• harari-hayvanlardan tanrılara sapiens, chris harman-dünya halklarının tarihi ve paul sweezy-feodalizmden kapitalizme geçiş kitaplarını okudum ve bu konuda şöyle bir yorum geliştirdim:

    semavi dinler insanoğlunun tarımsal üretime dayalı yaşam biçimine geçmesiyle ortaya çıkmıştır.

    avcılık toplayıcılıkla yaşayan ve bu şekilde de kendi emeğini, üretkenliğini, çabasını kazandığı yiyecekle somutlaştırabilen insan için tanrı, gündelik hayatta yaşadığı tecrübelerden ibaretti. doğa olayları ilk çağ insanları için birer tanrı figürü olarak kaldı ve en önemlisi bu düşünce yapısı, tanrının insana ne kadar "yakın" olduğunu gösteriyordu.

    ancak tarımsal üretime geçişle birlikte insanlar emek vererek ürettiği şeylerden uzaklaştılar, çünkü demirin kullanılmasıyla tarımsal üretim arttı ve bir toplulukta yaşayan bireyler ürettiklerini saklamak ve gelecek günler için stok yapmak ihtiyacı hissetti. üretilen besinler stoklandıkça bu gıda maddelerini denetleyen, saklayan ve saklandığı yerde görevli olan insanlar zamanla üretici halkın üzerinde denetim kurmaya başladı ve sınıf toplumunun ilk temellerini attı.tarım işçileri kendi emeğine ve üretkenliğine yabancılaşmaya başladılar. tarımla uğraşanlar artık kendileri için değil, ilkçağlarda besin stoğunun olduğu yerlerdeki depoları doldurmak için üretim yapıyorlardı. zamanla bu üretim yerleri tapınaklara evrildi, orada çalışanlar da diğerlerinden daha önemli insanlar olmaya başladılar. yine aynı dönemde bu tapınakta görevli olan insanların rahibe veya din adamı olarak ortaya çıkması tesadüf değildir.

    tarımsal üretim ve onun getirdiği ürünleri depolama ihtyicıyla beraber insanlar, kendi emeklerine yabancılaştı, denetim ve baskının altında ezildiler. kendilerinin yetersiz, asıl önemli olanın yiyeceklerin depolandığı, orada çalışan görevlilerce bir iktidar haline getirilen tapınaklar olduğu bir ortamda tanrı inancı da kökten değişime uğradı.

    kendisinden uzaklaşan insanın tanrıyı da uzaklaştırdığını ve aynı şekilde özel mülkiyet ortaya çıktıkça tanrının da bencilleştiğini, tekleştiğini ve ulaşılmaz olduğunu görüyoruz. şüphesiz tanrı inancının çok kısa zaman içinde böylesine bir değişik göstermesini, insanların değişiminden ayrı tutamayız. insan becilleştikçe tanrı da bencilleşti, kendi değerini somutlaştıramayan ve böylece önemsizliğini kabul etmek zorunda kalan insan tanrıyı da kendisinden uzaklaştırmaya başladı. kendilerine uygulanan şiddetin boyutu arttıkça tanrının da şiddeti arttı. insan ne kadar küçüldü, tanrı o kadar büyüdü ve tekleşti. şüphesiz bu olay, atalarımızın kendi ezilmişliklerini bir nebze olsun teselliyle unutma çabasından başka bir şey değildi.

    günümüzde en zayıf insanların dine sarılması bundan yüz yıllar önce yaşamış atalarımızın hayatıyla
    benzerlik gösterir. semavi dinlerin oluşum süreci budur.
  • bugün yine onlarca can almış şey.
    gerçi can almadığı gün yok, sadece bu sefer kanıksadığımızın dışında bir şekilde olduğu için dikkatimizi daha bir çekti. yoksa binlerce yıldır değişen bir şey yok.
  • semitik dinler de denilebilir kanaatimce.
    buradaki "sema" nın "gök" anlamında olması ve heryerde olan allah' ın dinlerinin semavi, yani göksel olması bana garip göründüğü için bu "semavi" nin etimolojik olarak "semitik" ile ilişkili olabileceğini düşünmeden edemiyorum.
  • insanlığın şunlardan kurtulduğu gün dünya daha yaşanır bir yer olacak eminim.
  • nedense, adem den onceki insan siniflarindan ( turlerinden, neanderthal, homo sapiens, vs vs ) onlarin gunahindan sevabindan, cennetinden, cehenneminden hic bahsetmeyen dinlerdir. ve tas devrine baktigimizda onlarin hayvan olmadiklari asikar.

    kutsal kitaplarin emirlerinin ulasmadigi, amazonlarda yasayan yerliler ve henuz modern dunya ile irtibatta bulunanamis uzak dogu tropiginin yerlilerinden de hic bahsetmez. ve bu insanlar adem den gelmedir. ciplak gezerler, pece takmayi, dine gore ortunmeyi bilmiyorlar. eger peygamber gittiyse de, onlar ortunme emrine kulak asmiyorlarsa bileyiz tabii ki, bunlarin da olunce nere gidecegi, ne tur hesaba tabi tutulacagi belli degil.

    modern hayatta yasayan ve fakat beyin zedelenmesi geciren her seyi bilmese de duygusal dunyasinin zenginligi gayet guzel yansitan insanlarin da akibetinden bahsetmezler.
  • geçenlerde eve usta çağırdım.
    usta banyoyu kırıp tekrar yapacak. yaklaşık 1 haftalık bir iş. anahtarı verdim çıktım.

    evde de heykeller var. kimi duvara asılı kimi masanın ayağı. heykeller de roma ve antik yunan heykelleri hep.

    eve bi gittim usta evin ortasında namaz kılıyor. benim heykeller gitmiş.
    baktım bir köşede toplanmışlar, üstleri örtülmüş yarı şeffaf bir muşamba ile.

    2.000 yıl sonra iskenderiyenin ateşe verilişinin mini bir tekrarını benim evde yaşadık resmen.

    adam inancına göre toplamış koymuş kenara. birşey diyemiyorsun tabi, inanç bu.
    inançta abi 21.yüzyıldayız ya.. bir heykel yani.
    basit bir obje. ağacı oyup kalıp yapıp içine alçı döküyorsun, bu kadar basit yani. günah münah diyerek böyle triplere girilmesi..

    işte bu ve buna benzer saçmalıklar yüzünden çok sıkı bir semavi din karşıtı oldum.

    "keskinliklerden arınmak, sakinleşmek, medite olmak" gibi mutlu ve sakinlik aşılayıcı eylemleri yapıp, pamuk gibi bir insana dönüşsem bile içimdeki bu karşıtlığım asla törpülenmeyecek.

    aylarca avokado ile besle beni, himalayalarda turuncu bir bez parçası ile ağacın dibinde kıvrılıp meditasyon yapayım, vegan olup huzuru bulayım yine geçmez bu keskinliğim.

    bak düşündükçe geriliyorum mesela; bu semavi dinler, ortaçağda birsürü insanı boş yere öldürmüş.
    yok cadılık diyerek, yok engizisyon mahkemesi diyerek, oraya buraya keşiş gönderip canının istediğini öldürtüp, koca insanlığı cahilliğe bulayıp yüzyıllarca insanlığın gelişiminin önünü kapatıp üstüne bir de haçlı seferleri, cihad gibi saçmalıklar adı altında milyonlarca insanın kanının boşa dökülmesine sebep olmuş.

    bunlar görünen ve doğrudan zararları tabi. bir de görünmeyen zararları var.

    mesela bir babanın kızını kapanmadığı için öldürmesi. namus cinayetlerinin neredeyse tamamı. eşcinsel cinayetleri, baskı nedeniyle intihar eden çocuklar, kadınlar. yani bunları dahil etsek heralde dünya ölüm oranının 4'te 1'inin, cinayet oranının en az yarısının din kaynaklı olduğu sonucuna bile varabiliriz, emin değilim.

    bak biri geldi dedi ki "bu ülkenin ilk defa müslüman lideri olacak."..
    oldu.
    ve seceresini koca bir nesil yoksullukla, fakirlikle ve belkide yakın bir zamanda gerçekleşecek içsavaş veya çatışma ile ödeyecek/ödedi.*
    git bak lübnanda, mısırda ve diğer ülkelerde başa gelen müslümanlar ne yapmış? demokratlar ne yapmış?
    trump'ın iktidarında kimler destek görmüş, neler olmuş bak bakalım..
    tarihe bak. papanın yönettiği avrupanın durumuna bak mesela hep kan, hep ölüm, hep çile.
    cennetten arsa satan uyanıklar mı dersin, sahte peygamberler mi dersin, ne tip kötülük ararsan bu çağda rastlarsın.

    bu saçmalıklar yüzünden 'yahudi' suçlaması altında toplama kampları yapılıp insandan sabun yapıldı daha ne söylenebilir ki?

    semavi dinler adı altında çıkıp kim çığırtkanlık yaptıysa sonu ya çocuk tacizi, ya tecavüz, ya savaş, ya da yok edilişle bitiyor.

    aç bak, salak saçma musevi geleneklerinden kaçan bastırılmış kadın hikayeleri ile dolu heryer. kimbilir bu baskılar yüzünden dünya üzerinde kaç kadın frijit oluyor. kaç kadın intihar ediyor. kaç kadın patolojik bir vakaya dönüşüyor.

    koca koca ekonomileri çökertip, koca koca kültürel birikimleri yok ediyor bu yapı.

    kapalı bi kutu etrafında döndüp, gidip bir de ağlama duvarının önünde salınım hareketi yapıyor adamlar bu çağda. aynı salınım hareketini yüklü bi metale yaptırsa manyetizmayı keşfedecek avel haberi yok. 21.yüzyılda bu nası bi zeka arkadaş.
    yok pazar çan çalalım gelsinler, cuma ezan okuyalım yatıp kalksınlar saçma sapan 10.yüzyıl gelenekleri. adam hala sümerlerden kalma bir gelenekle koyun kesip alnına kanını sürüyor tanrıya adak için. dikkat ettiyseniz bu kesimin 6.000 ve belki de daha fazla yıldır hiç değişmeden aynı yaşam tarzı ile modern dünyanın içinde gizlenerek yaşamaya devam ettiklerini anlayabilirsiniz.

    bak ver papanın ne bileyim mücahitin eline nükleer füze. bak bakalım yarın dünya diye birşey kalıyormu.
  • tdk'ya gore "gökle ilgili, göğe ilişkin" dinlerdir.

    genel kullanim olarak, tek tanrili dinler olarak da nitelendirilir. ya da kendisine kitap gonderilmis dinler de denir.

    ya da ilahi dinler diye de tabir edilir ki, ayni allah'a inanan dinler kastedilir. oysa zaten tek bir allah oldugu dusunuldugunde / iddia edildiginde bu tanim kendi kendini curutur.

    kendisi nasil tarif edilmeye, tanimlanmaya calisilirsa calisilsin semavi dinler, muslumanlarin, islam - hristiyanlik ve yahudilik dinlerinin icinde bulundugu kumeyi ifade etmek icin kullandigi terimdir.

    cunku, diger iki din genelde, bu kriterlere inanmaz, kendilerinden sonra gelen dinleri sapma olarak gorurler.

    muslumanlikta yapilan pratik bir yanlis da, "semavi dinler" tanimi icin kullanilan kriterlere uyan diger bazi dinlerin, semavi olarak kabul edilmeyip sapkinlik olarak gorulmesidir.

    ornegin bahailik, aynen muslumanlik gibi tek tanriya inanip, kendisini muslumanliktan sonra gelen bir din olarak ifade ettigi, muslumanlarin tanimadigi bir adami peygamber olarak kabul edip, ona indirilmis oldugu iddia edilen kitaba inandiklari, yani semavi din olmak icin onceden belirlenmis butun kriterleri yerine getirdigi halde bu sekilde adlandirilmaz.

    ayni sekilde sikhism'de de tek tanri inanci mevcuttur. bu tanrinin elcileri olarak gurular tanimlanir ve kendilerinin takip ettikleri yazili kitaplar vardir. yine bu din de, semavi olarak adlandirilmaz.

    ordekler cogaltilabilir....

    nota bene: bu gorus, o dinlerin mesruiyeti hakkinda bir iddiada bulunmaz. sadece kriterler baz alindiginda ortaya cikan mantik hatasini gosterir.
  • ortadoğu'daki eski halklarının insanlığın son 5000 senesi şekillendiren, bugünkü anayasal düzenin temelini oluşturan, buluşu.
  • inanaları ile din arasında ebeveyn çocuk ilişkisi olan dinlerdir. iyi olan ödüllendirilir; kötü olan cezalandırılır ama tanrı her verici, hep affedicidir.
hesabın var mı? giriş yap