• yun. telos=erek, nihai hedef...
    belirlenen bir düsünce dahilinde hareket etme, olaylari yorumlama mantigi...
  • hocamızın tanımıyla;
    a faulty way of thinking explaining phenomena according to a final aim.
    türkçesi:
    görüngüleri sonuçsal bir amaca göre açıklamak.
    misal: güneş doğar (görüngü); çiçekler açsın diye (sonuçsal amaç).
    başka bir örnek: modern olmayı sanayileşmeyle açıklamak.
    sanayileşmek modernleşmek midir? modern olmak için mi sanayileşiyoruz? istanbul belki de 20lerde daha moderndi. olamaz mı? olabilir.
    (bkz: bülent ortaçgil)
  • tarih yazımında etkili olan akımlardan biri. ben, vakt-i zamanında teleolojik suçlaması bağlamında tanışmıştım bu kavramla.

    örnek vermek gerekirse, musevilerin tarihe bakış açısı, eski ahit'ten kaynaklanan nedenlerle teleolojiktir, çünkü bir gün vaadedilmiş topraklara döneceklerine inanırlar.

    bu kavrayışa göre hedef bellidir, tarih o yönde akar. bugün gerçekleşen her şey yarın olması kaçınılmaz olanın yoluna döşenmiş birer taştır. dolayısıyla, tarihin bir yönü, varacağı bir yer, gerçekleşecek nihai bir amacı vardır.

    bu düşüncenin felsefi alandaki en mükemmel ifadesi, bilebildiğim kadarıyla, hegel tarafından dile getirilmiştir: bir gün kendi varlığını idrak eden tin. ama karl marx'ı da unutmamak gerekir: insanlık, tekrar sınıfsız bir toplum haline erişecektir, üstelik doğaya da egemen olarak.

    teleolojik bakış açısının son örneklerinden biri, sıkı bir hegelci olan kojeve'nin öğrencisi olan francis fukuyama tarafından dillendirilen tarihin sonu savıdır. karşı bakış açısı için immanuel wallerstein'e bakmak gerekir: geleceği bilemeyiz. bütün bilgimiz geçmişe aittir.

    başta da söylemiştim: teleoloji'yi teleolojik aracılığıyla öğrenmiş biriyim ben.
  • yaşamı ve evreni ereklerle temellendiren ve açıklayan düşünce biçimidir. nedensellikten farklı ve ona karşıt olarak, her şeyin temelinde bir ereksellik/amaçlılık bulunduğunu, bir erekle belirlenmiş ya da bir ereğe yönelmiş olduğu fikrinden hareket eder.
  • teleoloji belli bir amaca göre ilerlediğini düşünmektir. biz mesela tarihi neden-sonuç ilişkisi üzerinden okuruz , teleolojide tarihe daha büyük bir anlam/misyon yüklenir, arka planda çalışan daha büyük bir mekanizma olduğu varsayılır. teleolojik okuma yapan biri şunu diyebilir; evrim canlıların daha iyi/güçlü olmasına yönelik işleyen bir mekanizmadır. ama durum gerçekte biraz daha farklıdır. hegel'in tez-antitez-sentez üçlüsü de teleolojik yaklaşımdır. hegel sonrası marx gelir, o da tarihi benzer bir şekilde okuyacaktır. tarihin ilerlemeci (progresif) olduğunu söyleyecektir. özet olarak ,teleoloji, görünen sebep sonuç ilişkilerinin ardında işleyen daha büyük bir mekanizma varsayımına dayanır.
  • tarihçinin mutlak surette kaçınması gerekendir. bir diğeri için: (bkz: anakronizm).
  • (bkz: erekbilim)
  • (bkz: erekçilik)
  • dünyanın oluşum ve gidişatını insanın ereklerinden bağımsız, metafizik, ilahi bir erekselliğin olduğu varsayımına dayanarak açıklayan, dogmatik metafiziğe dayanan felsefe ekolü. buna göre, her şeye içrek bir ereksellik vardır ve belli aşamalardan geçilerek o ereğe varılır. insan ne kadar tepinse de fark etmez, bazıları da bu oluşuma yardımcı, aracı olurlar; üstelik bunun için ne yaptıklarını bilmeleri de gerekmez.

    soykütüğü antik yunan'a dayanmaktadır. marx'ın "dialektik materyalizmi"nin de, hegel'in felsefesinin de temelinde de bu görüş vardır. dinler de genelikle teleolojiktir.
hesabın var mı? giriş yap