• eğer yalnızca sayılardan oluşan bir kitap yazılabilseydi, doğru olurdu. haklı olurdu. sözlerle söylenen hiçbir şey tam doğru çıkmıyordu. söze dökülen şeyler düzgün durup birbirine uyacağına eğilip bükülüyor, uçup gidiyordu...

    mülksüzler, ursula k. leguin
  • değişik kültürlerde mecaz olarak kullanılan göstergelerdir.

    örneğin 3, 7, 9, 40 rakamlarına genelde esrarlı anlamlar yüklenmiş; uğra ve uğursuzluğa yorulmuştur. mesela 3 ve 7 sayıları arap, hint, çinli, ermeni ve cermenlerde uğurlu sayılırlar. üç sayısının alevi inançlarda da yadsınamayacak önemi vardır. onlar aleviliği "allah+muhammed+ ali"; ahlakın da "elini+belini+ dilini+"muhafaza etmek üzerine bina ederler.

    7 sayısı da aynı şekilde örneğin türk ve taciklerinde asıllarını göstermek için yedi göbeğe kadar saymak adettendir. hatta bugünkü türkçede bile "7 kuşakta..." sözü varlığını hala korur.

    alevilikte ali'nin 7 niteliği vardır. insanın başında yedi delik vardır. gökler, yerler 7 kattır(lahana gibi lan) bir hafta yedi gündür; benim yedi sevgilim var mesela..
  • 12435678
    12535428556
    4555544545
    12458764656546
    4565686486546533
    8748787545
    456488545
    456313485545
    5645632446566+46+4
    335325322235646
    45453111316+5
    4564/5535*5523
    cık...
    sayılardan hiçte güzel şiir olmuyor.
  • sayılar insanın egosuna hizmet eder. bundan dolayı uydurulmuşlardır. iki birden güzel değildir ama bir fazladır. sayılar arasında önemli olan tek şey aralarındaki farkdır. bu da büyüklük küçüklük farkıdır. birbiriyle çarparız böleriz toplarız ve yine sadece bir sayı elde ederiz. sonsuz sayıda olsalar bile hepsinin tek bir özelliği vardır; daha az veya çok olmak.

    en çok kullanılan sayılar yüze kadar olanlardır. bir ile on arasındakilerin ayrı bir önemi vardır. bu sayıların büyüklükleri sadece değerleriyle ölçülmez. mesela bir pozitif en küçük sayı olmasına rağmen birincilik söz konusu olunca en üste çıkar. birçok yarışmada ilk ona girmek diye bir kavram vardır. başarı sadece sayılarla ölçülebilir.

    sayılar kusursuzdur. hesaplamalar hiç yanılmaz. bunun üzerine bütün fizik kuralları inşa edilmiştir. mesela bu sayede yapılan bir evin statik dengesi mükemmele yaklaşabilir. oysa hiç ölçüp biçmeden yükselen ağaçlar da aynı şekilde dengededir. milimetrik bir simetri olması şart değildir bunun için. sayı hesapları aşırıya kaçmış bir titizlik durumunu yaratır. bu da gururun ta kendisidir.

    sayılar hayalidir. hiçbir zaman gerçek olamazlar. nesneleri sayarken somut görünseler de bu bir aldanmacadır. 10=10 iken gerçekte hiçbir 10 elma başka 10 elmaya eşit değildir. hiçbir şeyin tam olarak bir kilo veya bir metre olmayacağı gibi... bütün hesaplar varsayımlar üzerinedir.

    evrende olan herhangi bir şeyin gerçek değerini ancak irrasyonel yanı mantık dışı bir sayı verebilir. pi sayısı bunların içinde en bilinenidir. mantıklı bir sayı değerinin dünya üzerinde bir karşılığı yoktur. bu yüzden onlarla çıkacağımız yolculuk bizi hayatı keşfedecek bir noktaya getiremez.

    özetle, bütün algılarımız değerlerimiz sayılar ve onların oluşturduğu fonksiyonlar üzerine kurulduğu için hayatı sanal haliyle yaşayarak ölüyoruz.
  • kendilerine takılınılmaması gereken kafa karıştırıcı varlıklar. üç boyutsuz, sayısız nicelikte.
  • bir icat mı ? yoksa bir keşif mi ? üzerinde en çok tartışılan konulardan biri bu. doğada zaten var olan bir heykeli toprak altı kazısından dışarı çıkaran fırça mı ? yoksa toprak altına koymadan önce o mermeri yontmak mı ? işlevsel özellikleri basit olmasına rağmen, en zorlu gizemleri çözmeye yarayan mod. aynı zamanda en zor bulmacaların anahtar sözcüğü. en önemli ayrımı bu kullanım alanlarının. biri bilmeceyi çözerken diğeri bulmacayı hazırlıyor. tezatların birlikteliği.

    kısaca; somut objeleri tanımlayan soyut isimler ve başlıklar olarak tanımlanıyor, sayılar. türkçe'de, rakamların etimolojik kökenine ve ortaya çıkışına bakarsak, parmak ile adet göstermeden türetildiği düşünülüyor. bu durum ; sıralama ve sayma sayıları şeklinde zuhur edişi argüman olarak sunuyor. parmakların adetleri gösterme biçiminden ve her parmağın belli sayıları imleyen ortak elemanlarla kesişen bir küme grubuna dahil olduğu fikrinden yola çıkarak, sayıların adlandırılması yapılıyor. örnek olarak; ''üç'' sayısının, ''küç'' yani ''güç'' kelimesinden yola çıkılarak isimlendirildiği düşünülüyor. üçü simgelemede ortak eleman olarak orta parmak gösteriliyor. ve orta parmak gücü simgeleyen bir uzuv olarak algılanıyor eski tarihte. ancak ''dört'' kelimesinin kökenini, yunanca ''tetra'' ve beş kelimesinin kökenini farsça ''penç'' kelimelerine dayandıranlar var.
  • "hayatım boyunca sayılarla uğraştım elbette. bir süre sonra insana her sayının kendine özgü bir kişiliği varmış gibi geliyor. örneğin bir 'on iki', bir 'on üç'ten çok farklı. on iki dimdik, vicdanlı, zeki iken, on üç istediğini elde etmek için gözünü kırpmadan yasaları çiğneyebilen yalnız, karanlık bir karakter. öte yandan on bir, ormanlarda, dağlarda gezinmeye bayılan bir sportmen; on, hep kendine söyleneni yapan, ağırbaşlı ve saf biri; dokuz ise buda misali uzun uzun düşünmeyi seven derin ve gizemli biri."

    paul auster
  • fenikelilerin alfabesinde alfa/alpha öküz imiş ve şekli boynuzlu öküz şekliymiş. beta/beth* evmiş ve şekli eve benzetilebiliyor. gibi ve gibi. bunların bir uzak uzantısı ise piramitin piros + amid bileşimiyle içteki/merkezdeki ateş anlamına gelişi. böylece kabalacıların harflerde, sayılarda, sözcüklerde kutsallık ve gizem aramalarının temelini biraz olsun anladık mı? (bkz: alfabe/@ibisile)

    (bkz: asal sayılar)
    (bkz: mükemmel sayılar)
    (bkz: taksi sayılar)
    (bkz: mersenne sayıları)
    (bkz: fermat sayıları)
    (bkz: genelleştirilmiş fermat sayıları)
    (bkz: carmichael sayıları)
    (bkz: narsistik sayı)
    (bkz: dost sayılar)
    (bkz: arkadaş sayılar)
    (bkz: sevişgen sayılar)
  • trt2'de arada yayınlanan enfes matematik belgeseli/programı. korean mathematical society tarafından hazırlanmış.

    görsel ve basit anlatımı ile insana yeni bakış açıları kazandırabiliyor, yakalarsanız kaçırmayın derim.
  • epsilon yayınları tarafından basılmış rachel ward romanıdır. türkiye'de iki kitabı yayımlanmış** üçüncü kitap infinity'den ise şimdilik haber yoktur.

    kahramanımız jem gözlerine baktığı kişilerin ölecekleri tarihi görebilmektedir. daha konuşmaya başladığı ilk anlardan itibaren sahip olduğu bu yetenek* jem'in devamlı içine kapanık ve yalnız bir hayat sürmesine sebep olmuştur. kendi sınıfından örümcek lakaplı terry'nin ısrarcı yakınlaşmaları sonucunda bu kabuğunu bir nebze olsun kırmış ve kendini ölüm tarihini bile bile birisine kaptırmaya izin vermiştir.

    ilk kitabın piyasadaki romanlara kıyasla biraz kısa olduğunu kabul etmeliyim. 280 sayfa civarındaki kitabı müsait günümde sabah başlayıp akşam bitirdiğim için kitabın özellikle akıcılığı konusunda kesinlikle kefil olabilirim. beklemediğim kadar bol aksiyon ve macera içeren kitap adeta su gibi aktı. ana karakterlerin işlenişinden de oldukça hoşlandığımı söylemeliyim, jem örümcek ve babannesi val hakkında zihnimizde oldukça canlı portreler oluşuyor, bu da karakterleri içselleştirmemizi kolaylaştırıyor.
    ilk kitabın son cümlesiyle ağzımdan dökülen abbooo* nidasına hakim olamıyor ve ikinci kitaba başlama fırsatı bulmayı iple çekiyorum.
    günümüzde geçen demi-fantastik bir macera arayan herkes okusun, pişman olmazsınız.
hesabın var mı? giriş yap