• doors
    strange days have found us
    strange days have tracked us down
    they're going to destroy
    our casual joys
    we shall go on playing
    or find a new town
    strange eyes fill strange rooms
    voices will signal their tired end
    the hostess is grinning
    her guests sleep from sinning
    hear me talk of sin
    and you know this is it
    strange days have found us
    and through their strange hours
    we linger alone
    bodies confused
    memories misused
    as we run from the day
    to a strange night of stone

    hastasıyız
  • filmin çekimleri dönemin kameraları yetmediği için aksamış, sonuçta film için özel kameralar tasarlandıktan sonra bitirilmiştir.

    taksim istiklal'de okumanın nimetlerinden faydalandığımız dönemlerde sergi, müze gezer gibi felsefe derslerinde öğretmenler eşliğinde sinemaya gidilirdi. ezici çoğunluğun braveheart izlemek istemesine karşın ikna gücümü dibine kadar kullanıp sınıfça bu filmi görmemize önayak olmuş on dakika arada içerdiği seks ve şiddet unsurları yüzünden yetkili öğretmenimizden feci bir fırça yemiştim.

    not: film ayrıca hastası olduğum vincent donofrio ve michael wincott gibi sağlam oyuncuları da bünyesinde barındırır.
  • hollywood'un ender kadın yönetmenlerinde kathryn bigelow'un yönettiği muhteşem filmdir. filmin ilk planı 4.5 dakika boyunca tek plandır ve çekimi inanılmaz zordur. kathryn bigelow yetkin yönetmenliğini ustaca sergilemiştir bu planda. yetkin yönetmenliğinin yanı sıra kathryn bigelow'un bacakları, dünyanın en güzel yönetmen bacaklarıdır, o ayrı konu.
    (bkz: kathryn bigelow)
  • az önce izlemiş olduğum, konusu itibariyle bir başyapıt olabilecekken işleniş nedeniyle iyi kategorisine giren film. işleniş yüzünden dediysek işleniş berbat değil hani. filmin ortalarına kadar kurgu gerçekten güzel ilerliyor. sonlara doğru biraz ritmi bozup, ilgiyi biraz da olsa kaybediyor. yine de güzel film. the thirteenth floor, existenz, bir de çok yakın zaman önce çıkan surrogates tarzı filmleri sevenler kaçırmasın diyoruz.

    --- spoiler ---

    başında konu çok iyi yedirilmiş olup heyecanla nelerin geleceğini bekledim. hele ki mühim olan klip jeriko one'ın öldürülmesi çıkınca heyecan tavan yaptı bende. onun ardından max polisin aslında bunu hep yaptığını, binevi disütopik olarak polisin kendine mahrum bıraktığını dediğinde içimden filmin sonunda v for vendetta finali gibi olur diyodum. ama o da nesi ? max katil çıkıp; aslında sizi oyalamak için dedim polisler falan aslında çiçek, 2 polis salaklık etmiş* diyince bitse de gitsek moduna girdim. ertesindeki sahnede ise 2 polisin yakalanmasıyla film biter diyodum. olmadı... eblek eblek birinin intihar etmesini ve diğerinin ağır ağır silahı kaldırmasını ve ölmesini izledik. artık bitti diyemeden sen arabaya bindin, ben arabadan çıktım gibi abukluğa dönüştürüp diyip bi 5 dakka daha oyalandılar ve öpüştürüp bitirdiler... neyse dediğim gibi film sonlarda bayağı bi dağılıyor film ya da beklediğim gibi gitmedi diye bana öyle geldi.

    --- spoiler ---
  • yönetmeni kathryn bigelow'un eşi james cameron'dan boşanma tazminatı olarak yapımcılığını üstlenmesini istediği 95 yapımı enteresan film. eh tabi kadın evlenmiş james cameronla boşanırken çeyiz sandığını sırtlayıp gitmez haliyle. neyse efendim sonrasında ortaya yüz milyon doları bulan maliyetli çok büyük bir yapım çıkmış. konusu, işlenişi tamamen ismi gibi tuhaf bir film. sonrasında bu film gişede 20 milyon doları geçmemiş ve james cameron'un yapım şirketi batma noktasına gelmiş.batıyoruz batıyoruz naapalım naapalım derken akıllarına titanik gelmiş. demişler bizi düze çıkarsa çıkarsa titanik çıkarır. * 97 yılında titanik yanılmıyorsam 200 milyon dolar hasılatla james cameron'ı ihya etmiş. yani strange days için titanik i küllerinden çıkarmış bir film tanımı da yanlış sayılmaz.
    ayrıca yapımcısı james cameron bu film için yaptığım en iyi film tanımını da yapmıştır.
  • yilbasi gecelerinin ideal filmi. bir de lenny nin tom sizemoe un oynadigi arkadasinin renk koru olduguna sasirmasina aldigi "kravatlarina (hakikatten rengarenk, abuk subukturlar) baska turlu nasil katlandigimi saniyordun ki" cevabi hostur.
  • --- spoiler ---
    milenyum çağı olarak addedilen 2000 yılına ramak kala mevzuların geliştiği ve 2000 yılına girildiği anda filmin tamamındaki sürükleyiciliği yerle bir eden -aptal hollywood klişesi olarak adlandırılması hiç de abes kaçmayacaktır- finaliyle hayal kırıklığına uğratır gibi olsa da; iki saati aşkın bir süre boyunca olabildiğince özgün olan hikayenin izlenebilirliğini kaybetmeden ilerlemesi ve dahilinde klip sahnelerinin başarısı, juliette lewis'in şarkılarıyla filme ayrı bir çekicilik katması, angela bassett ve tabi ki ralph fiennes'ın o enfes varlığı, mevzu bahis finali affedilebilir kılmıştır nacizane fikrimce.

    en önemlisi de, kafaya yerleştirilen aletle bir nevi hayalleri gerçekleştirme fikrinin eleştirisi, yorumu vesairesi monolog şeklinde tezahür eden şu replik ile aktarılmıştır :
    "şerefe! sona eren her şey adına! dünyanın sonunun geldiğini nereden biliyorum, biliyor musun? çünkü yapabileceğimiz her şeyi yaptık... her çeşit müzik türü denendi, her çeşit hükümet, her çeşit saç stili denendi... püsküllü, kahküllü, her çeşit! yapacak ne kaldı ki? 1000 yılı daha nasıl geçireceğiz? söylemedi demeyin, artık bitti. her şeyi tükettik."
    --- spoiler ---
  • filmle ilgili bir animi da anlatayim izninizle, bir arkadaşta kaldiğimiz gece, 7-8'li bir grupla, alkol falan filan, sizdi millet, iki kişi kaldik, film seyredelim olduk, strange days'de de tek bir çiplak sahne vardir, kiz t-shirt'ünü kaldirir, göğüsleri görünür, ben bu sahneyi arkadaşin önüne yem ataraktan başladik seyretmeye. film ilerliyor, süper film hakkaten, derken o sahne yaklaşti, o sahne geldi, ve salona - salonda yatiyoruz - evin sahibi arkadaşin annesi geldi, "çocuklar yorgan lazim mi?" diyerekten...
    sahne: gece 2. bütün salon kapkaranlik, sadece tv açik. tvnin önünde 2 erkek, tvde bir kadin çiplak bir şekilde kameraya göğüslerini salliyor. tvnin arkasinda evin sahibi hanim duruyor.
    erkek 1: yusuf yusuf yusuf?
    erkek 2: yusuf yusuf.
    erkek 1: yusuf!
    erkek 2: yok yok biz istemiyoruz yorgan biz yusufuz saolun varolun
    erkek 1: yusuf... yusuf...
  • lenny nero şimdi burda sözünü etmek istemediğim bir nedenden dolayı polislikten ayrılmış, göbek bağlamış, otla bokla uğraşmaktadır, o ara da sanal gerçekçilik gibi bişey moda olmuştur bunnarın zümresi içinde, kafasına kaskı takan kişi, diskte yer alan olayı gerçekten yaşıyormuş gibi, içlenmekte, duygu seli içinde yitip gidebilmekte, eli ayağı akmaktadır...

    bir gün lenny'nin eline bi disk geçer, diski izleyen lenny şahit olur ki; katilin biri cinayetlerini disklere kaydetmekte, bunları başkalarının da yaşamasını sağlayıp, kendi after together manyaklığını kitlelere yaymaktadır... katil lenny'e kafayı takınca bir sinema klasiği ortaya çıkmasın da ne yapsın...
  • angela bir yerde lenny için der ki "kanalizasyonda yüzüp pisliğe batmiyorsun... senin bu yanini seviyorum*" o anda duygularimizi dile getirmiştir...
hesabın var mı? giriş yap