• bakkala cakkala korkusuzca girecek, magazada " su kazagin daha buyuk size i var mi acaba? " diyecek, hatta kelime yabanci dil bilmeyen bir patronla is gorusmesi yapacak kadarini 1 ayda ogrendigim yalniz anasini satiim hala " gittim- geldim-gidiyorum-hadi ben kactim" i cozemedigim dil.

    dunyanin en kolay kelimesi basima bela oldu... "ben gidiyorum" un 10 degisik sekli olur mu yahu? yuruyerek baska, arabayla baska, araba disinda bir vasitayla baska, gidip-doneceksen baska, gidip-donmeyeceksen baska ve bunlarin gecmis-gelecek zaman formatlariyla surdan suraya gidemeyecek hale geldim.

    ya o degil, aksam altida paydos yapip eve gidicem, patrona " izninizle eve gidebilir miyim? " diyemiyorum... yapacagim en ufak bir gramer hatasi soyle sonuclar doguracak ondan korkuyorum ;

    - eve gidebilir miyim ( tek gidis) : senin de ofisinin de allah belasini versin... gidiyorum lan! buraya bi daha doneni siksinler.

    - eve gidebilir miyim ( gidis-donus ) : evet saat oldu sekiz... eve gitmem en az 2 saat ama donmek icin inanilmaz bir istek var icimde.... anlatmam... cok coskun, cok israrci... pantolonu degistirip geliyorum hemen...

    - eve gidebilir miyim ( yuruyerek) : 40 kilometre yurumek isteyen bir ruh hastasiyim... soguk havada uzun uzun yuruyunce, zihnim aciliyor, kafam calisiyor da...

    - eve gidebilir miyim ( arabayla ) : bakma trenle gelip gittigime... ise gireli bir ay oldu ama kasayi patlatmam o kadar uzun surmedi... sen ofiste yokkken sifreyi cozdum, altima araba cektim. saolasiin...

    - eve gidebilir miyim ( trenle ) : bizim ev o kadar buyuk ki ayiptir soylemesi, icine tren girer...

    - eve gidebilir miyim ( bisikletle ) : tren abonmani alacak param bile yok lan allahsiz... maasa zam da pek yakin gorunmuyor... evet pedala verdim kendimi... problem mi var?

    - eve gidebilir miyim ( kapisina kadar ) : hanimla biraz atistik da... oole kapidan bisey lazim mi diyip, girmiyorum iceri... dik kafali, tarz sahibi bir insanim ben...

    - eve gidebilir miyim ( gelebilir miyim le neredeyse ayni ) : kalacak yerim yok... sizden hem insan olarak hem de seksuel olarak cok hoslandim... sana geliiim mi aksam? ne dersin: ;-)

    - eve gidebilir miyim ( ucakla ) : seni deee, memleketini de skiim... gidiyorum lan... gidiyorum!
  • mobil uygulamalar ve youtube aracılığıyla istediğin kadar disiplinli ve azimli bir çalışma rutini geliştir bir kaç ayda rusça olarak kitap okuyacak, belgesel ve film izleyip anlayacak dereceye gelmen mümkün değildir. iyi yiyorlar burada milleti.

    imza: 2011 rus dili ve edebiyatı mezunu. şu an hala rusça kursuna giden bir insan.
  • sovyetler birliği’nden ayrılan devletler ve eski doğu bloğu ülkelerindeki lingua franca konumunu gittikçe kaybetse de, hala slav dillerinin en önemlisi, dünyada en çok konuşulan diller sıralamasının beşincisi ve birleşmiş milletler’in altı resmi dilinden biridir rusça.
    ön- ve son eklerin bolluğu, kelimelerin uzunluğu, isim ve sıfatların hallere göre çekimlerinin karmaşıklığı rus dili ve edebiyatına zenginlik; bu dilin öğrencisinin beyin hücrelerine ise fazladan mesai olarak geri dönmektedir. bolşevik devrimi, kızıl devrim ya da (kasım’da yapılmış olmasına rağmen) ekim devrimi diye de anılan 1917 devrimi, kültürün her öğesine olduğu gibi rus diline de damgasını vurmuştur ve benim burda değinmek istediğim de şahsen daha çok bu etkilerdir:
    kitleleri bilinçlendirmek, okur-yazar oranını yükseltmek adına lenin ve şürekasının ilk yaptığı iş kiril alfabesini daha kolay öğrenilir hale getirmek; kimi harfleri atmak, kimilerinin görünüşünü, kimilerinin de telaffuzunu basitleştirmek olmuştur, ki bugün nostaljik tatlar yaşamak adına pekçok rus’un, dükkanına ya da şirketine bu eski harflerden oluşan isimler vermekte olduğunu belirteyim.
    devrimin dile bir diğer etkisi kendini hitaplarda göstermiştir. bay ve bayan (gaspadin/gaspaja) gibi burjuva işi hitaplar kaldırılmış, yerine özünde “arkadaş” anlamına gelen “tovarişç” kelimesi kullanılmaya başlanmıştır (bizde şahane züğürtler adı altında gösterilmiş pek başarılı jacques deval oyununun adı da batılı kaynaklarda tovarich diye geçer). tovarişç’in yoldaş* anlamına geldiğini sanmak da hatadır bu arada, “yoldaş” sözcüğünün tam tercümesi sputnik’tir ve sputnik sizin de bildiğiniz gibi amerikalıların en mühim uzay üssünün adıdır (komiklikti, en azından çabasıydı).
    devrimin rusça’ya bir başka kıyımı, onu i.k.d.b.d (iğrenç kısaltmalarla dolu bir dil) haline getirmiş olmasıdır. 1984’ün newspeak’inden hiç de farklı olmayan bir şekilde en gereksiz kelimeleri dahi kısaltmışlardır: “okul işçisi” dedikleri ve aslında “öğretmen” demeye çalıştıkları “şkolnyi rabotnik” şkrab olmuş; gizli istihbarat örgülerinin adı vchk (cheka), gpu, ogpu, nkvd, nkgb, kgb (komitet gosudarstvennoy bezopasnosti – devlet güvenliği komitesi) gibi, burda sadece bir örneklem grubunu sayabileceğim kadar değişik harf kombinasyonlarıyla anılmıştır.
    rus şehir ve caddelerinin isimlerinin devlet ideolojisinin elinde yalama olacak kadar sık değiştirildiği de hepimizin malumu bir olgudur. tacikistan’ın başkenti duşanbe’nin bir zamanlar stalinabad olduğunu (“abad” farsça’da şehir anlamına gelmekte; almanca’daki burg ya da rusça’daki grad kelime/soneklerinin muadili olmaktadır; bu bağlamda aşkaabad’ın “aşk şehri”, islamabad’ın ise “islam şehri” demek olduğunu hatırlayıp geçelim); önceleri tsaritsyn olan şehrin uzun yıllar stalingrad diye anıldığını ve destalinization yıllarında volgograd’a evrildiğini; ama tabii ad değiştirme konusunda en ünlü örneğin şimdi sankt peterburg (saint petersburg) adıyla bilinen ve zaten deli petro tarafından bu adla kurulmuş olan, lakin almanca tınısı yüzünden birinci dünya savaşı sırasında petrograd’a, devrim sonrasında ise leningrad’a dönüştürülmüş, 1991 yılında yapılan bir halk oylamasında ise yeniden sankt peterburg adına dönmeye karar vermiş şehir olduğunu bilelim. bugün kimi şehirlerde hoşluk olsun diye yol tabelalarına mekanın bütün eski isimleri yazılmakta, altalta yedi ismin dahi dizilmiş olduğu gözlenebilmektedir. ülkenin adı bile geceden sabaha değiştikten sonra bütün bunlar çok da garipsenmemelidir gerçi herhalde.
    tüm bu değişimlerin içinde beni en fazla eğlendiren ise, devrimin çocuklara konulan adlara yansıyış şeklidir. vladimir lenin kırması vladnen ya da ninel* isimleri ilginçtir hep de, bir zamanlar rus topraklarında teknolojik ilerlemeyi yüceltmek isteyen anne babaları tarafından traktor ya da raketa* adına layık görülmüş çocukların olduğunu bilmek daha ilgi çekicidir fikrimce. esas bir de, biri erkek biri kız olan, ve rev ile lyutsiya adları konulmuş kardeşlerin urban legend olup olmadığından emin olamadığım hikayesi vardır ki, neşe budur: annesi babası bu çocukları çağırırken “rev i lyutsiya” (“i” rus dilinde ve bağlacının ta kendisidir) diye bağırmakta, bu da “devrim” kelimesinin rusça’sı olan “revolyutsiya”yı sabah akşam zikretmeye bahane olmaktadır. gorbaçevli yıllarda çarlık rusya’sına ve özellikle de son romanovlar’a karşı geliştirilen romantik hislerin anastasya, nikolay, pavel, anna gibi romanov hatırası; batı özentisinin ise arnold, dzhonatan, karolina gibi ecnebice isimleri taşıyan bir dizi yumurcağa sebebiyet verdiği de bir başka gerçekliktir (lisede ingilizce’yi daha yeni yeni öğrendiğimiz yıllarda, biraz da problemli olan bir hocamızla ne olduğunu unuttuğum bir konuda konuşur/tartışırken ona “ama bu doğru” demek istemiş, lakin yetersizlikten olacak, “but this is the truth” yerine “but this is the reality” deyivermiş; varoluşsal açıdan ne kadar ağır bir laf sarfettiğimin farkına hocamız (sık sık girdiği için sınıfça hiç yabancılık çekmediğimiz histerivari bir tavır içinde - ve tabii ingilizce) “yaa, demek öyle, demek gerçeklik bu; soru şu aslında, gerçeklik diye bir şey var mıdır, buna ne diyeceksin bakalım ha?!” diye aşırı bir şekilde karşılık verene kadar varmamıştım. bu da rusça başlığının altında eksikliğini uzun süredir hissettiğimiz bir anekdottu gerçekten).
  • berbat türkçesiyle "kitap çevirisi yapabilen" yazar, söz konusu rusça olunca "bir dili öğrenmenin b2 düzeyi demek o dilde ortalama 40 ila 50 bin arasında kelime bilginizin olması demektir, sizi iyi kandırmışlar 1000 kelime ile b1 oldum olaylarına." diyor ve bu arada kendisinin de b2 seviyesinde olduğunu söylüyor.

    aynı yazar aynı gün ingilizce öğrenmek başlığına ise "gramer çalışmak yerine kalıp cümleleri ezber yaparak, kelime tekrarları ve bolca dile kendinizi aşina bırakırsanız öğrenebileceksinizdir.
    dünyanın en basit dili 6 aylık sıkı çalışma ile net b2 olacaksınız." yazıyor.

    dil öğreniminde kelime sayılarına dair uluslararası standartları geçtim, aynı yazar türkçe 40 bin kelime biliyorsa kellemi keserim.
  • hevesli yeni başlayanların en büyük korkusu padejlerdir. ismin halleri yani. öğrenci bunu ilk gördüğünde istisnasız her ismin 10-12 farklı biçime sokulabildiği ve hatta sokulması gerekliliğini yerine göre idrak etmekte dahi zorlanır; bu süreci "ulan o kadar şeyi nasıl öğrenelim, hassirele!" isyanı takip eder...

    gerçek rusça öğrenicileri *ise asıl sorunun bu noktadan sonra başladığını bilenlerdir. padejler önce çok zor gelir; sonra "ee çoğunlukla kurala tabi zaten bu, yapılır lan aslında" denir ama iş aktif olarak dili kullanmaya gelince fiillerin öyle it, at, et ile filan bitmeyip tam 30 küsür farklı çekim olduğu fark edilince asıl isyan kopar. zaten bitmişlik/bitmemişlik kısmına, fiil çiftlerine girmiyorum bile... yanılmıyorsam bunun kullanımıyla ilgili 100'den fazla kural var ama korkmayın, bunları aktif olarak uygulayabilen zaten devlet başkanı oluyor, eh putin varken öyle bir iddianız da olamayacağına göre tam aksine öğrenmeseniz daha iyi... neme lazım çayınıza radyoaktif madde filan karıştırırlar, hiç gereği yok.

    çocuk yaştan beri özellikle okuduğum rus eserlerinin etkisiyle rusofil olduğumu söyleyebilirim. yılları geride bıraktığım rusça öğrenme çabası ise bendeki tüm o sevgiyi alıp götürdü aslında. hayır dil çok zor olduğundan değil, ondan daha büyük bir sıkıntı var: bu ruslar çok garip. derdim diploma almak olmasa herhalde uğraşmazdım, ne yalan söyleyeyim bazen ben bile "niye bunların dilini öğrenmeye çalışıyorum ki?" diye soruyorum kendime.

    düşünün bunu rusça öğrenmeye yıllarını vermiş bir rusofil söylüyor. amacım kesinlikle heves kırmak değil, istiyorsanız tabii ki uğraşın, çok güzel dil eyvallah ama yani özel bir motivasyonunuz yoksa çekilecek dert değil ya. rus arkadaşlarıma "yaptığım her hatayı düzeltin, durdurun!" dediğim günden beri üst üste iki kelimeyi bir araya getiremiyorum onlar araya girmeden. yıldım, özgüvensiz ve aptal hissediyorum. hele birisi "niye yoda gibi konuşuyorsun, kelimelerin yerini değiştirip durma!" demişti ki hayatımın sonuna kadar unutmayacağım.

    işinize gelince "rusça esnek dil yeaaa, ingilizce gibi değil yeaaa" ama sonra ben yoda oluyorum. hani adalet, hani esneklik? hepsi yalanmış, kandırıldık.
  • ingiltere'de bir yabancı olarak, asgari aksanla da olsa ingilizce konuşursanız, derdinizi anlatırsınız. sallamazlar. almanya'da bir yabancı olarak ne kadar nefis bir almanca konuşursanız konuşun türk, yugoslav, bulgar azınlıklarla bir tutulursunuz, pek bir şey değişmez. fransa'da da turist olduğunuz bilinse bile çoklukla bir alâka görmezsiniz akıcı bir fransızca konuştuğunuz için. sanki bütün dünya fransızca bilmek zorundadır bu heriflere göre..

    ama moskova'da, petersburg'da bilmem nerde, belli bir seviyede rusça konuşursanız, yabancı olduğunuzu anladıkları anda turistik bir gezi de olsa iş seyahati de olsa direkt adamlardan süper bir alaka ve saygı görürsünüz...
  • rusca meyve suyu sok demektir.tabi ingilizcesi pek iyi olmayan guzel ruslarin turkiye'de meyvesuyu isterken sok demesi bazi insanlarin hosuna gidebilir ama bir de bunlar ananas suyu isterken ananassok derler ki yanlis anlasilmalara neden olabilir
  • uzun süredir bu dil üzerinde çalışıyorum. ama benimki tamamen amatörce. yani herhangi bir profesyonel destek almıyorum. (arkadaşlarım hariç.)

    öğrenmek isteyenlere de bu minvalde kendi tecrübelerimi aktaracağım. ayrıca kitap, youtube kanalı vs. tavsiye edeceğim. isteyen olursa elimde bol miktarda pdf halinde kitap ve doküman da mevcut.

    şimdi öncelikle, düşmanımızı bir tanımakta fayda var. ben rusça öğrenmeye başladığımda iyi derecede ingilizce biliyordum ki bu büyük bir avantaj oldu. hem daha öncesinde bir dilin nasıl öğrenileceğine dair epey çalışmam olmuştu, hem de ingilizce kaynaklar üzerinden rusça öğrenmek daha kolaydı. tahmin edeceğiniz üzere ingilizce kaynaklar epey bir fazla.

    rusça, öncelikle ilk bakışta zor bir dil gibi algılanır. bu algı aslında yanlıştır. rusça çok zor bir dildir. sonradan öğrenerek hatasız konuşmanız imkansıza yakındır. peki neden ? evet ruslara soracak olursanız rusça matematik gibi bir dildir. herşey kurallıdır. fakat istisnası bu kadar olan bir dil de yoktur zannımca. türkçe'den farklı olarak bu dilde cinsiyet ayrımı yapılır. yani tüm kelimelerin bir cinsiyeti vardır. genellikle son harflerine göre sınıflandırılsa da bu kurala uymayan oldukça fazla istisnası vardır. (yabancı dilden geçen kelimeler, sonu yumuşatma işareti ile bitenler vs.)

    diğer bir zorluk ise ad halleri yani padejler. ben bunları henüz %100 doğru kullanan bir türk'e rastlamadım. hep bir hata yapılıyor. kısacası bizdeki -i, -in, -de, ile, -e ve yalın hal. yine bunlar da kelimenin cinsiyetine göre ek değiştiriyor. oldukça can sıkıcı. sadece ezberleyerek yapılacak bir iş değil. bolca pratik yapılmalı.

    diğer bir konu ise fiiller. bilindiği üzere rusça'da sadece üç zaman vardır. ne kadar basit değil mi ? maalesef değil. çünkü zamanların detaylandırılması da fiil ön ekleri ile yapılıyor. yani bir işin devam edip etmediğini, kısa zamanda olup olmayacağını ve ya başarılı olup olmayacağını tamamen bu ekler ile sağlıyoruz. bazı fiilerde ekler de yetmiyor fiil değişiyor. tamamlanmış ve tamamlanmamış fiiler olarak araştırabilirsiniz.

    rusça'da vurgu çok önemlidir. soruların tamamı vurgu ile sorulur. yani aslında bunu bir kürtün türkçe konuşması gibi düşünebilirsiniz; "biliyorsun ?", "seviyorsun ?" vs. yani soru için özel bir ek yoktur. ayrıca vurguya göre bazı harfler zaman zaman farklı okunuz. o olan harf vurgulu ise o diye okunur. eğer vurgusuz ise a gibi okunur.

    dili biraz özetlediysek kaynaklara geçelim. çok ağır grammer kitaplarından başlamanızı önermiyorum. çok ayrıntı insanı sıkabiliyor. benim elimde şu an onlarca kitap var. ama keşke almasaymışım dediklerim de çok. çünkü genelde görmeden alıyorsunuz.

    çeşitli youtube kanalları;

    --- youtube ---
    susanna hanım çok iyi bir öğretmen, dilin matematiğini iyi kavramış ve ezbere değil mantığıyla anlatıyor. türkçesi de anlaşılır. kendisiyle görüşme şansım da oldu. ilerleyen süreçte daha ayrıntılı ve daha fazla konu anlatımı yapacağını belirtti. ayrıca kendi kitapları da var. onları kitap kısmında önereceğim.

    kolay yöntemlerle rusça öğreniyorum

    emek veren bir arkadaş. bolca örnek ve konu anlatımı bulabilirsiniz.

    rusça online

    kendisi bir rus. fakat çok iyi türkçe öğrenmiş. kanalında ders anlatımı yok fakat, altyazılı olarak izleyebileceğiniz birçok röportaj mevcut.

    ksenia mayakova

    irina hanım, şu ana kadar benim bir rus'tan duyduğum en iyi türkçe'ye sahip. kendisinin farklı yerlerde eğitimleri var. ben sadece haluk tatar'ın kanalındaki eğitimi bırakıyorum. fikir oluşturabilir.

    https://www.youtube.com/…p79vdeaaojhtnktxy-vjsvjwuy

    real russian club, ingilizcesi olanlar için faydalı olabilir.

    real russian club

    russian with max kanalı yine ingilizce bir kanal, fakat çok berrak rusça konuşan bir arkadaş.

    russian with max

    bu adama bayılıyorum aslen ingiliz fakat slav ülkelerinde yaşıyor. kendisi rusça öğrenirken grammer öğrenmeyin diye tavsiyede bulunuyor. başlangıçta boğulmuş çünkü daha sonra kelime ezberi ile işi çözmüş. herhangi bir dil eğitim kanalı değil ama ana dili rusça olmayan birinin rusçasını daha iyi anlıyorsunuz.

    bald and banktrupt

    bu arkadaş rusçada sık sık yapılan hatalar ya da doğru kullanımlar hakkında tüyolar veriyor. faydalı.

    be fluent in russian
    --- youtube ---

    geçelim kitaplara;

    --- kitaplar ---
    burada link vermeyeceğim hem ticari amaçlı olmaması hem de linklerin kısa sürede ölmesi sebebi ile sadece kitap ismi ve kapağını vereceğim.

    başlangıç için ben bu kitabı almıştım. oldukça faydalı oldu. tabiki herşey yok ama belirli bir seviyeye getiriyor sizi.

    herkes için pratik rusça

    yukarıda bahsettiğim susanna hoca'nın kitabı dil bilgisi

    rusça dil bilgisi

    susanna hoca'nın fiil çekimleri kitabı. benzerine rastlamadım. gayet faydalı.

    rusça fiil dünyası (rusça fiil çekimleri)

    bir ara rusça kursuna da gitmiştim. orada ders kitabı olarak kullanılan kitap. ayrıntılı bir kitap. grammer kitabı. içinde bolca örnek vs. var.

    rusça dilbilgisi

    --- kitaplar ---

    --- web siteleri ---
    rusça dialog, yazı, podcast vs. çok faydalı

    rusça kelimeler vs.

    hemen hemen herşey var.

    türkçe kaynak

    rusça genel

    --- web siteleri ---

    daha faydalandığım birçok kaynak var tabiki. mobil uygulamalar vs. bunları zaten kolayca bulabilirsiniz. pratik için ise tandem uygylamasını tavsiye ederim. sadece türkçe biliyorsanız pek işe yaramıyor ama ingilizce biliyorsanız, karşılıklı öğrenmek isteyen birçok rus oluyor. bunun haricinde elimde birçok pdf bulunmakta. fakat burada paylaşamıyorum. eğer isteyen olursa yeşillendirebilir. bu yazı tamamen amatör bir şekilde rusça öğrenen biri tarafından kaleme alınmıştır, hatalar olabilir. yatırım tavsiyesi değildir.
  • 1 aylık öğrenme serüveni sonrası gaza gelip “heheh bunun neresi zor lan şimdiden bayağı ilerledim” diyen insanlara aldanılmaması gereken zor bir dil.

    kendi kendine dil öğrenmek kolay dilleri bile zorlaştırırken, rusçayı rusça konuşulmayan bir yerde, kendi kendine öğrenmeye çalışmak nasıl bir tecrübe olur hayal bile edemiyorum.

    rusça zor bir dil. hatta hangi kültürden geldiğinize bağlı olarak dünyanın en zor dillerinden birisi bile olabilir. şüphesiz ki polonya’da doğup büyümüş birisi ile endonezya’da doğup büyümüş birisi için rusça öğrenmek aynı derecede zor değildir. fakat rusça öğrenmek genel olarak zordur. bizim eğitim sistemindeki dil öğrenme serüvenimiz bunu daha da zor hale getiriyor o apayrı bir girinin konusu ben sadece rusçadan bahsedeceğim.

    bir rusla rusça iletişim kuruyor olmak sizin rusça konuştuğunuz anlamına gelmiyor. karşınızdaki kişi söylemeye çalıştığınız şeyi anlıyor sadece. hiç fiil çekimi yapmadan bile derdinizi anlatabilirsiniz. iletişim kurmuş olursunuz ama rusça konuşmuş olmazsınız.

    rusçaya gün içerisinde maruz kalmayan birisi için (eğer mükemmel bir hafızası yoksa) uygun fiil çekimini ve seçimini yapıp(cinsiyet, dönüşlülük, tamamlanma ve rusçada fiile etkiyen bir ton başka bok püsür), sıfat varsa sıfatı değiştirmek ve padeji kullanıp durmadan cümle kurmak imkansız. bir cümleyi 8dkda kurduğunuzda da karşınızdaki kişi sikerim senin konuşacağın dili diyecektir. tabii bir de rusların günlük kullanımda neredeyse bütün kelimeleri yamultmaları var. özel isimleri değiştirmeleri gibi her boku değiştiriyorlar. özel isimleri değiştirmelerine bile zor alışmıştım ben. saşa saşa dedikleri elemanın ismi murtaza bile olabilir.

    e peki rusça hiç öğrenilemez mi? ne münasebet. öğrenilir. ama dil bilgisi dışında mutlaka rusçaya maruz kalmanız lazım. günlük rusçayı artık radyodan mı youtube’dan mı nereden duyarsınız bilemem ama duymanız lazım.her gün duymanız lazım. zira bunu yapmazsanız, saatlerce rus dilbilgisi de çalışsanız konuşamayacaksınız.

    bu tabii ki artık rusçayı yaladım yuttum demeye yetmez. şöyle minik bir örnek vereyim.

    türkçedeki bütün kelimeleri öğrenmiş bir rus vatandaşı düşünelim. sıradan bir sözlükteki bütün kelimelerin sözlük anlamını biliyor. aynı zamanda türkçe dilbilgisinin tamamına hakim olsun.

    konuşma sırasında “şeytan kulağına kurşun”, “maymun gözünü açtı”, “eti senin kemiği benim” gibi cümleler geçtiğinde ne dediğinizi anlamayacaktır. kelimelerin birebir çevirisini yapar ama neden eski kız arkadaşınızla ilgili bir konuya maymunları ve şeytanları karıştırdığınızı anlayamaz.

    rusça güzel bir dil. müthiş bir zenginliği var. ama “antalya’da kekolar bile konuşuyor abi” demeyin kalbinizi kırarım. antalya’daki keko türkçe konuşamıyor daha amk. onun konuştuğu tarzancayı tatyana anlayabiliyor diye bu o kekoyu “rusça biliyor” yapmıyor. öğrendiği rusça kelimeleri çekimsiz art arda sıralıyor. tatyana da bu keko bana kesin bir şeyler alır diye düşünüp anlamak için kasıyor.

    rusya’da stajdayken de “abi çok kolay bir dil ya inşaat işçileri bile 3 ayda çatır çatır konuşmaya başladılar” demişlerdi. bir baktım o yağız sıva ustası delikanlılar anastasyalardan, tatyanalardan öğrendiği bütün kelimeleri papağan gibi ezberliyor ve ona göre kullanıyor. fakat sorun şu ki bu yağız delikanlılar grammatical gender’dan habersizler. kendileri kadınmış gibi cümle kurdukları gibi karşılarındakinden de hep kadınmış gibi bahsediyorlar. konuştukları herkes bunlarla taşak geçiyordu ama bizim insanlar “abi çatır çatır rusça konuşuyorlar ya helal olsun” diyordu.

    bitirişi de bir kamu spotu ile yapayım.

    bir dil bir insan. iki dil samanlık seyran olur. olgalara selam olsun. dünyayı güzellik kurtaracak bir olga’yı sevmekle başlayacak her şey.
  • is konusurken ingilizce, savasirken almanca, tehdit ederken italyanca, ask yaparken fransizca konusulur, bunlarin hepsini birlikte yapabilecegin tek dil rusca dir seklinde aldigim gazla ogrenilmeye baslanilan bir dildir, gercekten de oyledir, yemin ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap