• dinin, en yeygın ve temel toplumsal organizasyon biçimi, dinsel kavramların da bu organizasyonun unsurlarının soyutlanmış ifadeleri olduğunu düşünürsek (ki ben düşünüyorum), tanrı kavramının toplumsal otoriteyi ifade ettiği aşikar olacaktır. en geyik açıdan diyebiliriz ki çok iktidar odaklı toplumlar çok tanrılı, merkezi ve tek otoriteli toplumlar tek tanrılı dinlere inanır. eveeet, buraya kadar tamam, lakin hıristiyanlıktaki şu teslisin (yani üçlemenin) ne menem bi şey olduğunu, ne maana arzettiğini yıllardır çözebilmiş değildim. madem tek tanrılısın ve merkeziyetçisin kim bu üç güç odağı? geçenlerde nerden estiyse, aklıma birden kuvvetler ayrılığı geliverdi. ulan dedim, bu üçlü sakın yasama-yürütme-yargı olmasın?.. baba yasama olur, oğul -babanın dünya işlerini gören evlat olarak- yürütme olur, kutsal ruh'a da yargı kalır. valla babayla oğul fena durmadı gibi aslında ama kutsal ruh ile yargı pek uyuşmadılar; zira kutsal ruh'un görevi baba ile oğul arasında iletişim sağlamak; yargı margı değil. yani aslında baba ile oğul arasında bir iletişim engeli var ki kutsal ruh'a ihtiyaç duyuluyor. o halde baştan düşünelim. şimdiii, görünürde bir adet toplumsal otoritemiz var, ve biz ona devlet diyoruz. teslisteki üçlüden tek gözle görünür olanı da oğul. o halde evvela oğul ile devleti eşleştirelim. oğulun arkasında asıl otorite, daha soyut ve görünmez bir baba var. yani devletin ardında daha soyut bir devlet, daha deruni bir devlet aramalıyız. e o da hazır: derin devlet. şu halde baba derin devlet, oğul görünür devlet yani hükümet. peki kutsal ruh ne? ne demiştik, baba ile oğul arasında bir iletişim sorunu var demiştik. derin devlet yasal bir oluşum olmadığından resmi devlet kurumları ve onun uygulamaları arasında meşru bir iletişim ve ilişki de olamaz. işte bu ilişkiyi sağlayan kurum mafyadır!.. kutsal ruh mafya, teslisteki baba-oğul-kutsal ruh, derindevlet-hükümet-mafya üçlüsüdür!.. bu yüzden derin devletin adı her daim mafyayla birlikte anılır. gogılda "mafya üçgeni" diye arama yaptığımda çıkan ilk sahifedeki sonuçların "polis-siyasetçi-mafya üçgeni", "yargı-mit-mafya üçgeni", "siyasetçi-bürokrat-mafya üçgeni" ve "devlet-mafya-futbol üçgeni" olması da bu yüzdendir. ha, biz hıristiyan mıyız, değiliz. ama türbelere mum dikebiliyoruz da, değil mi..

    (yillar sonra şu linki vermeden edemedim:
    http://dosyalar.hurriyet.com.tr/…2009/etkiliins.jpg
    papa-oğul-kutsal ruh)
  • tanrı'nın özü tektir ve bu öz üç kişi içerir.

    tanrı’nın doğası: kutsal yazı, tanrı’nın sonsuz bir varlık olduğunu ve bu varlığın ruh olduğunu öğretir. tanrı, kendi özü hakkında çok az bilgi verir, ancak bu iki özellik bizlerin o’nu tanımlamaya çalışmamızı engeller. o’nun sonsuz oluşu, o’nu ölçemeyeceğimizi anlamamızı sağlar. ruh olduğu gerçeği ise, o’nu dünyasal kelimelerle tasvir edemeyeceğimizi anlamamızı sağlar. o, tüm dünyasal düşüncelerin çok üzerindedir.

    kutsal yazı tanrı’dan, bir ağızı, kulakları, gözleri, elleri ve ayakları varmışcasına bahsettiğinden bazı insanlar tanrı’yı insanmış gibi düşünürler. kutsal yazı bu şekilde konuşur çünkü zihinlerimiz görünür bir şekli olmayan bir şeyi düşünemez. tanrı, kutsal kitap’ta bu gibi kelimeleri kullanarak bizlerin o’nu düşünmemize yardım eder. tanrı, tabi ki görebilir, duyabilir ve eylemde bulunabilir. ancak tanrı’nın bir bedeni yoktur.

    aynı tanrıda üç farklı kişi: tanrı’nın tek olduğu ancak bu tek olan tanrı’nın içersinde üç kişi’nin bilinip, birbirlerinden ayırt edilebileceği gerçeğini açıkça anlamalı ve buna sıkıca bağlı kalmalıyız. tanrı’nın özü tektir (basittir) ve bölünemez. ibraniler 1:3’de, mesih’in, tanrısal özyapıdaki baba kişisinin görüntüsü olduğu söylenir. burada tanrı’nın özünden bahsedilmemektedir. sadece tek öz vardır. ancak mesih’i baba’dan farklı kılan bir varlık verir. oğul’un, baba’nın görkeminin parıltısı olduğu söylenmektedir. baba’nın karakteri, oğul’da parlar. bu sebeple, oğul’un parlaması için baba’dan farklı bir kişiliğe sahip olması gerektiği sonucuna varırız. aynı şey kutsal ruh için de geçerlidir. farklı bir kişilik baba’dan ayırt edilebilir. bu sebeple, tanrısal özyapıda üç kişinin olduğunu söyleyen elçinin öğretisine inanırız.

    kaçınılması gereken hatalar: bazı öğretmenler mesih’in tanrı ve tanrı’nın oğlu olduğu görüşünü benimsemiş; ancak mesih’in yaratılmış olduğunu öne sürmüşlerdir. mesih, baba’yla tek ve aynı özde olduğundan bu mümkün değildir. mesih’in başlangıcı olmuş olamaz. bizler bu yüzden tanrısal özyapının özde tek olduğunu çok kesin bir şekilde belirtiyoruz.

    bazı kişiler de bizlerin baba, oğul ve kutsal ruh’tan bahsettiğimizde bununla tanrılığın farklı özelliklerini kastettiğimizi söylerler. bu özellikler tanrı’nın, bilgelik, kudret ve adalet gibi özellikleriyle benzer türden özellikler olurdu. bu görüşe göre; baba, oğul ve kutsal ruh birbirlerinden ayırt edilmezler. gerçeğin savunucuları buna, tanrısal özyapının birliğinde üç kişi’nin olduğunu söyleyen açık bir ifadeyle karşılık verirler.

    bir başka yanlış öğreti de, tanrı evreni sözüyle yaratmaya başladığı an mesih’in oluşmaya başladığıdır. elçi yakup bizlere tanrı’da değişkenlik olmadığını söyler. hiçbir zaman mesih’in yaradılış sırasında bir başlangıcı olduğunu düşünmemeliyiz. zamanın öncesinde o, tanrı’dan doğmuştu ve sonsuzluk boyunca tanrı’yla beraberdi. mesih kendisinde sonsuzluğu, kendiliğinden varlığı ve tanrılığı bulundurur.

    “kişi”nin anlamı: burada kullanılan “kişi” kelimesinin anlamı, tanrı “öz”ünde (oluşunda)“var oluşa”sahip olan, karakteri ve kendine has işleyişiyle tanrısal özyapının diğer üyelerinden ayrılan anlamındadır. “var oluş” kelimesi, tanrı’nın saf “öz”ünden ya da “oluş”undan farklı birşeyi belirtmek için kullanılır. eğer mesih tanrı iseydi ve kendi içinde farklı hiçbir özelliği olmamış olsaydı, yuhanna şu sözleri söylediğinde doğru olamazdı: “söz, tanrı’yla birlikteydi”. ancak hemen ardından şu sözlerle devam ederek bizlere tanrısal özün birliğini hatırlatmaktadır: “ve söz tanrı’ydı”.

    bu sebeple, tanrı’dan bahsettiğimizde baba’dan olduğu kadar oğul ve kutsal ruh’tan da bahsetmiş oluruz. baba hakkında oğul’dan farklı olarak söz edildiğinde (“baba, oğul’u sever”, ya da “baba, oğul’u göndermiştir”), her bir tanrısal kişi diğerlerinden ayrılmıştır. oğul’un işi baba’ya, ya da kutsal ruh’a atfedilemez. baba’nın insan olup, acı çektiğini veya ruh’un, “bu benim sevgili oğlumdur” dediğini ileri süremeyiz.

    oğul’un tanrılığına ilişkin kutsal yazılar’dan kanıtlar: kutsal kitap “tanrı’nın sözü”nden bahsettiğinde sadece bir ses ya da peygamberlik sözünü kastetmez. tanrı’nın sözü, tanrı’yla beraber olan ebedi bilgeliktir. eski antlaşma’yı yazan peygamberler hakkında petrus, onların “içlerinde olan mesih’in ruhu, mesih’in çekeceği acılara ve bu acıların ardından gelecek yüceliklere tanıklık ettiğinde, ruh’un hangi zamanı ve nasıl bir dönemi belirttiğini” araştırdıklarını söyler. bu peygamberlik sözlerinin ortaya çıktığı zamanlarda mesih daha dünyaya gelmemişti. bu sebeple, bu ifade sonsuzluktan beri baba’yla birlikte olmuş olan ebedi söz, mesih hakkında söylenmiş olmalıydı. peygamberler aracılığıyla konuşan ruhun, mesih’in ruhu olduğunu bildiğimize göre, mesih’in tanrı olduğundan kesinlikle emin olabiliriz.

    elçiler, evrenin oğul aracılığıyla yaratıldığını ve her şeyin o’nun kudretli sözüyle devam ettirildiğini öğretirler (ibraniler 1:2,3). mesih’in kendisi şöyle der, “babam hala çalışmaktadır, ben de çalışıyorum” (yuhanna 5:17). yuhanna incili’nin giriş kısmında bu daha da belirgindir. başlangıçtan beri var olan söz tanrı’ydı ve tanrı’yla birlikteydi, ve herşeyin kendisi aracılığıyla yaratıldığı bu söz, baba’yla beraberdi. buradan açıktır ki, söz ebedidir, farklı (ayrı) bir kişidir ve tüm yaratılış onun aracılığıyla var olmuştur. tanrı’dan gelen tüm vahiyler o’nun sözü olarak nitelendirilebilir ancak en büyük yücelik söz’e, tanrı’nın kendisi hakkındaki en yüce vahyine verilmelidir. çünkü söz, tanrıdır.

    eski ahit’te mesih’in tanrılığına ilişkin kanıtlar bulunmaktadır: 45. mezmur, mesih’ten bahsederek şöyle der, “ey tanrı, tahtın sonsuza dek sürer.” yeşaya 9:6’da yine mesih hakkında söylenen şu sözleri okuruz, “onun adı harika öğütçü, güçlü tanrı, ebedi baba, esenlik önderi olacak.” yeşaya aynı zamanda mesih’i, “immanuel, tanrı bizimle” diye çağırır. yeremya, vaadedilen davut oğlu hakkında peygamberlik ederken şöyle der, “ve o, şu adla çağırılacak: yahve, doğruluğumuz.” evet, çok açıkça görüldüğü gibi tanrı’nın yüce isimleri baba’ya olduğu kadar oğul’a da aittir.

    yeni ahit’te de mesih’in tanrılığına ilişkin birçok delil bulunmaktadır: bunlardan birkaçı şöyledir: eski ahit’teki tanrı’nın bir işleyişi olan peygamberlik sözlerinin yeni ahit içersinde mesih’te yerine geldiğini görülür. rab’bin, yahuda için bir tökezleme taşı olacağına ilişkin (yeşaya 8:14) işaya aracılığıyla söylediği peygamberlik sözünün, pavlus, yeni ahit’te mesih’te yerine geldiğini belirtmektedir (romalılar 9:33). pavlus aynı zamanda şunu ekler, “mesih’in yargı kürsüsü önüne hepimiz çıkacağız. yazılmış olduğu gibi, rab şöyle diyor: varlığım hakkı için her diz önümde çökecek ve her dil tanrı olduğumu açıkça söyleyecek”. ve yine burada peygamberliklerin mesih’te yerine geldiğini görüyoruz. ibraniler kitabının yazarının mesih hakkında, sadece tanrı’ya atfedilecek bir görkemle bahsettiğinde bu çok daha açık olarak görülür: “ya rab, başlangıçta yerin temellerini sen attın. gökler de senin ellerin yapıtıdır.” evet, açıkça görülür ki yeni ahit, mesih’in tanrı olduğuna ilişkin tanıklık etmektedir. tomas o’na, “rabbim ve tanrım” dediğinde doğru söylüyordu.

    mesih’in yaptıkları, onun tanrı olduğunu daha da güçle kanıtlamaktadır: o’nun söylediklerini çoğu zaman reddeden ferisiler bile mesih, “babam hala çalışmaktadır, ben de çalışıyorum” dediğinde onun tanrı olduğunu iddia ettiğini anlamışlardı. onu öldürmek istediler çünkü, “tanrı’nın kendi babası olduğunu söyleyerek, kendisini tanrı’ya eş koşmuştu”.

    mücizeleri de kendi ismiyle yapılmıştır. tanrı’dan başkası bunu yapamaz. bununla kalmayıp sahip olduğu yetkiyle, mucizeler yapmaları, cüzzamlıları iyileştirmeleri ve cinleri kovmaları için başkalarına güç de verebiliyordu (matta 10:8; markos 3:15). petrus şöyle dedi, “isa mesih’in adıyla kalk ve yürü” (elçilerin işleri 3:6).

    kutsal ruh’un tanrılığına ilişkin kutsal yazılar’dan kanıtlar: yaradılışın başında tanrı’nın ruhu’nun suların yüzü üzerinde hareket ettiğini söylerken musa, bu gerçeği çok açık olarak ortaya koymaktadır. ruh, daha en baştan, dünya karmaşa içersindeyken gücünü iyilik için kullanmıştır. yeşaya 48:16’da, sorgulanamayacak bir kanıt bulunmaktadır. baba’nın sadece kutsal ruh aracılığıyla çalışmadığı ancak baba tanrı’nın ve kutsal ruh’un birlikte bir iş yaptıkları söylenmektedir. “ve şimdi rab yahve onun ruh’u beni gönderdi”. ruh da, yüce yetkiye ortaktır. enerjisi başka bir kaynaktan gelmekte değildir. o, hem yenilenmenin hem de ölümsüzlüğün yazarıdır. biz biliriz ki tanrı yaratılmış hiçbir şeye danışmaz ancak ruh, “her şeyi, tanrı’nın derin düşüncelerini bile araştırır”. ruh, imanla aklar. güç, gerçek, kutsallaştırılma, lütuf, ve mümkün olan tüm bereketler o’ndan gelir. pavlus, ruh’un hem yetki hem de arzusunun olduğunu açıkça belirtir. o, tüm bunlara ancak tanrısal özyapının bir kişisi ve tamamen tanrısal olduğu için sahip olabilir. pavlus’un sözleri şunlardır, “bunların hepsini etkin kılan bir ve aynı ruh’tur. ruh bunları herkese dilediği gibi dağıtır” (1. korintliler 12:11).

    kutsal yazılar ruh’tan bahsederken, onu tanrı ismiyle çağırmaktan şüphe duymaz. pavlus, ruh’un bizlerde yaşadığını bilir ve bu sebeple tanrı’nın tapınağı olduğumuzu söyler. aslında, tanrı birçok kez bizleri kendi tapınağı olarak seçeceğini vaat etmiştir ve bu vaadin gerçekleşmesi de tamamıyla bu gerçekte, yani o’nun ruhu’nun bizlerde yaşadığı gerçeğinde yatmaktadır. petrus, hananya’yı kutsal ruh’a yalan söylediği için azarladığında, şu sözleri eklemektedir: “sen insanlara değil, tanrı’ya yalan söylemiş oldun” (elçilerin işleri 5:34).

    tanrı’nın birliği: tek bir tanrı vardır. pavlus, efesliler 4:5,6’da “beden bir, ruh bir, rab bir, iman bir, vaftiz bir, her şeyin üzerinde, herşeyle ve her şeyde olan herkesin tanrısı ve babası birdir” der. hepimiz iman aracılığıyla tek gerçek tanrı’ya vaftiz edildik ancak mesih aynı zamanda da bizlerin baba, oğul ve kutsal ruh’un adıyla vaftiz olmasını buyurmuştur. bu tek olan tanrı, kendisini mükemmel bir berraklıkla baba, oğul ve kutsal ruh olarak açıklamıştır.

    kutsal üçlü içersindeki kişilerin farklılığı: bu büyük bir sırdır. bu yüce gerçek hakkında konuşurken her zaman saygılı olmak konusunda dikkatli olmalıyız. çok eskiden yaşamış hristiyan bir bilim adamı, nazianzum’lu gregory şöyle dedi: “birini düşünür düşünmez, üçünün görkemi çevremi sarar; düşüncelerim üçünü ayırt eder etmez, yine birine geri döner”. tanrısal özyapıyı hiçbir zaman, tanrı’nın ne sadece tek bir, ne de sadece üç tane olarak görmemize sebep olacak şekilde düşünmemeliyiz.

    baba, oğul ve kutsal ruh kelimeleri sadece isimler değildir. gerçek bir farklılığı belirtirler. ancak bu, içersinde bölünme olmayan bir ayrılıktır (farklılıktır). eğer baba’yla aynı kişi olsaydı, oğul’un “tanrı’yla birlikte” olduğunu ya da “baba’yla beraberken görkemli” olduğunu söylemek mümkün olmazdı. dünya’ya baba değil, oğul gelmiştir. ölen ve öldükten sonra dirilen oğul’du. ve baba’yla oğul arasındaki farklılık, oğul insan benzeyişinde dünyaya geldikten sonra da başlamadı. tanrı’nın biricik oğlu, tüm sonsuzluktan beri baba’nın bağrındaydı ve bu beraberlikte kendi görkemine sahipti. aynı zamanda baba ve ruh arasında da belirgin bir ayırım bulunmaktadır çünkü kutsal kitap ruh’un baba’dan çıkıp geldiğini söyler. aynı şekilde ruh, mesih’le de aynı değildir. mesih, ruh’tan bahsederken “başka bir” ifadesini kullanır: “ben de baba’dan dileyeceğim ve o, sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir yardımcı, gerçeğin ruh’unu verecek”.

    tanrısal özyapıyı oluşturan kişiler arasında görev (işlev) farklılığı bulunmaktadır. baba, işleyişin en başı, herşeyin kaynağıdır. tüm yönetimin yetkisi, bilgeliği ve önbilgisi oğul’dadır. dünya’da işlemekte olan güç ise kutsal ruh’undur. ancak, bu işlev farklılığını gereğinden fazla ileri götürmemeliyiz.

    baba’nın ebediliği aynı zamanda oğul’un ve kutsal ruh’un ebediliğidir ve hiçbiri diğerinden önce gelmez; buna karşın bu kişilerden bahsederken bir sıra kullanırız. ilk önce baba’nın tanınması gerekir. oğul, baba’dan gelir. ruh ise her ikisinden, yani hem baba’dan hem de oğul’dan gelir. ruh’un hem baba, hem de oğul’dan geldiğini romalılar 8. bölüm’den görebiliriz. burada pavlus aynı ruh’u ilk olarak mesih’in ruh’u olarak isimlendiriyor ve daha sonra da bu ruh’tan, mesih’i ölümden dirilten tanrı’nın ruh’u diye söz ediyor.

    anlaşılması güç olsa da; bu imanımızı kuvvetlendirebilecek bir gerçek olabilir. baba ile oğul’un birliği bu gerçekten daha da açıkca görlür. tek bir ruh’a sahiptirler. bu sebeple ruh, baba ve oğul’dan farklı birşey olamaz. kutsal üçlüğün her bir kişisinin kendine has kişiliği olmasına rağmen, her biri aynı zamanda tanrısal özyapının tamamını oluşturur. işte isa bu nedenle şöyle diyebildi: “ben babadayım, baba da bendedir”.

    öyleyse, imanımızın temelini oluşturan bunlardan emin olalım. bizler, tek bir tanrı’ya inanırız. bu tek bir tanrı’yla kastettiğimiz, içinde üç kişinin olduğu tek bir bölünmemiş varlıktır. “tanrı” ismini belirsiz şekilde kullandığımızda aynı zamanda bu kavrama oğul ve kutsal ruh da dahildir. ancak tanrısal özyapıda belirli bir sıra olduğundan bazen oğul ve ruh’un yanında baba’dan bahsederken, baba’yı kastetmek için tanrı kelimesini kullanırız. – ör: tanrı’nın oğlu. biz, tanrı’nın birliğine, tanrısal özyapıdaki kişilerin sırasına inanırız ve oğul ve kutsal ruh’un tanrılığını daha az görmeyiz.

    yazan: john calvin
    kaynak: institutes of the christian religion
    link: http://www.hristiyan.gen.tr/…nri-uclubirlik-teslis/
  • (bkz: isis) (bkz: osiris) (bkz: horus)
  • tevrat'ın ilk bölümü olan tekvin de var olan inançtır. tanrı'nın ismi yaratılış bölümünde elohim olarak geçer. kökü eloha olan kelime ibranice de çoğul takısı olan ''im'' takısını alarak çoğul manasını bulur.

    tekvin 1:26 tanrı, "insanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun."

    tekvin 3:22 sonra şöyle dedi: "adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu. şimdi yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli."

    1947 yılında bulunan m.ö 68 yılına ait olduğu saptanan ölü deniz parşömenleri (bkz: kumran metinleri) kutsal kitap'ın değişmediğinin bilimsel olarak en büyük kanıtıyken pavlus'un doğumundan yaklaşık 1600 yıl önce kutsal metinler de var olan bir fikri pavlus'un ortaya attığını savunmak objektif bir yaklaşım olmaz kaldı ki yeni ahit de teslis inancı diğer yazarlar tarafından da bir çok yerde belirtilmektedir.

    ''şöyle ki, tanıklık edenler üçtür; baba, söz ve kutsal ruh. bu üçü ‘bir’dir.''(1. yuhanna 5:7,8)
    ''tanrı'yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi. baba'nın bağrında bulunan ve tanrı olan biricik oğul o'nu tanıttı. (yuhanna 1:18)

    bu örnekler çoğaltılabilir.
  • üçe çıkarma, üçleme, üçlem. katoliklerde tanrı, isa ve meryem'in aynı kişi olmaları inancı, üçleme. baba, oğul, kutsal ruh üçlemi daha yaygın aslında.

    idiot aynı zamanda fyodor mihailoviç dostoyevski'nin budala romanının ingilizcesi. budala çağdaş-modern isa tasavvurudur, samuel beckett bunu okumuş ve etkileşmiş olabilir. godot, god-idiot olunca, baba-oğul ikilisi oluşur, yazan veya seyirciyle birlikte de üçlü (teslis) oluşturulabilir, baba, oğul, kutsal ruh.

    ["dengesiz" mandalalar zaman zaman ortaya çıkar. kare ya da çapraz işareti olsun daireden farklı olan ve dörde değil, üçe ve beşe dayanan bütün formları kapsar. altı ve on iki sayıları istisnadır. on iki dörde ya da üçe dayanabilir. on iki ay ve zodyakın on iki burcu günlük kullanımda sembolik dairelerdir. ayrıca altı da dairenin bilindik bir sembolüdür. üç idealaştırma ve iradenin (teslis); beş de fiziksel insanın (materyalizm) baskınlığını ifade eder.] carl gustav jung - rüyalar

    [o anda guillaume (de digulleville), teslis'in önemini hiç kavramamış olduğunu fark ediyor ve melekten açıklama istiyor. melek şöyle cevaplıyor: "peki, başlıca üç renk vardır; yeşil, kırmızı ve altın rengi. bu renkler dalgıçların ipekli harelerinde ve tavus kuşu gibi bazı kuşların tüylerinde bir arada görülür. üç rengi bir yapan yüce kral, bir maddeyi de üç yapamaz mı?" asil renk, yani altın rengi baba olan tanrıya atfedilir; kırmızı da oğula; çünkü oğul kanını dökmüştür; kutsal ruha da yeşil, "la couleur qui verdoye et qui reconforte".] carl gustav jung - rüyalar

    (bkz: trinity), triplet
    (bkz: trimurti)
    (bkz: hermes trismegistus)
    (bkz: kutsal ruh/@ibisile), kutsal üçleme
    (bkz: aşk üçgeni), oedipal üçgen
    (bkz: testis inancı)
  • şia'yı ve aleviliği oldukça etkilemiştir bu inanç. teslisteki baba-oğul-kursal ruh üçlemesi şia ve alevilikte allah-muhammed-ali üçlemesine dönüşür, on iki havarinin on iki imama dönüşmesi gibi.
  • hristiyanlık teolojisinin belkemiği olan hede. kavranılması, mantığa oturtulması ve kabullenilmesi oldukça güç olmakla birlikte, bir inanç olduğu ve tatmin olmayla ilintili olduğu için kabullenilebilirdir. şöyle ki; incil'de, hem tevhide hem de üçlemeye dair ayetler vardır. dolayısıyla teslis inancı öyle bir zemine oturtulmalıdır ki hem tevhid hem de üçleme, mantıklı bir zeminde buluşturulabilsin. üçün bir olması ve birin üç olması olgusu karışıktır. üçün her biri birbirinden bağımsızdır ve birin bir parçası olmaktan öte birdir. baba, oğul ve kutsal ruh tanrıya eşitlenir. burda asıl sorun babanın tanrıya eşitlenmesidir. bu çıkmaz, kaçınılmaz bir şekilde hristiyanlar içerisinde geçmişten bugüne büyük parçalanmalara sebep olmuştur.

    teslisin kökenlerinin çeşitliliğine dair biraz bilgi verip aydınlatalım:

    - eski hint kültürü'nde tri marti (brahma-vişnu-şiva).
    - eski mısır'da trismegistos (isis,osiris,horus).
    bu iki üçleme sistemi, hristiyan teslis inancıyla benzerlikler taşımaktadır.

    bunlardan ayrı olarak teslisin oluşum sebebi, hristiyan inancının yunan felsefesi etkisine maruz kalması ve pavlus'un hrsitiyanlığı batı medeniyeti arasında yayma çabasıyla, o dönem politeist roma medeniyetine yabancı olan tevhid inancını, kabul edilebilir bir yapıya kavuşturma çabaları olduğunu ileri sürenlerde olmuştur. baktığımızda bunların hepsinin etken olması ama hiçbirinin temel etken olmaması durumundan bahsedilebilir. "bu etkenler, ayrı ayrı hristiyanlık inancına nüfuz etmiş ve bu etkileşimler sonucu teslis inancı doğmuştur." şeklinde bir tez netu'nun benimseyeceği temel tezdir. yine bu üçlemenin soyolojik analizleri ve yorumları vardır. babanın hükümdar, oğulun halk, kutsal ruhun da ruhban sınıfını temsil etmesi gibi. zaten orta çağ hristiyan toplumunda bu nedenledir ki kilise etkin bir şekilde hükümdarlara hükmetmiş ve halka dilediğini yaptırmıştır. halkın oğul olması, isa'nın çektiği çileye bir atıftır ve bu durum halkın yaşadığı sömürüyü meşrulaştırıcı etkide kullanılmıştır.
  • hristiyanlıkta diğer adıyla üç birlik inancı olarak bilinen temel tanrı inancı. anlatılmak istenen 3 tanrı olması değildir tanrının 3 birliğidir. bunun neyinin anlaşılmadığını merak etmekteyim, hristiyanlar kitab-ı mukaddese inanırlar ve bu tevrat ve zebur'u da içine alır, ve kutsal kitaplarda yazan tanrının tek olduğudur. peki ya teslis inancıyla anlatılmak istenen nedir?
    baba, oğul ve kutsal ruh:
    baba: tanrının öz benliğidir.
    oğul : tanrının insan bedeninde vücut bulmuş sözüdür.
    kutsal ruh: tanrının ruhudur.
    1+1+1= 3 şeklinde değil, 1x1x1=1 şeklinde açıklanır.
    hristiyanların 3 tanrıya inandığı söylentisi müslümanlar tarafından ortaya atılmış ve gerçeklik payı olmayan düşüncedir. tanrı 3 tane değil 3 yönlüdür. eğer bir hristiyan bu 3'ünü birbirinden ayırmaya kalkarsa tanrının birliğine karşı gelmiş olur ve imandan çıkar. her biri eşittir ve bütündür.

    ayrıca tesliste anne yoktur, incil'in hiç bir sayfasında meryem ananın kutsal olduğuna dair bir cümle yer almaz. bu gün katolik mezhebinin incil'e çok bağlı olduğu söylenilemez. bunları birbirine karıştırmamak gerekir. katolik mezhebi incil çeviri yapılmadan önce yanlış bir inanç sistemiyle kuruldu, bu gün gerçekten incili feyiz alarak ibadet eden bir nevi gerçekten hristiyan olan kişiler protestanlardır diyebiliriz, incil'de yazılanlardan başka bir inanışa sahip değildirler ve aksi düşünceleri, papaları, günah çıkarmaları, meryem heykelleri, hatta hiç bir heykeli kabul etmezler, çünkü bunlar incil'de kesinlikle reddedilir. katolik inancında papa ruhani başkandır, yanılmaz. kilise evrenseldir. ruh, baba ve oğul'dandır. isa ilahi ve insanidir. isa ve meryem günahsızdır, göğe yükselmiştir. günah çıkarma ve itiraf, 7 sakrament, 20 konsil, ruhbanların evlenemezliği, cumaları et-yağ yememe, cennet cehennem ve araf inancı esastır. haç soldan çıkarılır. tüm bu kurallar incil içerisinde yer almayan, devletin ileri gelenleri tarafından çıkar amaçlı kurulmuş bir düzendir. incil'de böyle bir sistem olmadığı açık görüldüğü halde ''bu gün dünyanın neden hala en yaygın dinlerinden biridir?'' sorusu da insanoğlunun alışkanlıklarının ne derece kölesi olduğunun en büyük göstergesidir.

    teslis inancının anlaşılamaz noktaları elbette var, bu da tanrının büyük bilinmezliği ve gizeminin içinde muhtemeldir. bir hristiyan için bu üçleyemeyi bir müslümana açıklamak bu yüzden zordur ama bunun sebebi insan zekasının tanrıyı açıklamaya yetmemesinden kaynaklanır. ancak örneklendirmeye çalışacak olursak; güneşin bir öz kütlesi, bir ışığı ve bir de yaydığı ısısı vardır, ancak biz bir bütün olarak ona güneş deriz, ve ya bir yumurta sarısı, akı ve kabuğuyla bütündür, ya da kendimizden örnek verecek olursak; örneğin bir adam, hem bir baba olabilir, hem de bir evlat ve ikisinden de bağımsız bir özü vardır, ama biz ona 3 farklı kişi demeyiz. ancak bu verdiğim örnekle yine müslümanların düştüğü bir hataya düşüp isa'ya oğul olarak bakılmamalı, tanrı çocuk edinmedi bu hristiyanlıkta küfürdür. çünkü oğul tanrıdır, tanrının sözüdür.
    yine müslümanlar ''isa'nın doğumu ile adem'in doğumu aynı adem neden 'oğul' değil öyle ise?'' derler, bunun cevabı yine az önce bahsettiğimdir, bu dünyevi bir baba-oğul ilişkisiyle asla karıştırılmamalı, tanrı'nın sözü (oğul) yaratılmadı, baştan; en baştan beri vardı.
    hristiyanları yargılamadan önce bunları bilmek gerekir , ''hiç insandan tanrı olur mu?'' gözü ile bakan müslümanlardır, hristiyanlar için 3 birliğin bir parçası olarak tanrının sözüdür isa mesih, ondan ayrılamaz bir parçadır.
    tüm tanrı'nın varlığına ve birliğine inanan insanlar için söylüyorum ki, bu kadar derin bir konuda; 'tanrı' konusunda, yeterli bilgiye sahip olmadan yorum yapmak ne kadar doğrudur?

    benim ilk öğretim zamanında ki din bilgisi öğretmenim bile bize üç birlik inancını yanlış öğretmişti, nasıl olur da kendisine 'din bilgisi' unvanı verilmiş bir insan dahi böyle yanlış biliyor ve yanlış öğretiyor olabilir, bu ne kadar doğru? sadece oradan, buradan kulaktan dolma bilgilerle lütfen ahkam kesmeyelim. cahili kandırırsınız, ancak bilen adamı sadece güldürürsünüz.

    başkalarının inançlarına doğru olmayan yakıştırmalar yaparak, bunlara kendimizi inandırıp mı, başka dinlere çamur atarak mı yüceltilecek müslümanlık, müslümanlık bu kadar mı sebepsiz bir din ki yüceliği böyle gereksiz ve çirkin iftira ve dayanaklara ihtiyaç duyar?

    lütfen bilginiz yoksa, biraz sessiz kalın....

    burada ki açıklamalar müslümanlık ile ilgili herhangi bir yargı bildirmiyor. bu metnin herhangi bir inanç sistemine tehdit unsuru olarak görülmesi yanlış ve yanlı bir tavır olacaktır.
  • ahmetarslan
    felsefeci ahmet arslan cok guzel acıklıyor.
    biz islamda bunu sacma goruyoruz ama , peygamber kavramı da tanrıyla iletisim kurduguna gore , basit bir insandan daha yuksek ve baska bir konumda. yani insan tanrı arası bir konumda.
    bizim teolojimizden cok farklı bir teori degil bu.cok basit ozetle diyorki:
    "isa tamamen insan olsa tanriyi anlayamaz, tamamen tanri olsa insani anlayamaz". yani mesajci, profili icin, 2 ozden de bulundurmasi gerekiyor.
  • çok tanrılılıktan tek tanrılılığa geçiş aşaması. (bkz: azaltarak bırakma)
hesabın var mı? giriş yap