• ön edit: entry spoiler içerir.

    benim için 1. filmin bir tık önünde. öncelikle bu filmin bana göre daha iyi bir senaryosu var. ilk film şüphesiz şiirselliği ve marlon brando'nun varlığı ile çok öne çıkıyor ama 2. film dramatik yapı açısından ilk filmin önüne geçiyor.

    bu bölümde michael'ın neden bir vito olamayacağını öğreniyoruz aslında. paralel bir kurgu ile gösterilen vito'nun gençlik sahneleri kuşkusuz bu filmin en can alıcı yerleri. michael ile hemen hemen aynı yaşta olan genç vito'nun michael'ın aksine ailesine olan inanılmaz düşkünlüğü ve meseleleri hep makul bir diyalog ile halletmesi neden vito'nun saygının yanında aynı zamanda sevgi de kazandığını bize ispat ediyor.

    michael ise her zaman işi ailesinin önüne koyuyor ve meseleleri makul yolla çözmek yerine genelde şiddet ile halletme yolunu tercih ediyor. özellikle fredo'yu öldürmesi bir anlamda onun ailesini parçalamasına ve iyice yalnızlığa mahkum olmasına sebep oluyor.

    michael bu filmde saygı kazanıyor ama sevgiyi kaybediyor. bu yüzden de hiçbir zaman gerçek anlamda huzuru bulamıyor. çocuğuna kendisinin göstermediği ilgiyi gösteren abisi fredo'yu öldürerek, bir anlamda oğlunu da kaybediyor.

    özetle the godfather 2 olunması ve olunmaması gereken adamları anlatan eşsiz bir film. the godfather 1'i de daha anlamlı kılan bir başyapıt.
    10/10
  • --- spoiler ---

    francis ford coppola ilk filmde sorunlardan dolayı neredeyse kanser olacağından yönetmenlik yerine prodüktörlüğü tercih edecekmiş. hatta yönetmen olarak martin scorsese'yi düşünmüş ama yapımcılar kabul etmemiş. sonrasında bir kaç şart sunup kabul etmiş.

    robert de niro role alışmak için bir süre sicilya'da yaşamış. yaklaşık 4 ay sicilya aksanı üzerinde çalışmış.

    orjinalinde, mahkemede aileye karşı tanıklık edecek kişi clemenza'ymış (richard s. castellano). zaten ilk filmde en çok parayı alan kendisi olduğundan, bir de üstüne repliklerini yazmayı ve ciddi bir ücret fazlası istemiş. daha sonra karakteri frankie ile değiştirmişler.

    tek karakterden 2 oscar çıkaran ilk ve tek kişiler marlon brando ve robert de niro'ymuş. brando ilk film the godfather'daki vito corleone karakteri ile en iyi erkek oscarı alırken, de niro bu filmdeki vito corleone ile en iyi yardımcı erkek oscarını almış.

    devam filmi olarak oscar alan ilk film.

    de niro'nun sicilya'da olduğu çekimlerde biraz kilo almış ve ilk filmde marlon brando'nun çenesine taktığı aparatın biraz daha ufağını kullanıyormuş.

    genco oil'in kapısının arkasında ufak bir kilit varmış. coppola, roberto'yu oynayan aktöre bunu söylememiş. o kapıyı açamama olayı gerçekmiş. adam zaten komedyen olduğundan coppola biraz improvize etsin demiş.

    hyman roth karakteri gerçek hayatta miami'de yaşayan meyer lansky adlı mafya babasından yaratılmış. filmi izledikten sonra karakteri oynayan lee strasberg'ü arayıp tebrik etmiş.

    filmdeki fulgencio batista'ya altından yapılmış telefon verme olayı gerçekmiş. gerçekte verileni şu an havana's museum of the revolution'da sergileniyormuş.

    mario puzo ve coppola michael'ın fredo'yu öldürmesi konusunda baya tartışmışlar. coppola en sonunda "o zaman annesinin ölümünü beklesin" diyerek kabul etmiş.

    çekimler 104 günde tamamlanmış.

    --- spoiler ---
  • erkekleri o kapıyı kapatabilenler ve kapatamayanlar olarak ikiye ayırmak yerindedir zannımca.
  • filmin sonunda michael'in yalnizliginin aslinda don olduktan sonra verdigi kararlarla degil, gosterilen flasback'le aciga ciktigi uzere vito corleone'nin dogum gununde orduya katildigini soyledigi an, masadan herkesin kalkmasi ve tek basina kalmasiyla basladigi ve bu sahnenin gosteriminin sinema tarihinin en guzel sahnelerinden birisi oldugu basyapittir bu solen.
  • don vito'nun gençliğini canlandıran "robert de niro" nun birinci bölümde izlediğimiz yaşlı don vito rolündeki "marlon brando"nun mimik ve hareketlerini bire bir oynamasıyla ne müthiş bir oyuncu olduğunu bir kez daha "bizim gibi zavallı mahluklara" kanıtladığı filmdir.
  • film boyunca al pacino'nun performansı hep zirvededir. yarım dakka düşmez. yalnız 3 sahnede zirvenin de üstüne, stratosfere falan çıkar:

    --- spoiler ---

    1. küba'daki yılbaşı kutlamalarında hain olduğunu anladığı fredo'yu kafasından kavrayarak "kalbimi kırdın..." dediği sahne.
    2. kay, otel odasında bebeği düşürmediğini, aldırdığını söyleyip, michael'in ailesine, geleneklerine saydırırken, dudaklarını titretip gözlerinden ateş çıkararak kay'e tokadı gömdüğü(bildiğin gömmüştür) sahne.
    3. tabii ki, çocuklarını görmeye gelen kay'in suratına kapıyı tüm soğukluğuyla kapattığı sahne.

    --- spoiler ---

    ayrıca bi insan sadece koltukta oturup ayak ayak üstüne atarak bu kadar karizmatik olmamalı...
  • --- spoiler ---

    michael'ın annesinin cenazesinde fredo'yu kucakladığı sahnede immigrant theme çalar. bu şarkı genelde flashback'li sahnelerde, vito'nun amerika'ya geldiği vs. sahnelerde çalar. eski (ve güzel) günleri hatırlatır. burada da michael'ın fredo'yu affettiğini düşünürüz.

    bir anda michael'ın kafasını kaldırıp al neri'yle göz göze geldiği anda ise michael's theme çalmaya baslar. bu şarkının ise karanlık bir melodisi vardır ve muhtemelen birilerinin öleceğinin habercisidir. sahne boyunca tek kelime edilmemesine rağmen, fredo'nun ölüm fermanının imzalandığını, bu kucaklaşmanın affetme değil aslında vedalaşma olduğunu anlarız. michael'in karanlık yüzü al neri gibi soğukkanlı bir katilin bile içkisini boğazında durdurtmuştur.

    bu, kanımca gelmiş geçmiş en iyi film sahnelerinden biri olmakla beraber, bu tarz müzik geçişleri bile efsanedir. ki bana göre godfather 2 neden gelmiş geçmiş en iyi iki filmden biridir sorusunun cevabı gibidir. diğeri de zaten the godfather.
    --- spoiler ---
  • hyman roth karakteri kısmen gerçek hayattaki meyer lansky isimli gangstere dayanıyor. söylentiye göre film çıktığı sırada miami’de yaşayan lansky, hyman roth karakterini oynayan lee strasberg’i arayıp “beni neden daha sempatik göstermedin? nihayetinde ben büyük babayım.” demiş.

    lee strasberg çekimler sırasında hasta olunca yapımı ertelemek yerine hyman roth karakteri hasta bir adam olarak yeniden yazılmış.

    robert de niro’nun yer aldığı flashback sahnelerinde oyuncuların pantolonları fermuarlıydı. ancak ekipten biri o dönemde henüz fermuarın kullanılmadığını söyleyince bazı sahneler fermuarsız, düğmeli pantolonlarla yeniden çekildi.

    robert de niro rolüne hazırlanmak için 3-4 ay kadar sicilya’da yaşadı. bu sürede sicilya lehçesini öğrendi.

    filmin her ne kadar mario puzo’nun kitabı esas alınarak çekildiği yazılsa da yalnızca vito corleone’nin çocukluk ve gençlik dönemleri anlatılırken kitaba bağlı kalınmış, michael’ın ve ailenin las vegas’ta geçen öyküsü özgün biçimde yazılmıştır. yine de godfather 2, hem bir devam filmi olduğundan hem de kısmen de olsa bir kitaptan uyarlama olduğundan “en iyi uyarlama senaryo” dalında mario puzo ve francis ford coppola’ya oscar ödülü kazandırdı.

    ilk filmi çekerken birkaç defa kovulmanın eşiğinden dönen ve korkunç bir dönem geçiren filmin yönetmeni francis ford coppola bu devam filminde yapımcı olarak yer alabileceğini bildirmiş ancak başka bir yönetmenin çekmesini istemişti. hatta önerdiği isim de martin scorsese’ydi. bu teklif reddedilince coppola filmi yönetmeyi birkaç şartla birlikte kabul etti. bu şartların bazıları şunlardı; the conversation filmini kendi senaryosuyla çekmek, san francisco operası’nda bir oyun yönetmek, the great gatsby’nin kendi uyarlamasını yazmaktı -ki hepsini de yaptı.

    kaprisleri olan tek kişi yönetmen coppola değildi elbette. senaryoyu okuyan al pacino avukatlarıyla coppola’ya senaryoyla ilgili ciddi şüpheleri olduğunu ve bu şekilde oynamayacağını söyleyince yapım neredeyse başlamadan bitiyordu. bunun üzerine coppola bir gecede senaryoda bazı değişiklikler yapıp al pacino’nun onayını aldı ve yapıma devam edildi. al pacino’nun kaprisleri yalnızca ağır senaryo değişikliklerinden ibaret değildi. daha yüksek bir ödeme istemiş ve daha da önemlisi sık sık yönetmen coppola’nın yavaş olduğundan şikayet ederek ayrılmakla tehdit etmişti. bu arada filmin çekimleri 104 gün sürdü. :)

    lee strasberg aslında bu filmde rol almayı istemiyordu. onu bu filmde görmek isteyen kişi, kendisinden oyunculuk eğitimi alan al pacino’ydu. başlarda gönülsüz olsa da francis ford coppola’nın babası carmine coppola ile yaptığı 45 dakikalık bir görüşme sonrası oynamayı kabul etti.

    filmin görüntü yönetmeni gordon willis bazı sahnelerde karanlık görüntü kullanımında aşırıya kaçtığını kabul etmiş ve özellikle de michael’ın annesiyle konuşup] ona akıl danıştığı sahnenin fazla karanlık olduğunu bir örnek olarak sunmuştu.

    “dostlarını yakın tut, düşmanlarını daha da yakın” repliği amerikan film enstitüsü’nün “100 yıl, 100 film repliği” isimli listesinde 58. sırada yer aldı.

    film 1901, 1917, 1920, 1923, 1941, 1958, 1959 ve 1960 yıllarında geçiyor.

    francis ford coppola marlon brando’nun genç vito’yu oynamak için uygun olduğunu düşünüyor olsa da robert de niro’nun seçmelerdeki performansı onu öylesine etkilemişti ki brando’ya teklif dahi götürmedi.

    the godfather 2, oscar ödülleri tarihinde en iyi film oscar’ı kazanan ilk devam filmiydi. daha sonra aynı başarıyı 2003 yılında yüzüklerin efendisi: kralın dönüşü filmi de yakaladı. bugün itibariyle bu başarıyı yakalayan başka bir devam filmi yok.

    film tam 11 oscar adaylığı çıkardı. francis ford coppola’ya en iyi film, en iyi yönetmen ve mario puzo’yla birlikte en iyi uyarlama senaryo, robert de niro’ya en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında oscar kazandırdı. bunların yanında en iyi film müziği ve en iyi yapım tasarımı dallarında da oscar kazandı.

    13 milyon dolar’a mâl olan film toplam 48 milyon dolar hasılat elde etti.

    eğer bu bilgileri video olarak izlemek ve beni desteklemek isterseniz kanalıma göz atabilirsiniz

    kaynak: imdb
  • tekrar tekrar izledikçe yeni defineler bulunan şaheser. serinin ilk filminde don vito yaşlanmıştır bahçede michael'la sohbet etmektedir. üstü kapalı öğütler ve itiraflarla birlikte (filmin kapağında da görülen) birilerinin elinde oynattığı ipe bağlı aptal kuklalardan biri olmayı reddettiğini söyler.
    bu filmde ise don vito gençliğinde yeni yeni zengin olmaya başlamaktadır. kendisinden haraç isteyen fanucci'yi öldürecektir. festival günü binaların tepesinden izlemektedir. fanucci iplerle oynatılan kuklaların önündeki sahnede biraz durur izler ve evine son kez gider. evinin kapısında genç don kukla olmayacağının göstergesi ilk fiilini gerçekleştirir. ailenin temelini atan bu düstur olmuştur ve bence iki film arasındaki en nefis bağlantı da budur.
    filmin sonunda michael'in, aklından geçenlerin bağlandığı son nokta; yani babanın doğum gününe dönüşü, güçlendikçe yalnızlaşan, kendine inancı arttıkça dışa dönük ızdırabı artan bir adam olarak portresi harika sunulmuştur.
    bir diğer güzel sahnede ise; fredo küba'ya gelir birkaç gün geçer, herkesle yeni tanışır. hyman roth'un elemanı jonny ola ile de michael tanıştırır(!) aynı günün akşamı tüm grup bir gösterinin oldugu bara giderler. birinin "burası harika fredo böyle yerleri nerden buluyorsun?" sorusuna "johnny ola getirmişti beni de" der. demek ki yeni tanışıyor gibi davranmışlardır. michael anlar ki kardeşi tarafından satışa gelmiştir. o anda michael'in yüzündeki ifade annesine sormak üzere infaz kararını vermiş gibidir. (bu tespitte emeği geçen le spleen'e teşekkürler)
  • tereddut etmeden seyrettigim en guzel film derim ne zaman konu bundan acilsa, izledigim ilk gunden beri. nedir o yaw? citizen kane mi?braveheart mi? ben hur mu? star warslarin topunun toplami mi?stanley kubrick'in a clockwork orange'i, dr strangelove'i, the shining'i mi? (yine de 2001'i zikretmeye icim elvermez, o da ba$ka bir hulyadir)
    sadece part 2.. yanli$tir ayri kategorilerdeki filmleri kiyaslamak derler, ben de soylerim yeri gelince. ama bu ba$ka. zirvededir her zaman. robert deniro'nun adeta bir efsaneden cikmi$ kahraman misali damlarda yurumesinden, hyman roth'un koydugu postaya kadar; osman sinav'in sadece cok kotu bir taklidiyle haftalarca en cok izlenenler listesinden inmedigi bir harikadir bu film.
    yalniz dikkat edilmesi gereken $ey; bu film izlenmeden once the godfather'in pur dikkat izlenmesi ve ozumsenmesi icin en az bir hafta kadar beklenmesi gerektigidir.iki filmi de ilk kez ayni gunde izleyenlerde ters tepki yaptigi ve izleyenin yamulup bi bok anlamadigi bizzat gorulmu$tur. film izlenmeden once "birtakim kitaplar ile kisa bir sicilya turu" yapilmali ve omertanin ne oldugu iyice anla$ilmalidir.(bkz: pentangeli) sinemadan anlayan ve siciliano-napolitano'ya a$ina bir arkada$ filmi e$siz bir seviyeye getirebilir.
    amerikan toplumunun cok onemli bir devrine i$ik tutan filmin tamamina yakininin gercek olaylarin a$kin bir sinematik versiyonu olmasi bu konuda sadece birazcik duyarli olan icin bile benzersizdir. tabii ki marlon brando'nun eksikligi kolay doldurulamayacakmi$ gibi du$unulebilir, fakat hatirlanmasi gereken marlon brando'nun ve robert deniro'nun "ayni" roldeki performanslari sebebiyle 2 ayri oscar alan tarihteki ilk ve tek ekuri olmalaridir.
    film izlendikten ve etkisinden biraz olsun kurtulabildikten sonra "deleted scenes" kesinlikle izlenmelidir. bu sahnelerin cikarilma sebebinin cogu amerikalinin kafasinin kari$masi oldugu yukarda belirtilmi$tir.
    filmin yarisina yakininin italyanca olmasi, kendisinden 25 sene sonra cekilen filmlerde ruslari, almanlari ve italyan askerlerini ingilizce konu$turan "birtakim" vasat alti filmlerin ** tarafimdan el tersi ile itilmesindeki onemli faktorlerden biridir.
    izleyeni secici yapmak konusundaki yeterliligi tarti$ilmaz, baki$ acisini, ailenin bir "erkek" icin ne kadar ust bir seviyede goruldugunu bir daha cikmamak uzere zihne kazir puzo, coppola, pacino, deniro, brando, caan, duvall, strasberg ve tabii ki unutulmaz john cazale bu iki filmde, ya da sinemanin il cenacolo ve la gioconda'unda.

    (edit: bu entryi yazali bir seneden cok olmu$, ne kadar da lame sozcukler kullanmi$, farkinda olmadan bulutlar ustunde suzulmu$um, biraz ayikladim, bir boka benzesin diye, yine olmadi galiba, skym)
hesabın var mı? giriş yap