• 1930 yazında cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürk’ün telkinleri sonucunda ali fethi okyar'ın kurmuş olduğu siyasi partidir. partinin kuruluş sürecinde fethi bey’in en önemli akıl hocası ve destekçisi cumhurbaşkanı olmuştur. atılacak her bir adımı beraber tasarlayıp, uygulamışlar, tüm işlemler tamamlandığında fethi bey, formaliteden cumhurbaşkanına bir mektup yollayarak, partinin kurulması için müsaade istemiştir. söz konusu mektupla ve cumhurbaşkanının cevabî mektubuyla da scf’nin kurulması resmileşmiştir. dönemin gazetelerinde de manşet olan bu mektuplarla, her iki ismin de bu siyasi girişime dair şahsi fikirlerini hem ülke insanına hem de dış dünyaya duyurmak istediği malumdur. fethi bey'in parti kurma konusundaki fikir ve maksadını anlattığı mektubunda ismet inönü hükümetine yönelik yaptığı düşük dozdaki tenkitler dikkat çekicidir. okumak isteyenler için mektubun günümüz türkçesine uyarlanmış halini aşağıya bırakıyorum:

    ''9 ağustos 1930
    türkiye reisicumhuru gazi mustafa kemal hazretleri’ne,
    paris’te bulunduğum beş buçuk yıl içinde dışarıdan ülkemizin durumunu izledim ve inceledim. hemen her yıl izin alarak vatanımda geçirdiğim kısa süreler esnasında tespitlerimin verdiği izlenimlerle incelemelerimi gözden geçirmekten uzak kalmadım. oluşturduğum fikir ve görüşlerimi arz etmeme izninizi rica ederim.

    ilk bakışta göze çarpan ve genellikle hissedilen bir sıkıntı vardır ki bu da mali ve ekonomik durumumuzun geçirmekte olduğu buhrandır. gerçi ham maddelerin fiyatlarında meydana gelen düşüş, hemen her ülkenin ekonomisinde az çok bir durgunluk meydana getirmiştir. ancak ülkemizde diğer yerlere göre daha fazla hissedilen ekonomik kayıpların bu genel sebepten başka, hükümetin beş yıldan beri izlemekte olduğu mali ve ekonomik politikaların etken olduğuna kaniyim.

    hükümet, mali gücümüzle bağdaşmayan ve bugünkü nesil için gereksiz masraflara girmiş ve bu masrafları karşılamak için halkın dayanma gücünün üstünde vergiler koymuş, sanatlarımız ve ürünlerimizin hakkıyla korunmamış ve desteklenmemiş olması yüzünden ihracatımızda yıldan yıla azalma görülmüştür. katlanılan fedakarlıkların çok büyük kısmı ağır faizlere, diğerleri de ithalata, dolayısıyla döviz alımına harcanmıştır. milli paramız tehlikeli bir şekilde çökmek tehlikesini gösterinceye kadar paramızın değerini belirlemek için esaslı bir önlem alınmamıştır. buna ek olarak, adaletin dağıtılması konusu ile iç ve dış politikalardaki noksanları bile anlatarak maruzatımı uzatmak istemiyorum.

    özetle, ülkemizin lozan antlaşması’ndan beri her türlü kapitülasyonlardan uzak olarak geçirdiği barış devresinde köylülerimizin şükrana layık çalışmasına ve bütün halk sınıflarının ülkemizi yükseltmek için övgüye değer gayretlerine rağmen ortaya çıkan sonuç, memnuniyet konusu olmaktan çok uzaktır kanaatindeyim.

    kendilerine derin bir sevgi ve saygı beslediğim hükümet mensuplarının şek ve şüpheden uzak gayret ve iyi niyetleri karşılığında böyle bir sonucun nasıl ortaya çıkmış olduğunu sormaktan bir an olsun kendimi alamadım. bu sorunun cevabını ancak büyük millet meclisi’nin tek bir partiden oluşmasından buluyorum.

    gerçekten, parti üyelerinin kendi kabinesini eleştirmekten kaçınması sebebiyle millet meclisi’nde serbest tartışma azalmış ve hükümet sorumsuz denecek bir durumda kalmıştır. zat-ı şahaneleri bu ülkeyi müthiş düşman işgaline karşı tarihte eşi görülmemiş bir kahramanlık ve şiddetle savundunuz. tarihimize gayet parlak bir zafer kaydettiniz. bütün vatan evlatlarının şimdiye kadar hissetmedikleri istiklal ve hürriyete kavuşturdunuz. ülkemizi uygarlık yolunda yürümekten alıkoyan köhne sistemi kaldırdınız ve cumhuriyet’i kurdunuz. bu şekilde vatanın ebedi minnet ve şükranına ve bütün insanlığın takdir ve hayranlığına hak kazandınız. cumhuriyet yönetiminin ülkemizde ebedileşmesi için bir partili yönetim yerine hürriyeti, tartışmayı sağlamak ve işlerde hata varsa herkesin gözü önünde cereyan edecek serbest tartışma ile düzeltmeye çalışmak gayretlerinin sonuç vermesine cumhuriyet’in kurucusu olmak sıfatıyla herkesten önce zat-ı âlilerinin taraftar bulunduklarına asla şüphe edemem.

    cumhuriyet aşığı olmak sıfatıyla ve bu gayretlerin sonuç vermesi emeliyle, dolayısıyla tam ve gerçek cumhuriyetçi, tam anlamıyla laik, fakat cumhuriyet halk fırkası’nın mali, ekonomik, iç ve dış politikalarının birçok noktasına karşı olan ayrı bir parti ile, siyasi mücadele sahnesine atılmak arzusundayım. zat-ı devletleri reisicumhur olmaktan başka şimdiye kadar mensup olduğum cumhuriyet halk fırkası’nın da genel başkanı olmalarından dolayı, işbu arzumun zat-ı devletlerinin gözünde nasıl değerlendirileceği, ne şekilde algılanacağını bilmek gereğini hissediyorum. cevab-ı devletlerini bekler ve en derin kalbi sevgilerimle saygılarımı takdim ederim efendim.''

    atatürk'ün cevap mektubu: 12 ağustos 1930 tarihli cumhuriyet gazetesi

    ayrıca, afet inan'ın notlarında yer alan atatürk'ün scf'nin kuruluş sürecindeki fikirlerini okumak isteyenler için: (bkz: #137889466)
  • serbest cumhuriyet fırkası’nın hangi şartlarda ve neden doğduğunu anlayabilmek için öncelikle 1930’lu yılları incelemek gerekir. bu yıllar sadece türkiye açısından değil aynı zamanda dünya açısından da büyük önem taşımaktadır. bu dönem her şeyden önce iki savaş arası bir geçiş dönemidir. üzerine 1929’da tüm dünyayı sarsan derin ekonomik bunalım da eklenince avrupa’da otoriter ve totaliter rejimlerin yükselişe geçtiğini gözlemliyoruz. en liberal olan ülkelerde bile devletin siyaset ve ekonomi alanına daha fazla müdahale etmek zorunda kaldığını görüyoruz. (ekonomide keynesien ekolün bu yıllarda özellikle büyük bunalımdan sonra etkisini daha da arttırdığını söylememiz mümkündür.)
    1930’ların başına geldiğimizde görüyoruz ki türkiye de tüm dünyayı saran bu dalgadan etkilenmiştir. cumhuriyet kurulmuş ve sadece 7 yıl geçmiştir. bu 7 yıllık süre içinde tepeden inme reformlar, doğuda zor bastırılan bir kürt isyanı yaşanmıştır. devletçi-seçkinci chf belki de yapısı gereği halkla yatay ilişkiler kuramayan bir fırkadır. (1932-1946 yılları arasında 17 milyon nüfus vardır ve bu nüfusun büyük çoğunluğu kırsal kesimde yaşamaktadır.) ülkenin iki tarafı demiryoluyla henüz birbirine bağlanamamıştır. (ahmet kutsi tecer’in “orda bir köy var uzakta” şiiri bu yıllarda yazılmıştır. o yıllarda şair chf ile doğu illerini gezerken kış aylarında yolların kapanması ile erzurum’dan ileriye ulaşamamış, ve bunun üzerine bu şiiri yazmıştır.) 1920-30 arası ülkede güvenlik, iç pazar, hizmet götürme anlamında büyük problemler vardır.

    çetin geçen bu yılların halk üzerinde de bir hoşnutsuzluk yaratması tabii ki çok doğal. serbest fırkanın rolü de bu noktada devreye giriyor. serbest fırka neden kuruldu? mustafa kemal neden böyle bir fırkanın kurulmasına gerek gördü? bunun en önemli iki sebebi olduğunu görüyoruz. bunlardan ilki büyük hoşnutsuzlukların olduğu bu ortamda özgürlüklere yol açarak halkın ayaklanmasını engellemek ve baskıyı azaltarak sorunların "makul" bir yolla dile getirilmesini sağlamak. ikinci sebebi ise ideolojik bir takım hedefler koyarak insanların belli bir ideoloji doğrultusunda örgütlenmelerini ve bu sayede sorunları daha kolay atlatmalarını sağlamak.
    kuruluşa giden süreci incelediğimizde mustafa kemal’in yalova’da scf’yi kurmak için fethi okyar’ı görevlendirdiğini görüyoruz. fethi bey harbiye mezunu, asker, devlet adamı ve tecrübeli bir şahsiyet. 1925-30 arası inönü ile aralarında bir anlaşmazlık olur ve paris’e elçi olarak gönderilir. aslında gazi’nin çok yakınındaki bir insandır. mustafa kemal kendisinden toplumun sorunlarına sözcü olacak bir parti kurmasını istediğinde ilk başta çok niyetli değildir ancak daha sonra mustafa kemal onu ikna eder. karşılıklı güvenceler verilir. fethi bey idarenin parti sorunlarına müdahale etmemesini ister. mustafa kemal ise laiklik ve cumhuriyetten taviz verilmemesini ister. parti kurulur ve adı açıklanır: “serbest cumhuriyet fırkası” peki parti kimlerden oluşmaktadır? kadroya baktığımızda gözümüze ilk çarpan özelliğin mustafa kemal’e çok yakın ama inönü ile geçinemeyenler olduğunu görüyoruz. parti kurulduktan sonra örgütlenmeye başladığında çok daha geniş bir muhalefet cephesini de arkasında toplar. zira halk chf yönetiminden hoşnut değildir. bu geniş muhalefet cephesinin içinde merkezi politikadan memnun olmayan yerel esnaf, devrimden rahatsız olanlar, inönü muhalifleri, daha özgürlükçü bir toplum talebinde olanlar, burjuvazinin bir bölümü... gibi kesimleri görüyoruz.
    parti programına bakacak olursak... program çok basit 11 maddelik aceleyle hazırlanmış bir programdır ve daha çok iktisadi liberalizmi öngörür. basın özgürlüğü, temel hak ve özgürlükler gibi konular normalde liberal bir partinin programında olması gerekirken serbest fırkanın programında yer almaz. ama programın hem diline hem de maddelerine baktığımızda aslında isteneni verdiğini görüyoruz: chf’ye “genel bir karşı çıkış, hafif bir eleştiri” ama daha fazlası değil. yapısı itibarıyle de bu program kendinden bekleneni yapar zira yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü 30’lu yıllar zaten liberalizmin tüm dünyada çok da tercih edildiği bir dönem değil. bu anlamda scf sınırlı sayıdaki burjuvazi üyelerini, büyük toprak sahiplerini ve eşrafı topluyor arkasında.
    program somut çözüm önerileri getirmiyor lakin chf’ye duyulan hoşnutsuzluk bir anda arkasında geniş bir kitlenin toplanmasına sebep oluyor. kadınlardan scf’ye açık bir destek görülüyor. parti kurulup yüksek oy oranı alacağı anlaşılınca chf partiyi “çapulcuların, gericilerin partisi” olarak basına lanse etmeye çalışıyor.

    bu noktada önemli bir ayrım, scf yöneticilerinin izmir mitingi. izmir fırkanın ortaya çıkışını her yerden daha çok önemseyen bir muhitti. bunun belli başlı sebepleri vardı: öncelikle izmir zengindi. bu sebeple serbest teşebbüsü ve scf’yi ve liberalizmi destekliyordu. izmir aydın bir şehirdi. aydınların ve canlı basının bir kısmı oradaydı. ayrıca izmir türk kimliğini koruyan bir yerdi. bu sebeplerden ötürü fethi bey ve yönetici kadroya sürekli izmir’de teşkilat kurmaları yönünde çağrı geliyordu. zaten bunun üzerine fethi bey ve yöneticiler izmir’e gitmeye karar verirler. limana yaklaşırken coşkun bir kalabalığın onları beklediğini görürler. yolda aldıkları haberden ötürü biraz tedirgin biçimde yaklaşırlar. halk fethi beyi büyük sevgiyle karışılar. ertesi gün mitingden önce bazı provokasyonlar yapılır. olayın çapı büyür. scf’nin seçimlerde çok fazla oy aldığı ortaya çıkınca chf baskısını arttırır ve mecliste şiddetli tartışmalar yaşanır. gazi tarafsızlığını korumaz ve eski partisi chf’yi desteklediğini ilan eder ve scf bunun üzerine kendi kendini fesheder. daha sonra 15 yıl sürecek bir tek parti dönemi başlar.

    edit: imla
  • mustafa kemal atatürk iç ve dış basında kendisine yapılan "diktatör" eleştirilerinden kurtulmak, ismet inönü'nün güçlenmesini yavaşlatmak ve alternatifi olduğunu göstermek, ülke gündemini değiştirerek dünya ekomik krizinin gündemde gerilemesini sağlamak ve çok partili hayata geçiş nedeniyle yeni bir parti kurmaya karar verdi. partinin başına geçecek kişinin ismet paşaya muhalif ve kendisine ise muhalif olmayan biri olmasını istiyordu. bu aşamada aklına gelen ilk isim fethi okyar olmuştu.

    atatürk fethi okyar'a bu işi teklif etti. fethi okyar reddetti. atatürk ısrar etti. fethi okyar kabul etti.

    fethi bey, kabul ederken atatürk'e chf ve scf'ye eşit uzaklıkta olmasını şart koştu. atatürk de buna karşın ne olursa olsun kendisinin cumhurbaşkanı olarak kalması şartını koştu.

    böylelikle istenen parti kuruldu fakat bu parti mecliste temsil edilmediği için istenen muhalefeti yapamıyordu. ve genel seçimlere 1 sene vardı. scf'nin mecliste temsil edilmesi için chf gümüşhane milletvekili macaristana elçi olarak atandı (!) ve bu bölgede seçim yapıldı. fethi okyar meclise girdi. daha sonra atatürkün isteğiyle 70 kişinin scf'ye geçmesine karar verildi. fakat kimse geçmeyi kabul etmedi. yoğun baskılar sonucunda chp'nin ortak özellikleri yaşlı ve zengin olmak olan(yani biz zaten yaşayacağımızı yaşadık, vatan sağolsun diyen) 3 milletvekili scfye geçti. bu milletvekilleri milli şair m. emin yurdakul, süreyya sinemasının kurucusu süreyya paşa ve ahmet ağaoğluydu.

    fethi bey izmir'e bir gezi düzenledi. izmir meydanında 50.000 kişi toplandı. bu durumu öğrenen fethi bey telaşa kapıldı ve geri dönmek istediyse de sonradan vazgeçti. olaylar büyüdü. izmirde chf ve devlet binalarına saldırıldı. bunun üzerine atatürk bu olayı ve katılanları kınayan bir genelge yayınladı. chp ankarada bir yürüyüş organize etti. genelge destekli mitinge 100.000 kişi katıldı.

    yapılan yerel seçimlerde türkiyede 472 bölgede chf, 30 bölgede ise scf seçimleri kazandı. chf daha başarılı görünse de scf sadece 32 yerde aday göstermişti dersek asıl başarılı olan parti görülecektir.

    bunun üzerine atatürk adalet agaoglu'na "artık scf'ye karşı cephe almak ve mücadele etmek zorundayım" demiştir. adalet agaoğlu bu durumu fethi beye bildirmiş ve parti verilen ani bir dilekçeyle tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştır.

    en fazla 13 üyesi olan bu parti adnan menderes'in siyasete atıldığı partidir ayrıca.

    edit: agaogullarını karıştırmışım. allahtan myresort dememişim.
    thnx: alkolikfedai
  • fethi okyar anılarında 1930 yılında yapılan belediye seçimleri için şöyle demektedir;

    'belediye seçimlerini aslında katıldığımız her yerde (30 civarı) sf kazanmıştı. halk fıkrası beklenmeyen şekilde yenilmişti. bunu karşımızdakiler istisnasız biliyordu. bu şartlar altında yaklaşan gelen seçimlerde tbmm'de de hf'nin iktidardan düşeceği gün gibi aşikar idi. neticeler, en çok gazi üzerinden tesir yapmıştı zannederim.' s. 514

    sanırım bu başarı partinin kapatılmasının en büyük sebebirdir.
  • bu partinin, kurulum aşamasının ve sonrasının, taşradaki etkileri için tarık buğra'nın yağmur beklerken'ini, şehirdeki etkileri için de kemal tahir'in yol ayrımı'nı okumalı.
  • şevket süreyya aydemir serbest fırkanın kurulmasını ‘garip bir particilik oyunu’ olarak tanımlıyor ve muhalefet partisinin, iktidar tarafından kurulmasını şu şekilde değerlendiriyor:

    ‘bir muhalefet partisi olarak karşı fırka başkanının ( mustafa kemal) emri ile kurulan, karşı fıkranın bir kanadını teşkil edecek olan, karşı taraf başkanının (fethi okyar) iktidar partisi (chf) ile müştereken yöneteceği, parası karşı tarafça verilen, üyeleri karşı taraftan ayrılan ve gerek iktidar, gerekse muhalefet adayları aynı elden tayin edilen, hatta ileride ‘sağ mı sol mu olacağı hemüz bilinmeyen’ siyasi parti tecrübesi.’
  • serbest laik cumhuriyet partisinin kuruluşu mustafa kemal ile fethi okyar'ın ortak fikridir. partiye geçecek insanlar, maddi destek konusunda mustafa kemal yardımcı olmuş.

    bunun sebebiyse, mustafa kemal'in gençlikten beri hayalini kurduğu rejimin demokratik cumhuriyet olduğunu söylemesidir.

    hızla örgütlenen serbest cumhuriyeti fırkasının yurt gezisine gitmesini teşvik eden de mustafa kemal'dir, bir taşkınlık söz konusu olursa diye, izmir gezisine korumayla fethi bey gitmiştir. halbuki olaylar mustafa kemal'in tahmin ettiğinden farklı boyutta gelişecektir.

    ne ismet inönü ne de chp ve bürokrasi, bu partiyi ve mustafa kemal'in tutumunu beğenmeyecekler, mahmut esat bozkurt izmir'e nedense önceden gidecektir. oradan mustafa kemal'e telgraf çekerek fethi bey'in izmir'e gelmemesinin daha güvenli olacağını bildirecektir.

    fethi bey, daha karaya çıkmaya çalışırken yerel devlet güçlerince engellenecek, konuşturulmayacak. atatürk'e telgraf çekmesine vali engel olacak. sonunda telgraf yollanınca, atatürk'ten "o konuşmayı yapacaksın, sana da yardım edecekler" cevabı alacaktır. bu şekilde bir iki gün sonra onbinlerce kişiye fethi bey söylev verecektir.

    bu sırada da halk chp binalarını kolluk güçlerinden gördükleri kötü muamele sonucu taşlamakta ve gazi yine bizi kurtarıyor diyerek fethi bey'i sevinç içinde karşılamaktadır. mahmut esat bozkurt, izmir valisi, fethi okyar'ın birbirini tutumayan iddiaları karşısında, kazım özalp izmir'e yollanıyor. o, hepsinin birbirleri hakkındaki yorumlarını ortaya koyuyor, çıkan tartışmayı da tutanak tutup olanı ankara'ya mustafa kemal'e bildiriyor.

    atatürk'ün fethi okyar'a göre görüşleri şunlardır:

    "bugünkü manzaramız aşağı yukarı bir diktatör manzarasıdır. vakıa bir meclis vardır, fakat içte ve dışta bize diktatörlük şeklinde bakıyorlar.

    geçen sene ankara'yı ziyaret eden alman muharrirlerinden emil ludwig bana idare şeklimiz hakkında tuhaf sorular sormuş ve diktatörlüğümüze kanaat getirmiş ve yazmıştır.

    halbuki ben cumhuriyeti şahsi menfaatim için yapmadım. hepimiz faniyiz. ben öldükten sonra arkamda kalacak müessese bir istibdat müessesidir. bense millete miras olarak bir istibdat müessesssi bırakmak ve tarihe o surette geçmek istemiyorum.

    bütün müşküllere katlanacağız. sizin dostluğunuza, ahlakınıza itimadım vardır. mesele memlekette cumhuriyetin şahısların hayatına bağlı kalmayarak kökleşmesidir."

    serbest cumhuriyet fırkasının belediye seçimlerine girmesine yine gazi tam destek verecektir. ve seçimlerdeki oy saymama, seçmen engelleme gibi vukuatların sonunda bizim parti kazanıyor diyen soyak'a "hayır kazanan jandarmadır" diyerek cevap verecektir.

    iş belediye seçimlerinden sonra iyice ciddiyete binecek ve mustafa kemal'in fethi bey'e verdiği destek sonucu, chpliler "ya bizim partinin başkanısın ya da değilsin. başkanımızsan bize destek vereceksin, vermezsen kendimize yeni reis seçeriz" şeklinde mustafa kemal'i tehdide başvuracaklardır.

    bu dönemdeki bazı muhalif gazeteler de bu durum karşısında mustafa kemal'i başvekillik ve cumhurbaşkanlığını birleştirmeye çağırıyorlardı. bunu da mustafa kemal reddetmiştir.

    scf kurucuları, gördükleri baskı karşısında, siyasetten çekilmek istemeye başlayacaklar. ahmet ağaoğlu'na mustafa kemal'in cevabı, "asıl o zaman benim siyasetimin karşısındasınız demektir. siz muhalefet partisi görevini vatan için yapıyorsunuz, oylamada usulsüzlüklerin üstesinden gelinir." cevabı alacaklardır.

    yunus nadi, başta muhalefet partisini hoş karşılayan bir yazı yazsa da sonradan
    "cumhuriyete ve devrimlerine göz kulak olmak ve onları korumak cumhurbaşkanının sadece öylesine bir görevi değil, kanuni bir sorumluluğudur. eğer bunlara dikkat etmezse, cumhurbaşkanının yegane suç olarak vatana ihanetle itham olabileceği anayasada açıktır" diyecektir.*

    bu baskılar ve tepkiler sonucu, fethi okyar'ın partiyi kapatma kararına mustafa kemal kızacaktır, ve istiyorsa partiden ayrılabileceğini ama partiyi kapatmamasını isteyecektir.

    buna karşın, chp'nin pek muhalefet varlığı isteği yoktur. recep peker, belediye seçimlerindeki hile ve baskıya karşı mecliste konuşma yapan mustafa kemal'in yüzüne gerekirse size karşı da direniriz diyecektir. bu şekilde mustafa kemal partiler üstü konumunu koruyamayacak ve bitaraflığı bırakacak olsa da, siyaset serbestliği için güvence vermeye devam edecektir. yine de serbest parti, mustafa kemal'in ısrarlarına rağmen kurucularınca kapatılacaktır.

    bunun sonucunda memlekette tek parti yönetimi devam edecek ve mustafa kemal, kendisine zorluk çıkaranların, yunus nadi, recep peker ve sonunda inönü'nün hakkından zamanla gelecektir. ama demokrasi fırsatı kaçırılmıştır bir kere.

    edit: * bu yazının, mustafa kemal atatürk tarafından bilerek yazdırıldığı iddiası kaynaksız bir şekilde anılardan birinde geçiyor.
  • gazi pasa'nin yillik iznini gecirmek icin turkiye ye gelen yakin arkadasi paris buyukelcisi fethi (okyar) beye biraz da emri vaki bir sekilde kurdurdugu omru sadece 3 ay 10 gun olabilmis firka.

    fethi bey bu partinin chf nin kendi icinden kurulmasi gerektigini onerse de gazi pasa ismet bey'in buna yanasmadigini soylemesi uzerine teklifi kabul etmistir. bunun uzerine fethi bey120 milletvekili istemis
    ismet bey den sadece 50 milletvekili veririz cevabini almistir. sonunda hep araci olacagini soyleyen gazi pasa ilk araciligini yapmis ve 70 milletvekilinde anlasilmistir.

    chf den alinan bu milletvekilleri genellikle ismet bey'le problem yasayanlardan secilmistir. buna ragmen parti degistirmek istemeyenler arasindan da fethi beyin bu yeni firkasina kaydirilanlar olmustur.

    sonra artik halk nasil bir doluysa kisa sure icinde cok buyuk kitlelere ulasmistir bu firka. olaylar buyumus chf binalari taslanmistir fethi bey'in bir mitinginde.

    yapilan ilk belediye secimlerinde chf nin secim yolsuzlugu yaptigi iddialarina ile birlikte scf 572 secim bolgesinden 31 inde basarili olmustur.

    zamanla artan bu gucu durdurmak zorunda hisseden chf turlu yollari deneyerek gazi pasa'yi yanlarina cekmeye calismistir ve yanlis haberlerle bunu basarmistir da.

    gazi pasa'nin destegini kaybettigini anlayan fethi beye ise sadece bu firkayi kapatmak kalmistir.
  • serbest cumhuriyet fırkası'nın kurulmasına karar verildiği dönemde (1930 yazı) cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürk, yalova'da afet inan'a tutturduğu notlarda bu fırkanın kuruluş amacını şöyle açıklamıştır:

    ''... siyasi kurumların değişmesine örnek olarak bu günün bir hadisesini de tahlil edebiliriz. malum olan sebepler ve etkenlerin tesiri altında, türkiye cumhuriyeti kuruldu. müdafaa-i hukuk cemiyeti esas olmak üzere siyasi bir fırka vücuda geldi (cumhuriyet halk fırkası). bu fırkanın karşısında teşkil edilmek istenilen bazı siyasi zümreler, cumhuriyetçilik ruhunu sahip olmadıklarından yaşam hakkı bulamadılar. chf memlekette tek kaldı. büyük millet meclisi'nin genel kurulu, bu fırka mensuplarından ibaret oldu. reisicumhur ve hükümet ricali bu fırkanın erkânından ve bu fırka mebuslar heyeti'nin seçtiği ve güvendiği zatlar oldu. reisicumhurun ve onun fırkası olan chf'nin esas prensipleri ve bu prensipler icabını uygulayan bugünkü hükümet, cumhuriyet temelini sağlamlaştıracak vasıflarda ve niteliklerdedir. bunun böyle olduğu senelerden beri görülen tavr-ı hareket ve eserlerden kolaylıkla anlaşılabilir. özellikle reisicumhurun açıkça belirgin olan ideali ve değişmez olduğu anlaşılan karakteri bu hususta güvene layık teminattır. fakat bu vaziyetin devamından hatıra gelen ve görülen mühim sakıncalar vardır. ilk söylenebilecek sakınca, meclis yalnız bir fırka mensuplarından olunca, o fırkanın iktidar mevkiinde tuttuğu hükümetin icraatının kafi derecede münakaşa ve eleştirilmemiş olmasıdır. bu eksiklik iki sebepten kaynaklanabilir.

    1- meclis'in kendi fırkasından olan reisicumhur ve onun seçtiği başvekil ve arkadaşlarına çok güveni olabilir. bu sebeple meclis'ten geçen ve geçmeyen işleri uzun uzadıya incelemeye lüzum görmeyebilirler.

    2- aynı fırka arkadaşı olmak, arkadaşlıkta lüzumsuz ve zararlı bir hassasiyet uyandırabilir. eleştiriyle birbirini gücendirmemek gibi bir kötülük uyanabilir.

    bunlardan başka sebepler de eklenebilir; yavaş yavaş hükümet ve onu seçen reisicumhur, meclis'ten aldıkları ve bazı mühim ve heyecan verici hadiseler münasebetiyle alabilecekleri yetkileri eleştirisiz uygulamaya alışırlar. bu hal gelenek derecesinde kökleşebilir.

    ... az eleştirili veya eleştirisiz iş görmek, her hareketi eleştiri göreceğini düşünerek hareket etmekten daha kolaydır; zamanla bu vaziyetin nasıl bir şekil alacağını kestirmek güçtür.

    devlet başkanlığına gelen zat, bilhassa muktedir, faal olur, devlet ve millete kendi şahsına sevgi ve takdir kazandıracak büyük hizmetler yaparsa, görünürde meclis vaziyetine ve cumhuriyet şekline gayet hürmetkâr ve itaatkâr görünürse, tehlike büyür. istenmediği halde devletin hakikatte niteliği değişebilir. bu yeni niteliğin yeni ismini takınması zaman meselesi olur. işte, bu esaslı mütalaayı irdelemeden dolayıdır ki, reisicumhurun uygun görmesi ve teşvikiyle olduğu anlaşılan yeni bir fırka, serbest cumhuriyet fırkası kurulmuş bulunuyor. temiz fikirler etrafında kurulan ve doğal bir surete cumhuriyet temeli üstünde yükselecek olan bu fırkanın mevcudiyeti, hatıra gelen sakıncaların oluşmaması için esaslı bir tedbirdir. memlekette chf ve scf birbirini kontrol edecek, birbirinin fikirleri, niyetleri, hareketleri hakkında kamuoyunu aydınlatacaktır. bu sayede şahsi yetkilere dayanarak, şahsi hareketler milletin gözü önünde bulundurulacaktır. milletin şahıslara, kendini unutacak ve kendini kaptıracak kadar tutkun olması, iyi netice vermez. bunun tarihte örnekleri çoktur...'' tutulan not roma imparatoru augustus döneminden verilen örnekle bitmektedir.

    kaynak:
    + afet inan - atatürk hakkında hatıralar ve belgeler - türkiye iş bankası kültür yayınları - eylül 2020.
hesabın var mı? giriş yap