• yıllar sonra: bak bak romantiğe bak neler düşünmüşüm. duygusallığa kapılıp nasıl da analitik düşünce tuvalete atılmış. yıllarca kendi hayatını modelliyor olduğunu, beynin ne kadar iyi bir işlemci olduğunu, denk gelmediği için kaydetmediğin yığınla gerçekleşmemiş “telepati”yi sayma, milyonda bir denk gelmiş vakadan çıkarım yap. yok dışarıdan müdahale de bilmemne. bir gün söylediklerm bilime ters düşerse bana “mal mısın” diyin. evet insan telepati yeteneği olan bir türdür. aklımızdan geçenleri eş zamanlı ya da zamanın ötesinden başka insanların zihnine aktarabilen bir türüz. buna da telekomünikasyon ve yazılı iletişim deniyor.

    ———————————-
    var mıdır yok mudur bilemiyorum da, kendisini ya da dengi bir şeyi tecrübe ettiğime eminim.

    6 haziran günü, bir senedir ömrümü yiyen, asistanı olduğum dersin final jürisi yapılmış, herkesin erdiği rahatlık sayesinde insanlara verdiğimiz yardımlardan ötürü övgü üzerine övgü alırken gayet mutlu ve götü kalkmış vaziyette durumun keyfini çıkarıyor olmam lazımdı. fakat tam tersine, çok anlamsız bir şekilde içimde müthiş bir üzüntü peydah oldu bir anda. sonu gelmediği gibi giderek şiddetlenen üzüntü öyle bir noktaya geldi ki, insanların yanından kaçıp laboratuvar'a saklandım ki kimse görmesin. girdiğim anda da hüngür hüngür ağlamaya başladım. üzüntünün kaynağının kendi zihnim olmadığını, dışarıdan geldiğini deli gibi hissediyor ve neredeyse emin bir şekilde anneme bir şey olduğundan şüpheleniyordum. bir on, on beş dakika sonra da bu his bir anda dağıldı gitti, normale döndüm. resmen duygularıma dışarıdan müdahale edilmiş kadar yabancı ve eğreti bir buhran geldi ve geldiği gibi gitti.

    bugün öğreniyorum ki, tam aynı saatlerde annem uzun süredir olmadığı kadar yılgın düşmüş ve müthiş bir çöküş yaşamış. benim tarif ettiklerimle birebir aynı hisleri, aynı anda hissetmiş.

    doğa bilimleri okumuş, kainata pozitif bilimlerin açtığı pencereden hayran ola ola bitiremeyen bir insanım, batıl inancım falan da olduğu söylenemez. fakat, nasıl ki zamanında büyü sanılan şeyler bir noktada bilimle açıklanabilir hale geliyor, adım gibi eminim ki bilinçli algıladığımızın ötesinde de bir dünya ile etkileşimimiz var ve farkında olmadan olayları okuyuşumuzu, başka canlılarla iletişimimizi şekillendiriyor. biri şu işi çözse de yesek.
  • birbirine karşı düpedüz sevgi ve güven duyan insanların arasında gerçekleştiğine inandığım heyecan verici iletişim.
  • tesaduf mu telepati mi bilemiyorum ama beni korkutuyor bu durum bazen. beynimiz nasil isliyor? nasil oluyor bu olaylar? kimi diyor ki: tesaduf diye bir sey yok, bunlar anlamli tesadufler, kimi diyor ki: telepati beyin gucu var.
    hangisine inanacigimi sasiriyorum. adam fawerin empati adli kitabinda bu konuya deginilmisti. radyo frekansi nasil dalgalarla bize geliyorsa, dusunceler de dalgalarla bir beyinden digerine gidiyormus.
    dun gece ruyamda uzun zamandir haberlesmedigim ve bana mesaj atmasi imkansiz eski askimi gordum. uyandigimda bana mesaj atmisti. demek ki ben uyurken, o bana mesaj attiginda beynim onu algiladi. bu nasil bir sey? tesaduf mu? anlamli tesaduf mu? anlamsiz tesaduf mu? bosverim dimi bi anlami yok bu olayin. nasil ya? ben onu ruyamda gorunce ona beyin dalgasi mi gonderdim ve kendime mesaj attirdim yoksa tam tersi mi? ilk kim gonderdi dalgayi?
    biri bana aciklasin, kimi dusunsem beni ariyor. ilk o mu beni dusunuyor ben mi onu dusunuyorum? neyi merak etsem cevabini tesadufen ogreniyorum. mutluyum memnunum bu durumdan ama mantigini bilsem cok iyi olcak.
    truman showda miyim yoksa dogru soyleyin..
  • zihinsel telepati; evet, insanlar aslında bu yöntemle iletişim kurmalıydılar. telepatiyle konuşabildikleri zaman değişik diller ve alfabeler gibi engeller* de söz konusu olmazdı; konuşmak yürek ve akılla yapılır...
    [ses, konuşma amaçlı kullanıldığı zaman ortaya dökülenler boş sözlerdir, ruhsal içerikli olmazlar -mı?-]
    yürekte veya zihinde saklanacak bir şeyler olduğuna inandığımız süre erisinde zihinsel iletişim gücümüz hiç bir gelişme göster(e)mez. kendimizi 'her şey'le uyum içinde hissetmeliyiz. kendimizi bağışlamayı, yargılamamayı ama geçmişten ders almayı, kabul etmeyi, içten olmayı, başkalarının da aynını yapabilmesi için kendimizi sevmeyi öğrenmeliyiz.
    "gerçeğe*, iyi niyete inanıyorum, iyi olma inancına sahibim."
    kendi yeteneklerimizin bilincinde olduğumuzda bizlere verilmiş bir çok mucizeyi geliştirmeyi başarabileceğiz.
    ancak o zaman birbirimizi algılamak için zihinlerimizi açık tutmaktan ve başkalarına bilgi vermekten yüksünmeyen bir öbek insan olacağız.
  • iki kişi arasında bir kez kurulduktan sonra bir daha ne yapılsa ne edilse yok edilemeyen şeydir. bitti artık denilir. bir süre sonra tekrar uğraşların boşa oldugu anlaşılır, onunla yaşamaya tekrar alışılır...
  • alan turing'e göre, insanın yapabildiği ama yapay zekanın yapamayacağı tek şeydir.

    (bkz: computing machinery and intelligence)

    (bkz: #41798165)
  • biriyle aynı anda aynı cümleleri söylemek, durduk yere aynı şarkıyı söylemek, o an aklıma gelen bişeyle ilgili bi olay olması, aklımdaki kişiyi görmem, onun o an araması falan, bunlar çok oluyo bende. telepati sayılabilir bu sanırım.

    ama şu an aklıma gelen iki örnek var, beni etkileyen bunlar asıl. telepati mi sayılır yoksa başka bişey mi bilmiyorum, sayılır diyenler ellerini kaldırsın. anlatayım.

    2-3 sene önce, yağmurlu puslu bi günde,- ooo çok gizemli- pencereden dışarıya bakıyodum. filmlerdeki sayko çocuklar gibi kıpırdamıyorum, gözlerimi dışarda bi yere dikmişim, ama bakıyorum sadece, görmüyorum, dalmışım. annem geldi yanıma, "hani şey vardı ya.." dedi. ben istifimi bozmadan "x teyzeyi mi diyorsun?" dedim. annem şaşırdı, "nerden biliyosun onu söyleyeceğimi? ya da bi kişiden bahsedeceğimi nerden bildin, 'şey' dedim ben" dedi. "i see dead people" dedim ağlayarak. x teyze, alakamın olmadığı, yıllar önce vefat etmiş, samimi olmadığım, yani gün içinde ya da ayda yılda bile olsa aklıma gelmeyen biriydi. o an neden onu söyledim hala bilmiyorum.

    bi de dün, bi akrabamla konuşuyodum havadan sudan. birden "sana bi haber vericem, ilgini çekeceğini biliyorum konunun. masonmuş bizim..." der demez, isim verdim yine, "y mi?" dedim. "aa kim söyledi?" dedi. "yok kimse demedi, içimden onu söylemek geldi" dedim. "iyi de, hadi ben tamam konuşuyorum da, sen o adamı en son kaç yaşındayken gördün, adını, işini falan biliyosun sayılır sadece. ne alaka geldi aklına?" dedi. olm valla bilmiyorum lan.

    bi de şu vardı, #25221075

    ateyizler dahil herkesi devreye sokun. biri açıklasın :( süper güçlerim mi var, zihin mi okuyorum farkında olmadan, içime mi doğuyo, henri bergson ya da gazali'nin kayıp kızı mıyım, sır kapısı terk miyim neyim lan?
  • düşündüğünüz kişinin rüyasına girebilmeniz mümkün, nasıl mı?

    uyurken beynimiz çeşitli frekanslar yayar. genelde bu frekanslar sakin ve bilinçaltını açan frekanslardır. bu enerjilerde beyin bilinçdışı yapılan tüm telkinleri kabul eder.

    yani alfa dalgasını kullanarak istediğiniz kişinin uyuyor olabileceği zamanda o kişinin rüyalarına girebilmeniz mümkün.

    sevdiğimiz kişinin rüyasına nasıl gireriz?

    aranızda bağ varsa sıklıkla görüşüyorsanız ya da cinsel bir birliktelik olmuşsa işiniz daha kolaylaşır çünkü bu kişilerle aranızda görünmeyen enerji bağları vardır ve bu bağlar karşı tarafla telepati kurmanızı kolaylaştırır.

    - rüyasına girmek istediğiniz kişinin uykuda olduğu bir zaman seçin, uykuda beyin alfa dalgasında olduğundan, kişinin enerjisel algıları açık olacaktır ve bilinçdışı olayları kabul edecektir.

    - şimdi rahat bir yere geçin ve iyice gevşeyin,

    - 20 kez yavaş yavaş derin nefesler alıp verin, burundan alıp nefesinizi ağızdan vermek daha etkili olacaktır. aynı zamanda ayaklarınızdan başlayarak yukarıya doğru tüm vücudunuzun gevşediğini düşünün, gevşeyin, gevşeyin. kaslarınızın açıldığını düşünün.

    - sonrasında zihninizden her şeyi atın, hiçbir şey aklınızı karıştırmasın. zihniniz tamamen boş olmalı.

    - sonrasında rüyasına girmeyi istediğiniz kişiyi gözünüzde canlandırın şu an da nerede ne yapıyor diye o anını imaje edin. büyük olasılıkla uyuyor. sonrasında seçtiğiniz kişinin 3. gözünden beyninin içine girdiğinizi hayal edin. ( 3. göz bölgesi iki kaşının ortasından 1-2 cm yukarısıdır) kafanızda yapabildiğiniz kadar resmedin, canlandırın kelimeler olabilir, görüntüler olabilir.

    - şu anda o kişinin zihnindesiniz. sonrasında bilinçaltının olduğu yere girdiğinizi hayal edin.

    bu çalışmayı haftada 3 gün aralıklarla yapabilirsiniz. düzenli olarak çalışırsanız başarı şansınız artacaktır.

    evet direk olarak kopyalayıp,yapıştırdım.ufku ikiye katlayan başlığa yazacaktım sonra düşündüm düşündüm katladığının ufuk değil umut olduğuna karar verdim.çok sağlıklı kararlar veriyorum ya bu aralar bu da onlardan biri işte.denemekte fayda var,belki işe yarar.çaresizliği yaşayan bilir,böyle şeylerden umut dilenecek kadar da acınacak haldeyim.aşık olmak bir anlık,unutmak bir ömür ne de olsa.
  • bugüne kadar dünya üzerinde "dil"in kullanımına ve geliştirilmesine harcanan emekler kendisine harcanmış olsa idi büyük ihtimalle çoktan mümkün olmuş olan olacaktı ("ol" dedim sana!). insanlık bambaşka bir rota izleyip bambaşka bir noktaya gelecek, şimdi kabul gören kavramlar ortaya bile çık(a)mayacaktı. akla hayale gelen-gelmeyen her şey, hatta "insan" denen varlığın kendisi bile farklı temellere oturacaktı. bugün düşünüş kısıtlarımız sebebiyle akla getirmenin imkansız olduğu, en baba bilim kurgu filmlerimizin yanından bile geçmeyeceği bir hayat sürüyor olacaktık.
  • sanıyorum ki insanlığın daha önceleri sahip olduğu ve daha sonra unuttuğu/unutturulduğu yeteneklerinden birisi. şuanda arada benzer deneyimler yaşayan bünyelerin de bundan korkmaması zihnini serbest bırakması gerekmekte.
hesabın var mı? giriş yap