• japonlar bizim harakiri dedigimiz seye seppuku derler cunku harakiri karin desmek anlamina gelir. bu da biraz kaba bir tabirdir...
  • harakiri adıyla da bilinen, 1962 yapımı masaki kobayashi filmi. başrolünde tatsuya nakadai var. cannes'da jüri özel ödülü kazanmışlığı var.

    17. yüzyıl japonya'sında savaş yılları geride kalınca samuraylar da işsiz kalmıştır. monarşik düzenin öğüttüğü ronin'ler, barış zamanında birer posa olarak görülmekte ve birer birer harakiri yapmaktadırlar. hatta açlık yüzünden onurlarından bile vazgeçip, otorite sahiplerinden para istemekte ve aksi taktirde kapılarının önünde harakiri yapmakla tehdit etmektedirler. böyle bir ortamda yine eski bir samuray olan hanshiro, yerel bir lordun huzuruna çıkar ve seppuku töreni için izin ister...

    erken dönem japonların sinematografi olayını yemiş bitirmiş olduklarını bir kez daha görüyoruz. bunun da ötesinde film resmen siyasi otoritenin karnını deşip bütün o kokuşmuş organlarını onurlu beyaz samuray kostümünün üzerine akıtıyor. daha ne diyim.

    ayrıca o sıralar 32 yaşındaki tatsuya nakadai filmde 50 yaşlarında gözükmeyi başarmıştır.
  • --- spoiler ---

    bu filmin en etkileyici sahnesi, kuşkusuz tatsuya nakadai'nin damadı rolündeki gencin seppuku yaparken bambu kılıç kullanmak zorunda kalması ve kılıcı birkaç deneme sonunda vücuduna zorlukla saplayabilmesidir. çünkü kendi kılıcını oğlunun iyileşmesi adına para bulabilmek için satmıştır.

    --- spoiler ---
  • seppuku sonu harakiri ile tamamlanacak olan torenin adi dir. japonlarin diger sanatlarinda oldugu gibi bunu da bir toren veya bir ahenk ve uyum icinde olmalidir.
  • insana dair anlatılagelmiş en güzel hikayelerden biridir. 1962 yılında japonya'nın bağrından kopmuş da gelmiş bu filmde, hem dillere pelesenk olmuş samuray onurunu hem otoritenin keyfi ve zalimane yönetimini hem de muhteşem bir intikam hikayesini izleriz. bunların hepsi öylesine güzel bir kurgu ile anlatılır ki film bittiğinde filmi ayakta alkışlamak istersiniz.

    film, 1600 yılında doğu ve batı klanları arasında gerçekleşen sekigahara muharebesi sonrasını anlatmaktadır. bu büyük iç savaşta binlerce insan hayatını kaybetmiş ve bu korkunç savaş ortamında haliyle samurayların kıymeti artmıştır. binlerce samuray istedikleri klana girip, istedikleri ücrette hem savaşıp hem de hayatlarını sürdürmeyi başarmışlardır. ancak ne olduysa barışın gelmesiyle olur. savaş zamanı el üstünde tutulan ve hiçbir şekilde aç kalmayan samuraylar barışın gelmesiyle birlikte ortada kalakalırlar. hem esen barış rüzgarı hem de eriyip yok olan klanlar yüzünden binlerce samuray aç bitap yollara düşer.

    önlerinde iki yol vardır. ya onları kabul edecek başka bir klan bulacak ya da onurlarıyla bu hayattan ayrılacaklardır. elbette bunun için de bir otorite sahibinin büyük evinin avlusunda seppuku töreni için izin istemek zorundadırlar. fakat burada şöyle bir hile söz konusudur. bazı samuraylar gerçekten seppuku yapmak için otorite sahibinden izin isterken; bazıları otoritenin kendilerine acıyıp onları himayesi altına almasını ya da en kötü ihtimalle para verip onları yollamasını beklemektedir. çünkü kimse kendi evinde onurlu bir samurayın kanını akıtmasını istememektedir.

    peki hem otoriteden para kopartıp hem de seppuku yapmaktan kurtulan samurayların sayısı artarsa ne olacaktır? bunu duyan her çaresiz samuray otoritenin kapısına koşmayacak mıdır? peki bunun üzerine yalan söyleyenle söylemeyen nasıl ayırt edilecektir? ya da her şeyden önce sormamız gereken başka bir soruyu soralım. çaresiz kalmış bir insanın onurlu olup olmadığına rahatı yerinde, güç sahibi biri karar verebilir mi? verebiliyorsa onur bunun neresinde?

    ve bir gün hanshiro tsugumo adında orta yaşlı bir samuray otoritenin kapısı önünde bitiverir. tek bir isteği vardır. o da seppuku yaparak kendi canına kıymak. ve hikayemiz başlar.
  • kimi zaman, samurayın onuru kendi hatası yüzünden ya da elde olmayan sebeplerden zedelendiğinde ve bazen kimi daha seyrek görülen sebeplerle samurayın gerçekleştirdiği kendini öldürme seremonisi. harakiri aslolarak batı icadı bir kelime gibi görülmekle beraber ashigarular (aşağı sınıf savaşçılar) intihar ettiğinde buna seppuku değil harakiri dendiği de tarafımdan duyulmuştur

    seppuku gerekli hazırlk ve meditasyon sonrası samurayın dualarını etmesi ve ayrılık şiirini yazmasıyla nihayete yaklaşır. en sonda samuray tantosunu alır ve karnın sol tarafına hızla saplar. ardından karnı sağa doğru yarar ve son olarak yukarı doğru kıvırarak ve şiddetle bastırarak diyaframı da parçalar. hareket büyük l harfini bir miktar andırır. bu anda kaishakunin son darbeyi vurup samurayın başını uçurur. bu stil ilk seppukuyu gerçekleştiren samuraydan miras kalmış ve yüzyıllarca uygulanmış bir stildir.

    seppuku kimi zaman (özellikle savaş alanında zaman kısıtı olduğunda vs..) farklı şekillerde de gerçekleşebilir. (örnek; bir samurayın savaşta at üzerindeyken kendi kafasını uçurmasıdır ki hiç unutulmamıştır, nasıl ya denilesidir) buna yine seppuku denilip denilmeyeceği tartışmalıdır.

    seppuku samurayın son sığınağıdır. bushidonun ayrılmaz bir parçasıdır.

    (bkz: bushido)
    (bkz: samuray)
    (bkz: kenjutsu)
  • tatsuya nakadai' nin tanrılara yaraşır oyunculuğu ve toru takemitsu' nun sarsıcı müzikleri ile taçlanan masaki kobayashi filmi. üstad kobayashi 1967 yılında çekeceği jôi-uchi hairyô tsuma shimatsu gibi bu filmde de samuray dünyasının üzerindeki kahramanlık örtüsünü kaldırıp alttaki feodal çöplüğü gösteriyor.

    masaki kobayashi çağdaşı kenji mizoguchi gibi anlatacak hikayesi (işin ilginci shakespeare hikayesi değil bu hikayeler) olan ve bu hikayeyi dolandırmadan , birbirinin peşi sıra gelen ağır şamarlar ile anlatan bir yönetmen . dönem olarak büyük çalkantılar çağı 17. yy ' ı seçen yönetmen türe yabancı olanların the last samurai adlı süprüntü ile tanıdıkları - oryantalist/amerikalı/sahte duyarlılık ile bir nevi kızılderili kabilesi naifliğinde (gerçi o kızılderili imgesi bile sağolsunlar amerikalıların eseri) aktarılan- samuray yaşamının aslında ince işlenmiş örgütlü/bürokratik dişliler arasında sıkışmış insanların hikayesi olduğunu gösteriyor.

    filmin daha yazıları yazarken ilk 4 dakikada gördüğümüz boş savaşçı zırhı ve ronin' in sarayın tüm görkemi ve boş koridorların ağırlığı karşısında boğulmuş hali ile bunların üzerine nora inu' daki gibi kasvet dolu sıcaklar eklenince bu sıkışma ve çaresizlik halini tüm vucudunuzda/ruhunuzda hissediyorsunuz.
    http://www.youtube.com/watch?v=mrxjc2rdias

    spoiler batağına düşmemek için daha fazla uzatmayayım. süslü yaldızları kaldırıp alttaki çürümüş tahtaya bakma fikri sizi heyecanlandırıyorsa, seppuku ve jôi-uchi hairyô tsuma shimatsu adlı filmleri izleyip masaki kobayashi ile tanışın. zaten bu filmleri seyrederseniz şeytan sizi kaneto shindo, kenji mizoguchi, yasujiro ozu, kihachi okamoto gibi yönetmenleri izlemeniz için dürtecektir.
  • 10 numara klasik sinema örneği. japon sinema klişelerinden ziyade zamanının ilerisinde, hatta zamanın ötesinde bir anlatım dili var filmin. hikayenin yavaş yavaş çözülmesi, finale doğru bütün olayların bağlanması, sonunda takınılan gerçekçi tavır dönemin samuray temalı filmlerinden ayrılıyor. tabi filmin samuray gururu denen nanenin ipliğini pazara çıkarması da önemli, bizim "japon bakan intihar etmiş burada halbuki şöyle şöyle yapıyorlar"cılara da ders olsun. bu arada filmin yönetmenlik kalitesi bir yana, özellik tatsuya nakadai'nin oyunu çok acayip. gördüğüm en iyi performansı bu filmde vermiş. ek olarak yoji yamada'nın masaki kobayashi'den ne kadar etkilendiğinin joi uchi hairyo tsuma shimatsu ile beraber kanıtı bu film, bakınız kılıcını satıp bambu katana ile gururunu korumaya çalışan fakir samuray modeli.

    --- spoiler ---
    bu arada motome seppuku için zorlandığında 1-2 gün izin isterken eminim herkes içinden "hade leeen kaçıp gelmicen bi daha di mi" demiştir, filmin sonunda izleyiciyi bu düşüncesinden dolayı kötü hissettirmeyi becerebilmesini de es geçmemek lazım.
    --- spoiler ---
  • --- ağır ve felsefi spoiler ---

    samurayların, ortadaki yalanın (yani 3 ileri gelen samurayın topuzlarının kesilmesi ve buna hastalık bahanesi uydurulması) ortaya çıkmasına rağmen, efendilerine/danışmana şöyle bir kuşkuyla bakmak yerine "hüloğğ" diyerek ortadaki doğruları söyleyen samuray parçasına saldırmasını izledik.

    ana fikir: ahlak-erdem ile günlük yaşam-çıkarlar arasındaki çatışmada insanın sıklıkla riyakarlığa kayması mümkün. çok onurlu ahlaklı dediğimiz kişiler-kurumlar da bu riyadan münezzeh değil.

    ayrıca filmin başlarında harakiri için gelen genç samurayın para için rol yaptığını hissedince karnının deşilmesine "haketmişti kolpacı " diyerek pek üzülmedik, sonra gerçek karşısında kendi vahşiliğimize üzüldük..yönetmenin hoş bir numarasıydı...
    --- spoiler ---
  • seppuku bir haktır. bazı durumlarda yapılmasına izin verilmez ve samurai adi bir şekilde idam edilir. seppuku yapmasına izin verilen samurai şanslı bir samurai'dır, yüzünde acı bir gülümseme ile yaşamı boyunca kavuşmayı arzuladığı ölümü kucaklar...
hesabın var mı? giriş yap