• otisabi'nin "mutlaka izlemelisin cok guzel" demesiyle "herhalde cok kaliteli bir yapim" diyerek basladigimiz macerayi, "noluyo lan nasi film bu" ve nihayetinde "ahahahahhrggghhhhh" efektleriyle aglayarak bitirdik.

    bence grup terapi seanslari yapilmali ve insanlar filmde neleri garipsedigini yazmali ki kulturel etkilesim olussun:

    - bir heavy metal grubunda muhasebeci olarak calisan basrol oyuncusu.

    - denny'nin yataga atlayip "sizi seyretmek istiyorum" diye gelmesi? fakat sonra ciftlerin yalniz kalmak istediklerine ikna olmasi.

    - insani sevismekten sogutan sevisme sahneleri. ne ise yaradigi merak edilen ve surekli yataga getirilen bir gul dali. yengec gibi yan sevisen erkekler.

    - bir diyalogu en az 10 kere oturup kalkmadan bitiremeyen insanlar.

    - evin bir kapisindan girip obur kapisindan cikan transit anne. kanserli ama pek onemsemiyor.

    - dugunde dahi elinde rugby topuyla dolasan denny. sozde johnny'nin destegiyle burslu okula gidiyor ama butun gun evde?

    - birbirine top firlatmak istemeyenlerin korkak olarak anilmasi ve bunlara yapilan kus sesi efekti.

    - johnny'nin bu efekti gercek bir kavgada da "motherfucker" dedikten sonra kullanmasi.

    - denny'yi silahli saldiridan kurtarma sahnesi herkesin catiya teleport olmasi. 2 saniye once onla tanisan annenin denny'nin hayatini sahiplenmesi.

    - gotik makyajli psikolog arkadas.

    - herkese hicbir geregi yokken yalan soyleyen manyak kari. bunu da "you gotta live live live!" diye sakip sabanci felsefesine dayandirmasi.

    - johnny'nin 6 aydir surekli kaydeden teybi

    - yerdeki az once tabancayla olen adama bakıp sarfedilen "o simdi daha iyi bi yerde" repligi. herkesin cesedi seyretmesi "vay be ölüye bak" diye.
  • bu filmde johnny karakterinin bir cümlesi filmi beşinci izleyişimde biz türklere yönelik espri yapıldığını gösterdi bana. şöyle;

    --- spoiler ---

    denny gerizekalısı "abi ben senin karın lisa'ya aşığım hastasıyım." dedikten sonra şöyle bir geyik dönüyor.

    -lisa loves you as a friend. you are like family for us denny. what about elizabeth, huh?

    --- spoiler ---

    ölümlerden döndüm.
  • eşiyle kavga halindeyken bir anda sakinleşebilen bir başrol oyuncusuna sahip film;

    -you drive me crazy!
    -good night!
    -don't worry about it! i still love you! good night lisa!

    ulan daha iki dakika önce hatunu sinirden kanepeye fırlatıyordun! ayrıca danny gelip "ben senin hatuna aşığım, öpmek yalamak istiyorum" dediğinde "don't worry about it, lisa loves you as a friend!" diyor bu başroldeki adam. yalnız başıma izlediğim bir filmde hiç bu kadar eğlenmemiştim.

    filmdeki en gubidik replik: that's the idea!

    ayrıca smokin giymiş dört adam birkaç saniye top atıp tutuyorlar ve sahne hiçbir şey olmadan bitiyor.

    filmden alınacak ders: muhabbet sırasında konuyu değiştirmemiz gerektiğinde hemen; "anyway, how's your sex life?" sorusunu sormamız gerektiği.
  • 5000 meme gucunde film. meme'lere gark ettiren, bir atom bombasinin uzerinde oturuyormus gibi hissettiren. not always.

    anyway, how's your sex life?
  • bir film düşünün, o kadar kötü ki seeder fazlalığından dolayı torrentten 5 dakikada iniyor.

    -i did not hitler, i did nacht. oh heil mark !
  • 2019 yapımı olan film keyifli. akıyor. dramaturjik yapıya uygun yazıldığı için izleniyor.

    --- spoiler ---

    sonu da dümdüz bitmesin diye katmanlı yapmışlar. 3 katman var sanırım. olga'nın filmdeki ismini unuttum idare edin. filmin sonu gerçek evin dışında bitmiyor. silahlı boğuşma sahnesinden sonra shane matt'i yerde bırakıp olga'yı odanın içine götürüp kapıyı içerden kitliyor. shane odanın içinde bir dış yaşam oluşturmuştu daha önce kardanadamlı. evin kopyası da orada. o evin içindeki odanın içinde bir oda daha yaratıyor. 3. katman.

    böylece 3. katmandaki dış kapının önündeki bıçaklanma sahnesinde gerçek matt ölüyor. orada gerçek matt'i öldüren shane de kopya. olga da kopya. o sırada evin dışında matt ile el ele koşan olga gerçek olga. ama yanındaki matt ise asıl shane. yani bizim görmediğimiz sırada matt görünümlü shane olga'yı kandırmış, birlikte kaçıyorlar. ikinci katmandaki dış kapının önünde de matt'in üstüne atlayan kopya shane kül oluyor. gerçek matt'i öldürmüştü. kendi de öldü. ama dışarda yere düşen matt kılığındaki shane'e bir şey olmuyor çünkü hala ikinci katmandaki evdeler. yani hala odadalar. olga shane'in yaşlanarak öldüğünü sanıp matt görünümlü shane ile sıradan yaşamına devam ettiğini sanıyor. 1 ay sonra bir motelde hamile olduğunu görüyoruz. olga orada matt'in shane olduğunu anlıyor. arkada ışık gidip geliyor yani o motel de odanın içinde. 2. katmandalar.

    olga simülasyonun içindeki tek gerçek kişi olarak, shane'den hamile kalmış bir şekilde film bitiyor. john doe olacakları bize anlatmıştı zaten. kaçınılmaz sonu biliyoruz. shane olga'yı öldüremeyeceği için onunla birlikte yaşayabilmek için olga'yı simülasyona hapsediyor ama olga bu şekilde devam edecek bir motivasyona sahip değil. hamile olga muhtemelen simülasyondan çıkamayacak ve kendini öldürecek. olga öldüğü için kaynak ölmüş olacak ve matt görünümlü shane de gerçek evden çıkıp dışarda yaşayabilecek. çünkü evde durmasını gerektiren motivasyonu kalmadı artık. olga'nın kopyasını yaratsa onla yaşasa da diyemiyoruz olga'nın kendisini istiyor. tarih tekerrür edecek ve o akıl hastanesine gidilecek. shane olga ölünce gerçek evden dışarı çıkacak ve muhtemelen akıl hastanesine kapatılacak. devam filmi gelse akıl hastanesinde shane ile ondan önce odada yaratılan anasını babasını öldüren john doe'nun karşılaşmasını izlemek isterdim.

    edit eklemesi: silahlı boğuşma sonrasında odalarda neden kimse bir şey dileyip işini kolaylaştırmıyor diye düşünürsek o da şöyle. olga odanın içinde olduğunu bilmiyor, gerçek evde sanıyor kendini çünkü silahlı boğuşma sırasında bayılmıştı. uyanınca gerçek evde uyandığını sanıyor. shane'in onu diğer katmanlara kaçırdığını bilmiyor. zaten sonrasında matt görünümlü shane onu duvara vurunca kafasını çarpıyor, kendinde değil, travma. sonrasında da matt ile kaçtığını sanıyor. oda içinde yaratılan odaların kaynağı shane. içeri giren matt duvarı kırarak odaya girdiğini biliyor bir şey dileyebilir. buna engel olabilecek sebep olarak shane'in oda yaratıcısı olmasından dolayı bir şekilde bunun önüne geçtiğini düşünüyorum. matt'in deneyip başaramadığını görmemiz lazım. kapıyı açamıyor. mekanizma çalışsa, dileği gerçek olur ve kapıyı açabilirdi. olga ve matt dışında shane sürekli bir şeyler yaratıyor zaten sürekli ışıklar gidip geliyor. kendi kopyasını yaratıyor, matt görünümüne giriyor, en son bıçak yaratıyor onla saldırıyor. amacı olga'yı ele geçirmek değil, yoksa dileyip hapsederdi. olga'yı kendinin matt olduğuna ve gerçek eve götürdüğüne ikna etmek istiyor. yani sıradan yaşamına döndüğünü sanmasını sağlamak. o yüzden onu kandırıp matt'i ortadan kaldırabileceği bu oyunu oynuyor.

    --- spoiler ---
  • buyuk auteur tommy wiseau'nun vizyonu sayesinde vucuda gelebilmis film. filmin kendisinden daha tuhaf olabilen bir sey varsa o da tommy'nin bu film icin 6-7 melyon dolarlik finansman bulmus ve tum film ekibinin bu kadar absurd bir produksiyonu neticelendirmesini saglamis olmasidir herhalde. roportajlarindan, vs. anladigim kadariyla reel hayatta da johnny karakterinde bir insan olarak bunu basarmasi her acidan takdire sayan. umuyorum ki kendisinin "aha aha aha" seklindeki gulusunu ve tanimlanamaz aksanini daha nice filmlerde duyar, android kirmasi vucudunu fazla gostermemesi kaydiyla surreel oyunculuk anlayisina daha nice yapimlarda tanik oluruz.

    "oh, hi mark."
  • o kadar muhtesem bir filmdir ki bu, izledikten sonra birkac hafta filmin replikleriyle konusmaktan kendinizi alamazsiniz.*

    aslinda filmde deginilmesi gereken bir ton sahne var ama bence filmle ilgili en carpici gercek, psikologu oynayan elemanin filmin yarisinda "yeter ulan" demesi ve seti terk etmesini takiben, filmin ikinci yarisinda kendisine zerre benzemeyen ve nereden ciktigini bir sure kavrayamadiginiz baska bir aktorun oynamaya devam etmesi.

    ayrica tommy wiseau amcamiz 35 mm ve dijital kamera arasindaki farki bilmedigi icin filmi bir 35 mm bir de dijital kamerayla cekmis.

    filmdeki diyaloglar o kadar muhtesemdir ki, sanki biri captain subtext'i cagirmis ve truth helmet'i acik unutmus gibidir. karakterler soylemeleri gereken seylerin altinda yatan anlamlarla konusurlar. filmden muhtesem replikler icin buradan buyurun hatta.

    sanirim denny'i tas catlasin 11-12 yaslarinda bir tipin oynamasi gerekirken casting asamasinda bir problem cikmis olabilir. cunku top oynayalim diye tutturmasi, "senin hatuna asigim ben abi" seklinde dolanmasi filan ve hosgoruyle karsilanmasi baska turlu aciklanamaz.

    bir de o kasiklar nedir yahu?
  • öncelikle şunu söyleyeyim: otis bir şınav çekilmiş, izlemen lazım dese tereddütsüz izlerim, sinema konusundaki zevklerimiz o derece uyuşuyor. önerdiği hiçbir filmden/diziden hayal kırıklığıyla döndüğüm olmadı (tommy'le beni tanıştırdığı için de kendisine çok teşekkürler). o sebeple de peşinden çok koştuğum bir film bu, her bir yerlerde aradım. halbuki ne salakmışım, rapidshare'den premium hesapla yarım saatte indiriverdim. aynı zamanda da gözlerim fal taşı, çene kemiğim komple aşağıda izledim. filmin tamamını 'o ne yaa', 'bu ne yaaa', 'nassı yaaa' 'aha aha aha yaaa' çığlıklarıyla izledim. bana eşlik eden arkadaşımla gözlerimiz yuvalarından fırlamış, gördüğüne inanamamış bakışlar atarken bulduk kendimizi bolca. birbirimize attığımız bakışlar daha çok 'benim gördüğümü sen de gördün di mi? kafayı yemedim yani' dercesine akıl sağlığımızı teyit etme amaçlıydı. filmin sonunda tommy'e dönüşmekten hayatım boyunca kendisi gibi 'aha aha aha' diye gülecek olmaktan filan ürktüm. o derece absürd, gerçek olamayacak enfeslikte kötü. tommy wayso gelsin, benim hayat hikayemi çeksin, hatta beni oynasın isterim. aha aha aha. ay don vanna tolk ebaud it.
  • her ay los angeles'taki laemmle's sunset 5 sinema salonunda tommy wiseau'nun şahsen katılımıyla hıncahınç dolu bir salona oynanan film. neredeyse hababam sınıfı tatilde filmi kadar çok izlediğim bu film hakkında yazacak o kadar çok şey birikti ki, oturup yazmaya kalksam harcayacağım zamana acıyor ve haliyle yazmaya kıyamıyorum.
hesabın var mı? giriş yap