz diye ama öyle bir seçeneklerinin olmadığını söylediler. khinkali yerken sap kısmından tutuyoruz ve dışarıdan içe doğru suyunu akıtmadan yemeye çalışıyoruz. sap kısımları çok sert ve zaten yenmiyor bilginize. burdaki khachapuriler ise kapalı pide veya yuvarlak pizza tarzında. tadı börekle pizza arasında bir şey. sanırım böyle yorumlayabilirim. gürcistan'ın kendine has suluguni peyniri ile hazırlanıyor. gayet lezzetliydi. fiyatı tam hatırlamıyorum. çok pahalı bir yer değildi. ama lezzetliydi. yani burada khinkali ve khachapuri denenebilir.

    görsel

    görsel

    zodiaqo

    rustaveli caddesi üzerinde bulunan bu mekan da özellikle geleneksel gürcistan yemeklerini yemek için uygun bir yer. yine kızartılmış khinkali burada meşhur. ama ben en çok peynirli normal khinkalilerini sevdim. bence en iyisi buydu. ama kızartılmış khinkali de burada denenmeli. yine geleneksel gürcü limonatasını burada içebilirsiniz. gürcülerde limonata baya meşhur. bana çok hitap etmedi, biraz içine maden suyu eklenmiş meyve suyu havasında. litrelik alabiliyorsunuz. fena değil ama abartıldığı kadar bir limonata lezzeti olduğunu düşünmüyorum. burada yine cevizli patlıcanlı geleneksel gürcü yemeğini de bulabiliyorsunuz. ambiyans güzel, geniş. khinkaliler en az 5'erli porsiyonlar halinde alınabiliyor. ve bence burada en azından peynirli khinkaliden mutlaka yemelisiniz arkadaşlar.

    gunda - the artisan khachapuri bakery

    burada bir durun hele. bakın, iddaa ediyorum daha iyisini dünya üzerinde yiyemezsiniz. belki en fazla bu kadar daha iyi bir adjarian khachapuri yiyebilirsiniz. inanılmaz işçilik ve malzeme kalitesi. ben, önlerinde saygıyla eğildim. zaten küçük ve bir o kadar butik bir mekan. merkeze uzak olduğu için ve çevresinde çok gezilecek bir yer olmadığı için aşırı kalabalık olmuyor. fiyatlar biraz pahalı. ama kesinlikle değer. bolt ile mutlaka uğranması gereken bir yer. gerçekten adjarian khachapuri için yaptıkları bir sanat.

    görsel

    lolita

    meşhur stamba hotel-restaurant ile yürüme mesafesinde. biraz yamaçta bulunan bir mekan. sonra aşağıya doğru salındığınızda ver elini rustaveli caddesi. burası da mutlaka ama mutlaka uğranması gereken yerlerden. kokteyl çeşitleri, ortamı, tatlılarının lezzeti, ürünleri.. yani girdiğiniz her restaurantta bunu hissedemiyorsunuz. biz burada taco benzeri bir fine dining yemek, bir tatlı ve 2 kokteyl aldık. hepsi de inanılmaz lezzetliydi. mutfağı, oturduğunuz yerden izleyebiliyorsunuz. ortam harika. biraz sesli sadece. ama ortamın rengi, enerjisi bunu gayet örtüyor. burada kahvaltı veya öğlen yemeği yiyebilirsiniz. daha çok o tarz menüleri barındırıyor. sadece gürcistanda mekanlar sabahları biraz geç açılıyor bilginiz olsun. burası cepte arkadaşlar. lezzette pişman etmez net.

    görsel

    ıasamani

    burası arkadaşlar, tifliste lezzet anlamında 1 numaraya koyduğum yer oldu. fine-dining tarzda yemek yapıyorlar. çok tatlı ve hoş bir ambiyansı var. özel gün yeri olarak da tercih edilebilir. veya romantik bir akşam. veyahut sadece eşinizle dostunuzla güzel bir öğlen yemeği için. burada kendilerinin imza yemeği olan bir tavuk tabağı var ki, sosuyla sunumuyla anlatılmaz yaşanır. shkmeruli with ram olabilir yanlış hatırlamıyorsam. garson isterseniz "ram" ı çıkarabilirim diye sormuştu bize. neyse gerçekten ilk kaşığı alana kadar bu kadar lezzetli olacağını tahmin etmemiştik. ama diğer verdiğimiz sipariş de olsun, tadına bakınca anlıyorsunuz ki bu arkadaşların mutfağının bir damak tadı var ve buradan ne sipariş verirsek verelim mutlu çıkacağız. 2 ana yemek bir şaraba yaklaşık olarak 1000 tl para ödediğimi hatırlıyorum. midemizde yer kalmadığı için tatlısını deneyemedik. ama eminim ki ters köşe yapmazlar. siz giderseniz, tatlısını da mutlaka deneyin ve yorumlarda paylaşınız.

    görsel

    görsel

    tatlı yenen yerler ve yorumları ;

    lumier's chimney cake

    tifliste chimney cake baya meşhur. ara ara hep karşınıza çıkıyor. açıkçası beklentim büyüktü. özellikle prag'a gidenler trdelnik'i iyi bilir. ben de çok severim. öyle bir lezzet beklentim vardı. zaten tarz ve tip olarak çok benziyor. ama maalesef bu üründe beklediğimi aldığımı söyleyemem. daha kalın, sert bir yapıda. ve tat dengesi tam oturmamış gibi geldi bana. ama çok yiyeni var. yine de bir denemenizi tavsiye ederim. belki siz seversiniz.

    madame choux

    choux'ları çok lezzetli. biz çok beğendik. güzel, hoş, sade bir mekan. en azından take away alıp, akşam gömmelik bir lezzet diyeyim. şans verin. yüksek ihtimal beğeneceksiniz.

    matasse1822

    yaş pasta arayışı sonucunda bulduğumuz, mavi tonlarının hakim olduğu görsel ve enerji olarak çok tatlı bir mekan. güzel seçenekler var ama tam aradığımız lezzeti burada bulamadık. 2 tane ürün denedik. ürünleri biraz bayat gibiydi, hafif de şekerli geldi. ama sanırım bu şehir yaş pasta şehri değil. denenebilir. mekan, insanın içini açıyor çünkü. ya da instagram tutkunlarına hizmet edebilir.

    pulp

    biraz kalabalık, güzel ortam. iyi kahve ve güzel hamur işi tatlılar. hamur işi tatlıları çok lezzetli. bence bu mekana mutlaka gidilmeli. rota açısından lolitaya gitmeden önce uğramalı. en azından paket alınıp sonrasında tüketilmeli. güzel ve farklı lezzetler mevcut.

    cafe linville

    aslında sadece tatlı mekanı değil. yemekleri de olan bir mekan. ama biz burada sadece tatlı yediğimiz için, bu bölümde paylaştım. ünlü bir mekan. özellikle instagram severler açısından çok önemli bir yeri var. burada strudel ve panna cotta yedik. açıkçası biz beğenmedik. lezzetlerinin iyi olduğunu düşünmüyorum. ama porsiyonlar büyük ve fiyatlar çok pahalı değil. burası atmosfer yakalama yeri arkadaşlar. o vintage ortam, yamuk merdivenleri, bahçesi vs. yani gidin. en kötü bir kahve için ama mutlaka gidin. girince ne demek istediğimi anlayacaksınız.

    görsel

    görsel

    şarap evi önerileri;

    dadi wine bar and shop

    bence ortam, şarap ve sohbet açısından en sıcak ve en keyifli şarap evi burası. hani nasıl diyim. how i met your mother izleyenler bilir. orada herkesin buluştuğu bir pub vardır ve çok sıcak samimi bir ortamı vardır. ben burası için de bu yakıştırmayı yaptım. burada yaşıyor olsaydım, arkadaş ortamımla burada bir rutin oluşturmayı çok isterdim. şarapları da çok lezzetli. zaten şehirde her yerde içeceğiniz şarap çok lezzetli ona laf yok. bir de bu ülkede kırmızı - yarı tatlı şarap da baya meşhur. ha bu tatlı şaraplar, yemek yanına belki çok iyi gitmez ama sek içmek için şahane. elbet burada da seçenekler veya tadım menüsü mevcut. kaçırmayın bu mekanı. üzülürüm.

    8000 vıntages

    ailenize veya kendinize hediye şarap almak istiyorsunuz. evinize döndüğünüzde güzel bir peynir tabağıyla bu güzel ve keyifli gezinizi yad etmek istiyorsunuz. o zaman başka adres aramanıza gerek yok. işte hediye şarapları alacağınız mekan. sınırsız seçenekleri ve fiyat aralığıyla sizi mutlu edecektir. tabi ki şarap içeceğiniz güzel bir kısmı da mevcut. ama daha çok alışveriş için burayı öneriyorum.

    vino underground

    yeraltı konseptli bir şarap evi de olmazsa olmazdı ama değil mi? harika bir yer, atmosferi etkileyici. bilgili personel, güzel şaraplar. daha ne olsun.

    evet arkadaşlar, genel olarak size bu yazımda yeme-içme rehberinde ışık tutmaya çalıştım. bunun dışında uzun araştırmalarım sonucunda listeme alıpta maalesef denemeye fırsatını bulamadığım mekanlar da oldu elbet. bunları da yazayım belki siz bir uğrama fırsatı bulup, deneyimlerinizi paylaşırsınız.

    salobie bia

    restaurant margalita

    puri guliani

    klike's khinkali

    kvarts coffee (kahve bardağına ücretsiz portenizi çiziyorlar)

    cafe stamba

    eminim bu mekanlarda da güzel keyifli lezzetler yatıyordur.

    ben bu yazımda sizler için, şehirdeki gezi rotasından pek bahsetmeyeceğim. zaten yazının başında kısa ve net bir şekilde her şeyden bahsedeceğimi belirtmiştim ama sanırım pek kısa olmadı. gezi rotanızı zaten genel hatlarıyla buradaki yazılardan ve biraz internet sörfüyle kolayca oluşturabilirsiniz diye düşünüyorum.

    tiflis, gezilmeye görülmeye değer bir yer arkadaşlar. özellikle vize sorununuz varsa ve uygun bir uçak bileti yakalayabiliyorsanız bene kaçırmayın. beklentinizin üstünü veren bir şehir olacaktır şüphesiz. konaklama olarak bekar veya arkadaş grubu ile gelecek arkadaşlar için fabrika hostel önerilebilir. gelen tipler ve ortam cidden farklı ve keyifli. ama tabi lokasyon olarak biraz aykırı bir yerde. ailece tiflis gezisi planlayanlar için bence çok da uygun bir yer değil. bunun için old tbilisi ve özgürlük meydanına yürüme mesafesinde bir yerde bütçenize göre konaklamanızı öneririm arkadaşlar. biz, makmani hotel de kaldık ve gayette memnun ayrıldık açıkçası. yani odalarında taharet musluğu bile vardı ne diyim :)

    şimdiden tiflis gezisi planlayan tüm ekşi camiasına keyifli vakitler ve iyi tatiller diliyorum.
hesabın var mı? giriş yap