• bit pazarındaki hurda demirlerin arasından aldığım, paslanıp sıkışmış, hasar görmüş, kasılıp kilitlenmiş nice el aletinin kaderini değiştiren, en küçük boşluklara bile nüfuz ederek katman katman yıllanıp taşlaşmış pası yumuşatan sihirli çözücü ve dezenfektan..

    kendilerinden umut kesildiği için bir kenara atılmış mahzun el aletlerini 24 saat sirkeye batırıp bıraktıktan sonra tel fırça ve bolca kaynar suyla uzun uzun temizleyerek adeta hamama zorla sokulan haşarı bir sokak çocuğunu yuğan tellak gibi yıkayıp, kütür kütür kütürdetip, akabinde hareket etmeye başladıklarını görmek; onlara hamamın soğukluk denen odasında wd-40 ile masaj yapmak, törpülemek, zımparalamak, çentiklerini düzeltmek ve nihayetinde eski güzel günlerine dönmelerini sağlamak paha biçilmez bir keyif..

    büyüksün sirke, ebedi hayranınım..
  • fransizca eksi sarap anlamina gelen vinaigre’den turemis vinegar, yani turkcemizdeki sirke; sarabin, elma suyunun veya biranin icindeki ethanolun oksidaysonu sonucu elde edilen bir sividir. yuzde 3-5 oraninda degisen asetik asit icermektedir, bazi sirkelerde tartarik asik veya sitrik asit bulunabilir. asedik asidin oksidasyonu sirasinda bir bakteri olusur ki bunu bilim tarihine ilk gosteren louis pasteur ’dur. sirkenin en yogun kullanildigi yer tabiki yemek pisirme ve tursu yapmak icindir. ayrica zaman zaman temizlik ve saglik icin de kullanilir. evinizdeki acilmamis sirke serin ve karanlik bir yerde iki yila kadar bozulmadan durabilir, acildiktan sonra 3-6 ay arasinda tuketilmesi onerilmektedir. sirke hakkinda bir kac bilgi;
    - sirke etteki protein yapisini bozdugundan, et marine ederken en son kullanilmasi gerekmektedir.
    - yemek pisirirken kalori derdiniz varsa balzamik gibi keskin sirkeleri tercih edin.
    - sirke yapisi geregi aliminyum, demir ve bakir kaplari bozabilir; sirkeli yemek yaparken yada sos hazirlarken paslanmaz celik, cam, emaye, plastik veya tahta kaplari kullanin.
    - ta anneannelerimizden kalma bir baska bilgi de yumurta ve sirke ikilisinden gelir. yumurta haslarken kabugun kirilmamasini ve kolay soyulmasini istiyorsaniz, haslama suyuna bir kasik sirke biraz da tuz koyun derler.
    - sebze yemeklerinizde sebzelerin rengi bozuluyor yada pisme suresini ayarlayamiyorsaniz yemek suyuna bir damla sirke katin. boylece sebzeleriniz renklerini koruyarak pisecektir. benim uyguladigim yontem; sebzeleri doradiktan sonra 2 olcek limon suyu, 2 olcek sirke, bir tas su karisiminda biraz dinlendirip daha sonra pisirmek. tabagimin icinde turuncuyu, yesili, beyazi canli gormek beni mutlu ediyor.

    bir suru cesidi vardir, bunlar ulkerin damak zevklerine gore farklilik gosterir. bilinenlerden baslayalim, sonra da ne kadar sirke cesidi varsa tanimaya calisalim istedim;

    malt sirke
    tabiki en cok ingiliz ve amerikalilarin bu sirkeyi fish and chips icin kullandiklarini biliyoruz. peki neyden yapilir? arpanin icindeki nisasta ogutulerek sekere dondurulur, bu sirada sekerden cikan mayali bira ayrilir ve bekletilerek sirke elde edilir. bu islem biraz uzun ve maliyetli oldugundan, kolayini asetik asidin karamel yardimiyla renklendirilmesiyle de yapilabilir. illa evde yapacam para vermeyecem diyenler icin; normal sirke bir kapta kaynatilir, goz karari bir sekerimiz karamelize edilir, sirke kaynadiktan sonra azar azar karamele karistirilir, istenilen kivam elde edilince ev yapimi malt sirke bir siseye konur, bekletilir, soguyunca kullanima hazirdir.

    sarap sirkeleri
    kanimca en guzel sirkelerdir, boyle kokusu aromasi bir baskadir, lakin dikkatli kullanmak gerekir, bol bol degil pit pit dokulmelidir. beyaz ve kirmizi saraptan yapilir. en cok kullanildigi ulke bira cenneti olan almanya’dir (sarap deyince insanin aklina fransa, italya geliyor tabi). kalitesi sarabin yilina gore degisir. bir de sampanya sirkeleri vardir, adi ustunde sampanyadan yapilir, en cok tatlilarda kullanilir. ayrica yer mantari ve fistikla yapilan salata sosuna konur ki boyle insan dunyanin en guzel salatasini yedigini dusunur. bir de ispanyollarin saraplarindan yaptiklari sherry vinegar vardir ki, tatli bir tadi ama malesef tuzlu bir fiyati vardir. meshur yemeklerden biri olan portakalli ordek icin kullanilir.

    elma sirkesi
    en cok tuketilen sirkelerdendir, elma suyu yada elma puresinden elde edilir. icindeki asit orani dusuktur. kanada’da belli bir asit oraninda uretilmesine izin veriliyormus (bunu ilk defa duydum). beyaz ve kirmizi etleri marine etmek icin kullanilir.

    beyaz sirke
    beyaz sirke/@lalolu
    (ukteydi doldurdum)

    balzamik sirke
    milyonlarin sevgilisi olan italya’da modena’da yapilan, aromasi yoguni bir sirkedir. mutfaklarda 20.yy’da kullanilmaya baslanmistir. en karmasik yapimli sirkelerdendir, evde yapialcak gibi degildir. herseyden onemlisi fici icinde uzun sure bekletilmesidir. fici deyip gecmemek lazim cunku sirasiyla kestane, kiraz ve ardic agacindan yapilmis ficilarda bekletilir. beni de bekletseler oyle ficilarda ben de birseye benzerim diyesi gelir insanin. bu sirke nerdeyse her amac icin kullanilir; salatalar, sebze yemekleri, beyaz-kirmizi eti marine etmek, hatta tatlilarda bile. pahalli olan siseler gunumuz fiyatiyla $100’dan satilmaktadir, bunlar 12 yil ficilarda bekletilmis sirkelerdir.

    pirinc sirkesi
    bu konuda pirinc sirkesi/@celikmetre yi okumak gerekir. ayrica balik corbalarinda veya dip sos olarak kullanilan bir sirkedir.

    hindistancevizi sirkesi
    yurdum insanin uzaktan yakindan alakasi olamdigi, guneydogu asya mutfaginin (ozellikle filipinler ve bazi hint yemeklerinde) kullandigi bir icattir. hindistancevizinin icindeki ozsudan yapilir (kullanmadim, bilmiyorum. markette satiliyor ama henuz alip bir yemek denemesi yapmadim).

    seker kamisi sirkesi
    yine uzak diyarlardaki mutfaklarin (populer ulke filipinler) kullandigi, amerika (louisiana) ve fransa’nin icadi olan bir sirke cesidiyle karsilastik. koyu sari ve kahverengi turleri mevcuttur (kullanmadim, bilmiyorum. markette satiliyor ama henuz alip bir yemek denemesi yapmadim).

    uzum sirkesi
    canim ulkem turkiyemde uretilen sirkedir. orta dogu mutfaklarinda kullanilir. ayrica boreklere, hamur islerine bir kac damla katilir boylece boregimiz pisince kitir kitir olur.

    bira sirkesi
    hemen akla almanya, avusturya ve hollanda gelir; cunku bu ulkelerde uretilir. ayni sarap sirkelerinde oldugu gibi yapildigi biraya gore kalitesinde farklilik gorulur. acaba efes’le yapilsa nasil olur sorusu akillara takilir.

    cesnili sirkeler
    meyvelerden ve baharatlardan (ozellikle kekik) yapilan sirkeler bu gruba girer. boyle sirkeden cok basli basina bir sos kivamindadirlar. evde yapabileceginiz sirkelerdir, ana madde olarak beyaz sirke veya beyaz sarap sirkesi tercih edilip icine damak zevkinize uygun baharatlar koyabilirsiniz. bunlardan en kolayi cranberry sirkesidir. suyuna uzum sirkesi damlatilarak elde edilir. ayrica baharatli sirkeler de kolay yapilir. bol sarimsak, kirmizi sivri biber, kereviz yapragini bir siseye doldurun, uzerine istediginiz bir sirkeyi (uzum veya beyaz sarap sirkesi olabilir) ekleyin, agzini sikica kapatip bir kac gun dinlendirin, sonra kullanin.
    meyve sirkelerine gelince, istediginiz bir meyveyi (mango, cilek, bogurtlen, kirmizi erik, meksikalilarin cok kullandigi ananas) blender yardimiyla pure haline getirin. bir siseye bosaltin yine icine beyaz sarap sirkesi koyun, yalniz bu meyve sirkesini yaptiginiz gun tuketmenizde fayda var. kirmizi etleri marine etmek icin kullanabilirsiniz.
    kaynaklar
    (http://www.foodsubs.com/ , kendi mutfagim, her gun saatlerimi harcadigim marketler)
  • hazır olanlarını gıda olarak asla tüketmeyin. ev yapımı olanlar midenize dosttur. diyelim ki çok yediniz, yedikleriniz midenizi doldurdu ve midenize oturdu. sindiremiyorsunuz. yahut kırmızı et yediniz, 2 gün geçti ama et hala midenizde. mideniz acı acı tat veriyor ağzınızda. efendim bu ev yapımı sirkeden yarım çay bardağı içiveriyorsunuz. hemen midenizin asiditesini artırarak, hazmınızı kolaylaştırıyor. 1-2 saat içinde midenizin varlığını bile unutuyor, huzura kavuşuyorsunuz.

    efendim asit artırmak ne alaka filan demeyin. mide asidik bir ortamdır, öyle de olması lazımdır çünkü besinleri parçalayacak. eğer midenizde asit seviyesi düşerse hazmedemezsiniz. asit seviyesini artırmak için sirke, limon suyu, ev yapımı turşu suyu, maden suyu ya da sirke gibi şeyler tüketmelisiniz. dikkat ederseniz sirkeyi 2 kez yazdım. ayrıca asitli ortamda helikobakter pilori * yaşayamaz, ölürler. asitlik düşerse bunlar çoğalır, midenize hasar verirler, gastrit ya da ülser olursunuz.

    basit bir mide asit testi: mor pancar yediğinizde idrarınız pembe oluyorsa, midenizde asit seviyeniz düşük demektir. artırmalısınız.

    yemeklerle beraber çok su içerseniz de mide asidiniz seyrelir, işlevi azalır. yemekten 1 saat önce ya da 1 saat sonra içebilirsiniz.

    fabrikasyon sirke içmeyin. yeminle mideniz delinir.

    allah'ım sirkeyi yarattığın için teşekkür ederim. mayhoş tadı insanı çok fena yapıyor ama olsun yine de müteşekkirim. hiç kimse bana bu kadar iyi davranmıyor.

    sürekli sindirim problemi olanlar, her yemekten önce 2 yemek kaşığı sirke içebilirler.

    ayrıca doktor ya da diyetisyen değilim. deneyimleyip memnun kaldığım ve öğrendiğim şeyleri paylaşıyorum. saygılar

    edit: entry debe'ye girmiş. çok mesaj geldi.

    1) saydığım yiyeceklerin hazma yardımcı olmayacağını yazanlar ve tıbbi bilgiler paylaşanlar oldu. bahsettiklerim alternatif tedavi yöntemleri olmakla birlikte, beslenme uzmanlarınca yahut bazı alternatif tıp doktorları tarafından paylaşılan bilgilerdir. modern tıp ve alternatif tıp birbirinden farklı bilgiler veriyor ve kendi içinde tartışmalı olan konular bunlar. ben kendi deneyimlerimi, fayda gördüğüm için paylaşmak istedim, hiçbir yan etkisini de görmedim. siz kendinize uygun olanı uygulayın lütfen.

    2) mide asit seviyesini artırmak yanlış bir ifade olmuş. asiditenin artması demek ortamın bazik hale gelmesi demekmiş. daha asidik bir ortam olması için asiditenin düşmesi demek daha doğruymuş.

    3) maden suyu asidik değilmiş. maden suyu içmeyin. ben zaten içmiyorum.

    4) tarif isteyen çok oldu. bir sirkenin mayalanması 3 ay sürüyor. ben elma sirkesi içiyorum.

    tarifi ise şöyle: dilediğiniz kadar elma (5 litrelik bir kavanoz için 2-3 kilo civarı elma yeterlidir) yıkanıp, kendi halinde kuruması için bekletilir.

    kuruduktan sonra elmalar, orta büyüklükte doğranır ve üzerine kavanozu neredeyse dolduracak kadar içme suyu ve sirke anası ilave edilir. sirke anası; daha önceki sirkelerden elde edilebilir. eğer sirke ananız yoksa bir başka elma sirkesini de sirke anası yerine kullanabilirsiniz.

    kavanoz hazırlandıktan sonra üzeri bir tülbent ile kapatılır ve kavanoz mutfağın karanlık bir köşesine alınır. elmalar kavanozun dibine çökene dek kavanoz tahta bir kaşıkla karıştırılır.

    elmalar çöktükten sonra (ki yaklaşık 1 ay sürmektedir) elma posaları süzülür ve sirke en az toplamda 3 ay olacak şekilde mutfağın karanlık köşesinde bekletilir. 3 ay sonunda içime hazırdır. kaynak

    bazı tariflerde içine tuz ya da şeker veya bal katanlar da olabiliyor.
  • benim için bir aşk.

    evde yapılanı o kadar ama o kadar leziz oluyor ki. üstelik koyun fısfıslı şişeye yarı yarıya sulandırarak, ister saçınıza püskürtün ister tonik yapın, ister halı silin ister cam, ister çelik parlatın ister kireç sökün, yerlerinizi silin, lavabo ovun, ayna parlatın, saç durulayın, ne bileyim işe yaramadığı bir alan yok. sabahları aç karna 1 çorba kaşığı ekleyin bir dolu bardak suyunuza için, sindirim sisteminiz de parlasın... yahu sen nasıl bir şifasın, nasıl her derde devasın, nasıl aşksın sen, canım benim ya...

    pek çok tarif de okudum başlıkta ama hepisi de yanlış, biri 1 haftada olan bi sirkeden bahsetmiş ki imkansız. uygun sıcaklıkta en erken 2 ayda oluyor.

    garantili tarifimi de şuraya bırakayım:

    1.5 kg elma(mumsuz, çürük olmayan ve olabildiğince tatlı) bi gün önceden güzelce yıkanır ve kurumaya bırakılır ki üzerinde yeniden oluşsun doğal florası.
    asla deterjan değdirilmemiş büyük cam kavanozlar kaynar su ve sirke ile dezenfekte edilir. bunun yanı sıra kullanılacak her şey (doğrama tahtası, bıçak) de aynı şekilde dezenfekte edilir.

    sonrası çok basit. elmaları mümkün mertebe minik küp küp doğrayıp kavanoza ekliyoruz. 5 lt lik kavanozun yarısı elma ile dolmalı.

    üzerine muhakkak klorsuz içme suyu ilave ediyoruz, kavanozun üstünde 4 parmak kadar boşluk kalsın, kafi.

    sonra evde varsa sirke anasından bi parça(çok büyük eklemeye gerek yok) ya da çiğ fermente herhangi bir sirkeden 1 çay bardağı kadar ekliyoruz. bunlar yoksa kavanoza 2-3 çorba kaşığı bal da ekleyebiliriz.

    sonra meyveler suyun dibine çöken kadar yaklaşık 15 - 20 gün her gün karıştırıyoruz ki suyun üzerinde kalan meyveler küflenmesin.

    meyveler dibe çökünce karıştırmayı bırakın(20 gün olmasına rağmen hala dibe çökmekte inat eden bi kaç parça meyve varsa onları kaşıkla alıp atın).

    meyveler dibe çöktüğünde karıştırmayı bırakıyoruz, mis gibi sirke anamız oluşacak üzerinde. ben de hiç sineklenme olmuyor ama bazılarında sinekler de gelebiliyor. bu arada en başından beri kavanozun ağzını bi tülbentle ya da peçeteyle kapatalım. içine sinek larva vs girmesine izin vermeyelim.

    sirke anası da yaklaşık 20 günde oluşuyor. bu ana dediğimiz şey suyun üzerini kaplayan beyaz/krem rengi pürüzsüz bi oluşum. eğer dokunduğunuzda dağılmıyorsa o anadır. dağılıyorsa küftür, geçmiş olsun, hepsini dökün.

    uygun ortam sıcaklığı 22-28 derece arası. daha soğukta ve daha sıcakta sirke yapılmaz. sıcakta meyveler çürüyor, soğukta da olması çok uzun sürüyor.

    karıştırmayı bıraktıktan 20-30 gün sonra sirke anamız oluşmuştur artık(hava sıcaksa 20 gün yeter).

    şimdi istersek anayı alıp sirkemizi süzüp meyveleri atabiliriz. süzdüğümüz sirkeyi 2-3 katlı tülbentten iyice süzelim. cam şişelere alalım, üzerine bi fiske tuz ve 1 çay kaşığı bal ekleyelim, en az 10 gün dinlendirdikten sonra kullanmaya başlayabiliriz. ben hep bu keskinlikte kullanmaya başlıyorum.

    istersek de yine anayı alıp meyveleri atıp süzdüğümüz sirkeyi yine aynı kavanoza alıp (meyvesiz şekilde) üzerine anayı geri bırakıp sirkeyi daha da kıymetli hale gelsin diye istediğimiz kadar bekleyebiliriz. aylarca yıllarca bekler böyle. ben hiç bu kadar sabredemiyorum.

    anayı içine biraz sirke koyduğumuz kavanoza alıp buzdolabında ya da serin bi dolapta saklayabiliriz. yeniden sirke yapacağımızda(hangi meyve olursa olsun) bu anayı kullanmamız sirkemizin son derece şahane olacağının garantisi.

    şu ana kadar yaptığım meyveler içinde nar ve elma favorim oldu. hele nar sirkesine ayrı bi aşık oldum. sirke kokusu sevmeyenler bi de portakal ve limon sirkelerinin kokusunu denesin. ben ara ara kapağını açıp koklamaya bayılıyorum.

    her meyveyle yapabilirsiniz. hatta evde kalan meyveleri karıştırıp karışım meyveden de sirke olur.

    yapacak olanlara kolay gelsin.
  • yüksek asitliği yüzünden mikrop öldürücü etkisi olabileceği düşünülüp yüzey temizliğinde kullanılan fermentatif gıda maddesi. ayrıca salata yaparken marul, roka gibi içinde böcek yumurtası bulunabilecek malzemelerin sirkeli suya yumurtalar çatlasın diye yatırıldığı da vakidir. şaraptan, kuru ya da taze üzümün suyundan ve asetik asitten yapılabilir. kalite açısından asetik asit sirkesini önermem. zaten keskin kokusu, beğenilmeyecek tadı ve düşük fiyatıyla kendini belli eder bu tip. esasında sirke sudan da ucuz bir üründür ve sirke imalatçıları bunun sık sık esprisini yaparlar. bu sözle türkiyede sirkeye hem üretici hem de tüketici açısından gereken önemin verilmediği anlaşılır. üretilmesinden sonraki bir yıl içerisinde tüketilmesi gerekir. her türlü sirke tortu yapabilir. türkiyede kimi firmalar antioksidan da koymaktadırlar (şişedeki olası ikincil fermentasyonları engellemek/azaltmak için). iyi bir sirke yapmak için iyi bir üzüm suyu ya da şarap alınıp seçilmiş bir starter kültür ile fermentasyona bırakmak gerekmektedir (tercihan fermantörde)
  • her daim el altında bulundurulması farz olan, her derde deva, bünyeye zarar vermeyecek kadar zayıf, ama iş görecek kadar kuvvetli bir asit kaynağı. cam, porselen eşyalardaki kireç lekelerini söker atar, çamaşır makinesinin yumuşatıcı bölmesine koyarsanız hem alerjik deterjan kokusunu/sabun kalıntılarını giderir, hemi de mikropları kırar, saçları krem yerine bununla durularsanız pırıl pırıl olurlar...pahalı ve fosfatlı kireç çözücülere hem doğal hemi de gayet becerikli bir alternatiftir.
  • çocukluğunda fazlasıyla yemek seçen bir evlat olan ben, annesi tarafından "ya bu yemeği yiyeceksin, ya da hem yemeği hem de dayağı yiyeceksin" diye tehdit edilirdi.

    işte buna bağlı olarak uzun vadede gün gelip de hakkında "ben bunu daha önce neden ağzıma koymuyormuşum?" diye düşündüğüm gıdalar vardır. sirke de bunlardan biridir.

    bundan bir yıl öncesine kadar bana sirkeli salata yedirmektense, iki koldan bir alnımdan çaksınlar tercih ederdim. şimdi ise sirkesiz salata, ağaçsız meyve gibi geliyor..

    örnekleri çoğaltmam gerekirse; pırasa, kereviz ve cümle zeytinyağlı (dolma dahil) için de durum böyleydi.
    hatta basit bir kahvaltı masasında bile sorun çıkartan, patatesli yumurtaya dahi "hayır" diyen terbiyesizin tekiydim.. şükür ki, o köprülerin altından çok sular geçti. lakin hala aşmam gereken bir mantı, bir kıymalı börek, bir kıymalı poğaça engeli var. kıyma ve hamur bileşiminden ne denli haz etmediğimi de başka bir kişisel entride inceleyelim inşallah, sevgiler..
  • şüphesiz ki işkembe çorbası'nın kankasıdır.
  • türkiye'de raflarda en çok rastladığımız sirke markaları ise vefa, fersan, kühne ve doğanay'dır. hangi şirket ki, sirke üretimi yapıyordur, o şirket aynı zamanda limon suyu, turşu, kekik suyu, şalgam suyu vs gibi ürünlerin potansiyel üreticisidir. her bokun sirkesi yapılabilir gibi gözükmektedir. üzüm ve elma meselenin amiral meyveleri olmakla beraber çinlilerin pirinç sirkesi yaptıkları, ekşi sözlükte adaçayı sirkesi başlığı olduğu bilinmektedir. tüm bunlardan bağımsız bir anenevi bilgi ise şöyledir: keskin sirke küpüne zarardır.
  • çocukluğumun geçtiği karadeniz kıyısındaki köyümüzde limonun ne olduğunu bilmezdik ve bulunmazdı. her evde sirke yapılırdı. salatalara da bol bol bu sirkeden konulurdu. sonra istanbul'un bir semtine göç ettik. yoksulduk. limon da istanbul'da her şey gibi para ile satılırdı. evimizde köy alışkanlığı olsa gerek bedava sirke yapılıp kullanılırdı. yıllar yılları kovaladı. büyüdükçe sirkeden uzaklaştım. hiç sevmedim sirkeyi. sadece turşuların yanında tadını alır oldum.

    turşuyu da kendim kurduğumdan evde hep bir miktar sirke bulundururum. geçen yaz bozcaada'da misafir gelen arkadaşım ile yemek yapıyorduk. salata yapmak bana düşmüştü. her şeyi hazır ettim ve kibarlık olsun diye arkadaşıma sordum: "salataya sirke mi yoksa limon mu koyayım? arkadaşım gayet emredici tonla buyurdu: "sirkeee!" ne yapalım misafiri hoşnut kılmak geleneğimizde var. az sirke koydum salataya. biraz da limon ekledim. geçen yıldan kalma nar ekşisi vardı biraz da ondan koydum. bu karışımı da ilk kez uyguluyordum. masaya oturduk. salata nefis ve muhteşem olmuştu. o andan sonra sirkeye daha yakın olmayı seçtim. sevmiştim bu karşımı ve içindeki sirke tadını.

    kronik farenjit rahatsızlığını yıllar yılı çekerim. hafif seyrettiğinde tantum gargara, tuzlu su gargarası ve ağrı kesiciler ile tedavi yoluna giderim. şiddetli seyrettiğinde ise antibiyotik kullanırım. ancak bu rahatsızlık yıllar yılı hep canımı sıkmıştır. bozcaada'da çiçek fırın sahibesi şermin hanım ile sohbet sırasında bu rahatsızlığımı dile getirmiştim. hemen içeri koştu. bir çay bardağına elma sirkesi koydu ve hemen gargara yapmamı söyledi. işe de yaradı. farenjit ile şimdi daha uzak mesafeliyim. bu sirkenin marifetlerini sevdim. turşudan salataya, kireç çözmeden bulaşık makinesinde kullanıma, en son olarak da tıbbın bile çözemediği farenjit tedavisine kadar bir çok işe yarıyor.

    sirke yapımı üzerine araştırmalar yaptım. sirke, nişastalı ve şekerli çözeltilerin mayalanması ile elde edilen, içinde asetik asit bulunan sıvıdır. yoğun asetik asit cildi tahriş eden, sindirim sistemine ciddi hasar verebilen ve kan asitliğini ölümcül oranda değiştirebilen etkiye sahiptir. ancak su içindeki seyreltik asetik zararsızdır. yemeklerde, salatalarda tatlandırıcı, salamura olarak da koruyucu özelliğe sahiptir. sirke içindeki asetik asit oranı % 4-5 oranındadır. zayıf bir asit olan bu asetik asit çözeltisi ev içinde temizlik amacıyla ve kireç çözücü olarak da kullanılır.

    (bkz: http://arastirma.tarim.gov.tr/…achments/3/sirke.pdf)

    sirke yapımını iyice çoğalttım. üzüm, elma, ahlat, ayva, töngel ve bu meyvelerin farklı karışımlarından ayrı ayrı sirkeler yaptım. şimdi sirkeler eskimeye, eskidikçe de güzelleşmeye devam ediyor. bakalım 40 yıl sonra nasıl olacak?
hesabın var mı? giriş yap