• 4 haziran 1937’de "dersim kız ve erkek çocuklarının yatı mekteplerinde yetiştirilmeleri" konusunda şöyle bir belge kaleme alan dahiliye vekili.

    “kültür bakanlığına,
    bu günlerde dersimde yapılmağa başlayan islâhat meyanında türk keşafeti (yoğunluğu) olan ve dersimden oldukça uzak yerlerde kız ve erkek yatı mekteplerinin de açılması ve bu mekteplerde dersimden getirilecek olan beş yaşını doldurmuş kız ve erkekler okutturulup böyütülmesi ve muvezi surette yetiştirilecek olan bunlar yekdiğerile evlendirilerek baba ve analarından mevrus (miras kalan) emval (malları) ve arazileri içinde birer türk yuvası kurmaları temin ve bu suretle türk kültürünün dersimde esaslı bir surette yerleştirilmiş olacağı düşünülmektedir. çünkü:

    dersim halkı kendilerini horasandan gelmiş ve türk olduklarını beyan ederler. fakat (kırmanc) denilen ve fars bozması bir dille konuşan insanlarla fazlatemasları neticesi olarak her gün biraz daha ana dil karekterinden uzaklaşmışlar ve şihi (şiilik) alevilik ve bektaşilik bunlar arasında kolaylıkla da rağbet bulmuştur.

    dersimliler kürt gibi konuşan ve fakat henüz onun karakterini hazmetmiyen kendi akideler(i) ile onu yenmeğe çalışan ve türk ile kürt arasında kalmış bir cami’a halindedir. şayanı teessür (üzücü) olan en mühim nokta dersim anasının dersim babasından evvel kürtleşmeye başlamasıdır. bunda en mühim saik erkeklerin civarla temasları neticesi türkçeyi öğrenmelerine rağmen. kadınların muhitlerinden bir yere ayrılmamaları yüzünden bir kelime bile türkçe konuşamamaktadırlar ve bundan ötürü da çocuklarına türkçe öğretememekteler.

    binaenâleyh kanında türk kanı ekseriyeti olan bu halk kütlesini geriye yani milli varlıklarına doğru çevirmek için alınacak tedbirler meyanında ufak çocukların bu gibi leyli mekteplerinde yetiştirilmeleri zaruri ve lüzumlu olduğu vekâletimizce mütalaa edilmekte olduğundan muktezasına müsaade’i devletlerini arzederim,

    dahiliye vekili ş. kaya.”
  • ...1936'da dahiliye vekili şükrü kaya'nın girişimi ve atatürk'ün onayıyla 800'den fazla adaya türk bayrağının dikildiği ve kimilerine de asker yerleştirildiği,bu 800 adadan sadece bir tanesi için italya'nın itirazda bulunduğu ve taktik olarak bu bir adanın italya'ya verildiği,bu süreçte yunanistan'un hiç bir itirazda bulunmadığı....

    21.yüzyıl dergisi nisan 2013 sayısı sayfa 76 gözde kılıç yaşın.
  • ilber ortayli'nin demesine gore ataturk'un vefatindan sonra cumhurbaskani yapilmak istenmis ancak fevzi cakmak'in ismet pasa'ya destek vermesiyle direkten donmus becerikli (gene ilber hocanin ifadesi bu) icisleri bakani.
  • şükrü kaya'nin dersim'deki kiz ve erkek çocuklarin yatili mekteplere verilerek "milli varliklarina geri çevrilmesi" yönündeki girişimi pek şaşirtici değil. bu çocuklarin katliamdan kurtulabilen bir bölümünün sonrasinda subay ve bürokrat ailelere dağıtılarak "millete geri kazandirildiklari" da biliniyor. dersim'in kayip kizlari deniliyor onlara.
    ama şükrü kaya'nin memleket topraklarindaki "milliyet mühendisliği" konusundaki icraatlari pek bunlarla sinirli değildir. simdiye kadar pek yazilmamiş olmasi ilginç, şükrü kaya ittihaçti trio'yu ve peşinden gelen bahaeddin şakir ve dr. nazim'i kenarda tutarsak, abdülhalik renda'yla birlikte 1915 ermeni tehciri'nin de en önemli aktörlerinden biridir. abdülhalik renda'yi mili savunma bakani ve sonra da tbmm başkani yapan rejim, kaya'yi da tek partinin genel sekreteri ve değişmez içişleri bakani yapacaktir. "ermeni katliamindan cumhuriyet sorumlu değil ki" diyerek her türlü melanetten kurtulacaklarini zanneden aklievveller varsa çevrede unutulmasin bunlar da neyse, şükrü kaya'ya dönelim.

    aslinda ali- osmani katlarindaki görevlerine 1912'den sonra ve özellikle balkan savaşlari sonrasindaki bulgar ve rum nüfus mübadelesi işleriyle başlamiş ve bu görevlerdeki üstün başarisi nedeniyle ve ittihatçilarla yakin ilişkisi hasebiyle de iki yil sonra aşair ve muhacirin (aşiretler-milletler ve göçmenler) müdürü olmuştur şükrü kaya. ermeni tehcirinin stajini bulgar ve rum mübadelelerinde yapmiştir desek çok yanliş olmaz bu nedenle ve 1916-1917 yillarini da bizzat bu görev başinda anadolu ve irak eyaletlerinde gezerek geçirdiğini, sonra görevinden ayrilarak mütareke döneminde 1918'de biraz da gözlerden uzak kalma gayretiyle izmir'de öğretmenliğe döndüğünü biliyoruz. sonrasi biraz daha aydinlik, izmir müdafa-i hukuk cemiyeti ve istanbulun işgali sonrasinda malta sürgünlüğü dönemi, oradan kaçiş ve kisa bir italya ve almanya dönemi sonrasi ankara'ya geçiş. savaş sonrasi izmir belediye başkanliği, 1923'ten sonra milletvekilliği ve tarim dahil çeşitli bakanliklar, en sonunda da 1927 den itibaren daimi bir içişleri bakanliği ve ayni zamanda chp genel sekreterliği görevi. bu daimi içişleri bakanliği görevi mühim, 1937'de inönünün mustafa kemal tarafindan başvekillikten istifaya zorlandiği sirada şükrü kaya'nin başvekillik beklediği ama bu görevin celal bayar'a "tevdi edildiğini" söyleyelim burada şükrü kaya'nin önemi anlaşilsin. başbakanlarin değiştiği ama içişleri bakani'nin değişmediği dönemlerin başlangicinda, "türk devlet adami" figürünün oluşumunda onun adi ilk siralarda yeralir bu yüzden. m. kemal'in ölümünün ardindan inönü cumhurbaşkani seçildiğindeyse her "devlet adami" gibi sessizce tasfiye edilir .
    sonralari ismet sezgin'in ve şimdilerde gidip gidip gelen abdülkadir aksu'nun ve deniz baykal'in atası, cumhuriyet tarihindeki ilk örneği şükrü kaya'dir bu yüzden.

    unutmadan aşair ve muhacirin müdürlüğü'yle içişleri bakanliği arasindaki dar ve karanlik koridordan geçince osmanli'dan cumhuriyet'e uzanan yoldan da geçmiş sayiliyorsunuz, şuursuz şuursuz yol bilmeden iz bilmeden konuşmayin, olani biteni unutmayin diye söylüyorum.
  • mustafa kemal atatürk'ün ic isleri bakani. pasa'nin dis isleri bakani icin (bkz: tevfik rüstü aras)

    edit: aklima gelmisken yazayim. ismet inönü cumhurbaskani secildikten sonra celal bayar ile görüsmesinde celal bayar'a asagi yukari söyle demis: "siz basvekillik görevine devam ediniz; ancak su ikisini vekaletten atiniz". ismet inönü'nün "su ikisi" dedikleri sükrü kaya ve tevfik rüstü aras'tan baskasi degildir.
  • cumhuriyet tarihinin başlangıçtaki en ilginç tiplerinden biridir. yalnızca dahili vekalet değil bütün kurumlara, bakanlıklara etki eden; atatürk hasta iken ülkeyi yöneten bir adam.. isminin kaybolmasına şaşırmamak gerek!
  • fevzi çakmak'la birlikte nazım hikmet'in başına türlü belalar açanlardan biri. (bkz: #160960708)
  • ege denizindeki birçok sahipsiz adayı türkiye'ye kazandıran insan. tabi bu adalar daha sonra pek elde tutulamamıştır.
  • izmir müdafa-i hukuk cemiyeti ve milli mücadelede yapmış olduğu çalışmalar nedeni ile ingilizler tarafından malta’ya sürgüne gönderilen, daha sonra milli mücadeleye katılarak lozan heyeti danışmanlığı, izmir belediye başkanlığı, tarım, içişleri ve dışişleri başkanlıkları görevlerini yerine getiren, mustafa kemal atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarından şükrü kaya’yı ölümümün 63. yıldönümünde sevgi saygı ve rahmetle anıyoruz. 10 ocak 1959

    ...

    “hiçbir kimse atatürk kadar ulusunu sevmemiş, hiçbir insanın vicdanı ulusuna karşı atatürk’ünkü kadar sevecen ve sevgi dolu olmamıştır. öfkenin şimşekleri çaktığı söylenen gözlerinde, ben kaç kereler, ulus sevgisinin sevecen yaşlarını gördüm.”

    “inkılabın emirlerini yapmamak, irticaya hizmet etmek, mürteci olmak demektir.”

    ...

    fransız gazeteci rom landau’yla yaptığı görüşmede:

    “son dört yıl içinde sırasıyla dışişleri, tarım ve içişleri bakanlığı görevlerini yürüttüm. bütün bu süre içinde atatürk, bana bir defa bile olsun bir emir vermemiştir. o, bazı önerilerde bulunmuştur, bu önerileri oturup görüşerek tartışmışızdır; fakat hiçbir zaman bana şunu veya bunu yapmak emrini vermemiş ve bakanlık işlerime kesinlikle karışmamıştır.” demiştir.

    ...

    içişleri bakanlığı döneminde yurt içi bir gezisinde, şehirde oturan bir köylü vatandaşın şükrü kaya’ya, atatürk’e sevgisini ve yönetime hayranlığını belirtmesi üzerine soruyor:

    ne gibi işler yapıldı ki atatürk’ü bu kadar çok seviyor, yönetime bu kadar hayranlık duyuyorsun?

    köylü vatandaş:

    “ben, bu sevgi ve hayranlığımın nedenlerini anlatacak güçte değilim. yalnız şu kadarını söyleyebilirim; benim karım köydeki dövenden işini bitirip gece saat on’da yalnız başına şehirdeki evimize dönebiliyor.”

    (atatürk ve çevresindekiler, kemal arıburnu, türkiye iş bankası kültür yayınları, 1994, ısbn:975-458-064-2)
  • cumhuriyet'in tartışmalı dahiliye vekili (bkz: içişleri bakanı) şükrü bey'in soyadı kaya'yı nasıl aldığını, emine gürsoy naskali'nin cumhuriyet tarihi soyadı hikâyeleri (2013) kitabında, kaya ailesi efradından biri söyle anlatmış:

    "...osmanlı'nın son döneminin, milli mücadele'nin ve cumhuriyet döneminin önde gelen siyasetçilerinden, atatürk'ün itimat ettiği yakınlarından ve atatürk dönemi boyunca içişleri bakanlığı yapmış olan şükrü kaya, istanköylüdür. istanköy, o yıllarda osmanlı devletinin bir parçasıydı. şükrü kaya'nın babası istanköy'ün müftüsüydü, bu sebeple aile müftüzade olarak biliniyordu. şükrü kaya önce istanköy'e, ardından da midilli idadisi'ne gidiyor. ondan sonra istanbul'da mekteb-i şahane'ye yani galatasaray'a girdiğinde okula müftüzade olarak kayıt yapılıyor. okulda öğrencilerin birbirlerine isim takmaları bir gelenek, birbirlerine bu takma isimle hitap ediyorlar. şükrü'ye de kaya adı takılmış çünkü sert mizaçlı, kararlı ve azimli. galatasaray'dan sonra şükrü (müftüzade) istanbul'da hukuk mektebi'ni (1908), sonra da sorbonne hukuk fakültesi'ni bitiriyor. paris'te hukuk fakültesi'ne kayıt yaptırırken kaya soyadı ile, yani galatasaray'daki lakabı ile kayıt yaptırıyor. yıllar sonra soyadı kanunu çıkınca da kaya adını soyadı olarak alıyor" (s. 30).
hesabın var mı? giriş yap