• southampton büyük şehir gibi yapan küçük bir köydür. ilk başta ohh ne güzel denize de yakınmış hemi de londra'ya yakın diye sevinebilirsiniz, ama sonradan deniz denen şeyin kimsenin yaklaşamadıiğı fazlasıyla ticari bir liman olduğunu öğrenirsiniz. ama olsun insanların güzeldir, zaten bir yeri güzel yapan insanları değil de nedir.
  • 1 yıl bulunup master yaptığım daha sonra londra'ya taşındığım güzel, sakin, temiz şehir. nüfusu toplamda 200-250 bin kadardır. parklarında kriket ve futbol oynayan insan manzaraları kamu huzuru bu olmalı dedirtir.. çimenlerin üstünde tepişen insanlar yerlere bir tane çöp atmazlar. iki saat güneş açsa kadınları hemen soyunur, denize girmeye falan kalkar. pakisi ve hindusu dahi bir başka temizdir. londradaki pakistan camileri kir pas içerisindeyken buradaki camiler tertemizdir. yollarda hınca hınç araba bulunmaz. londraya trenle iki saat mesafede olması sakinlerine londra hasreti çektirmez. tek adamakıllı alışveriş merkezi westquay dir. ayrıca önündeki ana caddede bildiğin pazar kurulur. ama türkiyedeki pazar tadını vermez o başka. pubları ve içindeki insanlar nezihtir.

    titanik'in kalktığı şehirdir ayrıca. müzeside vardır. halen yolcu gemilerinin uğrak noktasıdır. iklimide kuzey şehirlerine göre nispeten iyidir. birde southampton fcdiye bir futbol klüpleri vardır ki stadyumu 10 numaradır. ben ordayken 3. ligdeydi. şimdi premiere çıkmışlar. maçlarını izlemek nasip olmadı o yüzden. zaten bizde şans yok ki arkadaş.

    güzel şehirdi ama. özletir kendini
  • oldukça küçük bir şehir olmasına rağmen içerisinde büyük bir avm (westquay), ikea ve toysrus barındıran, ingiltere'nin liman kenti.
  • titanic için yapılmış james horner eseri. gemi southampton'dan ayrılmadan hemen önce rose'u şapkasının ardından ilk gördüğümüz anlarda çalardı, herkes ne mutlu ne heyecanlıydı. heyhat battı koca gemi ki buna hazır olsak da james horner bizi de yolcular kadar heyecanlandıracak bir beste yapmayı başarmıştır. james cameron bu adama çok şey borçlu.
  • ingiltere'nin bir çok şehrine oranla sıcak olan, güneşin pek sevdiği sevimli küçük bir şehirdir southampton.yağmuru bile daha bir sakin, gökyüzünün grisi bile bir ayrı sevimlidir.
    sahip olduğu iki universiteden dolayı öğrenci şehri olarak değerlendirebiliriz, her yerde öğrenciler vardır hatta şehrin kimi sokaklarında öğrenci dışında insan yaşamadığından şüphelenmişimdir hep.
    öğrencilerin ve yerlisi olan ingilizlerin dışında çok fazla miktarda polonyalı görmek mümkündür ve kesin emin olmamakla birlikte polonya'nın avrupa birliğine girmesinden sonra nüfuslarının genel nüfusa oranı %15leri bulmuştur.bunun sebebi southampton'nın uzun denizcilik geçmişinin bulunması,önemli bir liman şehri olmasıdır ki bu çok sayıda gemicilikten anlayan işçi talebi demektir, polonyalıların karşılayabileceği...
    tüm göçmenlerin verdiği tedirginliği polonyalılar fazlaca verir yerli vatandaşlara, belirli bi saatten sonra ellerinde zincirlerle polonyalı çetelerin gezdiği rivayetleri vardır.
    bu sebeptendir ki "dünyanın her yerinde suç işlense burda işlenmez" ilk intibasına sahip bu şehirde gece dolaşmak tekin değildir.
  • londra'ya trenle bir buçuk saat uzaklıktaki,istanbul gibi bir yerden geliyorsaniz eger her anlamda'kardesim nasi bir yerki burasi' diyebileceginiz bir sehirimsi.bi kere istanbul gibi bir yerden en büyük farki hayatin durgunlugu.sabah saat 7-8 gibi hafiften başlayan hayat akşam saat 7 de falan tamamen duruyor.yoldan geçen tek tük arabalar ve otobüsler dışında ortalık ayyaşlara kalıyor.zaten saat 11 den sonra ayyaşlarda bir köşelerine çekiliyorlar onlarıda görmek mümkün olmuyor.perşembe günleri late night shopping var.tabii late night shopping denildiyse heyecanlanmamali saat 8 dedin mi o da bitiyo zaten.hayatın bu derece durgun olması dışında yeşillikten parklardan gözünüzün dönecegi bi yer,şehir merkezinde çok geniş alanı kaplayan parklar var.isteyen cricket ini oynuo isteyen futbolunu...hoş bir yer ki istanbul'da pek görmeye alışkın olmadığımız manzaralar(florya taraflarında var gerçi bu kadar buyuk yeşil alanlar)ayrıca büyük bir kampüste denilebilir.gerçektende university of southampton ingilterenin ve dünyanın en önemli,kaliteli egitiim merkezlerinden biri kabul edilir.(egitimi iyi olsada kampuste verilen yemekler bir rezalet).tabii sadece üniversite değil tek eğitim yuvasi ayrica dil okullarida mevcut burada.(bkz: ef)sokakta dolaşırken pek çok ef t-shirtli insan görebilrisiniz.kisacasi tam olarak ya egitim icin gidilebilicek yada hayatının ikinci baharı için gidilebilecek bir yer yoksa uzun süre yaşanması oldukça zor ,çünkü ekstra hiç bi canlılığı yok şehrin çok monoton bir düzende hayat ilerlliyor.yeşil meşil ama hayat yok be azizim!
  • öncelikle gitmeyin diyenlere inanılmaması gereken ingiliz şehri.

    jeopolitik konum açısından güneyde önemli bir yerdedir. londra'dan 2 saat uzaklıktadır. sağ altta portsmouth, sol altta bournemouth yarımşar saat uzaklıktadır. yine 2 saaatten kısa bir sürede exeter, brighton ve bristol'e gidebilirsiniz. uzun bir okyanus sınırı olmasına rağmen kumsalı yoktur evet çünkü çok büyük bir liman şehiridir. hatta dünyadaki en büyüklerden ve en eskilerden biridir; titanic burdan kalktı misal. şu sıralarda ise dünyadaki en büyük yük gemisini ağırlamaktadır. yılın belirli zamanları da cruise gemilerini ağırlamaktadır. hatta şu an limanda 2-3 tane büyük cruise gemisi bulunmaktadır. sahile sahip olmasına gerek yoktur çünkü ingiltere'nin en güzel sahiline yarım saat mesafededir; (bkz: bournemouth) şehrin geneli müstakil iki katlı binalardan oluşmaktadır. üniversitenin yemyeşil ve büyük bir kampüsü bulunmaktadır. yine üniversite arazisinin karşısında, içinde göletlerin olduğu büyük bir yeşil doğa parkı bulunmaktadır. sadece titanik müzesi değil, şehirde denizcilikle ilgili birçok tarihi yapı ve kalıntı bulunmaktadır. şehir genel olarak düzdür ve bisikletle gezmeye elverişlidir. şehrin merkezinde martıların ve sincapların cirit attığı büyük bir park bulunmaktadır.

    yaklaşık 1 yıldır yüksek lisans için southampton'da bulunmaktayım, hiçbir konuda kendisinden şikayetçi olmadım.

    bilmeyenlerden öğrenmeyin bu şehri, diyeceklerim bu kadar.
  • ayazı çok ama çok pis olan şehir.
  • hiçbir numarası olmayan, başlarda hiç sevmediğim, fakat ayrılınca delicesine özlediğim londra'ya bir buçuk saat uzaklıktaki liman şehri.
  • aslında şehir olarak çok bir numarası yok lakin hayatımın bir döneminde tekrardan yolumun düşmesini istediğim yerlerden.
    deniz yolculuğuyla southampton'a gitsem, ordan londra'ya geçsem, iki gün kalıp ordan da iskoçya'ya, arkasından irlanda'ya...*
hesabın var mı? giriş yap