• roger waters'ın solo albümü niteliği taşımasının en büyük nedenlerinden biri roger waters'ın albümü yapmak için acele etmesi ve david gilmour'un beste yapması için istediği zamanı ona vermemesidir. roger waters'ın buna gerekçe olarak david gilmour'un son 5 yılda sadece 3 şarkı besteleyebildiğini öne sürmesidir (bahsettiği 3 şarkı da büyük ihtimalle the wall'daki young lust, comfortably numb ve run like hell'in müzikleridir). ayrıca roger waters süre vermediği gibi david gilmour'dan gelen fikirleri de kayıtlarda dikkate almamış ve bunun sonucunda da david gilmour çılgına dönmüştür. bu da roger waters'ın o zamanlarda artık david gilmour'un müzisyenlik kimliğine bile şüpheyle yaklaştığı kendisinin en megoloman dönemi olduğunu söyleyebilirim.

    ancak benim anlamadığım roger waters her ne kadar besteci olarak grupta başka birini adam yerine koymasa da david gilmour'u her zaman çok iyi bir gitarist ve solist olarak tanımlamıştır. ama albüme baktığınızda david gilmour sadece not now john'u söylediğini ve onu da roger waters'la yarı yarıya paylaştığı görürüz. roger waters'ın vokallerde bile david gilmour'a pek yer bırakmamasını nick mason roger waters'ın albümü bir an önce bitirip kafasındaki solo kariyerine başlama planından kaynaklandığını düşündüğünü söylemiştir.

    roger waters ise nick mason ve david gilmour'un albümle yeterince ilgilenmediklerinden yakınmıştır. nick mason'ın zaten o dönemde müzikten çok arabalarla ilgilendiğini, david gilmour'un da baştan albümü çok politik bulduğu için yeterince yardımcı olmadığını ama nick mason'un davulları ve david gilmour'un da gitarları çok iyi çaldığını söylemiştir. benim yorumun ise david gilmour'un albümdeki sololarının biraz isteksiz olduğudur. yani david gilmour'un gitar performansı diğer 70 sonrası pink floyd albümlerine göre biraz zayıftır diyebilirim. albümü roger waters'ın solo albümü olarak çıkamamasının sebebi de pink floyd'un plak şirketiyle olan sözleşmesi ve bu sözleşmenin albüm yapacaklarında tahaddüt vermesidir. yeni bir pink floyd albümü yerine çıkacak yeni bir roger waters solo albümü plak şirketinin ilgisini çekmemiştir.

    albüm büyük grup içi huzursuzluklarla dolu kayıt döneminden sonra çıkar. ancak david gilmour basında albümün roger'ın bebeği olduğunu ve içinde sadece 4 şarkının iyi olduğunu söyleyecek kadar ileri gider. ilk defa pink floyd turneye çıkmaz. roger waters the pros and cons of hitch hiking, david gilmour da about face için stüdyoya girerler. ilerki yıllarda roger waters gruptan ayrılır ve konserlerde roger waters'ın bıraktığı pink floyd bu albümden hiç şarkı çalmazken, roger waters çıktığı solo turnelerde sık sık bu albümden şarkılara konserilerinde yer verir.

    sonuç olarak eğer albüm nasıl bir albümüdür diye bakarsak birçok olumsuzluğu içinde barındırsa da oldukça iyi bir albümdür. bu kadar yerdikten sonra albüm için iyi diyebilmem okuyanları şaşırtabilir. ama gerçekten iyi bir albümdür. roger waters diğerlerine pek fazla söz hakkı tanımasa da dehasını ortaya koymuştur. vokallerde de çok başarılıdır. örneğin the fletcher memorial home ve albüme ismini veren the final cut şarkılarındaki roger waters vokallerindeki duygu fırtınası dinlerken kolaylıkla farkedilebilir. konsept albüm olarak bakıldığında bütünlük tatmin edicidir. tabii albüm iyi olsa da pink floyd'un altın yılları olan 1973-1982 arasındaki 4 albüm kadar şaşalı değildir. zaten roger waters da bunu kabul eder.
  • pink floyd'un yıllarca ne yapmaya, ne anlatmaya çalıştığını, neye karşı durduğunu anlayamayanların sevmediği albümdür.

    animals'da kapitalizme ve etkilerine, wish you were here'da kendilerini yeşil dolarlar olarak gören ve sadece kazanç getirdikleri ölçüde arkalarında duran müzik patronlarına, the wall'da savaş, eğitim sistemi, materyalizm gibi birçok şeye, the division bell'de iletişim eksikliğine karşı durmuşlardır. hatta dark side of the moon'da insanın doğasına bile karşı çıkmışlardır. insanın hayatını kötüleştiren, insanı yoran, insanı insanlıktan çıkaran herşeyi eleştirmişler adamlar. ama gilmour'lu dönemde ama waters'lı ama hep beraber çalışılan dönemde.

    bu albüm ise tüm bu karşı duruşun belki de en yoğun olduğu dönemde yapılmış müthiş bir savaş karşıtı albümdür. belki david gilmour'un müthiş soloları yoktur her şarkıda. belki rick wright'ın o sihirli dokunuşları yoktur klavyeye. ama tüm bunların olmaması albümü kötü yapmaya yetmemektedir. yine muazzamdır müzikalite. evet roger'ın müthiş dehasının ön plana çıktığı bir albümdür belki ama sonuçta bir pink floyd albümüdür ve yine topluma talep ettiğini değil grubun savunduğunu veren bir albümdür.

    pink floyd'u gilmour'un sololarından ibaret sananlar sevmese de yine aykırı bir albümdür. her ikinci dönem* pink floyd albümü gibi.
  • annemin beni pink floyd'la tanıştırmak için yanıp tutuştuğu ama "acaba başlangıç için doğru albüm hangisi?" diye düşündüğü dönemde, sanırım klasik müziğe diğer pink floyd albümlerinden daha yakın olması nedeniye seçtiği ve 14. doğum günümde hediye ettiği, dinlediğim ilk gün roger waters'ın aslında şair olduğunu düşündüren, aradan yıllar geçtikten ve amerika ırak'a girdikten sonra en çocuksu ve duygusal halimle the gunners dream'in sözlerini okul panosuna yapıştıran velet olmamı sağlayan albüm. ayrıca, pink floyd'un gerçek anlamda pink floyd iken yaptığı son albümdür. (bkz: roger waters gitti pink floyd bitti)
  • aynı albümden aynı adda vurucu bir waters bestesi,
    nasıl söylenmemiş.. yazılmamış

    through the fish eyed lens of tear stained eyes
    i can barely define the shape of this moment in time
    and far from flying high in clear blue skies
    i'm spiralling down to the hole in the ground where i hide

    if you negotiate the minefields in the drive
    and beat the dogs and cheat the cold electronic eyes
    and if you make it past the shotgun in the hall
    dial the combination open the priesthole
    and if i'm in i'll tell you what's behind the wall

    there's a kid who had a big hallucination
    making love to girls in magazines
    he wonders if you're sleeping with your new found faith
    could anybody love him
    or is it just a crazy dream

    and if i show you my dark side
    will you still hold me tonight
    and if i open my heart to you
    and show you my weak side
    what would you do
    would you sell your story to rolling stone
    would you take the children away
    and leave me all alone
    and smile in reassurance
    as you whisper down the phone
    would you send me packing
    or would you take me home

    thought i oughta bare my naked feelings
    thought i oughta tear the curtain down
    i held the blade in trembling hands
    prepared to make it but just then the phone rang
    i never had the nerve to make the final cut
  • super bir savas karsiti album. sevilmemesini anlamam bir turlu.
  • the wall i 4 yil takiben 1983 te cikan albumdur. grammy almistir kim takiyorsa. her ne kadar elestirilse ve pink floydun en zayif albumu olarak nitelendirilsede the fletcher memorial home ve the gunners dream pink floydun en basarili eserlerindendir. david gilmour hayranlarinin en sevdigi albumler listesinde yeralir.
  • bu albümün kapağındaki şekiller 4 madalyanın kumaş kesimlerinin desenlerinden oluşur.
    ortadaki sarı kırmızı cizgili olan; africa star'dır. kuzey afrikada savaşmış askerlere verilir.
    sağ taraftaki yeşil kırmızı çizgili olan; defence medal, 3 yıl orduda çalışanlara verilir.
    en soldaki bordo mavili; 1939 / 1945 star'dır ve ikinci dunya savaşında savaşmış tüm askerlere verilir.
    üst kısımdaki mor beyaz çizgili olan ise; distinguished flying cross olarak bilinen, üstün cesaret madalyasıdır.
  • sozlerin en kuvvetli oldugu, en net mesaj veren* pink floyd albumu. kederli uzun bir agit havasinda suren yer yer tansiyonuy yukselen duru bir calisma. diger floyd albumlerine gore marjda kalmasina ragmen ustalikla kotarilmis bestelerle doludur. aslinda savas sonrasi dusune roger waters tarafindan yazilmis bir agittir.
    (bkz: a requiem for post war dream)
  • pink floyd albümü denilmesi yanlış.the final cut bir roger waters albümüdür.
  • roger watersın solo albümü gibi gözükmesine karşın sözleriyle kreşendo gibi giren sololarla birlikte zamanı geçtikçe pink floydun en önemli albümlerinden biri olduğu anlaşılan muhteşem bir albüm.
    (bkz: the post war dream)
    (bkz: the gunners dream)
    (bkz: the fletcher memorial home)
    (bkz: the final cut)
hesabın var mı? giriş yap